
Esas No: 2017/1232
Karar No: 2021/93
Karar Tarihi: 07.01.2021
Danıştay 2. Daire 2017/1232 Esas 2021/93 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/1232
Karar No : 2021/93
DAVACI : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 27/02/2015 günlü, 29280 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmeliğin, 5. maddesinin (1). fıkrasındaki "... ve AHB'ler..." ibaresinin, 12. maddesinin 6. fıkrasının, 16. maddesinin (2) ve (3) fıkralarının, 17. maddesinin (3). fıkrasındaki "...ya da hastanın kayıtlı olduğu AHB'yi..." ibaresinin, (4). fıkrasındaki "... ya da AHB..." İbaresinin, 18. maddesinin (1). fıkrasındaki "...ya da AHB..." ibaresinin, 24. maddesinin (1). fıkrasının (d) bendindeki "...ya da aile hekimi..." ibaresinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Yönetmeliğin Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları tarafından sunulacak evde sağlık hizmetlerini kapsadığı,
Aile Hekimliği Kanunu'nun 2. maddesi ile aile hekimi tanımının yapıldığı ve görevlerinin düzenlendiği, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 4. maddesiyle de aile hekiminin görev, yetki ve sorumluluklarının düzenlendiği, aile hekimliği hizmetleri dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetlerinin Toplum Sağlığı Merkezinin görevleri arasında olduğunun yine aynı Kanunla düzenlendiği, söz konusu Yönetmelik hükümleri ile Toplum Sağlığı Merkezinin görev ve sorumluluklarının aile hekimlerine verilmeye çalışıldığı,
Aile Hekimliği Kanunu, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ve Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'ne aykırı olarak aile hekimlerine ek görev ve sorumluluklar yüklenmesinin hukuka aykırı olduğu,
Aile hekiminin anılan görev ve yetkileri doğrultusunda kendisine kayıtlı olan kişilerin evde sağlık hizmeti alma ihtiyacı bulunması halinde evde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sağlayabileceği, evde sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermekle görevli olduğu, bunun dışında aile hekimlerinin herhangi bir görev ve sorumluluğunun bulunmadığı,
Dava konusu yönetmelik hükümleri uyarınca evde sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin aile hekimlerine bizzat görev verildiği, aile hekimlerinin özlük haklarını düzenleyen üst hukuk normları açısından aile hekimlerine ek görevler verilebilmesinin hukuken mümkün olmadığı, Yasa ile açık olarak düzenlendiği üzere Evde Sağlık Hizmetlerinin sunumu görevinin Toplum Sağlığı Merkezlerine ait olduğu ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :
Ülkemiz genelinde bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin aile hekimleri ile verilmeye başlandığı;
Aile Hekimliği Kanunu'nun 8. maddesine dayanılarak çıkarılan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinde, aile hekiminin görev, yetki ve sorumluluklarının düzenlendiği, bu kapsamda aile hekimlerinin Bakanlıkça ve/veya Kurumca yürütülen özel sağlık programlarının gerektirdiği kişiye yönelik sağlık hizmetlerini yürütmek, evde takibi zorunlu olan engelli, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere evde veya gezici/yerinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermek ve evde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sağlamakla asli derecede yükümlü oldukları;
Modern sağlık hizmeti sunumu olan evde sağlık hizmetlerinin multidisipliner bir yaklaşımla içinde birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini barındırdığı, bu nedenle bu hizmetin sunumu ile ilgili belli bir koordinasyon merkezine ihtiyaç duyulduğu, koordinasyon merkezi olarak da toplum sağlığı merkezlerinin tanımlandığı, bu hizmetlerin birinci basamak sağlık hizmetleri kısmının aile hekimleri ve toplum sağlığı merkezi hekimlerince, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri kısmının ise ilgili hastanelerdeki uzman hekimlerce sunulacağı, yine diğer sağlık personelinin de görev alanına göre bu hizmetler içerisinde yer alacağı;
Aile Hekimliği Kanunu ve Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği hükümleri dikkate alındığında; kendisine kayıtlı olan bireye yönelik bir hizmet olan evde sağlık hizmetlerinin esas itibariyle aile hekimlerinin görevi olduğu; toplum sağlığı merkezlerinin ise bu hizmetleri koordine eden, izleyen, değerlendiren ve destekleyen bir konumda olduğu;
Aile hekimlerinin evde sağlık hizmetleri sunumuna ilişkin görevlerini Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 4. maddesi çerçevesinde gerçekleştirmekte olduğu, aile hekimlerine yapılan ödemelerin iş bu görevlerin ifası çerçevesinde yapıldığı, dolayısı ile aile hekimlerine yapılan ödemeler arasında zaten evde sağlık hizmetleri sunumunun da bulunduğu,
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde, evde sağlık hizmetlerindeki masraflar için ödeme kalemine yer verildiği, dava konusu düzenlemelerin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava; 27/02/2015 tarihli ve 29280 sayılı Resmi Gazete'de yayımlananarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetleri Sunulmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "...ve AHB'ler..." ibaresinin, 12. maddesinin 6. fıkrasının, 16. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının; 17. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "...ya da hastanın kayıtlı olduğu AHB'yi..." ibaresi ile 17. maddesinin 4. fıkrasında yer alan "....ya da hastanın kayıtlı olduğu AHB'yi...", 18. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "... ya da AHB..." ibaresinin, 24. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde yer alan "...ya da aile hekimi..." ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" başlıklı 56. maddesinde Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği öngörülmüş, "Sosyal güvenlik hakkı" başlıklı 60. maddesinde, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve Devletin, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı kuralına yer verilmiştir.
Devlet, Anayasa'nın 17. maddesinde kişilere tanınmış olan yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlü olup, bu haklara karşı olan her türlü engelin ortadan kaldırılması da Devlete ödev olarak verilmiştir. Belirtilen kurallar bir bütün olarak değerlendirildiğinde insanın sağlıklı yaşam hakkının olmasının, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanmasına bağlı olduğu görülmektedir. Anayasa, sosyal hukuk devleti olmanın gereği olarak Devlete sağlık hizmetlerinin sunumunda pozitif yükümlülük vermiş, Devleti bu haklardan yararlanmayı artıracak önlemleri almakla mükellef kılmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 9. maddesinin (c) fıkrasında; "Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir." hükmü yer almaktadır.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun 2. maddesinde, aile hekimi, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekanda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabip olarak tanımlanmıştır.
25.01.2013 tarih ve 28539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin, 4. maddesinin,1. fıkrasında;" Aile hekimi, aile sağlığı merkezini yönetmek, birlikte çalıştığı ekibi denetlemek ve hizmet içi eğitimlerini sağlamak, Bakanlıkça ve Kurumca yürütülen özel sağlık programlarının gerektirdiği kişiye yönelik sağlık hizmetlerini yürütmekle yükümlüdür" kuralı yer alırken, 2. fıkranın (g) alt bendinde, "Evde takibi zorunlu olan engelli, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere evde veya gezici/yerinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermek". (ğ) bendinde ise "Aile sağlığı merkezi şartlarında teşhis veya tedavisi yapılamayan hastaları sevk etmek, sevk edilen hastaların geri bildirimi yapılan muayene, tetkik, teşhis, tedavi ve yatış bilgilerini değerlendirmek, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sağlamak." Aile hekiminin Kurumca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
5258 sayılı Yasaya göre aile hekimleri, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak vermekle yükümlü olup, bu görevlerini belli belli bir mekanda verecekleri gibi, vatandaşların sağlık hizmetinden eşit bir şekilde faydalanmasını teminen bir plan dahilinde gezmek suretiyle de yerine getirmektedirler.
Evde sağlık hizmetleri; aile sağlığı merkezine ulaşmakta güçlük çeken yardıma muhtaç vatandaşların evine gitmek suretiyle onların da sağlık hizmetlerinden kolayca faydalanmalarının sağlanmasına yönelik bir hizmet olup, anılan hizmetlerin, aile hekimleri tarafından da yerine getirilmesi yolundaki dava konusu düzenlemelerde; kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bilgi ve belgeler de incelenmek suretiyle işin gereği düşünüldü:
MADDİ OLAY :
Dava; 27/02/2015 günlü, 29280 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmeliğin, 5. maddesinin (1). fıkrasındaki "... ve AHB'ler..." ibaresinin, 12. maddesinin 6. fıkrasının, 16. maddesinin (2) ve (3). fıkralarının, 17. maddesinin (3). fıkrasındaki "...ya da hastanın kayıtlı olduğu AHB'yi..." ibaresinin, (4). fıkrasındaki "... ya da AHB..." İbaresinin, 18. maddesinin (1). fıkrasındaki "...ya da AHB..." ibaresinin, 24. maddesinin (1). fıkrasının (d) bendindeki "...ya da aile hekimi..." ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT :
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 9. maddesinin (c) bendinde; "Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir." hükmü düzenlenmiştir.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun dava konusu işlem tarihinde yürürlükteki haliyle "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı; "Sağlık Bakanlığının (…) belirleyeceği illerde, birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla aile hekimliği hizmetlerinin yürütülebilmesini teminen görevlendirilecek veya çalıştırılacak sağlık personelinin statüsü ve malî hakları ile hizmetin esaslarını düzenlemektir." kuralı yer almış; aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde; "Aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir." kuralına yer verilmiş; "Hizmetin esasları" başlıklı 5. maddesinin 2. fıkrasında, "...Aile hekimliği hizmetleri dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı merkezleri tarafından verilir ve bu merkezlerin organizasyonu, kadroları, görevleri ile çalışma usul ve esasları Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca belirlenir" hükmü düzenlenmiş; "Yönetmelikler " başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında da; "Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının çalışma usul ve esasları; çalışılan yer, kurum ve statülerine göre öncelik sıralaması; aile hekimliği uygulamasına geçişe ve nakillere ilişkin puanlama sistemi ve sayıları; aile sağlığı merkezi olarak kullanılacak yerlerde aranacak fizikî ve teknik şartlar; meslek ilkeleri; iş tanımları; performans ve hizmet kalite standartları; hasta sevk evrakı, reçete, rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şekli ve içeriği, kayıtların tutulması ile çalışma ve denetime ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." kuralına yer verilmiştir.
Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin "Aile hekiminin görev, yetki ve sorumlulukları" başlıklı 4. maddesinde,
"(1) Aile hekimi, aile sağlığı merkezini yönetmek, birlikte çalıştığı ekibi denetlemek ve hizmet içi eğitimlerini sağlamak, Bakanlıkça ve Kurumca yürütülen özel sağlık programlarının gerektirdiği kişiye yönelik sağlık hizmetlerini yürütmekle yükümlüdür.
(2) Aile hekimi, kendisine kayıtlı kişileri bir bütün olarak ele alıp kişiye yönelik koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini bir ekip anlayışı içinde sunar.
(3) Aile hekiminin Kurumca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde görev, yetki ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir.
a) Çalıştığı bölgenin sağlık hizmetinin planlamasında bölgesindeki toplum sağlığı merkezi ile işbirliği yapmak.
b) Hekimlik uygulaması sırasında karşılaştığı toplum ve çevre sağlığını ilgilendiren durumları bölgesinde bulunduğu toplum sağlığı merkezine bildirmek.
c) Kendisine kayıtlı kişilerin ilk değerlendirmesini yapmak için altı ay içinde ev ziyaretinde bulunmak veya kişiler ile iletişime geçmek.
ç) Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermek.
d) Sağlıkla ilgili olarak kayıtlı kişilere rehberlik yapmak, sağlığı geliştirici ve koruyucu hizmetler ile ana çocuk sağlığı ve üreme sağlığı hizmetlerini vermek.
e) Periyodik sağlık muayenesi yapmak.
f) Kayıtlı kişilerin yaş, cinsiyet ve hastalık gruplarına yönelik izlem ve taramaları (kanser, kronik hastalıklar, gebe, lohusa, yenidoğan, bebek, çocuk sağlığı, adölesan (ergen), erişkin, yaşlı sağlığı ve benzeri) yapmak.
g) Evde takibi zorunlu olan engelli, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere evde veya gezici/yerinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermek.
ğ) Aile sağlığı merkezi şartlarında teşhis veya tedavisi yapılamayan hastaları sevk etmek, sevk edilen hastaların geri bildirimi yapılan muayene, tetkik, teşhis, tedavi ve yatış bilgilerini değerlendirmek, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sağlamak.
h) Tetkik hizmetlerinin verilmesini sağlamak ya da bu hizmetleri vermek.
ı) Verdiği hizmetlerle ilgili olarak sağlık kayıtlarını tutumak ve gerekli bildirimleri yapmak.
i) Kendisine kayıtlı kişileri yılda en az bir defa değerlendirerek sağlık kayıtlarını güncellemek.
j) Gerektiğinde hastayı gözlem altına alarak tetkik ve tedavisini yapmak.
k) Entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde gerektiğinde hastayı gözlem amaçlı yatırarak tetkik ve tedavisini yapmak.
l) İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmî tabiplerce kişiye yönelik düzenlenmesi öngörülen her türlü sağlık raporu, sevk evrakı, reçete ve sair belgeleri düzenlemek.
m) Kurumca belirlenen konularda hizmet içi eğitimlere katılmak.
n) Kurumca ve ilgili mevzuat ile verilen diğer görevleri yapmak, hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
1- Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasındaki "... ve AHB'ler..." ibaresi, 16. maddesinin 2. ve 3. fıkraları, 17. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “...ya da hastanın kayıtlı olduğu AHB’yi...” ibaresi ve 4. fıkrasında yer alan “...ya da AHB...” ibaresi ,18. maddesinin 1. fıkrasındaki “...ya da AHB...” ibaresi ile 24. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendindeki "...ya da aile hekimi..." ibaresi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin "Evde sağlık hizmetlerinin teşkilatlanması" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında, "Evde sağlık hizmetleri, Bakanlık ve bağlı kuruluşları bünyesindeki eğitim ve araştırma hastaneleri, genel hastaneler veya dal hastaneleri, ADSM’ler ve TSM’ler bünyesinde kurulan birimler ve AHB’ler vasıtası ile sunulur." hükmü,
"Aile hekimliği biriminin görev, yetki ve sorumlulukları" başlıklı 16. maddesinde, "(1) Kendisine başvuran ya da yerinde veya gezici hizmet sunumu esnasında tespit ettiği evde sağlık hizmetine ihtiyacı olan hastayı koordinasyon merkezine bildirir.
(2) Birimler tarafından evde sağlık hizmet sunumu tamamlanan ve koordinasyon merkezi tarafından kendisine bildirim yapılan kayıtlı kişiyi, bildirimi takip eden beş iş günü içerisinde evinde ziyaret eder.
(3) Evde sağlık hizmet birimi kurulmayan ilçelerle belde ve köylerdeki evde sağlık hastalarına, koordinasyon merkezinin yönlendirmesiyle 25/1/2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ve aile hekimliği uygulamaları ile ilgili diğer mevzuat gereği evde sağlık hizmetini sunar. Bu hizmetin sunumunda, sağlık hizmeti ihtiyacının düzeyine göre kendisine bağlı olarak faaliyet gösteren sağlık evi ebesinden/ebelerinden de yararlanır." hükmü,
"Başvurunun yapılması ve değerlendirilmesi" başlıklı 17. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında, "(3) Koordinasyon merkezi, yapacağı ön değerlendirme neticesinde taleplerini uygun görülen hasta için, ikamet ettiği yerin yakınlığını, sağlık hizmeti ihtiyacının düzeyini ve hasta yoğunluğunu dikkate alarak, uygun gördüğü birimi ya da hastanın kayıtlı olduğu AHB’yi görevlendirir.
(4) Görevlendirilen birim ya da AHB tarafından yapılan yerinde değerlendirme sonucunda başvurusu olumsuz neticelenenler ayrıntılı olarak bilgilendirilir. Hastanın evde sağlık hizmetine kabul edilip edilmediği koordinasyon merkezine ve kayıtlı olduğu aile hekimine de iletilir. Hasta, bu neticeye ilişkin yeniden değerlendirme talebiyle evde sağlık hizmetleri komisyonuna müracaat edebilir." hükmü,
"Çalışma usul ve easları" başlıklı" 18. maddesinin 1. fıkrasında, "Evde sağlık hizmetleri, birim sorumlu tabibi/diş tabibi ya da AHB tarafından, gerektiği hallerde müdavi tabip ya da ilgili uzman tabipler ile istişare edilerek hazırlanan ve koordinasyon merkezi sorumlusu tarafından uygun görülerek onaylanan çalışma ve iş planına göre yürütülür." hükmü,
"Evde sağlık hizmetinin sonlandırılması" başlıklı 24. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, "Hasta veya yakınlarının tedaviye uyumsuz davranışları, direnç göstermeleri, önerilere uymamaları halinde sorumlu tabip, diş tabibi ya da aile hekimi tarafından verilen hizmetin faydası olmayacağına kanaat getirilmesi," hükmü yer almaktadır.
5258 sayılı Yasaya göre aile hekimleri, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak vermekle yükümlü olup, bu görevlerini belli belli bir mekanda verecekleri gibi, vatandaşların sağlık hizmetinden eşit bir şekilde faydalanmasını teminen bir plan dahilinde gezmek suretiyle de yerine getirmektedirler. Aile sağlığı elemanı da bu görevleri yerine getirirken aile hekimine yardımcı olmakla yükümlüdür.
Diğer taraftan, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları, iradeleri ile kabul ettikleri sözleşmeyle ücret karşılığı çalışmakta ve sözleşmeli olarak çalışmanın sağlayacağı olanakları tercih etmektedirler. Bu kişiler, sağlık idaresi ile imzaladıkları sözleşmelerde aile hekimliği mevzuatı uyarınca taraflarına verilen görevleri yerine getirecekleri taahhüdünde bulunduklarından, ilgili mevzuat uyarınca verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü oldukları açıktır. Ancak bu görevleri yerine getirmek istememeleri halinde, sözleşmelerini sona erdirmek ve/veya sözleşmenin süresinin sona ermesi üzerine yenilememek de kendi iradelerine bağlıdır.
Evde sağlık hizmetleri; aile sağlığı merkezine ulaşmakta güçlük çeken yardıma muhtaç vatandaşların evine gitmek suretiyle onların da sağlık hizmetlerinden kolayca faydalanmalarının sağlanmasına yönelik bir hizmet olup, anılan hizmetlerin, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarınca Aile Hekimliği mevzuatı uyarınca verilen görevlerle sınırlı olmak üzere yerine getirilmesi gerekmektedir. Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 4. maddesinde, evde takibi zorunlu olan engelli, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere, evde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerinin verilmesi aile hekiminin görev yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
Öte yandan, dava konusu Yönetmelik bir bütün olarak incelendiğinde, evde sağlık hizmetlerinin içinde birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini barındırdığı, bu nedenle bu hizmetin sunumu ile ilgili belli bir koordinasyon merkezine ihtiyaç duyulduğu, koordinasyon merkezi olarak da Halk Sağlığı Müdürlüğü bünyesinde Toplum Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürlüğüne bağlı merkezlerin belirlendiği; bu hizmetlerin birinci basamak sağlık hizmetleri kısmının aile hekimleri ve toplum sağlığı merkezi hekimlerince, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri kısmının ise ilgili hastanelerdeki uzman hekimlerce sunulacağı, yine diğer sağlık personelinin de görev alanına göre bu hizmetler içerisinde yer alacağı; dolayısıyla evde sağlık hizmeti sunumuna ilişkin yükümlülüklerin her bir meslek grubuna kendi mevzuatı çerçevesinde verildiği anlaşılmakla, iptali istenen hükümlerde, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka aykırılık görülmemiştir.
2- Yönetmeliğin 12. maddesinin 6. fıkrası yönünden;
Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliğinin "Aile Hekimine Yapılacak Ödemeler" başlıklı 16. maddesinin (ç) bendinde, Gezici Sağlık Hizmeti Giderleri tanımlanmış, buna göre "Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine, gezici sağlık hizmeti giderleri için, gezici sağlık hizmeti verilen her yüz kişi başına tavan ücretin binde onaltısı oranında ödeme yapılır. Gezici sağlık hizmetinin yürütülmesinde, müdürlüğe ait gezici sağlık araçları aile hekimlerine kullandırılabilir. İklim ve ulaşım şartları gibi nedenlerle gezici sağlık hizmetinin normal araçlarla verilemediği durumlarda, müdürlük aile hekimine kar paletli araç, 4x4 çekerli arazi tipi araç ve vasıtalarla ulaşım imkânı sağlayabilir. Araç tahsisi yapılan durumlarda gidilen yer veya yerlere ait birinci paragrafta yer alan esasa göre yapılacak gezici sağlık hizmeti giderleri aile hekimi yerine müdürlüğün döner sermayesine aktarılır." kuralı yer almıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin "Ulaşım araçlarının tahsisi" başlıklı 12. maddesinin 6. fıkrasında; "Aile hekimi, kendisine kayıtlı olan evde sağlık hastasına (zor ulaşım koşulları, güvenlik ihtiyacı gibi özel durumlar haricinde) kendi imkânları ile ulaşır." hükmü bulunmaktadır. Söz konusu hükümde kamu yararı, hizmet gerekleri ve hukuka aykırılık olmamakla birlikte, maddenin uygulanmasında yukarıda yer verilen yönetmelik maddesinin göz önüne alınacağı açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Aşağıda dökümü yapılan …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen …TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Artan posta ücretinin davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 07/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
