12. Hukuk Dairesi 2015/34438 E. , 2016/4532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte haciz safhası olmadığından ve dolayısıyla meskeniyet şikayetinde bulunulamayacağından sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlu, meskeniyet şikayeti ile birlikte icra emrinin ve kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüş, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesine göre; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.”
Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, icra emrinin, borçlunun adreste bulunup bulunmadığı araştırılmadan 13/05/2013 tarihinde “birlikte aynı konutta ikamet ettiği oğlu Hüsamettin Caner imzasına tebliğ edildi” açıklaması ile Tebligat Kanunu"nun 16. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. Anılan yasal düzenleme ve tüzük hükmü uyarınca, icra emrinin, muhatap şikayetçinin adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin, aynı konutta beraber oturan oğluna tebliğ edilmesi usulsüzdür.
Diğer taraftan; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın tebligat çıkarılan adreste ikamet etmekle birlikte, geçici olarak adreste bulunmadığının ve nedeninin, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin tespiti ile bu tespitin tebliğ evrakına yazılması ve tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.30/1).
Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, Hakim tarafından denetlenebilir.
Somut olayda, kıymet takdiri raporunun tebliğ işleminde, tebliğ memurunun, beyanını aldığı komşunun ismini belirlemeden ve imzasını almadan veya imzadan çekinme durumunu tevsik etmeden muhtara tebliğ, 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ve komşuya haber verilmesi ile tebliğ işlemini tamamladığı görülmüştür. Bu hali ile satış ilanı tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21/1 maddesi ile Yönetmeliğin 30. maddesi hükümlerine aykırı olup usulsüzdür.
O halde, mahkemece, icra emri ve kıymet takdiri raporu tebligatlarının usulsüz olduğuna yönelik şikayetin kabulü ile borçlunun usulsüz tebligatlardan haberdar olduğunu beyan ettiği ""01/11/2013"" tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.