4. Ceza Dairesi 2020/31897 E. , 2021/5896 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 22/04/2020 tarihli ve 2019/47049 soruşturma, 2020/14033 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Konya 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/06/2020 tarihli ve 2020/1847 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; "5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin avukat olarak görev yaptığı ve bu sıfatla müvekkili ile şüpheliler arasında araç satışından kaynaklanan ihtilaf nedeni ile telefonda görüşmesi esnasında, şüpheli..."in tehdit ve hakaret içeren söyler söylediği, telefonla aramaya devam etmeleri sebebiyle ses kaydı hazırlayarak telefon çağrısını cevapladığı, bu görüşmede sırasında da şüpheli ..."in kendisine hakaret ve tehditte bulunduğu iddiaları üzerine başlatılan soruşturma neticesinde, olayda tanık olarak gösterilen ..."in ihtilafın bizatihi tarafı olduğu, müştekinin vekil sıfatı ile hareket ettiğine dair açılmış bir dava ihtarname veya bir öngörüşme bulunmadığı, ilk aramadan belirli bir müddet sonra gerçekleşen telefon görüşmesinin ani gelişen bir olay olarak değerlendirilerek görüşme kaydının bu ani duruma yönelik yapıldığına ilişkin değerlendirme imkanı bulunmadığı, kişiler arasında aleni olmayan görüşme kaydının soruşturma kapsamında yer alan suç iddialarına delil olarak kabul edilemeyeceği, müştekinin yasal mercilere hukuki müracaatta bulunmak yerine telefonla görüşmeyi tercih etmesi sonucu yapılan ve delil olarak kabul edilmeyen ses kaydı dışında atılı suçların işlendiğine dair kovuşturma yapmaya yeter başkaca delil bulunmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müştekinin şikayet dilekçesine isimlerini bildirdiği tanıkların olaya ilişkin beyanlarının alınmadığının, ayrıca müştekinin şüpheliler ile aralarında meydana gelen olaya ilişkin cep telefonu ile ses kaydı yaptığı, söz konusu ses kaydına dair CD"nin ise Konya Cumhuriyet Başsavcılığının adli emanetinde bulunduğunun anlaşılması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 173/2. maddesindeki, "Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir." hükmüne nazaran, müşteki tarafından teslim edilen CD"nin bilirkişiye tevdiinin yapılarak ayrıntılı bir çözümleme tutanağı düzenlettirilmesi ve tanık beyanlarının alınması yönünde soruşturmanın genişletilmesine karar verilerek, sonucuna göre müştekinin itirazı hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. " denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
CMK"nın 160/1. maddesinde, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.", 160/2. maddesinde "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için. emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."" 170. maddesinin 2. fıkrasında,"Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler. 172. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir."" hükümleri düzenlenmiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK"nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK"nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen somut olayda; şüphelilerin müştekiyi cep telefonundan arayıp hakaret ve tehdit ettiklerinin iddia edildiği, buna ilişkin müşteki tarafından CD sunulduğu ve tanık bildirildiği, müştekinin dinlenilmesini talep ettiği tanıkların beyanlarının alınması ve CD nin çözümlenerek incelenmesi gerektiği, bu şekilde etkin bir soruşturma yapılmadan, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu karara yapılan itirazın reddedilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Konya Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/06/2020 tarihli ve 2020/1847 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanunun 309/4-a maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 24/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.