8. Hukuk Dairesi 2010/3229 E. , 2011/392 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.02.2010 gün ve 538/117 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, satın alma ve eklemeli zilyetlik nedeniyle 252 ada 17 ve 24 parsellerin davalı Hazine üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 252 ada 17 ve 24 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu parseller; 1076 ve 1059 m2 yüzölçümleriyle ve tarla vasfıyla, senetsizden Şafak Dursun’un ceddinden intikalen ve taksimen zilyetliğinde bulunan yerlerden oldukları, adı geçenin satış suretiyle köy dışından bilinmeyen şahsa sattığı belirtilmek suretiyle 24.6.2002 tarihinde Hazine adına tespitle, 2.5.2006 tarihinde itirazsız kesinleşmiştir.
Dava, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılmış tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz bölümlerinin bütün halde 6.2.1997 günlü senetle satın alındığı, öncesinde maliki evvellerin ve satış tarihinden itibaren ise davacının eklemeli zilyetliğinde bulunduğunun yerel bilirkişi ve tanıklar, 3. ve 4.sınıf tarım arazisi niteliğinde olduklarının ziraatçı bilirkişi tarafından bildirilmesi üzerine yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılabilmesi ve tapuya tesciline karar verilebilmesi için, kanunda belirtilen diğer kazanma koşulları yanında taşınmazın niteliği itibariyle kazanıma elverişli olması ve zilyetlikle edinim koşullarının da yerine getirilmiş olması gerekir. Dava konusu taşınmazların niteliği ve zilyetlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda yeterince durulmamıştır. Davalı Hazine vekili tarafından sunulan dosyada mevcut 16.1.2009 tarihli idari tahkikat tutanağında, uyuşmazlığa konu taşınmazların uzun zamandır tarım yapılmayan, taşlık- çetilik niteliğinde bulunmakta iken, kadastro çalışmaları sırasında iş makinalarıyla açılarak hububat ekildiği bildirilmektedir. Bu açıklamalara göre, dava konusu taşınmazların niteliği hususunda tereddüt hasıl olmuştur.
Bir taşınmazın kullanım süresi ve niteliğinin en iyi belirlenme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ait tespit tarihinden (24.06.2002) geriye doğru en az 20 yıl ve daha önce iki ayrı zamanda (1975-1982 tarihleri arasında) çekilmiş hava fotoğrafları ve topoğrafik haritaların bulundukları yerden getirtilerek dosya arasına konulması, ondan sonra yerel, teknik, harita ve fotogrametri mühendisleri, fotoğrafçı ve ziraat yüksek mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla dava konusu taşınmazlar başında keşif yapılması, bilirkişiler ve tanıkların HUMK.nun 258.maddesi hükmü uyarınca davetiye ile çağrılarak aynı Kanunun 259.maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenilmeleri, dava konusu taşınmazların öncesi itibariyle vasfı, iş makinaları ile çalışma yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa bu çalışmaların şekli, süresi ve niteliği, zilyetliğin kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü, kadastro tutanağında ismi geçen zilyet ile davacı arasında irtibat bulunup bulunmadığı hususlarının kendilerinden sorulması; dava konusu taşınmaz bölümlerine komşu aynı ada 16, 18, 19 ve 20 parsellerin itirazlı olduğu belirtildiğine göre hüküm dosyalarının getirtilerek, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünü ne olarak gösterdikleri üzerinde durulması, bundan ayrı dosya arasında bulunan teknik bilirkişinin 15.12.2009 tarihli raporunda nizalı taşınmaz bölümünün sit sınırları dışında kaldığı belirtildiğine göre taşınmazın bulunduğu yerde sit alanı bulunduğunun belirlenmesi halinde buna ilişkin karar ve haritanın da getirtilerek yapılacak keşifde arkeolog bilirkişi vasıtasıyla zemine uygulanması ve usule uygun şekilde inceleme yapılması, taşınmazların nitelik itibariyle kazanıma uygun yerlerden olduğu belirlendiği takdirde memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre bu yerde en erken hangi tarihten itibaren zilyetliğe başlanarak tarım arazisi olarak tasarruf edildiğinin belirlenmesi, harita ve fotogrametri mühendisinden bu hususta gerekçeli ve denetime elverişli nizalı taşınmaz bölümlerinin hava fotoğrafı üzerindeki konumunu gösterir rapor ve kroki, ziraatçı uzman bilirkişiden gerekçeli, taşınmazların niteliğini belirtir ve komşu taşınmazlarla mukayeseli şekilde, arkeolog bilirkişiden dava konusu taşınmazların sit alanında olup olmadığına dair ayrıntılı rapor alınması, tescil konusu taşınmazların niteliğinin belirlenmesine esas olmak üzere dava konusu taşınmaz bölümlerini ve çevresini içine alan resimlerin HUMK.nun 366.maddesi hükmü uyarınca fotoğrafçı bilirkişi tarafından çekilip usulen onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, niza konusu taşınmaz bölümlerinin TMK.nun 715.maddesi kapsamında yerlerden olup olmadığının açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespiti, ondan sonra toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.