8. Hukuk Dairesi 2018/3592 E. , 2019/5303 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Paydaşlar Arasında Haksız İşgal Tazminatı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkillerinin ve davalıların ortak murisi ... Akdeniz"in 05.10.1993 tarihinde vefat ettiğini, murise ait üzerinde 2 katlı dükkan ve ev bulunan 526 ada 2 parsel sayılı taşınmazın murisin ölümünden itibaren davalıların kullanımında olduğunu, bir kısmında oturup, bir kısmını kiraya verdiklerini, iştirak halinde mülkiyete tabi bu taşınmazı müvekkillerinin kullanmasına izin vermedikleri gibi kira paralarını da tek başına aldıklarını, vekil edenleri tarafından ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/259 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açıldığını belirterek şimdilik 8.000,00 TL ecrimisilin dönem faizleriyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 21.727.00 TL"nin davalıdan tahsiline ilişkin verilen karar, hem davacılar vekili, hem de davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 12.11.2012 tarihli, 2012/17820 Esas ve 2012/23208 Karar sayılı ilamı ile, kiraya verilmeyen daireler yönünden intifadan men koşulunun gerçekleştiği dönemlerin saptanması ve HMK"nin 297/2. maddesine uygun hüküm kurulması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil istemine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirme gerekçeleri bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu dairelerin ve dükkanların son dönem aylık kira bedeli belirlenmiş, önceki yıllar için ecrimisil bedelinin nasıl belirlendiğine ilişkin açıklamada dahi bulunulmamıştır. Dükkanlar için, ecrimisil talep edilen ilk dönem olan 2006 yılı için, taşınmazların getirebileceği rayiç kira bedeli belirlenip, sonraki ilerleyen yıllar için ecrimisil miktarının, 2006 yılı için belirlenen rayiç kira bedellerine, ÜFE artış oranı yansıtılarak hesaplanması gerekirken, dava tarihinden geriye doğru giderek hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Daireler bakımından ise, Makemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, intifadan men şartının gerçekleştiği tarihten (ortaklığın giderilmesi dava dilekçesinin tebliğ edildiği 22.02.2011) dava tarihine kadar olan dönem için ecrimisil hesabı yapılması gerekirken, dava tarihinden geriye doğru giderek yukarıda belirtilen ilke ve usuller dikkate alınmadan 2006 yılına kadar ecrimisil hesabı yapılması doğru görülmemiştir. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda temyiz edenin sıfatına göre usuli müktesep haklar gözetilmek suretiyle yeniden bilirkişi raporu alınması gerekmektedir.
Kabule göre de; kabul edilen ecrimisil miktarına dönem sonları itibarıyla yasal faize hükmedilmesi gerekirken, değişen oranlar uygulanmak suretiyle yasal faize hükmedilmesi ve ayrıca daireler bakımından, 4 aylık dönem sonundan itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, her ay için ayrı ayrı faize hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.