Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/3367
Karar No: 2018/12650
Karar Tarihi: 26.06.2018

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/3367 Esas 2018/12650 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2018/3367 E.  ,  2018/12650 K.

    "İçtihat Metni"

    Tehdit suçundan sanık ..."in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün (iki kez) hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Van (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2010 tarihli ve 2009/684 esas, 2010/576 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle dosyanın yeniden ele alınarak yapılan yargılama neticesinde, sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün (iki kez) hapis cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Van 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2016/378 esas, 2017/161 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 08/05/2018 gün ve 94660652-105-65-9855-2017-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/05/2018 gün ve 2018/42292 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    1- 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (b-3). bendi uyarınca basit tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı cihetle, somut olayda sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Kanun’un 106/1. maddesinde düzenlenen suçun tehdit suçu olduğu ve uzlaştırma kapsamında kaldığı gözetilmeksizin uzlaştırma işlemleri yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinde,
    2-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6/1, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34/1 ve 230/1-c maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin açık olarak belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden, Anayasa ve 5271 sayılı Kanun"un amir hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz hüküm kurulmasında,
    3- Sanık ..."in katılanlar ... ve ..."e yönelik 12/10/2009 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan tehdit suçu nedeniyle, Van Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile "Yukarıda açık kimlikleri yazılı bulunan şikayetçi ...’in Van YYÜ Araştırma Hastanesinde dekan yardımcısı ,şikayetçi ...’in Van YYÜ Araştırma Hastanesinde dekan olarak görev yapmaktadır.Şüpheli ...’in abisi ... daha önceki tarihlerde Van YYÜ Araştırma Hastanesinde görev yapmıştır....’in görev yaptığı sırada şikayetçiler ile yaşadığı sorunlar nedeniyle istifa etmiştir.Bu nedenle olay tarihinde şüpheli ... telefon ile şikayetçileri ayrı ayrı arayarak ölümle tehdit etmiştir. Şüpheli ... 12.10.2009 tarihli ifadesinde üzerine atılı suçu kabul etmiştir.... ve ... şikayetçidirler. Şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi, şüpheli ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi nazara alındığında şüphelinin atılı suçu işlediğini gösterir hakkında kamu davası açmaya yeter şüphe oluşturacak delil elde edildiğinden şüpheli hakkında iddianame tanzimi yoluna gidilmiştir." biçiminde anlatımın bulunduğu, dolayısıyla sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. ve 53. maddelerinin iki kez uygulanması talebiyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı ancak, iddianamenin anlatım kısmında sanığın her bir katılana yönelik tehdit eylemlerini değişik zamanlarda birden fazla gerçekleştirdiğine ilişkin ifadelerin yer almamasına karşın, her bir katılana yönelik tehdit eylemi açısından kurulan hükümlerde 5237 sayılı Kanun"un 43/1. maddesinin uygulanmasına karar verilmesinde,
    isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit suçundan sanık ..."in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün (iki kez) hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Van (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2010 tarihli ve 2009/684 esas, 2010/576 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle dosyanın yeniden ele alınarak yapılan yargılama neticesinde, sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün (iki kez) hapis cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Van 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2016/378 esas, 2017/161 sayılı kararının,
    1- 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (b-3). bendi uyarınca basit tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı cihetle, somut olayda sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Kanun’un 106/1. maddesinde düzenlenen suçun tehdit suçu olduğu ve uzlaştırma kapsamında kaldığı gözetilmeksizin uzlaştırma işlemleri yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinde,
    2-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6/1, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34/1 ve 230/1-c maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin açık olarak belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden, Anayasa ve 5271 sayılı Kanun"un amir hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz hüküm kurulmasında,
    3- Sanık ..."in katılanlar ... ve ..."e yönelik 12/10/2009 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan tehdit suçu nedeniyle, Van Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile "Yukarıda açık kimlikleri yazılı bulunan şikayetçi ...’in Van YYÜ Araştırma Hastanesinde dekan yardımcısı ,şikayetçi ...’in Van YYÜ Araştırma Hastanesinde dekan olarak görev yapmaktadır.Şüpheli ...’in abisi ... daha önceki tarihlerde Van YYÜ Araştırma Hastanesinde görev yapmıştır....’in görev yaptığı sırada şikayetçiler ile yaşadığı sorunlar nedeniyle istifa etmiştir.Bu nedenle olay tarihinde şüpheli ... telefon ile şikayetçileri ayrı ayrı arayarak ölümle tehdit etmiştir.Şüpheli ... 12.10.2009 tarihli ifadesinde üzerine atılı suçu kabul etmiştir.... ve ... şikayetçidirler. Şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şüpheli ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi nazara alındığında şüphelinin atılı suçu işlediğini gösterir hakkında kamu davası açmaya yeter şüphe oluşturacak delil elde edildiğinden şüpheli hakkında iddianame tanzimi yoluna gidilmiştir." biçiminde anlatımın bulunduğu, dolayısıyla sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. ve 53. maddelerinin iki kez uygulanması talebiyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı ancak, iddianamenin anlatım kısmında sanığın her bir katılana yönelik tehdit eylemlerini değişik zamanlarda birden fazla gerçekleştirdiğine ilişkin ifadelerin yer almamasına karşın, her bir katılana yönelik tehdit eylemi açısından kurulan hükümlerde 5237 sayılı Kanun"un 43/1. maddesinin uygulanmasına karar verilmesinde,
    isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Sanık ... hakkında, 6763 sayılı Yasayla uzlaştırma kapsamına alınan tehdit suçundan, uzlaştırma işlemleri uygulanmaksızın hüküm kurulmasında isabet bulunup bulunmadığının, hükmün açıklanması sırasında gerekçe gösterilip gösterilmediğinin ve hüküm kurulurken CMK"nın 225. maddesine aykırı davranılıp davranılmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III-Hukuksal Değerlendirme:
    1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün ve 3/270-88 sayılı kararında belirtildiği üzere; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
    CMK"nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
    Anılan yasal düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya açıkça aykırılık oluşturacaktır.

    Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak da ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkim ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuksal çözüme kavuşturacaktır.
    2-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2015 tarih ve 2014/8-145 esas, 2015/145 sayılı kararında belirtildiği üzere; Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde, hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, "sorun" bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, "gerekçe" kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, "sonuç (hüküm)" kısmında ise CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nun 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
    3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesindeki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." şeklinde düzenleme karşısında, kesinleşen hükümlerde de uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
    02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine mevcut (2) ve (3) numaralı alt bentlerden sonra gelmek üzere (3), (5) ve (6) numaralı alt bentler eklenmiştir. Bu bentlere göre, tehdit (madde 106, birinci fıkra), hırsızlık(madde 141), dolandırıcılık (madde 157) suçları uzlaşma kapsamına alınmıştır.
    Aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile" ibaresi madde metninden çıkarılmış, 09/07/2009 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun 8. maddesiyle fıkraya eklenen ikinci cümlesinde yer alan "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz" şeklindeki düzenlemede bir değişiklik yapılmamıştır.
    Uzlaştırma CMK"nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254. maddesinde" (1)Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. " denilmiştir.
    Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
    Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
    İncelenen dosyada;
    Sanık ..."in katılanlar ... ve ..."e yönelik 12/10/2009 tarihli tehdit eylemleri nedeniyle, Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/10104 soruşturma sayılı dosyası üzerinden 22/10/2009 tarihinde düzenlenen ve "Yukarıda açık kimlikleri yazılı bulunan şikayetçi ...’in Van YYÜ Araştırma Hastanesinde dekan yardımcısı ,şikayetçi ...’in Van YYÜ Araştırma Hastanesinde dekan olarak görev yapmaktadır.Şüpheli ...’in abisi ... daha önceki tarihlerde Van YYÜ Araştırma Hastanesinde görev yapmıştır....’in görev yaptığı sırada şikayetçiler ile yaşadığı sorunlar nedeniyle istifa etmiştir.Bu nedenle olay tarihinde şüpheli ... telefon ile şikayetçileri ayrı ayrı arayarak ölümle tehdit etmiştir.Şüpheli ... 12.10.2009 tarihli ifadesinde üzerine atılı suçu kabul etmiştir.... ve ... şikayetçidirler. Şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şüpheli ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi nazara alındığında şüphelinin atılı suçu işlediğini gösterir hakkında kamu davası açmaya yeter şüphe oluşturacak delil elde edildiğinden şüpheli hakkında iddianame tanzimi yoluna gidilmiştir." biçimindeki anlatımı içeren iddianameyle sanığın, TCK’nın 106/1-1. cümle ve 53. maddelerinin iki kez tatbiki suretiyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Van (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2010 tarihli ve 2009/684 esas, 2010/576 sayılı kararıyla sanığın TCK"nın 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 6 ay 7 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, CMK"nın 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle dosyanın yeniden ele alınarak yapılan yargılama neticesinde, Van 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2016/378 esas, 2017/161 sayılı kararıyla sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 6 ay 7 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    1-Sanık ..."in katılanlar ... ve ..."e yönelik 12/10/2009 tarihli tehdit eylemleri nedeniyle, Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/10104 soruşturma sayılı dosyası üzerinden 22/10/2009 tarihinde düzenlenen ve "Yukarıda açık kimlikleri yazılı bulunan şikayetçi ...’in Van YYÜ Araştırma Hastanesinde dekan yardımcısı ,şikayetçi... ’in Van YYÜ Araştırma Hastanesinde dekan olarak görev yapmaktadır.Şüpheli ...’in abisi ... daha önceki tarihlerde Van YYÜ Araştırma Hastanesinde görev yapmıştır....’in görev yaptığı sırada şikayetçiler ile yaşadığı sorunlar nedeniyle istifa etmiştir.Bu nedenle olay tarihinde şüpheli ... telefon ile şikayetçileri ayrı ayrı arayarak ölümle tehdit etmiştir.Şüpheli ... 12.10.2009 tarihli ifadesinde üzerine atılı suçu kabul etmiştir.... ve ... şikayetçidirler. Şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şikayetçi ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi,şüpheli ...’in 12.10.2009 tarihli ifadesi nazara alındığında şüphelinin atılı suçu işlediğini gösterir hakkında kamu davası açmaya yeter şüphe oluşturacak delil elde edildiğinden şüpheli hakkında iddianame tanzimi yoluna gidilmiştir." biçimindeki anlatımı içeren iddianameyle sanığın, TCK’nın 106/1-1. cümle ve 53. maddelerinin iki kez tatbiki suretiyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı ancak, iddianamenin anlatım kısmında sanığın her bir katılana yönelik tehdit eylemlerini değişik zamanlarda birden fazla gerçekleştirdiğine ilişkin ifadelerin yer almamasına karşın, her bir katılana yönelik tehdit eylemi açısından kurulan hükümlerde, TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi suretiyle CMK"nın 225. maddesine aykırı davranıldığı anlaşılmıştır.
    2-Kanun yolu incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hükmün, açıklanan yeni hüküm olduğu nazara alınarak, bu hükmün Yargıtay incelemesine tabi olan ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hüküm olacağı gözetilip, CMK"nın 230, 223. maddeleri gereğince kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, yeni hükmün gerekçe kısmında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara atıfla yetinilerek Anayasa"nın 141/3, 5271 sayılı CMK"nın 34, 230, 232, 289/1-g (1412 sayılı CMUK’nın 308/7.) maddelerine aykırı davranılmıştır.
    3-6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35. maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun"un 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde sanığa yükletilen TCK"nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçlarının uzlaştırma kapsamına alındığında şüphe bulunmamaktadır. Uzlaştırma usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği ve sanığın şikayetçilere karşı işlediği kabul edilen tehdit suçlarının uzlaştırma kapsamına alındığı gözetilip, öncelikle dosyanın Van Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu"na gönderilmesine karar verilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, bu yol tüketilmeden sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi yasaya aykırıdır.
    Açıklanan nedenlerle; sanığın TCK"nın 106/1-1. cümle, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 6 ay 7 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Van 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2016/378 esas, 2017/161 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Van 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2017 tarihli ve 2016/378 esas, 2017/161 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4 maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 26/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi