8. Hukuk Dairesi 2012/1251 E. , 2012/11146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Develi Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.12.2011 gün ve 562/506 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, miras yoluyla intikal, taksim ve eklemeli zilyetliğe dayanarak 12.04.1972 tarih 52 sayılı tapu kaydı kapsamında kalan ve kadastro sırasında Hazine adına tespit edilen 148 ada 121 parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın mera niteliğinde olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece önceki kararda; davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine; Dairece, uyuşmazlığın tapu kaydı kapsamına göre çözüme ulaştırılması gerektiğine işaret edilerek bozma sevk edilmiş, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece; tapu kayıt kapsamı, tahsisli ve kadim mera araştırması yapılması, taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çekilmesi, niteliği konusunda uzman ziraat bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiğine işaret edilerek yeniden bozma sevk edilmiş, mahkemece son olarak davanın kabulüne dava konusu 148 ada 121 parselin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarla niteliğindeki 93550 m2 yüzölçüme sahip dava konusu 148 ada 121 parselin, bilinmeyen bir tarihten beri meradan açılarak tarla haline getirildiği, öncesi mera olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığı açıklanarak 03.10.1990 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, kadastro tutanağının 09.02.1993 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur.
Dava; kadastro öncesi nedenlere dayalı TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Dairece; tapu kayıt kapsamı ile kadim ve tahsisli mera araştırması yapılarak taşınmazın öncesinin mera niteliğindeki yerlerden olup-olmadığı ve meradan elde edilen taşınmazlardan bulunup-bulunmadığının araştırılması gerektiğine işaret edilmiştir. Davacı tarafça 12.04.1972 tarih 52 sayılı tapu kaydına dayanılarak istekte bulunulmuştur. Tapu kaydı sabit sınırlı olmayıp “cebel, Aşağı Hüseyin, İğdeli Pusatlı ve Şahmelik” sınırlar içermektedir. Keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tapu kaydının çok geniş bir alanı kapsadığını bildirmiş, teknik bilirkişi ise; tapu kaydının 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Hüseyinli mevkiinde bulunan tüm taşınmazlara uygulandığını ve çok geniş bir alanı kapsadığını bildirmiştir. Kadastro tutanağında taşınmazın meradan açılan yerlerden olduğu açıklanmış olup kuzey sınırındaki aynı ada 131 parsel, Develi Kadastro Mahkemesi kararıyla hükmen mera olarak sınırlandırılmıştır. Anılan dava dosyasının keşfi sırasında da dava konusu taşınmaz yönü yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından mera olarak gösterilmiştir.
Diğer yönden; taşınmaz başında yapılan 2.keşif sırasında dinlenen ziraatçı uzman bilirkişi ...25.08.2004 tarihli raporunda; dava konusu taşınmazın mera niteliğinde olduğunu, kuzey sınırındaki 131 mera parseli ile aynı özellikler taşıdığını, toprak yapısı ve bitki örtüsü itibarı ile benzerlik gösterdiğini açıklamıştır. Dosya içerisinde bulunan ve keşif sırasında çekilen fotoğraflara göre de taşınmaz; aşırı taşlık, zayıf bünyeli, çevresinde bulunan mera parseli ile ayırıcı sınır ve unsur taşımayan bir yer niteliğinde olup mera bütünlüğünü bozucu mahiyettedir.
Dayanak tapu kaydı, sabit sınırlı olmadığı gibi cebel vb.gibi sınırlar içermekte ve kuzey sınırında Kadastro Mahkemesi kararıyla hükmen mera olarak sınırlandırılan eylemli 131 mera parseli bulunmakta olup bu parselin keşfi sırasında dava konusu parsel yönü mera olarak gösterilmiştir. Mera, yaylak, kışlak sınırı kural olarak değişmeye ve genişletmeye elverişli sınırlardan sayılır. Eylemli durum, taşınmaza ait fotoğraflar ve tapu kaydındaki sınırlar karşısında dava konusu yerin meradan kazanıldığının kabulü gerekir. Meralar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu mallarından olup, özel mülkiyete konu edilemezler. Diğer yönden, süresi neye ulaşırsa ulaşsın mera toprağının imar-ihya, kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Dosya kapsamı ve eylemli durum karşısında mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, toplanan deliller ve dosya kapsamına uygun düşmeyecek şeklinde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 26.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.