9. Hukuk Dairesi 2020/8777 E. , 2021/4006 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmiş ve davalı vekili tarafından duruşma talep edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 1994 yılı Eylül ayından 2016 yılının Eylül ayına kadar davalı nezdinde aralıksız olarak ayakkabı saya dikimi işinde çalıştığını, emekliliğine hak kazanması nedeniyle iş akdini haklı olarak feshettiğini, davacının davalıya ait işyerinde parça başı ücret karşılığı çalıştığını, Sosyal Güvenlik Kurumuna gerçek ücreti üzerinden bildirim yapılmadığını, davacının fazla mesai yaparak çalışmasına rağmen çalıştığı 22 yıl boyunca fazla çalışmalarının karşılığı olan ücretinin ödenmediğini, hafta tatili ve genel tatil günlerinde de çalıştığını, çalıştığı süre boyunca yıllık izin hakkını hiç bir şekilde kullanamadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davaya konu alacakların zamanaşımına uğradığını, davalı şirketin 13.01.1997 yılında kurulduğunu ve bu nedenle davacının 1994 Eylül tarihinde işe başlamasının imkansız olduğunu, davacının ilk olarak 01.02.1997 tarihinde çalışmaya başladığını ve çalışmasının kesintili olarak devam ettiğini, nihayetinde 05.09.2016 tarihinde davalı şirketten ayrılan davacıya kıdem tazminatı ödemesinin banka kanalı ile yapıldığını, imalat işçisi olarak çalışan davacının parça başına ücret almayıp, aylık asgari ücret karşılığı çalıştığını ve aldığı ücret üzerinden primlerinin eksiksiz olarak yatırıldığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını, davacının fazla mesai yaparak çalıştığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, hafta tatili çalışması olmadığı gibi, cumartesi günleri, dini bayramlar, ulusal bayram ve genel tatillerde de çalışmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından katılma yolu ile temyiz talebinde bulunulmuştur.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 12.08.2002-02.06.2014 tarihleri arasında toplamda 244 gün izin kullandığının kabulü ile kullanılmayan izin süresinin 172 gün olduğu mütalaa edilmiştir. Ancak, davalı tarafın dosyaya 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin davacının kullandığı izin tarih ve sürelerini içeren ve bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınmayan bir takım yıllık izin defterlerini de sunduğu, söz konusu belgelere göre davacının, 2015 yılında 20 gün ve 2016 yılında da 25 gün izin kullandığının görüldüğü, diğer yandan dosya içeriğinde yer alan yıllık izin belgelerinin incelenmesinden ise davacının 12.08.2002-02.06.2014 tarihleri arasında kullandığı izin süresinin toplamda 245 gün olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen hükme dayanak bilirkişi raporunda, kullanılan yıllık izin süresinin 244 gün olduğunun kabulü ile hesaplama yapılması ayrıca hatalı olup, bilirkişi raporu bu hali ile denetime elverişli değildir.
Şu halde mahkemece yapılması gereken iş, dosya kapsamında yer alan yıllık izin defteri ve tüm belgeler birlikte değerlendirilmek suretiyle denetime elverişli net tespitler içeren yeni bir bilirkişi raporu aldırılıp, yıllık izin ücreti alacağına yönelik talep hakkında tüm dosya kapsamındaki deliller nazara alınarak bir karar verilmesidir. Anılan yön gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.