9. Hukuk Dairesi 2014/17473 E. , 2015/32131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2012/705-2014/171
Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile maaş alacağı, maaş farkı alacağı, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalı şirkette 21/06/2004 tarihinden 18/07/2008 tarihine kadar aylık 20.000 TL maaş ile insan kaynakları müdürü olarak çalıştığını, hiçbir sebep gösterilmeksizin ve ihbar öneline uyulmaksızın iş akdinin fesih edildiğini beyan ederek fesih tarihi itibari ile uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte 100 TL kıdem tazminatının, dava tarihi itibari ile uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte 1200 TL maaş alacağı ve 100 TL ücret farkı alacağının, dava tarihinden itibaren başlamak üzere yasal faizi ile birlikte 500 TL ihbar tazminatı ve 500 TL yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davalı şirketin davacının bölümündeki iş yükünün oldukça azalması ve kadro fazlası bulunması, davalı şirket hakkında iflas ertelemesi kararı verilmesi ve şirketin ciddi ekonomik dar boğazda bulunması nedeni ile işçi çıkarma prosedürüne uygun olarak iş akdinin fesih edildiğini, davacının çalışma süreleri ve ücret alacağına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının yıllık izin ücret alacağı olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı avukatının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının yıllık ücretli izin alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacaklar, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 Sayılı TBK 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.
Yıllık izin ücreti iş sözleşmesinin feshi ile muaccel olup dönemsel bir nitelik taşımadığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulaması yönünden 10 yıllık genel zamanaşımına tabidir.
Davacının iş sözleşmesi 18.07.2008 tarihinde feshedilmiştir. Davacı 10/10/2012 harç tarihli dava dilekçesinde 500 TL yıllık ücretli izin alacağı talep etmiştir. Yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporu üzerine davacı 18.02.2014 harç tarihli ıslah dilekçesiyle yıllık ücretli izin alacağını 3.733,33 TL’ye yükseltmiştir. Davalı ise bu ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Fesih tarihinde yürürlükte olan mülga 808 sayılı Borçlar Kanunu’na göre yıllık ücretli izin alacağı iş sözleşmesinin sonlandığı itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Davacının iş sözleşmesinin sonlandığı tarihten ıslah tarihine kadar 5 yıldan fazla zaman geçtiğinden ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğradığı açık olup, yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.