8. Hukuk Dairesi 2012/8562 E. , 2012/10751 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve ... ile Hazine ve Eyim Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 13.12.2011 gün ve 726/1572 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar dava dilekçesinde; atalarından kendilerine intikal eden ve bir bütün halinde kullanılmakta olan taşınmazın kadastro çalışmalarında ikiye ayrılarak 13 dekarlık kısmının Koçcağızı Köyü 101 ada 94 parsel sayılı taşınmaz olarak, 7 dekarlık kısmının ise Eğim Köyü 101 ada 407 parsel olarak Hazine adına tespit edildiğini açıklayarak taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile eşit hisseli olarak adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde 101 ada 94 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, 101 ada 407 parsel sayılı taşınmazın ise Kadimden beri mera olarak kullanıldığını zilyetlikle iktisaplarının mümkün olmadığını açıklayarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Köy Tüzel kişiliği davaya cevap vermediği gibi yargılama oturumlarına da katılmamıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, Koçcağız Köyü 101 ada 94 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 12.10.2011 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 10033, 126 m2 kısmının davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına iştirak halinde tapuya tesciline, Eğim Köyü 101 ada 407 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, kabul edilen kısım yönünden davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitinden önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve imar ihya hukuksal nedenlerine dayalı olarak Medeni Kanunun 713/1 ve 996 maddeleriyle 3402 sayılı kadastro kanununun 14 ve 17 maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece 101 ada 94 parsel sayılı taşınmaz yönünden imar ihya ve zilyetlikle edinme koşullarının davacılar yararına oluştuğu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davada davacıların aktif dava ehliyeti üzerinde durulmadığı gibi yapılan araştırma ve incelemede hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacılar dava dilekçesinde taşınmazın atalarından kaldığını açıklamışlar intikal biçimi konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Keza keşif sırasında dinlenen davacı tanıkları da taşınmazların davacıların babaları olan ... ve ...’dan davacılara kaldığını açıklamışlar, intikal biçimi konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Geri çevrime suretiyle dosya arasına getirtilen nüfus kayıtlarına göre davacı ...’ın babası ...’nin ve davacı ...’ın babası ....’ın davacılardan başka davada taraf olmayan mirasçıları da bulunmaktadır. Davaya konu taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirlenerek Hazine adına tespit edildiği halde hava fotoğraflarından ve komşu parsele uygulanan tapu ve vergi kayıtlarından yararlanılmamıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davacıların babaları ... ile ...ölmüş olup terekeleri TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Bu nedenle öncelikle davacılara babalarına ait veraset belgelerine alıp dosyaya sunmaları için süre ve imkan tanınması, dava konusu taşınmazın davacıların babalarından satış, bağış veya terekenin paylaşımı yoluyla davacılara geçip geçmediği yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişiler tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, şayet bu yollardan biriyle davacılara intikal etmiş ise, davanın bulunduğu bu haliyle yürütülmesi ve aşağıda belirtilecek eksikliklerin giderilmesi zorunludur. Dava konusu parselin satış, bağış veya terekenin paylaşımı yoluyla davacılara intikal etmediğinin saptanması halinde ise, terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının üçüncü kişi durumunda bulunan Hazineye karşı tek başına aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmadığından ve davacılar sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinden bulunduklarından davanın bu sebeple reddine karar verilmelidir. Çünkü, TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufu işlemlerde oybirliği aranır. Davacıların murisi ... ve ...’ın terekeleri elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğuna ve davada bir tasarrufi işlem niteliğinde bulunduğuna, tasarrufi işlemlerde de oybirliği arandığına göre tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmaları zorunludur.
Bundan ayrı 25.05.2011 tarihinde verilen ara kararı da yöntemine uygun bir biçimde verilmiş bir ara kararı olarak kabul edilemez. Tanıkların keşif günü ve saatinde keşif mahallinde davacılar tarafından hazır edilmelerinin istenmesine hazır ettiklerinde dinlenmelerine karar verilmiştir. HMK.nun 243, 244 ve 259. maddeleri gereği mahkemece belirlenen yerel bilirkişi ile davacılarca bildirilen tanıkların davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, gelmedikleri takdirde zabıta yoluyla keşif yerinde hazır bulundurulmaları, (HUMK.m 253, HMK.m. 245) uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri gerekmektedir. Bu nedenle bu konuda verilen ara kararı anılan yasa hükümlerine aykırıdır. Mahkemece taraflarca talep edilmediği halde tespit bilirkişilerinin re’sen keşif mahallinde dinlenmeleri HMK.nun 25/2 (HUMK.75) ve Kadastro Yasasının 30. maddesi hükümlerine aykırı olmuştur. 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30. maddesine göre “Kadastro tutanaklarında beyanlarına başvurulan kişiler, bu beyanlarına gerekçe gösterilerek itiraz edilmedikçe, yeniden dinlenemezler”. HMK.nun 25/2 maddesine göre "Kanunla belirtilen durumlar dışında, hakim, kendiliğinden delil toplayamaz". Genel mahkemede görülen davanın yargılaması sırasında tespit bilirkişilerinin re’sen dinlenmeleri de az önce açıklanan yasa maddelerine aykırı olmuştur.
Uyuşmazlık konusu Koçcağız Köyü 101 ada 94 parsel sayılı taşınmaz 16.06.2003 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfı ile senetsizden Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş tespitin itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine 875224,79 m2 yüzölçümlü olarak 11.05.2005 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Davaya konu taşınmazın miktarı ile ham toprak vasfı göz önünde tutulduğunda böyle bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup, hava fotoğraflarının tespit tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait (1973-1983 yılları arasında stereoskopik hava fotoğraflarının harita genel komutanlığından tarihleri ayrıca ve açıkça yazılmak suretiyle istenilmesi ve stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafını stereoskop altında incelenmesi halinde, arazinin üç boyutlu olarak görülmesi, sınırlarının açıkça belirlenmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece taşınmazın yakın çevresinde bulunan 101 ada 235, 236, 237, 25, 26, 27, 225, 227 ve 228 parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları varsa kadastro çalışmaları sırasında bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ile hükmen oluşmuş ise hüküm dosyalarının bulundukları yerlerden getirtilmesi, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı Jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşan üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile tespit tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait iki tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle usulüne uygun olarak uzman bilirkişiler aracılığıyla taşınmaz başında uygulanması, taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başladığı, hangi tarihli hava fotoğrafında nasıl gösterildiğinin belirlenmesine çalışılması, tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan uzman bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihinin duruksamaya yol açmayacak şekilde ayrı ayrı belirlenmesi, dava konusu yerin her iki hava fotoğrafı üzerindeki yerlerinin işaretlenmesi, davacıların hangi tarihte taşınmazın imar ve ihyasına başladıkları, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri emek ve para sarfını ne biçimde yaptıkları hususlarıyla, taşınmazın babalarından davacılara satış, bağış yoluyla veya mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesi ya da miras payının devri sözleşmesiyle geçip geçmediği hususlarının yerel bilirkişiler ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, HUMK.nun 366 (HMK.m.290.) maddesi uyarınca bilirkişi olarak tayin edilecek bir fotoğrafçı aracılığıyla, taşınmaz ve çevresini gösterir biçimde yakın plan ve panoramik renkli fotoğraflar çektirilerek mahkeme hakimince onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, fotoğraflar üzerinde teknik bilirkişice yerin işaretlenmesi ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları tüm bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 19.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.