14. Hukuk Dairesi 2016/16328 E. , 2020/7257 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 08/10/2012 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/07/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK"nın 605/2 maddesi gereğince terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir.
Davacılar, 15.07.2005 tarihinde ölen babaları ..."ün sağlığında kullandığı tarım kredisi nedeniyle davalı bankaya borcunun bulunduğunu, muris aleyhinde başlatılan icra takibinin ölümü üzerine kendilerine yöneltildiğini, ancak terekesinin borca batık olduğunu, sadece ... Köyünde kain 340 No"lu parselde 66 m2"lik, 350 No"lu parselde ise 40 m2"lik yeri mevcut ise de bu yerlerin maddi değerinin olmadığını belirterek mirasın hükmen reddinin tespitini talep etmişlerdir.
Davalı Banka, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile mirasın hükmen reddinin tespitine dair verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.07.2014 tarihli 2013/18139 E. 2014/14156 K. sayılı ilamı ile özetle; davalı banka tarafından başlatılan icra takibine ilişkin Yumurtalık İcra Dairesinin 2011/35 E. sayılı dosyası içerisindeki tapu kayıtlarının incelenmesinde, murisin ... Köyünde kain 490, 542, 340 ve 350 parsel sayılı taşınmazlarda payının bulunduğu, ancak mahkemece murisin terekesinin aktifi ve pasifinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmediği, bu nedenle muris adına kayıtlı taşınmaz payları da göz önüne alınarak tereke aktifinin pasifini karşılayıp karşılamadığının tespit edilmesi, ayrıca davacıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarının bulunup bulunmadığının da araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile murisin terekesinin ölüm tarihi itibariyle borca batık olduğunun tespitine; davacı ..."ün, murisin paydaşı olduğu 350 No"lu parsel üzerinde iki katlı evinin bulunduğu ve halen bu evde ikamet ettiği anlaşılmakla, mirası zımnen kabul etmiş sayılacağından bu davacı yönünden davanın reddine; diğer davacılar yönünden ise mirasın hükmen reddinin tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 605/2. maddesi uyarınca, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Mirasçılar, Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça, yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça, her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava, alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Ayrıca, TMK’nın 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçının, mirası reddetme hakkı bulunmadığından, davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Her ne kadar mahkemece, önceki bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmış ise de, tapu müdürlüğünden getirtilen muris Yusuf Kenan Kömürcü"nün paydaşı olduğu taşınmazlara ait güncel tapu kayıtlarının incelenmesinde; ... Mahallesinde kain 490 ve 542 parsel sayılı taşınmazlarda muris adına kayıtlı payların, 20.11.2017 tarihli intikal işlemi ile davacı mirasçıları adına tescil edildiği; bu durumda davacıların, muristen kalan taşınmaz paylarını tapuda adlarına intikal ettirmek suretiyle mirası kabul etmiş oldukları anlaşılmıştır.
Öte yandan, mahallinde yapılan keşif sonrası inşaat ve ziraat bilirkişileri tarafından düzenlenen 06.05.2015 tarihli ortak raporda; halen muris adına kayıtlı olup davacı mirasçılarına kalan 340 ve 350 parsel sayılı taşınmazlardaki payların değeri ile muris adına kayıtlı iken davacı mirasçılarına intikal ettirilen 490 ve 542 parsel sayılı taşınmazlardaki payların toplam değerinin 60.268,22TL olarak belirlendiği, bu durumda da murisin davalı bankaya olan icra borcunu karşılayacak miktarda aktif malvarlığının bulunduğu anlaşıldığından, davanın tüm mirasçılar yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Bunun yanı sıra, mirasçılardan Mehmet Kömür"ün, yargılamada davacı olarak yer almasına rağmen, gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.