
Esas No: 2018/2544
Karar No: 2021/195
Karar Tarihi: 04.02.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2018/2544 Esas 2021/195 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2018/2544
Karar No : 2021/195
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 24/04/2018 tarih ve E:2013/9721, K:2018/2320 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin "Öğrenci Andı" başlıklı 12. maddesini yürürlükten kaldıran 08/10/2013 tarih ve 28789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 1. maddesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 24/04/2018 tarih ve E:2013/9721, K:2018/2320 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. ve 14. maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 56., 58. ve 90. maddelerinde yer alan kurallar aktarılarak,
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca, derneklerin tüzüklerinde belirtilen ortak amaçlarını gerçekleştirmek ve üyelerinin ve temsil ettikleri kişilerin ortak çıkarlarını korumak ve dayanışmalarını sağlamak üzere kurulmaları karşısında, faaliyet alanlarının da tüzüklerinde belirtilen çalışma konuları ve biçimleri doğrultusunda ve bunlarla sınırlı olacağı, doğrudan dernek tüzel kişiliğinin hak ve menfaatlerini ilgilendiren konularda dava açabileceklerinin kuşkusuz olduğu,
Bu itibarla, derneklerin yargı mercileri önünde dava açabilmelerinin, tüzüklerinde "üyelerinin haklarını korumak için dava açabileceklerine" ya da "üyelerinin hak ve menfaatlerini koruma" ifadelerinden birinin yer almasına bağlı olduğu,
Davacı Derneğin Tüzüğü'nde kuruluş amacı olarak Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılığın, Atatürkçü düşünceyi ve Atatürk'ü yıpratmak ve kötüye kullanmak amacıyla yapılan her tür kalkışmaya, söz ve eyleme gereken yanıtı vermenin, Atatürk'ün anlayışının, düşüncesinin, ilke ve atılımlarının özünü tam anlamıyla açıklamanın, hiçbir ayrım gütmeden demokratik düzen güvencesinde insan hak ve özgürlüklerini üstün tutmanın, her tür teröre ve sömürüye karşı çıkarak Türkiye Cumhuriyeti'ni çağdaş sosyal hukuk devleti niteliğiyle sonsuza değin bağımsız yaşatmanın belirtildiği görülmekte olup, bu niteliklerin içinde üyelerinin haklarını korumak için dava açabileceği veya hukuki yollara başvurabileceğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı,
Kaldı ki, davacı Dernek mensubu üyelerden dava konusu Yönetmelik hükmüne karşı olanlar olabileceği gibi ilgili hükmü benimseyen üyelerin de bulunabileceği sonucuna varıldığı,
Öte yandan, 2577 sayılı Kanun'a göre, bir uyuşmazlığın esasının incelenebilmesi, davanın aynı Kanun ile belirlenen dava ön koşullarına, bu kapsamda dava açma ehliyeti ile ilgili kurallara uygun olarak açılmasına bağlı olduğundan, Kanun ile belirlenen dava açma ehliyeti ile ilgili koşullar arasında yer almayan genel kamu yararı kavramından hareketle davacı Derneğin dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmasına hukuken olanak bulunmadığı,
Bu durumda, davacı Derneğin Tüzüğü'nde, üyelerinin haklarını korumak amacıyla dava açabileceğine veya Derneğin amaçları arasında üyelerinin haklarını korumak için hukuki yollara başvurabileceğine dair herhangi bir ifadeye yer verilmediği gibi dava konusu Yönetmelik hükmünün iptalinde davacı Derneğin üyelerinin menfaat birliği de olmadığından, davacı Derneğin dava açma ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, tüzel kişilerin dava açabilmesi için kişisel bir hakkın ihlal edilmiş olmasına gerek bulunmadığı, menfaat ihlalinin yeterli olduğu, Tüzüklerinde belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda, Anayasa'ya, uluslararası sözleşmelere ve kanunlara aykırı olarak tesis edilen dava konusu düzenlemeye karşı dava açma ehliyetlerinin tam ve mutlak olduğu, kamu yararına çalışan dernek statüsünde olmaları nedeniyle kamuoyunu yakından ilgilendiren dava konusu düzenlemeye karşı dava açma ehliyetlerinin bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 24/04/2018 tarih ve E:2013/9721, K:2018/2320 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 04/02/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, İdare Hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Bu durumda, kamu yararına çalışan dernek statüsünde bulunan davacı Derneğin, kamuoyunu yakından ilgilendiren bu davada dava açma ehliyetinin bulunduğu tartışmasızdır.
Açıklanan nedenlerle, davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
