Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/8353
Karar No: 2014/14198
Karar Tarihi: 12.12.2014

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/8353 Esas 2014/14198 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2014/8353 E.  ,  2014/14198 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 26/12/2013
    NUMARASI : 2010/258-2013/727

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.07.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davalılar vekili, murislerinin satış vaadi sözleşmesi yapıldığı sırada 89 yaşında olduğunu, akıl sağlığının yerinde olmadığını, kızlarından mal kaçırmak amacıyla önceleri bakıcısı olan ancak daha sonra evlendiği davacıya gerçekte bağışladığı halde satış gibi göstermek suretiyle satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, açılan davanın reddini olmadığı takdirde tenkis kurallarının uygulanması gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden(Türk Borçlar Kanununun 29. maddesi) alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi (Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi) ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
    Somut olayda, Mersin 6. Noterliği"nin 26.04.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile vaat borçlusu ve davalıların babası olduğu anlaşılan M..A..ın eşi E.. A.."a önceki eşi olan murisinden intikal eden .. parsel sayılı taşınmazdaki payını satmayı vaat etmiş, 16.02.2003 tarihinde ölmüştür. Geriye mirasçısı olarak davacı ile davalılar kalmıştır.
    Satış vaadi sözleşmelerinin satış amacı ile değil muvazaalı olarak yapıldığının savunulması her zaman olanaklıdır. Kısaca ifade etmek gerekirse muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemenin dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarını Borçlar Kanununun 18. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturması gerekir. Zira, bu gibi durumlarda, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ivazlı (bedel karşılığı) yapıldığından değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilir. Böyle olunca da uyuşmazlıkta 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uygulama yeri bulur.
    Davalılar murislerinin kendilerinden mal kaçırmak amacıyla davacı ile satış vaadi sözleşmesi düzenlediğini yani sözleşmenin muvazaalı olduğunu savunduğundan mahkemece gerçek amacın belirlenebilmesi için sözleşmenin yapıldığı tarihteki murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mal varlığına oranı, murisin temlikle elde edilecek satış bedeline ihtiyaç durumu ve bu bedelin makul kalacak bir sınırda olup olmadığı dikkate alınmalı, savunmada bildirilen nedenler açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi