Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2018/5535
Karar No: 2021/1536
Karar Tarihi: 09.02.2021

Danıştay 6. Daire 2018/5535 Esas 2021/1536 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/5535
Karar No : 2021/1536

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Genel Müdürlüğü Adına
…Bölge Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : İstanbul İli, Fatih İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada (Fatih) Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın ehliyet yönünden reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…,K:… sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesinin 20.11.2013 tarih ve E:2013/3753, K:2013/7165 sayılı kararıyla bozulmasına, bu karara karşı davalı tarafından yapılan karar düzeltme isteminin ise Danıştay Altıncı Dairesinin 16.06.2016 tarih ve E:2014/8211, K:2016/4331 sayılı kararı ile reddine karar verilmesi üzerine, bozma kararına uyularak, dava konusu işlemin iptali yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karara karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile anılan mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı sayılı kararının davacı tarafından usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın kaldırılarak, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava, … Vakfı adına kayıtlı İstanbul İli, Fatih İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada (Fatih) Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmış; … İdare Mahkemesinin .. tarihli, E:…, K:… sayılı kararı ile, davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü adına Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü'nün taraf sıfatını haiz olmadığı, dava açma görev ve yetkisinin Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olduğu gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi'nin 20/11/2013 gün ve 2013/3753 Esas, 2013/7165 sayılı kararıyla Vakıflar Bölge Müdürlüğünün vakıf adına kayıtlı taşınmazlarla ilgili olarak dava açma ehliyetinin bulunduğundan işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
Danıştay Altıncı Dairesinin 20/11/2013 tarihli, E:2013/3753, K:2013/7165 sayılı bozma kararına uyularak ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, davaya konu taşınmaza ilişkin yapılan/yapılacak koruma imar planları düzenirken vakıf kültür varlıklarıyla ilgili hususlarda Vakıflar Genel Müdürlüğünün olumlu görüşünün alınması gerektiği, Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait taşınmaz mallarla ilgili olarak belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan uygulama imar ve parselasyon planlarının, askıya çıkarılmadan önce ilgili idareler tarafından Genel Müdürlüğe bildirilmesinin zorunlu olduğu, Mazbut vakıf taşınmazlarında akar niteliğini koruyacak şekilde imar düzenlemesi yapılması gerektiği ve akar nitelikli vakıf taşınmazlara, imar planlarında park, çocuk bahçesi gibi akar niteliği olmayan fonksiyonlar verilemeyeceğinin 5737 sayılı Kanun ve Vakıflar Yönetmeliğinin 180. maddesi ile hüküm altına alındığı görüldüğünden bildirim ve olumlu görüş alınmaksızın yapılan ve söz konusu taşınmazın parklar ve dinlenme alanı olarak düzenlenmesine ilişkin dava konusu planda hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle (temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerekirken istinaf yolu açık olmak üzere) dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karara karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusu kabul edilerek … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın kaldırılmasına ve 1990 yılındaki nazım imar planından bu güne park ve dinlenme alanı lejandında işlevlendirilen dava konusu taşınmazın üst ölçekli plan hükümlerine uygun olarak ve bu fonksiyonunu devam ettirecek şekilde parklar ve dinlenme alanları kara surları koruma alanında işlevlendirilmesinde planlama ilkeleri, şehircilik esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından anılan Bölge İdare Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın incelemesinde;

İLGİLİ MEVZUAT ve HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 6545 sayılı Kanunun 19. maddesiyle değiştirilen "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin birinci fıkrasında; idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, altıncı fıkrasında; bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu, 2577 sayılı Kanuna 4577 sayılı Kanun'un 11. maddesiyle eklenen Geçici 4. maddesinde; bu Kanun'un 45. maddesinin değişik birinci fıkrasında yazılı uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen nihaî kararlardan, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar ile Danıştayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece verilen kararların, Danıştayda temyiz edilebileceği, kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanuna 6545 sayılı Kanunun 27. maddesiyle eklenen Geçici 8. maddenin birinci fıkrasında; ivedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümlerin, 2576 sayılı Kanun'un, bu Kanunla değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanacağı, bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş, Geçici 8. maddenin gerekçesinde ise, Resmî Gazete'de ilân tarihinden önce idare ve vergi mahkemelerince verilip ilân tarihinden önce ya da sonra kanun yollarına müracaat edilen ve bozulmak suretiyle idare ve vergi mahkemelerine gönderilen dosyalar hakkında da ilk kararın verildiği tarihte uygulanan kanun yoluna ilişkin hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiştir.
07.11.2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemelerinin Tüm Yurtta Göreve Başlayacakları Tarihe İlişkin Karar" ile bölge idare mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinde tüm yurtta görevlerine başlayacakları ilân edilmiştir.
Yukarıda yer alan düzenlemelerden; ivedi yargılama usulüne tâbi olan işlemlerden doğan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz yoluna başvurulabileceği, bunlar dışında kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak 20.07.2016 tarihinden önce verilen (ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili bulunanlar hariç olmak üzere) kararlar için kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yoluna ilişkin hükümlerin uygulamasına devam edileceği, 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak bölge idare mahkemelerinin göreve başladığı tarihten önce idare ve vergi mahkemelerince verilmiş olup temyiz incelemesi sonucunda bozularak idare ve vergi mahkemelerine gönderilen dosyalar hakkında mahkemelerce bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda verilen kararların ilk kararın verildiği tarihte uygulanan temyiz kanun yoluna tâbi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başladıkları tarih olan 20.07.2016 tarihinden önce idare veya vergi mahkemelerince verilmiş olan kararların bozularak mahkemelere gönderilmesi üzerine mahkemelerce verilecek kararlar ilk kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına tâbi olduğundan, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının istinaf değil Danıştay temyiz incelemesine tâbi tutulabileceği açıktır.
Bu itibarla, istinaf başvurusu incelenmeyerek İdare Mahkemesince verilen kararın temyiz yoluna tâbi olduğu değerlendirilmek suretiyle dosyanın Danıştaya gönderilmesi gerekmekte iken, temyiz başvurusu olarak kabul edilmesi gereken dilekçelerin istinaf başvurusu olarak incelenmesi suretiyle istinaf başvurusunun kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi İdarî Dava Dairesi kararında usule uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulüne dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın KALDIRILMASINA karar verilerek, davalı idarenin istinaf başvurusu temyiz başvurusu kabul edilerek dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının temyiz incelemesine geçilmiştir.
... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyiz incelemesine gelince;

İLGİLİ MEVZUAT ve HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
3194 sayılı İmar Kanunun 5. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır. Bu doğrultuda, 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının, üst 1/5000 ölçekli nazım imar planı kullanım kararlarıyla uyumlu olması gerekmektedir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise, koruma amaçlı imar planı; bu Kanun uyarınca belirlenen sit alanlarında, alanın etkileşim-geçiş sahasını da göz önünde bulundurarak, kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla arkeolojik, tarihi, doğal, mimarî, demografik, kültürel, sosyo-ekonomik, mülkiyet ve yapılaşma verilerini içeren alan araştırmasına dayalı olarak; hali hazır haritalar üzerine, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren iş yerlerinin sosyal ve ekonomik yapılarını iyileştiren, istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esasları ve kullanma şartları ile yapılaşma sınırlamalarını, sağlıklaştırma, yenileme alan ve projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve taşıt ulaşımını, alt yapı tesislerinin tasarım esasları, yoğunluklar ve parsel tasarımlarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanan, hedefler, araçlar, stratejiler ile plânlama kararları, tutumları, plân notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar plânlarının gerektirdiği ölçekteki plânlardır.” şeklinde belirtilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun "Vakıf senedi" başlıklı 106. maddesinde: "Vakıf senedinde vakfın adı, amacı, bu amaca özgülenen mal ve haklar, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yeri gösterilir." düzenlemeleri yer almış olup, 5737 sayılı Vakıflar Kanununun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde ise, Mazbut vakıf; "Bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar" olarak tanımlanmış, aynı Kanunun "Vakıf kültür varlıklarının korunması ve imar uygulamalarının bildirilmesi" başlıklı 22. maddesinde de: "Kamu kurum ve kuruluşları, koruma imar planlarını düzenlerken vakıf kültür varlıklarıyla ilgili hususlarda Genel Müdürlüğün görüşünü almak zorundadırlar. Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait taşınmaz mallarla ilgili olarak belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan uygulama imar ve parselasyon planlarının, askıya çıkarılmadan önce ilgili idareler tarafından Genel Müdürlüğe bildirilmesi zorunludur. Mazbut vakıf taşınmazlarında akar niteliğini koruyacak şekilde imar düzenlemesi yapılır. Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait olup uygulama imar planlarında okul, hastane veya spor alanlarında kalan taşınmazlar; ilgili kurumlar tarafından, imar planının tasdik tarihinden itibaren iki yıl içerisinde kamulaştırılmadığı takdirde ilgili bakanlığın görüşü alınarak Genel Müdürlükçe özel okul, özel hastane veya özel spor tesisi olarak değerlendirilebilir." hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan mevzuat hükümlerine göre koruma amaçlı imar planlarını düzenlerken vakıf kültür varlıklarıyla ilgili hususlarda Vakıflar Genel Müdürlüğün görüşü alınmalı ve mazbut vakıf taşınmazlarında akar niteliğini koruyacak şekilde imar düzenlemesi yapılmalıdır.
Fatih Tarihi Yarımada Nazım ve Uygulama İmar Planına karşı açılan davalar birlikte değerlendirildiğinde,
- Planlama sürecinde 28/07/2009 tarihli kurum görüşü talebi yazısına istinaden Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul 1. Bölge Müdürlüğünün … gün ve … sayılı cevabı yazısı ile vakıf taşınmazlarına yönelik sunulan taleplerin tarafınızca değerlendirilmesi denilerek görüş belirtildiği hususu davalı idarece savunulmuş davacı tarafın da aksi bir iddia ve ispatı olmadığı ve dosyanın incelenmesinden de söz konusu belgelerin olduğu görüldüğünden öncelikle görüş alındığı, yine 1/5000 ölçekli plan yapım çalışmaları sırasında sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler, muhtarlıklar ve ... Belediye Başkanlığının davetli olduğu toplantılara Vakıflar Genel Müdürlüğü adına I. Bölge Müdürlüğünden temsilcilerinde katıldığı anlaşıldığından mahkemenin bu gerekçeleri planı kusurlandırıcı nitelikte görülmemiştir.
- Bununla birlikte davacının vakıf taşınmazlarının akar niteliğinin korunması gerektiği yönündeki iddiasına ilişkin olarak ise ; dava konusu plana ait plan notlarında Eğitim, Sağlık, Sosyal Kültürel ve Spor Tesisleri vb. işlev verilen vakıf mülkiyetinde olan taşınmazların Vakıflar tarafından kullanılabilmesinin ve söz konusu taşınmazlardan vakıfların gelir elde etmesinin sağlanması amacıyla ilgili koruma kurulu uygun kararı alınmak şartı ile sosyal-kültürel tesis ve günübirlik amaçlarla kullanılabileceğine dair düzenlemeler getirildiğinden bu bakımdan vakıf taşınmazının akar niteliğinin korunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu parsel 15.06.2009 tarihli 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında "sit ve koruma alanı" içerisinde "kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanı" lejantında, 30.12.2011 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada (Fatih) Koruma Amaçlı Nazım İmar Planında "dünya mirası alanları", "kara surları koruma bandı" ve "+50 rakım" sınırları içerisinde "parklar ve dinlenme alanları" lejantında kalmaktadır.
Dünya kültür mirası olarak tescil edilen bir taşınmazın yanında ve yine bu sınırlar içinde kalan taşınmaz ile ilgili yapılacak olan planlama çalışmalarında, bireysel yarardan çok kamu yararının ön plana çıkması gerektiği de açıktır.
Bu durumda, uyuşmazlığa konu taşınamza verilen fonksiyonun planlama tekniklerine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun olduğu ve usuli prosedürün davalı idarelerce tamamlandığı, davacı taşınmazlarının akar niteliğini korumaya yönelik plan notlarının yer aldığı anlaşılmakla 30.12.2011 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada (Fatih) Koruma Amaçlı Nazım İmar Planında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA,
Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi