Hukuk Genel Kurulu 2016/1513 E. , 2017/1443 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Dava dilekçesinde, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde yapılan başvurunun zımmen reddedildiği; idari yargı nezdinde açılan davanın ve itirazın da olumsuz hükme bağlandığı; ihbar olunan hakimlerin kusurlu oldukları ileri sürülerek; 5.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi, talep ve dava olunmuştur.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığı ve sorumluluk koşullarının oluşmadığı savunulmuştur.
GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğu hükümlerine dayalı olarak manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları, HMK"nun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa"da da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgular; idari işleme karşı açılan iptal davasında ret kararı verilmesi ve yasa yolu başvurusunun da aynı biçimde reddedilmiş olmasıdır.
Dava ile ilgili dosyalar getirtilip incelenmiştir.
Dosya kapsamından, İzmir Adliyesi"nde bulunan Baro Odası"na avukatlar dışındaki kişilerin girip giremeyeceğinin Bilgi Edinme Yasası kapsamında idareden sorulduğu; olumsuz cevap verilmesi üzerine davacı tarafından idari yargı yoluna başvurulduğu; ret kararına karşı itiraz yoluna gidildiği ve istemin yerinde görülmediği anlaşılmaktadır.
Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Yukarıda açıklanan gelişim biçimi itibariyle, hukuki süreç işlemiş; davacı tarafından da, yargısal yollara başvurulmuştur. Sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisi mevcut değildir. Şu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken arttırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK."nun 46. maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın ESASTAN REDDİNE,
2-HMK."nun 49. maddesi uyarınca 700,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline,
3-Alınması gereken maktu 29,20-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir olunan 3.500,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,”
dair oybirliği ile verilen 08.03.2016 gün ve 2014/45 E., 2016/15 K. sayılı karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu"na göre Başbakanlıktan talep ettiği bilgi üzerine 4982 sayılı Kanunun 7. maddesi ile Yönetmeliğin 17. maddesi uyarınca ilgili kurum olan Adalet Bakanlığına yönlendirildiğini, Adalet Bakanlığınca İzmir C.Başsavcılığına ve İzmir C.Başsavcılığı tarafından da bilginin bulunduğu kurum olan İzmir Barosuna yönlendirildiğini, ancak yasal süreler içinde İzmir Barosunca tarafına olumlu veya olumsuz bir cevap verilmediğini, bunun üzerine İzmir Barosunun zımni ret işleminin iptali talebiyle dava açtığını, İzmir 2. İdare Mahkemesince “İzmir Barosunun tarafına cevap vermek zorunda olmadığı, İzmir C.Başsavcılığına cevap vermesi gerektiği ve İzmir C.Başsavcılığına da cevap verildiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, İzmir Barosunca İzmir C.Başsavcılığına verilen herhangi bir cevap olmadığı gibi esasen İzmir Barosunun tarafına cevap vermesi gerektiği, bu nedenlerle idare mahkemesinin kararına itiraz ettiğini, İzmir Bölge İdare Mahkemesince itirazın ve karar düzeltme talebinin reddine karar verildiğini, kararın kanuna aykırı olduğunu, bilgi edinme başvurusunun İzmir Barosuna tebliğ edildiği 02.01.2012 tarihinden çok önce 26.12.2011 tarihinde İzmir Barosunca İzmir C.Başsavcılığına cevap verilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin itirazın reddine dair kararının altında üyelerden ..."in imzası bulunduğu halde karar düzeltme ret kararının altında da aynı üyenin imzasının bulunduğunu, oysa karar düzeltme taleplerinin mahkemenin diğer üyeleri tarafından incelenmesi gerektiğini, bu şekilde bilgi edinme talebinin ortada kaldığını, Anayasa"nın 74. maddesi ve 4982 sayılı Kanunla tanınan temel bir hakkının kullandırılmadığını ileri sürerek, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın süresinde açılmadığını, HMK’nın 46. maddesinde gösterilen sorumluluk nedenlerinin örnek niteliğinde olmayıp sınırlı ve sayılı durumları ifade ettiğini, maddede belirtilen koşulların oluşmadığını, ayrıca HMK’nın 48. maddesine göre dayanılan sorumluluk nedenlerini ispata yarayacak yeterli delil sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan hâkimlerden ..., davacının açtığı iptal davasının İzmir 2. İdare Mahkemesince reddedildiğini, davacının itirazı üzerine başkanı bulunduğu Bölge İdare Mahkemesince itirazın ve karar düzeltme talebinin reddine karar verildiğini, bu yargılama sürecinde Bölge İdare Mahkemesi heyetince yargılama yapılmadığını, ilk derece mahkemesi kararına kanun yolu incelemesi yapılarak itiraz mercii sıfatıyla bakıldığını ve kararın onandığını, bu hususun mahkemenin hukuki takdiri olup tazmin sebebi de olamayacağını, oysa davacının adeta kesinleşen kararı yeniden tartıştırmak istercesine dilekçesinin tümünde ilk ihtilafa ilişkin olayları ve hukuki argümanları dile getirdiğini, ayrıca üye ...’in hem itiraz kararında hem karar düzeltme kararında imzası bulunmasının yasaya aykırı olmadığını, çünkü İYUK’da bunu yasaklayan bir madde ve uygulamada da teamül bulunmadığını, HMK’nın 46. maddesinde tahdidi olarak sayılan sorumluluk sebeplerinin hiçbirinin söz konusu olmadığını belirterek davaya müdahale talebinin kabulüne ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Özel Daire tarafından Bölge İdare Mahkemesi Başkanı ..."nun davalı yanında feri müdahil olarak kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.11.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.