8. Hukuk Dairesi 2018/3869 E. , 2019/4887 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, vekil edenlerinin dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazda davalı ile birlikte paydaş olduklarını, taşınmazın 2007 yılından bu yana davalı tarafından kullanıldığını, dava konusu taşınmazın giriş katını kuyumcu ve ayakkabıcı olarak iki ayrı kişiye kiraya verdiğini, üst katında davalının oğlunun ikamet ettiğini, diğer katları da oğlu ile birlikte işlettiğini açıklayarak, 1.7.2007 tarihinden itibaren tahakkuk edecek 50.000,00 TL ecrimisilin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; dava konusu taşınmazın tamamı aslında vekil edenine ait iken davacıların murisi Yavuz Saraylıoğlu’nun bir kredi işi nedeniyle bedelsiz olarak 1/2 hissesinin adı geçene verildiğini, talebin zamanaşımına uğradığını ve fahiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı ya da kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Somut olayda, davaya konu taşınmazın bahçeli kargir ev vasfında olmakla birlikte üzerinde dairelerin olduğu, ancak kat mülkiyeti ya da kat irtifakının tesis edilmediği anlaşılmaktadır. Davaya konu taşınmazda boş katların bulunduğu davacı tanığı ve bilirkişiler tarafından beyan edildiğine, bu husus mahkemenin de kabulünde olduğuna ve bu alanların davacılarca kullanılmasının davalı tarafından engellendiği dosya kapsamı, bilgi ve belgeler ile ispat edilemediğine göre, bahsi geçen boş alanların davacıların kullanımına uygun alanlar olup olmadığının araştırılarak, toplanmış ve toplanacak deliller çerçevesinde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesisi doğru olmamıştır.
3. Kabule göre ise; yerleşik içtihatlar uyarınca, davacıların murisinin sağlığında dava açmamış olmasının davalıların kullanımına muvafakat anlamına geleceği ilkesi karşısında, dosyaya ibraz edilen 21.8.2010 tarihli sözleşmede, davacılar murisinin açmış olduğu kira alacağından feragat edeceğinden bahsedildiğinden, bahsi geçen dava araştırılmak suretiyle, dava konusu taşınmaza ilişkin ecrimisil talebine yönelik olarak murisin sağlığında açılmış bir dava bulunup bulunmadığı husususun saptanması, böyle bir dava bulunmaması halinde murisin ölüm tarihinden itibaren (tereke mirasçılarına geçtiği için mirasçıların ölüm tarihi itibarı ile hak sahibi oldukları Türk Medeni Kanunu"nun 599.maddesi gereği olduğu için) ecrimisile hükmedilmesi, açılmış bir davanın bulunması halinde ise iş bu dava gözetilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile ecrimisil hesabında 24.3.2009 tarihinin başlangıç tarihi olarak esas alınmış olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, bozma nedenine göre davalı vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.