
Esas No: 2019/1595
Karar No: 2021/135
Karar Tarihi: 10.02.2021
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/1595 Esas 2021/135 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1595
Karar No : 2021/135
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ….
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin beyannamelerin elektronik ortamda süresi içinde verilmediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacı nezdinde düzenlenen 30/07/2012 tarihli tutanakla davacının 09/02/2009 tarihinden itibaren sıhhi tesisatçılık faaliyetine başladığı ve faaliyete başladığı hususunu idareye bildirmediği tespit edilmiştir.
Anılan tespite istinaden davacı adına geçmişe dönük mükellefiyet tesis edilmiş ve re'sen mükellefiyet tesisine ilişkin işlem davacıya 03/10/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davacı adına, beyannamelerini elektronik ortamda süresinde vermediğinden bahisle uyuşmazlık konusu özel usulsüzlük cezaları kesilmiştir.
2010 ve 2011 yıllarının muhtelif dönemleri ile 2012 yılının Ocak ilâ Eylül ve Ocak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül dönemleri için kesilen özel usulsüzlük cezalarına ilişkin kısım:
Dava konusu olayda, 30/07/2012 tarihli yoklama tutanağı ile geçmişe dönük olarak davacı adına mükellefiyet tesis edilmiş ve tesis edilen mükellefiyet gereğince elektronik ortamda beyanname verilmediğinden bahisle özel usulsüzlük cezaları kesilmişse de, mükellefiyet işleminin davacıya tebliğ tarihi olan 03/10/2012 tarihinden önceki dönemlerde davacı henüz mükellefiyetten haberdar olmadığından ve beyanname vermesi mümkün bulunmadığından dava konusu özel usulsüzlük cezalarının 30/07/2012 tarihinden önceki dönemlere ait kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
2012 yılı ve aynı yılın Ekim ilâ Aralık ve Ekim-Aralık dönemleri ile 2013 yılının muhtelif dönemlerine ilişkin kesilen özel usulsüzlük cezalarına ilişkin kısım:
Davacı nezdinde düzenlenen 30/07/2012 tarihli yoklama tutanağı ile geçmişe dönük olarak davacı adına tesis edilen mükellefiyet işlemi davacıya 03/10/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup bu işlem davacı tarafından dava konusu edilmediği gibi işi bırakma dilekçesi de verilmediği görülmüştür.
Bu durumda, davacının 03/10/2012 tarihinden itibaren mükellefiyetten haberdar olduğu ve gerçek usulde mükellef olan davacı tarafından mükellefiyetten haberdar olduğu 03/10/2012 tarihinden sonraki dönem beyannamelerinin süresi içerisinde elektronik ortamda verilmediği sabit olduğundan, kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Mahkeme bu gerekçe ile dava konusu özel usulsüzlük cezalarının mükellefiyetten haberdar olunan 03/10/2012 tarihinden önceki dönemlere ilişkin kısmı yönünden davanın kabulüne; 03/10/2012 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin kısmı yönünden davanın reddine karar vermiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 28/11/2018 tarih ve E:2016/6768, K:2018/8750 sayılı kararı:
Davalı tarafından ileri sürülen iddialar, Vergi Mahkemesi kararının kabule ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davacının, kararın redde ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince;
Vergi Mahkemesince, mükellefiyet işleminin dava konusu edilmediği kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da, dava dilekçesinde, "müvekkil hakkında re'sen tesis edilen mükellefiyet usul ve yasaya aykırıdır" başlığı altında, davacının faaliyetini terk ettiği ve 2010 yılından itibaren muhtelif işlerde sigortalı olarak çalıştığının iddia edildiği görülmüş olup dava dilekçesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, mükellefiyet işleminin de dava konusu edildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mükellefiyet işlemi ve kesilen özel usulsüzlük cezaları hakkında, tarafların iddiaları ve ekli belgeler göz önünde bulundurulmak suretiyle bir araştırma yapılmak suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiğinden, Vergi Mahkemesi kararının redde ilişkin hüküm fıkrasında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire, bu gerekçeyle kararın redde ilişkin hüküm fıkrasını bozmuştur. Davalının karar düzeltme istemini ise reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Davacı nezdinde düzenlenen 30/07/2012 tarihli yoklama tutanağı ile geçmişe dönük olarak tesis edilen mükellefiyet işlemi 03/10/2012 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir.
Davacı tarafından mükellefiyet tesisi işlemi dava konusu edilmediği gibi işi bırakma dilekçesi de verilmemiştir.
Her ne kadar dava dilekçesi içeriğinde re'sen tesis edilen mükellefiyetin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüşse de bu ifade mükellefiyet tesisine ilişkin işlemin dava konusu edildiği anlamına gelmemektedir.
Ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "İşi Bırakmanın Bildirilmesi" başlıklı 160. maddesinde mükellefin işi bırakması halinde keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecbur olduğu amir hükmüne rağmen davacı tarafından işi bırakmaya ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, 04/07/2013 tarihli yoklamada sorulan sorulara cevap vermediği, işi bıraktığı yönünde beyanda bulunmadığı anlaşılmış olup mükellefiyet tesisi işleminden 03/10/2012 tarihi itibarıyla haberdar olan davacı tarafından, 03/10/2012 tarihinden sonraki dava konusu dönem beyannamelerinin süresi içerisinde elektronik ortamda verilmediği sabit olduğundan, kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararın bozulan kısmında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından 30/12/2009 tarihinden itibaren faaliyetinin bulunmadığı, adına tesis edilen mükellefiyetin usul ve yasaya aykırı olduğu, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında belirtildiği üzere bu hususun davanın özünü teşkil ettiği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı adına tesis edilen mükellefiyet işlemi gereği verilmesi gereken beyannamelerin süresi içinde verilmemesi üzerine kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
