17. Hukuk Dairesi 2014/389 E. , 2015/7987 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kadirli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2012/390-2013/123
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik (ZMSS) sigortacısı olduğu aracın sebebiyet verdiği trafik kazasında davacıların oğlu olan karşı araç sürücüsü A.. A.."nın vefat ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00"er TL"dan toplam 8.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalıya sigortalı araç sürücüsünün olayda kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
Olay hakkında resmi görevli memurlarca düzenlenen ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli 09.2.2012 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı"nda davalıya sigortalı araç sürücüsünün olayda tali kusurlu, davacılar desteğinin ise asli olduğu belirtilmiştir.
Yargılama sırasında mahkemece tarafların kusur oranları yönünden bilirkişi raporu alınmamış, olay nedeniyle sanık hakkında görülen ve beraat hükmü ile sonuçlanan Kadirli Asliye Ceza Mahkemesi"nin 07.9.2012 gün, 2012/233-486 E/K. Sayılı dava dosyasındaki sanığın olayda kusurunun bulunmadığı yönündeki 31.5.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu hükme esas alınmış ise de; ceza davasına ilişkin dosya derecattan geçmeden kesinleştiği gibi, ceza davasının eldeki dava yönünden maddi olguyu tespit eden bir karar niteliğinde değerlendirilemeyeceği ve BK.nun 53.maddesi (6098 S.TBK"nun 74.maddesi) gereğince hukuk hakimini bağlamayacağı açıktır.
O halde, sürücülerin olaydaki kusur oranları yönünden kaza tespit tutanağı ile ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu arasında çelişki meydana geldiğinin kabulü ile mahkemece, sürücülerin kusur oranları yönünden dosyanın İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek kusur uzmanı bilirkişi kuruluna tevdii ile tüm dosya kapsamı birlikte irdelenerek oluşa göre kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01.06.2015 gününde üye ....."nın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Sayın çoğunluğun B.K. 53.maddesi hükmüne göre hukuk mahkemelesinin, ceza mahkemesinin kusursuzluğuna dayalı beraat hükmü ile bağlı olmadığı görüşüne katılıyorum. (HGK.06.02.2002 tarih 2002/19-16 esas 2002/47 karar) Ancak kusur oranları yönünden kaza tesbit tutanağı ile ceza yargılamasında alınan ATK raporunun çeliştiğinden çelişki giderici "kusur uzmanı, bilirkişiden rapor alınması gerekçesi ile yerel mahkeme kararının bozulması görüşlerine katılmıyorum.
HMK 266 (HUMK 275.md) madde hükmüne göre çözümü özel ve teknik konuda bilirkişinin görüşüne başvurulmalıdır. Kusur teknik bir konu değil hukuki bir konudur.
Somut olayda olay meskun mahalde meydana gelmiş hava yağışlıdır. Yol gidiş-geliş (çift yönlü) 7.20 mt. genişliğindedir. Kaza tesbit tutanağında yazmamasına rağmen dosya içerisindeki olay yeri fotoğraflarından sürücü (sanık) A. C."ın gidiş istikametine göre yol eğimli ve sağa doğru viraj vardır. Hızını buna göre ayarlaması gerekirken bu kurala uymadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre asli kusur ölende (destek) olsada davalı sürücüsünün de belli bir oranda kusurlu olduğunun mahkemece takdir edilerek toplanan ve toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekir. Yerel mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.
Karşı Oy