
Esas No: 2016/8227
Karar No: 2021/1116
Karar Tarihi: 17.02.2021
Danıştay 7. Daire 2016/8227 Esas 2021/1116 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/8227
Karar No : 2021/1116
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...
VEKİLİ : Av...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Limited Şirketi
VEKİLİ : ...
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının özel tüketim vergisine tabi faaliyette bulunmasına rağmen beyanda bulunmadığından bahisle takdire sevk edilerek 2009 yılı Ocak ila Aralık aylarının (1. ve 2.) dönemleri için elektronik ortamda beyanname verme zorunluluğuna uyulmadığından bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 213 sayılı Yasa'nın mükerrer 355. maddesini açıklamak suretiyle, anılan madde kapsamında özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için adına ceza kesilecek olan şahsın ya da şirketin vergiye tabi faaliyetinden dolayı vergi dairesine başvurarak mükellefiyet kaydını tesis ettirmiş olması gerektiği, tesis ettirilen mükellefiyet kaydı nedeniyle doğan ve idareye karşı yerine getirilmesi zorunlu bulunan vergilendirme ile ilgili ödevlerinin ve sorumluluklarının neler olduğunun ve yasal süresi içerisinde yerine getirilmemesi halinde ceza ile muhatap olacağının bilinmesinin şart olduğu, olayda, madeni yağ ticareti ile uğraşan davacının 2009 yılında özel tüketim vergisi mükellefiyetini gerektiren faaliyette bulunduğundan bahisle 30/12/2014 tarihli yazıya istinaden geçmişe dönük olarak mükellefiyet tesis edilerek 2009 yılının Ocak ila Aralık dönemlerinde elektronik ortamda beyanname verilmediğinden bahisle özel usulsüzlük cezası kesildiği anlaşılmış olup, re'sen tesis edilen mükellefiyet kaydından hareketle geçmişe geçerli olarak özel tüketim vergisi beyannamelerinin elektronik ortamda verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarında yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Beyanname verme yükümlülüğüne uymayan davacı hakkında tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz başvurusu; ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğundan bahisle takdir komisyonu kararı uyarınca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasını iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun Dördüncü kitabı ceza hükümleri başlıklı olup, 331. maddede, vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenlerin bu kitapta yazılı vergi cezaları (vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalar ile cezalandırılacakları belirtilmiştir.
Şekle ve usule müteallik hükümlere riayet etmeme 213 sayılı Kanunda "usulsüzlük" olarak tanımlanmıştır. Kanunda, vergi mükelleflerinin ve sorumlularının vergi kanunlarında yazılı bazı belge ve defterleri düzenleme, bulundurma, verme ve alma yükümlülüklerine aykırı davranışlarından dolayı genel usulsüzlük esaslarına göre daha ağır olan özel usulsüzlük cezaları öngörülmüştür. Vergi Mahkemesi kararında, maddelerde sözü edilen fiillerin kişilerin mükellefiyet kaydının olmasına bağlı olabileceği, aksi halde eylemin oluşmayacağı kabul edilmiştir. Oysa; dava konusu özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak böyle bir koşul bulunmamaktadır.
Aksine bir düşünce; aynı faaliyeti yasal yolla yapan mükelleflerin vergi denetimleri sonucu bu fiilin işlenmesinin saptanması halinde cezalandırabilecekleri, ancak, faaliyeti izinsiz yaptığı belirlenen kişilerin ise, mükellef olmadıkları için fiilin oluşmayacağı gibi bir ikili ayırıma gidilmesi sonucunu doğuracaktır ki, vergi kanunlarının böyle bir ayrımı amaçlayabileceği düşünülemez.
Ancak dosya muhteviyatından, re'sen mükellefiyet tesisini gerektiren vergi inceleme raporu veya takdir komisyon kararının tamamlanmadığı anlaşılmakla, bu aşamada re'sen mükellefiyet tesis edilemeyeceğinden karara yönelik temyiz isteminin bu gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile, kararın gerekçesine katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.