Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3449
Karar No: 2019/4550
Karar Tarihi: 02.05.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/3449 Esas 2019/4550 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/3449 E.  ,  2019/4550 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacılar vekili, müvekkillerinin dava konusu 37, 73 ada 1 ve 1413 no’lu parsellerde kayıtlı taşınmazların paydaşı olduklarını, davalının da hissedar olduğunu, taşınmazlarda bulunan iş yerlerini müvekkillerinin murisine ölmeden önce kendi hissesine düşen kira parasının ödendiğini; ancak murisin ölümünden sonra davalının herhangi bir ödemede bulunmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 5.000 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı taraf yargılama aşamasındaki beyanlanlarında; dava konusu taşınmazların hisseli olduğunu, taraflar arasında taksim yapıldığını, davacı tarafın kendi hissesine düşen daireleri kullandığını, iş yerlerinden ecrimisil talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; ecrimisil istemine ilişkindir.
    1. Dava konusu taşınmazlardan 1 parsel no’lu, 222 metrekare alanlı, arsa nitelikli, fiilen üzerinde ..., zemin, artı beş normal kat ve çekme kattan oluşan bina bulunan taşınmazın tapu kaydında davalı yan paydaş olmayıp davacılarla dava dışı kişiler paydaştır. Bu bahisle, davalının taşınmazda pay durumu bulunmaması sebebiyle davacıların talep ve pay durumları gözetilerek yapılacak inceleme ve araştırma neticesinde tespit edilecek ecrimisile hükmedilmesi gerekmekteyken, davanın reddi yönünde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    2. Ayrıca; dava konusu taşınmazlardan 37 parselde; davacı ...’ın intikalle 06.06.1996 tarihinden bu yana 3/16 payı, yine davacı ...’ın aynı tarihte ve aynı sebeple 5/48 payı, davalının satışla 19.02.1997 tarihinde 31/176 payı bulunmakta olup, davacılardan Öznur 1/8 payını dava açılmadan kısa bir süre önce 31.07.2013 tarihinde satmıştır. Taşınmaz, 176 metrekare alanlı ve arsa nitelikli olmakla beraber fiilen üzerinde ..., zemin ve beş normal kattan müteşekkil bina bulunmaktadır.
    Dava konusu 1413 parselde davalı Yunus’un 06.02.1997 tarihinden bu yana 6/256 payı ve davacı ...’un 08.08.2007 tarihinden bu yana 6/256 payı bulunmakta olup, davacılar Barış ve Reyhan’ın taşınmazda payı bulunmamaktadır. Taşınmaz, 255 metrekare alanlı ve tarla nitelikli olmakla beraber fiilen üzerinde ..., zemin ve beş normal kattan müteşekkil bina bulunmaktadır.
    Dava konusu 37 ve 1413 parsel sayılı taşınmazlarda tarafların hepsi veya bir kısmı paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.
    Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler, intifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarıyla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
    Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
    Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 Esas, 2002/114 Karar sayılı ilamı)
    Somut olaya gelince; dava konusu 37 ve 1413 parsel sayılı taşınmazların üzerinde bulunan binalarda konut ve iş yerleri bulunmaktadır. Davacılar vekili, 10.07.2015 tarihli 6. celsede dava konusu her üç taşınmazda da müvekkillerinin kullandığı daireler bulunduğunu; ancak iş yerlerini kullanamadıklarını belirtmiştir. Mahkemece iş yerleriyle ilgili olarak, fiilen kimin tarafından kullanıldığı veya kira verildiğinin tespitinin yapılarak yukarıda değinilen ilkeleri kapsar biçimde araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri tüm delillerin toplanması, yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, oluşmuş ise kimin nereyi kullandığının belirlenip krokiye yansıtılması, fiili kullanma biçimi oluşmamışsa pay maliki olan davacıların payına karşılık taşınmazda kullandığı veya kullanabileceği yer bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanarak harici bir taksim anlaşması varsa davanın reddedilmesi, yoksa davacıların payları oranında ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyannca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
    peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 02.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi