8. Hukuk Dairesi 2018/3573 E. , 2019/4538 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne ecrimisil talebinin kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; dava konusu 3 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerin, tarafların murisi... adına kayıtlı olduğunu, murisin 17.10.2010 tarihinde vefat ettiğini, davalının, murisin ölümünden bu yana 3 numaralı bağımsız bölümü kiraya vermek, 7 numaralı bağımsız bölümü ise kendisi bizzat oturmak suretiyle kullandığını açıklayarak, davalının haksız müdahalesinin önlenmesine ve 30.000,00 TL ecrimisilin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, vekil edeninin 7 numaralı bağımsız bölümde annesi ile birlikte annesinin isteği üzerine ikamet ettiğini, davacı tarafın bu duruma, dava dilekçesi dışında herhangi bir itirazı ya da ihtarı olmadığını, 3 numaralı bağımsız bölümün ise çok küçük olduğunu ve cüz’i miktarlar ile kiraya verildiğini, bu kira bedelinden davacıya isabet eden 2.200,00 TL’lik kısmı kabul ettiklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının davasının kısmen kabulü ve kısmen reddi ile; 3 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerde kayıtlı taşınmazlardaki davacı ..."ın 1/3 hissesine yönelik davalının müdahalesinin men’ine, davacının ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile; 25.558,00 TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi ve ecrimisil alacağına ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne yönelen temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Kural olarak, intifadan men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan yararlanmak isteğini davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali ve davaya konu taşınmazın kamu malı olması halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu nedenle, sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak olup, somut olayda, dava konusu 7 numaralı bağımsız bölümün, davalı tarafından konut olarak bizzat kullanıldığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazlar ile ilgili olara... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/155 sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya arasında, ortaklığın giderilmesi davasına ait dava dilekçesinin davalıya tebliğine ilişkin belge bulunmamakla birlikte, intifadan men olgusunun iş bu davadaki dava dilekçesinin davalıya tebliği tarihinde oluşacağı, bu tarihten öncesine ilişkin intifadan men olgusunun gerek dosyaya sunulan belgeler gerekse de yargılama sırasında dinlenen tanık beyanları ile ispatlanamadığı anlaşıldığından, ortaklığın giderilmesi davasında dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihi esas alınmak suretiyle ecrimisil alacağının yöntemine uygun şekilde hesaplanması gerekirken, murisin ölüm tarihi esas alınmak suretiyle hesaplama yapılması doğru olmamıştır.
3. Taraf vekillerinin, ecrimisil miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat türüdür. Nitekim, 08.03.1950 tarihli ve Esas1949/22, Karar 1950/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Eğer binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda; dosyada hükme esas alınan 3.12.2014 tarihli raporunda az yukarıda açıklan ilkelere uyulmadığı, dava tarihi itibariyle yıllık gelir miktarı tespit edilmek ve geriye doğru TÜFE uygulanmak suretiyle hesaplama yapıldığı, bu haliyle yapılan hesaplamanın yöntemine uygun olmadığı anlaşıldığından, taraf vekillerinin ecrimisil miktarına yönelen temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin yukarıda 2 ve 3 nolu bentte açıklanan, taraf vekillerinin ise 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne yönelik temyiz itirazlarının 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE, bozma nedenine göre davalı vekilinin vekalet ücretine yönelen temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 02/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.