10. Hukuk Dairesi 2014/8264 E. , 2015/9839 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ....l tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum avukatının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Davacı Kurum, 13.02.2007 tarihli iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan ödemelerin 506 sayılı Kanunun 10 ve 26. maddeleri uyarınca rücuan tahsilini talep etmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (dış tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesinin; 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas - 2006/106 Karar sayılı kararı ile 26’ncı maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibarelerinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmiş bulunması, Anayasanın 153’üncü maddesine göre, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ve giderek elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması, iptal kararının Resmi Gazetede yayımlandığı 21.03.2007 gününden sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 76’ncı maddesi uyarınca yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması, 26’ncı maddedeki anılan ibarelerin iptali ile Kurumun rücu hakkının; kanundan doğan, kendine özgü, sigortalı veya hak
sahiplerinin hakkından bağımsız, basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna karşılık gelen tutarı ile sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekmesi karşısında; Mahkemece, gerçek zarar hesabı yapılması isabetsiz ise de, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin değerinin esas alınması karşsında sonuca etkisi olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
13.02.2007 tarihinde iş kazası geçirerek sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalı hakkında, 01.02.2007 işe giriş tarihli bildirgenin 14.02.2007 tarihinde Kuruma verildiği anlaşılmakta olup, bağlanan sürekli iş göremezlik geliri ile yapılan ödemeler nedeniyle uğranılan zararın rücuan alınmasına ilişkin işbu davanın yapılan yargılamasında, kazanın gerçekleşmesinde davalının %70, sigortalının %30 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Çalıştırılan sigortalıları bildirme” başlığını taşıyan 9. maddesinde, işverenin, çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlü olduğu belirtilmiş, “Bildirilmeyen sigortalılar için yapılacak işlem” başlıklı 10. maddesinde, sigortalı çalıştırılmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi durumunda bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca saptandığı tarihten önce gerçekleşen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililerin sigorta yardımlarının Kurumca sağlanacağı, ancak, belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin hesap edilecek sermaye değerleri tutarının, 26. maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın işverene ayrıca ödettirileceği açıklanmıştır.
Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, sigortalı hakkındaki işe giriş bildirgesini yasal süresinde Kuruma vermeyen davalı hakkında söz konusu Kanunun 9. ve giderek 10. maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmesine ve takdiren %85 oranına göre sorumluluğun belirlenmesi gereğine karşın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, 26. madde gereğince %70 kusur oranına göre sorumluluk saptanarak eksik rücu alacağının hüküm altına alınması, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hüküm fıkrasının tamamen silinerek yerine,
“1-Davanın kısmen kabulüne, 25.237,11TL kurum alacağının, gelirler yönünden tahsis onay tarihinden, geçici iş göremezlik ve tedavi masrafları yönünden ayrı ayrı ödeme ve sarf tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Alınması gereken 1.723,95TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı Kurum kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 3.028,45TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.080,00TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre takdiren 920,00TL’sının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayan avansın talep halinde ilgilisine iadesine,” ibarelerinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.