
Esas No: 2019/115
Karar No: 2021/1619
Karar Tarihi: 15.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/115 Esas 2021/1619 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/115
KARAR NO: 2021/1619
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2016/773 Esas, 2018/753 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeniyle uğranan zararının giderilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, tarafların anlaşması üzerine davacı tarafından siparişi verilen ve 19/03/2016 tarihli fatura ile davacıya gönderilen tişörtlerin istenilen kalitede olmadığını, renklerinin faklı olduğunu, yıkandığında renginin attığını, dikimlerinin kaydığını, kumaşlarda baskı lekelerinin olduğunu, baskıların davacının istediği şekilde kumaşa basılmadığını, baskılarda kaymalar ve yamukluklar olduğunu, kalıp-dikiş-yakaların istenildiği gibi yapılmadığın, bu nedenlerle tişörtlerin tamamının ayıplı olduğunu, ayıplar fakedildiğinde davalıya Kartal ... Noterliğinden 31/05/2016 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, ayıplı mallar için ... nolu fatura karşılığında davalıya 3.451,50-Euro, kutulama işlemi için 1.734,50-Euro, kargo için 650,84-Euro olmak üzere toplamda 5.836,84 Euro ödeme yapıldığını belirterek, 5.836,84 Euronun dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından siparişi verilen tekstil ürünleri konusunda adet bazında belirlenen bir bedel karşılığında anlaştıklarını, bu anlaşma doğrultusunda istenilen kumaş-model-nitelik-renk ve sayıdaki tişörtleri "numune" tişört kalıbına uygun olarak ve davacı ile yapılan karşılıklı görüşmelerde onay alınan ürünlerin hazırlanarak davacıya gönderilip teslim edildiğini, dava konusu edilen tişörtlerin hiçbirinin kusurlu ve ayıplı olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın ayıplı çıkan mallardan dolayı uğranan zararın tazmini davası olduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, sipariş edilen dava konusu tişörtlerin üretimi yapılarak teslimi ve bedelinin ödenmesi hususlarında taraflar arasında ihtilafların bulunmadığı, bilirkişi tarafından etiket hataları, etek ve yakaların eğimli veya dengesiz olduğu, baskı hataları, rengin tanınan toleranslar dışında kaldığının tespit edildiği, ürünler üzerinde gözle görülebilecek açık ayıplar olduğu, ayıp oranının belirtilen standardın üzerinde bulunduğu, tişörtlerin birinci kalite olmadığı, ürünlerin ancak ikinci kalite olarak satışının mümkün olduğu, bu oranın ise tişört adet başına 3-Euro olabileceği, ayrıca tişörtlerin paketleme bedeli ile kargo bedelinin de davalı tarafça ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, 3x531=1.593,00-Euro, kargo bedeli 650,84-Euro, paketleme bedeli 1.734,50-Euro olmak üzere 3.978,34 Euronun davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı ve davalı arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacının gönderdiği numune tişört kalıbına uygun olarak ürünlerin hazırlandığını davacının onaylaması ile ürünler davacıya teslim edildiğini, bilirkişi raporunda 2. kalite ürün olduğunu tespitine de itiraz ettiklerini ve davacının ürünleri ile ilgili iddialarına dair ispat yükünü yerine getirmediğini beyan etmelerine rağmen mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda karar verdiğini, bilirkişi raporunun 2. Sayfasında 58 adet tişörtün birçoğunda hata görülmediğini açıkça tespit ederek aslında ürünlerin genel toplamının kusursuz olduğunu açık ve net ortaya koyduğunu, davacı taraf ürünlerin kalitesi ile ilgili ispat yapamadığını, ürünlerin ayıplı ve kusurlu olmadığını, şifai anlaşmaları ve dosyadaki mail yazışmalarından anlaşıldığı üzere paketleme 1.734,50 Euro ile kargo ücreti 650,84 Euro ücreti tamamen davalıya ait olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Mahkeme tarafından ürünler üzerinde bilirkişi incelenmesine karar verilmiş, sipariş kapsamında 531 ürün davalı tarafından davacıya teslim edilmiş olmasına rağmen, davacının mahkeme kalemine 58 ürünü bilirkişi incelemesi için sunulmuş, bilirkişi sunulan ürünler üzerinde inceleme yaparak rapor düzenlemiştir. Somut olayda, davacı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen 531 adet ürün bulunmasına rağmen bilirkişi incelemesine sunulan 58 adet ürün üzerinde inceleme yapıldığı ve bilirkişi tarafından ürün başına 3 Euro nesafet bedeli hesaplandığı anlaşılmaktadır. Alınan bilirkişi raporlarında 531 adet ürünün tamamı incelenmediği gibi, incelenen 58 ürünün kaç tanesinin ayıplı olduğu açıkça belirtilmeden 531 adet üründe ürün başına 3 Euro indirim yapılması hatalı olmuştur. Mahkemece dava konusu 531 adet ürünün bilirkişi incelemesine sunulması için davacıya süre verilip, sunulacak tüm ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve kaç adet ürünün ayıplı olduğu, ayıpların cinsi ve niteliği, ayıplı imalatın toplam bedelinin tespit ettirilmesi; davacı tarafça daha önce sunulan 58 adet ürün dışında kalan ürünlerin sunulmaması halinde ise bilirkişi incelemesine sunulan 58 adet üründen kaç adet ürünün ayıplı olduğu, ayıpların cinsi ve niteliği, ayıplı imalatın toplam bedeli konusunda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Ayrıca, bilirkişi ek raporunda paketleme ve kargo bedellerinin davacı tarafından ödenmesi gerektiği tespit edilmesine rağmen, bu masrafların davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 10/07/2018 tarih, 2016/773 Esas, 2018/753 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
