9. Hukuk Dairesi 2019/8284 E. , 2020/482 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, muvazaalı alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında ve gerçekte davalı şirket işçisi olarak çalıştığını, bazı yasal haklarının ödenmediğini, işverence haklı neden olmaksızın iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek, ilave tediye, ikramiye, sosyal yardım, iş gücü tazminatı, elektrik yardımı, bakım tazminatı, Cumartesi çalışma alacaklarının ödetilmesi istekleriyle dava açmıştır.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, husumet itirazında bulunmuş, davacının yüklenici işçisi olarak çalıştığını ve asıl işveren alt işveren ilişkisi ile muvazaanın bulunmadığını savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece kesinleşen karar sebebiyle baştan itibaren davalının işçisi olduğunun ortaya çıktığı gerekçesiyle davaya konu isteklerin kısmen kabulüne dair verilen ilk karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin 31/03/2016 tarihli 2016/6466 E. 2016/8063 K. sayılı ilamı ile özetle;
" 2-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ücreti emsal işçinin ücreti esas alınarak belirlenmiş ve buna göre hesaplama yapılarak davaya konu alacaklar kabul edilmiştir. Asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanması sebebiyle davacı işçi baştan itibaren asıl işverenin işçisi sayılsa da sendikaya üyeliğinin işverene bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanma söz konusu olur. Bu nedenle davalının işçisi olarak çalışan ve daha önceki sendikaya üyeliği sebebiyle önceki toplu iş sözleşmelerinde de yararlanan işçi ücretinin emsal alınması doğru olmaz.
Davacı işçinin sendikaya üye olup olmadığı ya da dayanışma aidatı dilekçesi verip vermediği dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Kaldı ki, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşullarını sağladığı belirlendiğinde dahi, baştan itibaren toplu iş sözleşmelerinden yararlanan bir işçinin ücretinin hesaplamaya esas alınması hatalıdır.
Mahkemece, öncelikle davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşullarını haiz olup olmadığı belirlenmeli, yararlanması durumunda ileriye dönük olarak toplu iş sözleşmesi zamları uygulanmak suretiyle ilave tediye hesabına ilişkin ücret tespit olunmalıdır. Toplu iş sözleşmesinden yararlanmadığı belirlendiğinde ise aynı işi yapan ve toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan bir emsalinin varlığı halinde bu emsal işçiye ödenen ücretler, yoksa almakta olduğu dönem ücretleri üzerinden hesaplamaya gidilmelidir.
3-İlave tediyeyi düzenleyen 6772 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesine göre, ilave tediye alacağının ödeme zamanını Bakanlar Kurulu belirler. Bakanlar Kurulunun kararı ile ilave tediye alacağı muaccel hale gelir. Bir alacağın muaccel olması ile borçlunun temerrüde düşürülmesi birbirinden farklıdır. Somut olayda ödeme zamanı taraflarca kararlaştırılmadığından, Türk Borçlar Kanununun 117 inci maddesi uyarınca, temerrüt için alacaklının ihtarına gerek vardır. İlave tediye alacağı yasadan kaynaklandığından, talep halinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmelidir. Bu durumda davaya konu ilave tediye alacağı için talep doğrultusunda dava ve ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmelidir. " gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararı sonrası mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarıyla davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının hesaba esas alınan ücreti ve TİS"ten kaynaklanan işçilik alacağı olup olmadığı noktasındadır.
Her ne kadar mahkemece bozma ilamına uyularak bozma doğrultusunda karar verildiği belirtilmişse de bozmanın gereği yerine getirilmemiştir.
Davacı TİS’e bağlı haklarını talep etmiş, davalı vekili ise davacının sendikaya üye olmadığını savunmuş olup davacının sendikaya üye olup olmadığı konusunda uyuşmazlık çıkmıştır. Bozma ilamından sonra yapılan yargılamada sendikadan üye kayıt fişi getirtilmiş, ayrıca davacının dayanışma aidatı dilekçesi de verdiği anlaşılmış ancak mahkemece davacının sendika üyesi olmadığı, bu nedenle TİS hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle karar verilmiştir.
Dosyada mevcut üye kayıt fişi ve dayanışma aidatı dilekçesi verenler listesinde ismi olan davacının TİS hükümlerinden yararlandırılmamasının nedeni anlaşılamamış olup, karar gerekçesinde de bu belgelere neden itibar edilmediği açıklanmamıştır.
Buna göre davacının üye kayıt fişi ve verdiği dayanışma aidatı dilekçesine göre TİS’ten faydalandığı kabul edilerek bilirkişi raporunun TİS hükümlerine göre hesap yapan seçeneği bir değerlendirmeye tabi tutularak ve bozma ilamının 2. bendinde belirtilen hususlara riayet edilerek sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.