
Esas No: 2020/1650
Karar No: 2021/1067
Karar Tarihi: 16.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/1650 Esas 2021/1067 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1650
KARAR NO: 2021/1067
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2020
NUMARASI: 2017/337 E. - 2020/171 K.
DAVANIN KONUSU:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı ve davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesi çerçevesinde çeşitli tarihlerde bir kaç kez kredi çekildiğini, davalının kredi sözleşmelerine dayanarak, ... nolu taksitli kredi hesabından 350,00 TL kredi tespit ücreti, 17,50 TL kredi tespit ücreti üzerinden alınan gider vergisi, 24.757,97 TL erken ödeme massrafı, 1.273,90 TL BSMV; ... nolu taksitli kredi hesabından 350,00 TL kredi tespit ücreti, 17,50 TL kredi tespit ücreti üzerinden alınan gider vergisi, 6.238,44 TL erken ödeme masrafı, 311,92 TL BSMV; 15759293 nolu taksitli kredi hesabından 350,00 TL kredi tespit ücreti 17,50 TL kredi tespit ücreti üzerinden alınan gider vergisi, 17.897,44 TL kredi erken kapama komisyonu, 894,87 TL masraftan tahsil edilen vergi; ... nolu hesaptan dolayı 19.157,11 TL kredi kullandırım masrafı, 957,86 TL masraftan tahsil edilen vergi olmak üzere haksız ve yasaya aykırı tahsilatların yapıldığını, yapılan tüm tahsilatların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, TBK'nın 20 ve devamı maddelerinde genel işlem koşularına ilişkin düzenlemelerin yapıldığını, dava konusu olayda yapılan kesintilere ilişkin hususların açıkça yer almadığını, sözleşmelerin matbu olarak düzenlendiğini ve bu durumun kredi kullananını aleyhine ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, uygulamada ... Bankası ve ... Bankasının erken kapama komisyonu ve ücret almadıklarını, bir kısım özel bankaların ise daha düşük miktarda ücret aldıklarını, alınan komisyonun tahsis edilen kredi miktarına göre değişiklik gösterdiğini, taraflar arasındaki komisyona ilişkin maddenin açık, net ve hukuki dayanağının olması gerektiğini, buna ilişkin bir çok yüksek yargı kararının bulunduğunu ileri sürerek, 1.050,00 TL kredi tespit ücreti, 52,50 TL kredi tespit üvreti üzerinden alından gider vergisi, 30.996,41 TL erken ödeme masrafı, 1.549,82 TL BSMV, 17.897,44 TL kredi erken kapama komisyonu, 19.157,11 TL kredi kullandırım masrafı ve 1.852,73 TL tahsil edilen vergi alacağı olmak üzere toplam 72.556,01 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren bankalarca uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkil bankanın Beyoğlu Şubesi'ne gelerek kredi başvurusunda bulunulduğunu ve tarafların sözleşme koşulları hususunda mutabık kalmaları sonucunda 28.05.2010 tarihinde 1.200.000,00 TL limitli GKS'nin imzalandığını, davacının iş bu GKS kapsamındaki tüm sözleşme koşullarını kabul ederek imzaladığını, tacirin basiretli davranma yükümlülüğü çerçevesinde banka ile yaptığı sözleşmeyi okuduğunu, şartları bilerek kabul ettiğini, davaya konu işlemlerin ticari faaliyetlerde kullanılmak üzere ticari amaçlı alınmış kredi olduğunu, ticari kredi ilişkinden doğan uyuşmazlıklara tüketici yasasının uygulanmasının mümkün olmadığını, ticari kredilerde asıl olanın tarafların serbestçe sözleşme yapmaları, özgür iradeleri ile sözleşmenin konusunu ve koşullarını belirlemeleri olduğunu, düzenlenen sözlemede erken ödeme için bir komisyon oranının belirlenmediğini ancak TTK'nın 20. maddesi gereğince müvekkilinin ücret isteme hakkının bulunduğunu, diğer yandan yapılan işlemlerin 5411 sayılı Bankalar Kanun'unun 144. maddesine de uygun olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 6.1.maddesinde de bankanın bankanın işlemlerinde yetkili makamlarca belirlenecek oranları aşmamak üzere komisyon ve ücret alabileceğinin belirlendiğini, müvekkilinin verdiği kredi ve hizmetlerle orantılı olarak komisyon ve ücret aldığını, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta İstanbul Anadolu mahkemelerinin yetkili olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Huzurdaki davanın tarafları arasında 28/05/2010 tarihli genel kredi sözleşmesinin (gks) akdedildiği ve anılı gks kapsamında davalı banka tarafından davaya konu kredi kullandırım ve erken kapama kalemlerine dayalı olarak tahsilatların yapıldığı noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut olaydaki ihtilafın davacı taraftan tahsil edilen kredi kullandırım ve erken ödeme nedeniyle masraf, vergi ve benzeri tahsilatların kanuna ve sözleşmeye uygun olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda yapılan değerlendirme kapsamında dava konusu 28/05/2010 tarihli kredi sözleşmesi 6098 sayılı TBK'nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesi uyarınca somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla, davacı tarafın sözleşmenin genel işlem koşulu niteliğindeki hükümlerinin haksız şart oluşturduğu yönündeki iddiasına itibar edilmemiştir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 05/06/2018 tarihli 2016/13561 E., 2018/4288 K. sayılı emsal kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 2018/450 esas, 2018/1620 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere) Bu nedenle 818 sayılı BK’nın yürürlükte olduğu dönemde akdedilen kredi sözleşmeleri yönünden, bu kredi sözleşmeleri ve kredi sözleşmelerinin eki olan geri ödeme planlarında komisyon/masraf alınmasına dair hüküm bulunup bulunmadığı, var ise miktar ya da oran belirtilip belirtilmediği, miktar ya da oran belirtilmiş ise; anılan hükmün sözleşmenin tarafı olan davacıyı kural olarak bağlayıcı nitelikte olduğu, bununla birlikte 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ’in 6. maddesi gereğince yapılması gereken bir ilan ve yayım varsa bunun yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise, bankaların bu oranlar üzerinden masraf, komisyon vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, şayet gerekli ilan ve yayımlar yapılmamış ise yahut sözleşmede veya geri ödeme planında miktar ve oran belirtilmemiş ise emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı, bankanın kesinti yapmakta haklı olup olmadığı, yapılan kesintilerin sebebi, kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılarak değerlendirme yapılmasının gerektiği anlaşılmıştır. Bu değerlendirme neticesinde anılı sözleşme kapsamında müşterinin ana para ile kar payı, vergi, harç, resim, fon, masraf ve sair maliyetlerin ödenmesi suretiyle doğacak tüm borçlarını banka tarafından belirlenecek vade ve miktarlarla ve banka kayıtlarına göre ödeyeceği, bankanın yazılı kabulü olmadıkça kredi kısmen veya tamamen erken kapatılamayacağı, bu durumda müşterinin erken ödeme kapama sebebiyle bankanın talep edeceği her türlü ücret komisyon ve sair ferileri derhal ve tamamen ödemeyi kabul ve taahhüt edeceği hükümleri yer almış ise de bu komisyonun hangi oranlarda alınacağı veya hesap şekline dair bir düzenlemeye sözleşmede yer verilmemiştir. Davalının alınan ücretlerin sözleşme ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunması karşısında mahkememizce, kök rapordan sonra diğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borcun erken ödenmesi halinde aldıkları erken ödeme komisyonu oranları sorulmak suretiyle davalı banka tarafından tahsil edilen ücretin fahiş olup olmadığı, işin niteliğine uygun ve makul olup olmadığı hususunda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bu kapsamda celp edilen davaya konu sözleşme, ekleri ve ödeme belgeleri, erken kapama komisyon oranları, TCMB bildirim yapılıp yapılmadığı hususları ile yukarıda yapılan açıklamalar, değinilen ilkeler ve Yargıtay yerleşik uygulamaları doğrultusunda mahkememizce alınan ek bilirkişi raporunun hüküm kurulmaya elverişli olduğu, kredinin vadesi, kalan süresi nazara alınarak faiz oranı değişim riskinin, kalan sürenin uzunluğu ile orantılı olacağı düşüncesiyle erken kapama komisyonu oranının %4.67 olarak belirlenmesinin eldeki uyuşmazlığa uygun olduğu..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 34.886,46 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili ve katılmaya yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilince 24.06.2010 tarihinde tahsil edilen kredi kullandırım komisyonuna yönelik rapora itiraz edildiğini, kullandırılan 1.000.000,00 TL'lik krediye ilişkin olarak kredi kullandırma komisyonu veya kredi hizmet bedelinin %1.9 oranında olduğunu ve bu oranın son derece makul olduğunu; bilirkişice bankacılık uygulamasında böyle bir tahsilatın bulunmadığının belirtilmesine rağmen dosyaya sunulan ... Bankası A.Ş.'ye ait ticari kredi ücret, komisyon ve masraf tablosunda kredi komisyon oranının %2 olması nedeniyle bilirkişinin görüşünün afaki olduğunu, ayrıca ... Bankası'nın komisyon listesinde kredi tahsis ücretinin %2 olarak belirlenerek tahsil edildiğini, bilirkişilerce kredi kullandırım komisyonu adı altında tahsilat yapılmadığının belirtilmesine karşılık emsal bankaların ticari kredilerde bu tahsilatı yaptığına ilişkin listelerin taraflarınca sunulduğunu, kök ve ek raporda bankaların taksitli ticari kredilerinin erken kapatılmasında uyguladıkları makul komisyon oranının ortalama %4,67 civarında olduğunun bildirildiğini, müvekkili bankanın erken kapama komisyonu oranı olarak TCMB'ye sunduğu listede yer alan %5'lik oranın fahiş bulunarak aradaki 14.036,49 TL'nin iadesine karar verildiğini, oysa %4,67 oranı yerine %5 oranında erken kapama komisyonunu tahsil edilmesinin, sözleşmenin ticari kredi sözleşmesi olması nedeniyle fahiş olarak kabul edilmesinin yerinde olmadığını, bankanın komisyon listesinde ve davacı ile imzalanan genel kredi sözleşmesinde açıkça %5 olarak belirlenen erken kapama komisyon oranı Bankacılık Kanunu, taraflar arasındaki sözleşme ve diğer tüm bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu, komisyonun bankacılık uygulamasının ortalaması olarak düşünmenin akla ve hukuka uygun olmadığını, erken kapama komisyonunun değişken oranda olduğunu ve her bankanın farklı uygulaması olduğunu, ek raporda yer alan bazı bankaların %10 oranında erken kapama komisyonu aldıklarını, bilirkişi ve mahkemece %4,67'ın makul bir oran sayılmasına rağmen müvekkili Bankanın uyguladığı %5 oranın fahiş bulunmasının hakkaniyetli olmadığını, raporda belirlenen diğer üç banka ile müvekkili arasındaki 0.33'lük farkın fahiş kabul edilerek 14.036.49 TL'nin davacıya iadesinin hatalı olduğunu, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen hüküm fıkrasının 7 nolu bendinde davacı tarafça peşin yatırılan 1.239,08 TL peşin harç ve 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1270,48 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi ek raporunda belirlenen oranların düşük olduğunu, kredinin kullandırıldığı dönemde alınan komisyon oranlarının haksız olduğunu, bu nedenle tahsil tarihi itibariyle fahiş miktar tahsil edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulünü istemiştir. Davalının istinafına cevap olarak da sözleşmedeki şartın genel işlem koşulları nedeniyle geçersiz olduğunu, bu nedenle alınan erken kapama komisyonu ve tahsil edilen ücretinin yasal ve sözleşmesel dayanağı bulunmadığını belirtmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari nitelikte kredi sözleşmesi kapsamındaki kredinin erken kapanması nedeniyle davalı banka tarafından yapılan kesintilerin haksız olduğundan bahisle açılan alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki genel kredi sözleşmesinin taraflar arasında imzalandığı, 28.05.2010 tarihli sözleşme ile davacıya 1.200.000,00 TL kredi limiti tahsis edildiği anlaşılmıştır. Davacının, genel kredi sözleşmesi kapsamında tahsis edilen limitten çeşitli zamanlarda taksitli ticari kredi kullandığı, bankaca erken ödenen kredi borcu nedeniyle erken kapama komisyonu ve kredi tahsis ücreti tahsil edildiği anlaşılmaktadır. 28.052010 tarihli kredi sözleşmesi, genel kredi sözleşmesi niteliğinde olup 6098 sayılı TBK'nın yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önce aktedilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1. maddesinde ''Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.'' hükmü düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği, TBK'nın genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinin somut olayda uygulanma yerinin bulunmadığı, ticari kredi mahiyetindeki kredi sözleşmeleri hakkında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin de uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Sözleşmenin 6. maddesinde alınacak komisyon ve ücretler düzenlenmiş olup, her türlü vergi, harç ve benzeri yükümlülüğün davacıya ait olduğu benimsenmiştir. Diğer yandan sözleşmenin 6.6. maddesinde, müşterinin hesabına borç yazılan ücret, gider ve komisyonları ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede, açıkça kredi tahsisi için bir ücret alınacağı belirtilmediği gibi bu hususta bankaca merkez bankasına yapılan bir bildirim de bulunmamaktadır. Tacir olan bankaların TBK'nın 20 ve Bankacılık Kanun'unun 144.maddesi kapsamında yaptığı iş ve hizmetler karşılığında kararlaştırılmamış olsa bile ücret talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak bankaların esas faaliyet konularının mevduat toplamak ve kredi vermektir. Bankanın temel geliri faiz geliri olup, bunun dışında da yapılan iş ve hizmetlere uygun ücret ile yapılan giderlerin muhataplarından istenebilir ise de masraf dışındaki ücret, komisyon veya başka ad altındaki gelirlerin istenebilmesi için sözleşmede açık hüküm bulunması veya ücretlendirilecek hususların Türkiye Cumhuriyet merkez Bankasına bildirilmiş olması gerekir. Somut olayda, davalı bankanın faiz geliri dışında kredi tahsisi dışında ayrı bir ücret alabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, dosya kapsamındaki bilirkişi ek raporu ve delillerden bu ücrete ilişkin olarak Türkiye Cumhuriyet merkez Bankasına yapılmış bir bildirim de bulunmamaktadır. Basiretli bir tacir olan bankanın sözleşme hükmünde bulunmayan veya TCMB'ye bildirilmeyen bir ücreti talep etmesi, sözleşmedeki belirlilik ilkesine aykırı düşeceğinden ilk derece mahkemesince bu yöne ilişkin talebin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince davanın kısman kabulüne karar verilmesi nedeniyle kabule denk gelen harcın, peşin harçtan mahsubu ile bakiye harcın tamamlatılması ve kabul miktarına denk gelen harçların yargılama gideri sayılarak davalıdan tahsil edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Diğer yandan, taraflar arasındaki sözleşmede erken ödeme halinde alınabilecek komisyona ilişkin bir oran veya hesaplama yöntemi bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince ilgili bankalara yazılar yazılarak banka uygulamalarının ortalaması esas alınarak erken ödeme komisyonunun belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tacir olan bankanın, sözleşmede komisyon oranı veya hesaplama bulunmamasına rağmen emsal banka uygulamalarının ortalamı üzerinde erken kapama komisyonu tahsil etmesi yerinde görülmediğinden, taraf vekillerinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, 2- Her iki tarafça yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydı ile ayrıca; a-Bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, b-Davalıdan alınması gereken 2.383,09 TL nispi istinaf karar harcından, başvuru sırasında yatırılan 596,0 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.787,09 TL istinaf nispi karar harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Her iki tarafın istinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.09.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
