Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/339
Karar No: 2021/1072
Karar Tarihi: 16.09.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/339 Esas 2021/1072 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/339
KARAR NO: 2021/1072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2019/117 Esas - 2020/807 Karar
TARİHİ: 16/12/2020
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 03/02/2012 ve 15/01/2016 tarihli satım sözleşmeleri bulunduğunu, davacı ile davalı arasında akdedilen satım sözleşmesi gereğince davacı tarafından davalı tarafa sözleşmeye konu ürünlerin satışının yapıldığını, ancak davalı tarafından cari hesaba konu satış bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsiline yönelik davalı aleyhine İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun borcu olmadığını ileri sürerek zaman kazanmak amacıyla kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, cari hesabın kat edilerek mutabakat yapılmadığından likit bir alacak olmadığını, cari hesabın kat edilmeden ve mutabakat sağlanmadan, likit ve talep edilebilir bir alacağın varlığının kabulünün mümkün bulunmadığını, davacının iddialarını hiçbir somut delille ispat edemediğini, davacı tarafından delil olarak sunulan cari hesap ekstresi vs. belge bulunmadığını, davacı tarafça talep edilen alacağın likit ve muayyen bir alacak olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, borca itirazları sırasında öne sürdükleri faiz tutarına itiraz ettiklerini, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkide belirli veya belirlenebilir vadenin söz konusu olmadığından temerrüt için TTK'nın 18/3. maddesi uyarınca gönderilmiş bir ihtarın şart olduğunu, davalı şirketin cari hesap ekstrelerinde açıkça görüleceği üzere davacının cari hesap ilişkisi kapsamında icra takibine konu alacak tutarında bir alacağı bulunmadığını, uyuşmazlığın davacının ticari defterlerinin hatalı ve usulüne uygun tutulmamasından kaynaklandığını, asıl davacı şirketin davalıya karşı fatura alacağından dolayı borçlu olduğunu, davacı şirketin bu kapsamda söz konusu bedeli davalıya ödeme yükümlülüğü bulunduğunu beyanla, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Dava, taraflar arasında bulunan ticari ilişki sebebiyle oluşan cari hesap alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporu, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında 03/02/2012 ve 15/01/2016 tarihli satım sözleşmelerinin imzalandığı, taraflar arasındaki sözleşme süresinin 01/01/2016 ve 31/12/2016 olarak feshedilmediği takdirde ve 1 ayı geçen süre daha devam etmeleri halinde, yeni bir sözleşme akdedilmedikçe aynı şartlarda geçerli olacak şekilde imzalandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki cari ilişki nedeniyle düzenlenen faturalar yönünden alacağın tahsiline ilişkin başlatılan takibe itiraz noktasında toplandığı, mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonucu tanzim olunan bilirkişi raporundaki tespitlere göre, davacının davalıyı Alıcılar hesabında izlediği, tarafların ticari defter ve kayıtlarında ticari ilişkinin varlığının tespit edildiğini, 27/12/2018 tarihinde davacının davalı ile olan 01/01/2016 tarihli sözleşmeyi feshine ilişkin noter aracılığıyla ihtarda bulunduğu, ticari ilişkinin 6 aydır yapılmadığının belirtilerek sözleşmenin sona erdiğinin davalı tarafa belirtildiği, davacı yanın davalı yanı noter vasıtasıyla icra takibinden önce temerrüde düşürmediği, davacının icra takip tarihi olan 17/12/2018 tarihi itibariyle davalıdan 351.945,74TL alacağı bulunduğu, davalının icra takibinde sunduğu itiraz dilekçesi ile davalının 10.865,90TLden başka borcu bulunmadığını beyan ettiği, borcun 10.865,90TLsini kabul ettiği dikkate alındığında, talep edilen diğer alacaklar yönünden itirazda bulunduğu, davalının 341.079,84TL alacağa yönelik itirazında haksız olduğu anlaşıldığından, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı tarafından İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 341.079,84TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren avans faizini geçmemek üzere reeskont faizi uygulanmasına karar vermek gerekmiş, ayrıca alacak belirlenebilir olduğundan İİK'nun 67/2. Maddesi uyarınca hükmedilen alacak bedeli olan 341.079,84 TL'nin %20'si oranında olmak üzere 68.215,96 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Yine her ne kadar bilirkişi raporuna itirazında müvekkili tarafından kesilen ve davacı tarafın ticari defterlerine kaydetmediği 35.919,63 TL'lik fatura ve 222.955,25 TL'lik faturaların sözleşmeye uygun olarak düzenlenen iskonto bedellerine yönelik olarak düzenlendiğini, davacının bu faturaları her ne kadar ticari defterlerine işlemese de söz konusu faturaları 8 gün geçtikten sonra iade ettiğini, bu nedenle ispat külfetinin yer değiştirdiğini iddia etmiş ise de her iki faturanın da açıklama kısmında Ocak - Kasım dahil artı gerçekleşen şarküteri self servis açıklamasının bulunduğu, söz konusu faturaların iskonto faturası olarak düzenlendiğinin fatura içeriğinden anlaşılmadığı gibi fatura içeriğinden de belirtilen hizmet yada mal tesliminin yapıldığına ilişkin sevk irsaliyesi teslim belgesi vs gibi bir belgenin de bulunmadığı, sırf faturaya 8 gün içerisinde itiraz edilmemesinin fatura içeriğindeki hizmetin yada ürün tesliminin gerçekleştiğinin iddia edilemeyeceği gibi bu hususun ispat külfetinde yer değiştirme de olarak kabul edilemeyeceği, faturaya konu hizmet yada ürün tesliminin davalı tarafça ispatlanması gerektiği, davalı tarafın da mal teslimi yada hizmetin verildiğini usulüne uygun olarak ispat edemediği ..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 341.079,84 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren avans faizini geçmemek üzere reeskont faizi uygulanmasına, İİK'nınn 67/2. maddesi uyarınca hükmedilen alacak bedeli olan 341.079,84 TL'nin %20'si oranında olmak üzere 68.215,96 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararı veren ilk derece mahkemesinin yetkisiz olduğunu, ancak yetki itirazı değerlendirilmeden hüküm tesis edildiğini, ilk derece mahkemesinin bilirkişinin hazırladığı raporla bağlı olmadığı gibi bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeden ve raporlara itibar edilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığını, Uyuşmazlık konusu belgelerin davacının kayıtlarına almaktan imtina ettiği faturalar olduğu sabit olsa da mahkemenin işbu faturaların salt kayda alınmaması ve fatura açıklaması nedeniyle davacı lehine delil olarak değerlendirdiğini, salt davacının ilgili faturaları kayıtlarına almamış olması, fatura açıklamasının bilirkişi tarafından irdelenmemiş olması ve süresinden sonra itiraz edilmesine rağmen faturaya itiraz usulüne uygunmuş gibi değerlendirme yapılmış olması nedeniyle verilen kararın hakkaniyete uygun olmadığını, uyuşmazlık konusu faturalara süresinde itiraz edilmemiş olduğundan TTK kapsamında faturayı alan davacının faturaların içeriğini kabul etmiş olduğu benimsenerek aksinin davacı tarafından ispat edilmesi gerekeceğini, davacının, müvekkili şirkete karşı sözleşmeden doğan fatura alacağından dolayı borçlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından iade/hasarlı ürün iskonto bedeli olarak düzenlenen faturaların, dosyaya sunulan protokoller kapsamında hukuka ve sözleşmesel ilişkiye uygun olarak düzenlenmiş olduğundan müvekkilinin borçlu değil, 27.386,57 TL tutarında alacaklı olduğunu, her ne kadar faturalara süresinde itiraz etmeyerek davacı aksini ispat için yükümlü olsa da dosyaya sunulan tüm belgeler ışığında faturaların sözleşmesel ilişkiye uygun olduğu sabit iken eksik inceleme nedeniyle hatalı karar verildiğini, müvekkili şirket kayıtlarında cari hesap ilişkisine göre alacak ve borç kayıtları farklı gözükmekte olup talep konusu alacağın yargılamaya muhtaç olduğunu, bu nedenle likit bir alacaktan söz edilmesi veya müvekkili şirket tarafından bu borç tutarının ikrar edildiğinin kabul edilmesi mümkün değilken mahkemece aksi yönde hatalı olarak hüküm tesis edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide belirli veya belirlenebilir vade söz konusu olmadığından temerrüt için TTK'nın 18/3.maddesi uyarınca gönderilmiş bir ihtar şart olmasına rağmen mahkemenin bu hususu değerlendirmeye almadığını, müvekkili şirketin davacıdan alacaklı olduğu açık olup davacı işbu davaya konu icra takibini haksız ve kötüniyetli olarak başlattığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve öncelikle yetki itirazlarının kabulüne ve neticede davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklanan açık hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK'nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı gerek icra dairesinin yetkisine gerekse mahkemenin yetkisine itiraz etmiş, mahkemece 06.11.2019 tarihli ön inceleme duruşma sonu ara kararı ile gerek icra dairesinin gerekse mahkemenin yetkisine vaki itirazı, taraflar arasındaki satış sözleşmesindeki yetki şartını dikkate alarak ve daha sonra yapılan ek protokolde yetki şartını kaldırır bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Davalı, 01.02.2017 tarihli ek protokolde belirlenen yetki şartına göre kararın yasaya uygun olmadığını ileri sürülmüştür. Davalının yetki itirazına ve istinaf gerekçesine konu ettiği 01.02.2017 tarihli ek protokolün konusu dikkate alındığında ve protokolün 5. maddesinde düzenlenen yetki şartının bu ek protokolün uygulanmasından dolayı çıkacak ihtilafların çözüm yerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ihtilafın ise satım sözleşmesi uyarınca davalıya satılan ürünler nedeniyle bakiye alacağın tahsilinden kaynaklandığı gözetildiğinde, mahkemenin gerek icra dairesinin gerekse mahkemenin yetkisine yönelik itirazın reddine ilişkin kararı isabetli olup, aksi yöndeki davalı istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. HMK'nın 282. maddesi uyarınca, hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporları takdiri delil olup, mahkemece, bilirkişilerin tarafların sunduğu delillerle birlikte, taraf ticari defter ve kayıtlarını incelettirmek suretiyle alınan rapor içeriğindeki tespitler ışığında ve gerekçesi yazılarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin bilirkişi incelemesi ve alınan raporla ilgili olarak ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre ihtilaf, davalı şirket tarafından davacıya tanzim edilen 30.11.2018 tarihli 35.919,63 TL'lik ve 222.955,25 TL'lik iki adet faturadan kaynaklanmıştır. Davalı vekilince, müvekkili tarafından kesilen ve davacı tarafın ticari defterlerine kaydetmediği 35.919,63 TL'lik fatura ve 222.955,25 TL'lik faturaların sözleşmeye uygun olarak düzenlenen iskonto bedellerine yönelik olarak düzenlenen faturalar olduğu, davacının bu faturaları 8 günlük itiraz süresinden sonra itiraz ile iade ettiğini, bu nedenle ispat külfetinin yer değiştirdiğini ileri sürmüşse de karar gerekçesinde yer verildiği üzere, her iki faturanın da açıklama kısmında Ocak - Kasım dahil artı gerçekleşen şarküteri self servis açıklamasının bulunduğu, söz konusu faturaların davalı iddiası gibi ek protokolün 3.15 maddesi kapsamında iskonto faturası olarak düzenlendiğinin fatura içeriğinden anlaşılmadığı gibi faturaların dayanağı ve sözleşmeye uygun olarak iade ve hasarlı ürünlerin davacıya iade ve tesliminin de kanıtlanmadığı, sırf faturaya 8 gün içerisinde itiraz edilmemesinin faturaya dayalı alacağı kanıtlamayacağı gibi bu hususun ispat külfetini de değiştirmeyeceği, tüm bunlara göre faturanın sözleşmesel dayanağının davalı yanca kanıtlanmadığı anlaşıldığından, davalının aksi yöndeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın likit olması nedeniyle ilk derece mahkemesince, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Reddedilen kısım yönünden ise davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden, Bu konuya ilişkin davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. İcra takibinde işlemiş faiz talebi bulunmayıp, cari hesap bakiyesi olarak asıl alacak tutarı yönünden icra takibi başlatıldığı, mahkemece de buna ilişkin hüküm kurulduğu da gözetildiğinde, davalı vekilinin müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, ancak mahkemece bu hususunun irdelenmeksizin hüküm kuruluğu yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 17.473,76 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; MK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16.09.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi