
Esas No: 2020/5166
Karar No: 2021/1010
Karar Tarihi: 23.02.2021
Danıştay 3. Daire 2020/5166 Esas 2021/1010 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/5166
Karar No : 2021/1010
Kararın Düzeltilmesini İsteyenler:1… Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
Vekili: Av. …
2- … İnşaat İzolasyon Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketi
Vekili: Av. …
İstemin Özeti : Davacı adına, 2010 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yeniden oluşturulan beyan tablosu uyarınca 2010 yılının Ocak ila Aralık ve 2011 yılının Şubat, Mart ve Kasım dönemleri için re'sen salınan katma değer vergisi ile 2010 yılının Ocak ve Şubat dönemleri için üç kat, diğer dönemler için ise tekerrür hükümlerine göre artırılarak kesilen üç kat vergi ziyaı cezası ile 2014 ve 2015 yılları için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarına karşı açılan davayı; uyuşmazlık konusu defter ve belgeler, herhangi bir mücbir sebep ileri sürülmeksizin ibraz edilmediğinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak Temmuz 2008 dönemi için kesilip 2012 yılı içerisinde kesinleşen vergi ziyaı cezasının tekerrüre esas alınamayacağı, öte yandan, defter ve belgeler ibraz edilmediğinden ve bilgi verme yükümlülüğü yerine getirilmediğinden bahisle kesilen 20150820/1 ve 20150901/1 sayılı ihbarnameler içeriği özel usulsüzlük cezalarının hukuka uygun olduğu, sehven düzenlendiğinden düzeltme fişiyle terkin edildiği anlaşılan 20150904/1 sayılı ihbarname içeriği özel usulsüzlük cezası hakkında karar verilemeyeceği gerekçesiyle 2010 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve ... ve ... sayılı ihbarnameler içeriği özel usulsüzlük cezaları yönünden davayı reddeden, vergi ziyaı cezasının tekerrüre isabet eden kısmı kaldıran, düzeltme fişiyle terkin edilen özel usulsüzlük cezası hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar veren … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; tarhiyatın, 2010 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile ... ve ... sayılı ihbarnameler içeriği özel usulsüzlük cezaları yönünden davanın reddi yanı sıra vergi ziyaı cezasının tekerrüre isabet eden kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkralarına yöneltilen temyiz istemlerini aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile reddeden, davanın 2011 yılının Şubat, Mart ve Kasım dönemleri için re'sen salınan cezalı katma değer vergisi yönünden değerlendirilme yapılmaksızın sonuçlandırılmasının yargılama usulüne uygun düşmediği gerekçesiyle kararı bu yönden bozan Danıştay Üçüncü Dairesinin 12/03/2010 tarih ve E:2016/15817, K: 2020/1454 sayılı kararının; davalı idare tarafından, gerek tekerrüre esas alınan cezanın kesinleşmesi gerek davaya konu cezanın sebebi fiilin işlenmesi aynı yılda gerçekleştiğinden vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı tarafından ise defter ve belgelerin ibrazının istenmesine ilişkin yazının usulüne uygun tebliğ edilmediği ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :Davacı tarafın kararın düzeltilmesi isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçesinde ileri sürülen sebepler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan, davacının kararın düzeltilmesi isteminin kısmen kabulü ile Danıştay Üçüncü Dairesinin 12/03/2020 tarih ve E:2016/15817, K: 2020/1454 sayılı kararının; tarhiyatın, 2010 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile 20150904/1, 20150901/1 sayılı ihbarnameler içeriği özel usulsüzlük cezalarına ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına karar verildikten sonra, davacının temyiz istemi bu yönden yeniden incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Davaların karara bağlanması" başlıklı 22. maddesinin 1. fıkrasında, konular aydınlandığında meselelerin sırasıyla oya konulacağı ve karara bağlanacağı, "Kararda Bulunacak Hususlar" başlıklı 24. maddesinin (a) bendinde de; kararlarda tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanlarının ve adreslerinin belirtileceği hükümlerine yer verilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinde re'sen vergi tarhı tanımlanmış, maddenin 2. fıkrasının 3. bendinde, bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının tutulmaması veya tasdik ettirilmemiş olması veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi re'sen takdir nedeni olarak sayılmıştır. Kanunun 139'uncu maddesinde vergi incelemelerinin esas itibarıyla incelemeye tabi olanın işyerinde yapılacağı; maddede sayılan hallerin varlığı durumunda incelemenin dairede yapılabileceği; dairede yapılması halinde ise incelemeye tabi olanın lüzumlu defter ve vesikalarını daireye getirmesinin kendinden yazılı olarak isteneceği, istenen defter veya vesikaları belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmeyenlerin bunları ibraz etmemiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Kanun'un 93 ilâ 109. maddelerinde; tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler ile memur eliyle tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.
Kanun'un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartıyla tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
“Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddenin birinci fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; ikinci fıkrasında, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine; tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olacağı, 2365 sayılı Kanunun 18. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Tebliğ, hukuki bir işlemden ilgili kimsenin haber almasını sağlamak için, yetkili makamın kanuni şekilde yazı veya ilan ile yapacağı belgelendirme işlemi olup amaç, işlemin muhatabı açısından yasal haklarını kullanabilmesine imkan tanımak; işlemi tesis eden idare açısından da hakkında işlem tesis edilen kişilerin hukuki sorumluluklarının yerine getirilip getirilmediğini tespit etmektir. Bu nedenle, 94. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında, sadece işlemin muhatabı olanlar ve/veya bunlar adına hukuki tasarrufta bulunabilecek kişiler, adlarına tebligat yapılacaklar kapsamında sayılmış; bu kişilerin bulunmaması halinde tebliğin kimlere yapılacağı, 2365 sayılı Kanunla eklenen üçüncü fıkrada belirlenmiştir.
Değinilen düzenlemeler uyarınca, hukuksal sonuç doğuracak işlemlerin; öncelikle işlemin muhatabı olan gerçek veya tüzel kişi adına tesis edilmesi gerektiği açıktır. Sonrasında bu işlemlerin, 94. maddede sayılan kişilere tebliğinin sağlanması; bu şekilde tebligat yapılmasının mümkün olmaması halinde ise ilanen tebliğ yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Davaya konu yapılan 2010 yılının Ocak ila Aralık dönemlerine ilişkin vergilendirmenin dayanağı olan defter ve belgelerin ibrazına ilişkin yazının şirketin adresinde bulunamadığından bahisle kanuni temsilcisi …'in mernis adresinin kayıtlı bulunduğu mahalle muhtarına bırakılmak suretiyle tebliğ edildiği anlaşılan olayda yukarıda kuralına yer verilen yasa maddelerine uygun olarak yapılmış bir tebligat bulunmadığından ve buna göre defter ve belgelerin ibraz edilmesine ilişkin yazının gereği yerine getirilmediğinden; dolayısıyla re'sen takdir nedeninin varlığından söz edilemeyeceğinden, defter ve belge ibraz yazısının usulüne uygun düzenlenerek tebliğ edildiğinin kabulü suretiyle verilen kararın 2010 takvim yılına ilişkin tarhiyata dair hüküm fıkrasında hukuka uygunluk görülmemiştir.
2010 takvim yılına ait defter ve belgelerin ibraz edilmediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesinin birinci fıkrasının 1. bendi gereğince kesilip bakılan davaya konu yapılmasına karşın Mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması nedeniyle yargılama usulüne uygun düşmeyen ... numaralı ihbarname içeriği özel usulsüzlük cezası hakkında yukarıdaki bozma hükmü uyarınca verilecek karar sonucuna göre karar verileceği tabidir.
Davalı idarenin 04/10/2016 tarihinde kayıt gören savunma dilekçesine göre ... sayılı düzeltme fişiyle terkin edilen ceza 20150901/1 sayılı ihbarname içeriği özel usulsüzlük cezası olduğundan, dolayısıyla ... sayılı ihbarname içeriği özel usulsüzlük cezasıyla ilgili olarak herhangi bir düzeltme işlemi bulunmadığından, Vergi Mahkemesince, düzeltilmek suretiyle terkin edilen özel usulsüzlük cezasının konu edildiği ihbarnamede yanılgıya düşülerek başka bir anlatımla ihbarnameler karıştırılarak hüküm tesis edilmesi yargılama usulüne uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; 2010 yılının Ocak ila Aralık dönemlerine ilişkin tarhiyat ile ... numaralı özel usulsüzlük cezası yönünden davanın reddine, ... sayılı ihbarname içeriği özel usulsüzlük cezası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm fıkralarının yanı sıra 20150527/12 sayılı ihbarname içeriği özel usulsüzlük cezası hakkında hüküm kurulmak üzere bozulmasına, Dairemiz kararının diğer hüküm fıkralarına yönelik olarak ileri sürülen nedenler ise 2577 sayılı Kanun'un 54. maddesinde yazılı sebeplerden hiçbirine girmediğinden, kararın düzeltilmesi istemlerinin değinilen hüküm fıkraları yönünden reddine, 23/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
