9. Hukuk Dairesi 2019/8238 E. , 2020/319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili 15/10/2018 tarihli dava dilekçesi ile müvekkil sendika ile davalılar arasında başlatılan TİS görüşmelerinin sonuçsuz kalması üzerine uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulunca 09/05/2017 tarih ve 2017/210 Esas 2017/1327 Sayılı kararı ile çözümlendiği , YHK kurulunun karara bağladığı TİS " in taraflara tebliği ile kesinleştiği, karara bağlanan TİS " in 15/08/2016 - 31/12/2017 tarihleri arasında yürürlükte olduğunu, müvekkil sendikanın 30/05/2017 tarihli yazı ile TİS ile karara bağlanan sendikal hakları ile aidatların ödenmesini talep ettiği ancak sendika aidatlarının ödenmediğini, bunun üzerine açılan icra takibine yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu iddia ederek itirazın iptali ile %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kısmen kabul kararına karşı davalı ... Özel Güvenlik Ve Koruma Hizmetleri A.Ş. avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi davalı ... Özel Güvenlik Ve Koruma Hizmetleri A.Ş. avukatının istinaf başvurusunun kabulüne, incelenen mahkeme kararı değiştirilerek yeniden esas hakkında karar verildiğinden Bakırköy 5. İş Mahkemesinin 28/06/2019 tarih ve 2018/573 2019/574 E/K. sayılı kararının kaldırılmasına ve davacı tarafça davalılar aleyhine Bakırköy 15 İcra Müdürlüğünün 2018/9494 Esas sayılı icra dosyasıyla başlatılan takibe davalılarca yapılan itirazın iptali ve takibin devamı talepli davanın her iki davalı yönünden reddine karar vermiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili Sendika ile davalılar arasında başlatılan TİS görüşmelerinin sonuçsuz kalması üzerine uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulu’nca 09/05/2017 tarihli ve 2017/210 E., 2017/1327 K. sayılı kararı ile çözümlendiğini, Kurulun karara bağladığı TİS" in taraflara tebliğiyle kesinleştiğini, karara bağlanan TİS" in 15/08/2016 - 31/12/2017 tarihleri arasında yürürlükte olduğunu, müvekkili Sendika’nın 30/05/2017 tarihli yazıyla TİS ile karara bağlanan sendikal hakları ile aidatların ödenmesini talep ettiğini, ancak sendika aidatlarının ödenmediğini, bunun üzerine başlatılan icra takibine yapılan haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu iddia ederek yapılan itirazın iptali ile %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Bakanlık vekili, müvekkilinin asıl işveren olup davacı Sendika ile sözleşmeleri bulunmadığını, hizmet satın alım sureti ile güvenlik görevlisi istihdamı kapsamında çalışanların diğer davalının işçisi olup sendika payını ödemekle yükümlü olanın da diğer davalı olduğunu savunarak tarafları açısından davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı Şirket tarafından dosyaya herhangi bir cevap sunulmamıştır.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, sendika aidat borcu bakımından asıl işverenin sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle asıl işveren Bakanlık yönünden davanın reddine, diğer davalı yönünden ise davanın kabulü ile davalı borçlunun icra takibine yönelik itirazının iptali ile icra inkâr tazminatının ödenmesine karar verilmiştir.
D)İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E)İstinaf Sebepleri:
Davalı ...vekili istinaf başvurusunda; müvekkili Şirketin dava konusu edilen alacakla ilgili sorumluluğu bulunmadığını, Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik gereği toplu iş sözleşmesinden kaynaklı ödemelerin idare tarafından yapılacağının açık olduğunu, bilirkişi raporunda hesaplanan alacak hesabına itiraz edildiği ve buna ilişkin belge ve bilgi sunulduğu halde eksik inceleme yapıldığını, ayrıca alacağın tespiti yargılamayı gerektirmesine rağmen alacağın likit olduğu varsayımıyla icra inkar tazminatına hükmedildiğini ileri sürmüştür.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, “… Her ne kadar davalı işveren aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve karara esas bilirkişi raporunda; dosyaya sunulan Sendika tüzüğündeki sendika aidatının bir çıplak yevmiye olup, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan listede belirtilen sendika üyesi işçilerin TİS den yararlanmaya hak kazandığı 2016 Ağustos ayı itibariyle bir çıplak yevmiye üzerinden hesaplama yapılmışsa da davacı sendika tarafından, aidat kesintisi talebini içeren yazı ve üye listesi davalı alt işveren şirkete 30.05.2017 tarihinde yazılmıştır. 5356 sayılı Sendikalar Kanunun 18. maddesi uyarınca, işverenin aidat kesintisi yapma ve ödeme borcundan söz edilebilmesi için, işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilmesini ve sendikaya ödenmesini istemesi gerekir. Şu halde, davalı şirketin aidat kesintisi yapma ve ödeme yükümlülüğü bildirimin yapıldığı tarihte başlayacağı tartışmasızdır. ( Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 22.03.2018 tarih 2018/561 E. 2018/7474 K. sayılı vb. , Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 13.10.2014 tarih 2014/26610 E. 2014/27290 K. sayılı vb. emsal kararlar da bu yöndedir.)
“Dolayısıyla hükme esas bilirkişi raporunda TİS in yürürlük tarihi olan 15/08/2016 - 31/12/2017 tarihlerinin tümü için hesaplama yapılması yani davalı şirketin aidat kesintisi yapma ve ödeme yükümlülüğünün doğduğu Haziran 2017 öncesini de hesaba dahil etmesi hatalı olmuştur. Doğru hesaplama olarak Haziran 2017 - 31/12/2017 tarihleri arasındaki (çıplak yevmiye üzerinden tespit edilen) yatırılması gerekli aidat kesintilerinin toplamı bilirkişi raporunda gösterildiği üzere 13.262,44 TL dir. Bu miktardan dosyada mevcut 04/02/2019 tarihli davacı Sendika beyanı ekindeki hesap tablosuna göre ödenen kısım olan 13.382,37 TL tenzil edildiğinde ödenmeyen aidat kesintisi kalmadığı ortaya çıkmaktadır.
“Netice olarak davacı Sendikanın 15/08/2016 - 31/12/2017 tarihlerini baz alarak giriştiği icra takibine yapılan itirazın haklı olduğu ve itirazın iptalinin talep edildiği işbu davanın davalı alt işveren şirket açısından da reddi gerektiği anlaşılmıştır.” gerekçesiyle; davalı alt işveren ... Özel Güvenlik ve Koruma Hizmetleri A.Ş.’nin istinaf başvurusunun kabulüne ve davanın reddine karar verilmiştir.
G)Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H) Gerekçe:
Uyuşmazlık, davacı Sendika ile davalı alt işveren ...arasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine Yüksek Hakem Kurulu’nun 09.05.2017 tarihli ve 2017/210 E., 2017/1327 K. sayılı kararı ile 15/08/2016 - 31/12/2017 yürürlük süreli olarak bağıtlanan toplu iş sözleşmesi kapsamında ödenmeyen sendika üyelik aidatlarının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanun’un 18 inci maddesinde, üyelik aidatının miktarının kuruluşların tüzüklerinde belirtilen usul ve esaslara göre genel kurul tarafından belirleneceği, üyelik ve dayanışma aidatlarının, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödeneceği ve ödenmesi gereken bu aidatı kesmeyen veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili işçi sendikasına ödemeyen işverenin, bildirim şartı aranmaksızın aidat miktarını bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödemekle yükümlü olacağı, ayrıca üye aidatının tahsiline ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun’un 51 inci maddesinin 2 nci fıkrasında da, “Yüksek Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir.” yönünde düzenleme mevcuttur.
Uyuşmazlık konusu takibin dayanağı olan ve Yüksek Hakem Kurulu Kararı ile bağıtlanan Toplu İş Sözleşmesi’nin “Sendika Aidatları” başlıklı 12 nci maddesinde de, yukarıda zikredilen Kanun’un 18 inci maddesine uygun düzenleme yapıldıktan sonra, “Farkların Ödenmesi” başlıklı geçici 1 inci maddesinde de, “Toplu İş Sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarih ile işyerine tebliğ edildiği aya kadar geçen süre için ödenecek farkların tutarı, iş bu Kararın işyerine tebliğ tarihinden itibaren 2 (iki) ay içinde 2(iki) eşit taksitle ödenir.” yönünde düzenleme yapılmıştır.
Ayrıca bilindiği üzere sendika üyelik aidatı, sendika üyesinin ücretinden kesilen bir tutar olup, bu tutar işverenin borcu değildir.
Dolayısıyla sendika aidatı, sendika üyesi işçinin borcu olduğundan, yasal düzenlemeler ile işverenin yükümlülüğü de bu aidatın ücretten kesilerek Sendikaya ödenmesi ile ilgili işlemleri yapmak ile sınırlı tutulmuştur.
Yukarıda yapılan tespit, açıklama ve zikredilen Kanun ile Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine göre uyuşmazlık konusu ele alındığında;
Somut uyuşmazlıkta herne kadar Bölge Adliye Mahkemesi’nce 6356 sayılı Kanun’un 18 inci maddesi ile Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin kararlarına atıf yapılarak davacı Sendika’nın, davalı alt işverene aidat kesintisi talebini içeren yazısının ve üye listesinin 30.05.2017 tarihinde yazıldığından 2017 Haziran ayından önceki dönemin hüküm altına alınamayacağı gerekçesiyle, davalı alt işveren şirketin istinaf başvurusu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya içeriğindeki bordrolardan davalı işverenin 2017 Haziran ayından önceki dönemde de işçi ücretlerinden aidat kesintisi yaptığı anlaşılmakla, yasal düzenlemeler ile bu kesintinin borçlusu olmayan, sadece bu borcun ifası için gerekli kesintiyi yapmakla yükümlü kılınan işverenin, bu durumda her halükârda yaptığı kesinti tutarını alacaklı Sendikaya ödemesinin gerekeceği gibi takip konusu aidat alacağının dayanağı olup 15/08/2016 - 31/12/2017 yürürlük süreli olan Toplu İş Sözleşmesinin de 09.05.2017 tarihli karar ile bağıtlandığı ve burada Toplu İş Sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarih ile işyerine tebliğ edildiği aya kadar geçen süre için ödenecek farkların tutarının, işbu kararın işyerine tebliğ tarihinden itibaren 2 (iki) ay içinde 2(iki) eşit taksitle ödeneceğinin öngörülmesi karşısında yerinde bulunmamıştır.
Bu durumda somut uyuşmazlığın özelliğine göre, Bölge Adliye Mahkemesi’nin 6356 sayılı Kanun’un 18 inci maddesine getirdiği yorum ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunmuş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 15.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.