17. Hukuk Dairesi 2013/18360 E. , 2015/5735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar Hacı Osman Olmuş ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik .. sigortacısı olduğu aracın davacılar .müşterek çocukları, diğer davacıların kardeşi küçük.."e çarparak yaralanmasına ve maluliyetine sebebiyet verdiğini ileri sürerek, davacı baba ve anne için 100,00"er TL maddi tazminatın tüm davalılardan, davacı..l için 50.000,00 TL, davacı baba ve anne için 20.000,00"er TL ve davacı kardeşler için 10.000,00"er TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışındaki davalılardan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur
..."na velayeten ... ve ... vekili tarafından aynı kaza nedeniyle davacı küçükte meydana gelen iş göremezlik zararının davalılardan tahsili talebiyl...Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/691 Esas sayılı dosyası ile açılan dava eldeki dava dosyası ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmiş, davacı vekili birleştirilen davadaki maddi tazminat talebini ıslah dilekçesiyle 25.960,68 TL"na yükselttiklerini bildirmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, asıl davada; davacılar Mejnun ve Kiraz"ın maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat taleplerinin davacı ..iiçin 10.000,00 TL, davacı baba ve anne için 3.000,00"er TL, davacı kardeşler için 2.000,00"er TL yönünden kısmen kabulüne, birleştirilen davada; ıslah edilen maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar Hacı Osman Olmuş ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, trafik kazası sonucu yaralanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
Olay hakkında resmi görevli memurlarca düzenlenen ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli 03.6.2010 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı"nda davalı tarafa ait aracın olayda kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Yargılama sırasında alınan ve mahkemece benimsenen 02.4.2012 tarihli kusur bilirkişi raporunda davalı sürücünün olayda 2/8 oranında tali kusurlu, davacı yayanın ise 6/8 oranında asli kusurlu bulundukları belirtilmiştir.
Öte yandan; dava konusu olaya ilişkin.. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2010/157 Esas sayılı dosyasında makine mühendisi bilirkişiden alınan 28.3.2011 tarihli raporda davalı tarafa ait araç sürücüsünün olayda tali kusurlu, davacı yayanın ise asli kusurlu bulundukları belirtilmiş ise de; ceza davasında sanık sürücü hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı CMK"nın 23.maddesinde belirtilen hükümlerden değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK"nın 223.maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe
ve aleyhe sonuçtan söz edilemeyecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61, E., 2011/79 K; 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E, 2009/223 K sayılı ilamları).
Bu açıklamalar ışığında 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 53.maddesine ilişkin değerlendirmeye gelince; "Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." hükmünden anlaşılacağı üzere ceza mahkemesi kararının maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerekir. Eğer bu yönden kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmuyorsa, hukuk hakimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz etmek mümkün değildir.
Somut olaya bakıldığında maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir.(YHGK"nun 1.2.2012 gün 2011-19/639 E, 2012/30 K. sayılı ilamı)
Buna göre, kusur oranları yönünden kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasında çelişki meydana geldiğinin kabulü gerekir.
O halde, mahkemece olayda davalı sürücü ile davacı yayanın kusur oranları yönünden dosyanın ..Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek kusur uzmanı yeni bir bilirkişi kuruluna tevdii ile tüm dosya kapsamı birlikte irdelenerek oluşa göre tarafların kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-)Bozma neden ve şekline göre davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek
halinde temyiz eden davalılar.. ve ..."e geri verilmesine 13/04/2015 gününde Başkan Vekili ..ve Üye.. karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
Sayın çoğunluğun, davalı sürücü ... hakkında..Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/157 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verildiğinden sürücü kusurlu olduğu belirlense bile gözönüne alınmayacağı kaza tespit tutanağı ile hukuk mahkemesinde alınan bilirkişi raporlarındaki kusur oranları farklılığının giderilerek tarfaların kusur durumlarının belirlenmesi için rapor alınması gereğince değinilerek mahkeme kararının yazılması görüşüne katılmıyorum.
H.M.K"nin 266. maddesi hükmüne göre, hakim çözümü özel ve teknik konularda bilirkişinin görüşüne başvurur. Trafik kazalarında belirlenerek olan kusur teknik bir konu değil hukuki bir konuduru. Olayın tenkik tarafı ise, davalı aracının hüzü, gücü, çarpma noktası gibi konulardır.
Somut olayda trafik kazası gündüz, hava açıkken meydana gelmiş ve olay yeri yoğun yerleşim yeridir. Davalı.. öğrenci servis şoförüdür. Küçük.. olay nedeni ile malul kalmıştır.
Meydana gelen olay kaza tespit tutanağında, ceza yargılamasında ve hukuk yargılamasında aynen kabul edilmiştir. Buna göre olay yeri yakınında yaya geçidi yoktur. 200 mt ileride trafik lambaları vardır. Mağdur yaya davalının seyir istakametine göre yolun sol tarfaında bulunan yine 8 mt genişliğinde yolu kat edip davalının seyir halinde bulunduğu yoldan karşıya geçkmek istemiştir. KTK ve yönetmeliğine göre servis şoförlüğü yapan sürücünün yoğun yerleşim yerinde daha dikkatli aracını sevk ve idare etmesi ve hızını ona göra ayarlaması gerekir. Yerel mahkece bu hususlar gözönüne alınarak davalı sücürünün de olayda kusurlu olduğu yönündeki kabulü HMK"nin 266.madde hükmüne uygun ve doğrudur.
Açıkladığım bu maddi ve hukuksal olgulara göre sayın çoğunluğun yerel mahkeme kararının yazılı gerekçelerle bozulması görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY
Dava trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi/manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece; ceza dosyası getirtilmiş; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının gerekçesinden biri olan ceza kusur bilirkişi raporu ile kaza tutanağındaki kusur belirlemesi arasındaki çelişki gözetilerek uzman bilirkişiden yeniden kusur raporu alınarak davalı sürücünün 2/8 kusurlu olduğu sonucuna varılarak dava kısmen kabul edilmiştir.
Daire bozması kaza tutanağı ile karara dayanak alınan bilirkişi raporu arasında çelişki olduğuna ilişkindir. Oysa; kaza tutanağındaki maddi belirleme tarafların kabulünde olup; bu maddi olgular kaza tutanağında davacıyı tam kusurlu, davalı sürücüyü ise kusursuz olduğu sonucuna ulaştırmış, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ceza mahkemesi kararına mesnet uzman bilirkişi raporu ve ayrıca temyize konu karara dayanak bilirkişi raporunda ise aynı maddi olgular benimsenerek sanık ve davalı sürücünün de olayda 2/8 oranında kusurlu olduğu görüşünü belirtmişlerdir. Bilirkişilerin uzmanlıkları tartışmasızdır. Salt kaza tutanağında trafik görevlilerinin davalı sürücüyü kusursuz kabul etmesi aynı maddi olgulara uzman bilirkişilerin kusur izafe etmesine engel değildir. Hükme esas alınan uzman bilirkişi raporu oluşa uygun ve ceza mahkemesi kararı ile onun dayanağı bilirkişi raporu ile uyumlu olduğundan yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek bulunmamaktadır.
O halde, kararın onanması gerektiği görüşünde olduğumdan Daire çoğunluğunun bozma yönündeki görüşüne katılmıyorum.