9. Hukuk Dairesi 2015/30857 E. , 2015/35584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde itfaiye eri olarak çalışırken iş sözleşmesinin emeklilikle sona erdiğini, 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esası ile çalışdığını ancak hak ettiği ücretlerini alamadığını ileri sürerek, fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili, bayram çalışma ücreti alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, taleplerin zamanaşımına uğradığını, ayrıca fazla çalışma, pazar ve bayram çalışmasının bulunması halinde resmi kayıtlarda yer alması gerektiğini, kamu kurumu niteliğindeki belediye kayıtları karşısında tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemenin ilk kararı dairemizin 2012/13380 Esas,2014/16883 Karar ve 26/05/2014 tarihli bozma ilamı ile özetle;” Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının alacakları hesaplanırken, bilinen son ücret asgari ücrete oranlanarak dönem ücretleri tespit edilip buna göre hüküm kurulmuştur. Kamu Kurumu niteliğindeki davalı Belediye Başkanlığından uyuşmazlık konusu dönemleri kapsayan davacının aldığı ücretleri gösterir kayıtlar istenip, ayrıca davacının, işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesine taraf sendikaya üyelik tarihi de belirlenerek, hesaplama yapılması gerekirken eksik araştırma ile sonuca gidilmesi hatalıdır.
Somut olayda, davacının 24 saata çalışıp 48 saat dinlendiği kabul edildiğine göre hesaplamanın yukarıdaki ilke kararında belirtildiği şekilde yapılması ayrıca dosya kapsamından belirlenen davacının izinli olduğu günler de dışlanarak denetime elverişli hesap raporu alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Somut olayda, kamu kurumu niteliği taşıyan davalı Belediye Başkanlığı tarafından uyuşmazlık konusu döneme ilişkin vardiya defterleri ibraz edilmiş olup, bu defterlerin davacı tarafından itirazi kayıtsız imzalandığı görülmektedir. Bu durumda, davacının çalıştığı ulusal bayram, genel tatil günleri, vardiya defterlerine göre çalıştığı sabit olan günler esas alınarak hesaplamalıdır. Hükme esasa alınan bilirkişi raporunda, ulusal bayram genel tatil günlerine ilişkin yapılan hesaplamanın, imzalı vardiya defterleri doğrultusunda yapıldığı denetime elverişli şekilde gösterilmemiştir. “gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece özetle;toplanan deliller,sigorta kayıt ve belgelerinin incelenmesinde; davacının 385 sicil nolu işyerinde 20.05.1987 tarihinde işe girişinin yapıldığı, bu işyerinden 1987 yılında 236 gün, 1988 yılında 359 gün, 1989 ve 1990 yıllarında 360"ar gün, 387 sicil nolu işyerinden 1991, 1992, 1993, 1994, 1995, 1996, 1997, 1998, 1999, 2000, 2001 yıllarında 360"ar gün, 2002 yılında 329 gün, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında 360 gün, 2010 yılında 27 gün prim ödeme gün sayısının bildirildiği, 385 ve 387 sicil nolu işyerlerinin .....na ait işyerleri olduğu anlaşıldığı,davacının 14.10.2010 tarihli dilekçesiyle emeklilik işlemlerinin başlatılması için kuruma başvurduğu, ... tarafından davacıya 15.10.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanacağının bildirildiği, 14.10.2010 tarihli dilekçesiyle çalıştığı süreler içinde kullanmadığı yıllık izinlerine ait ücretinin tarafına ödenmesini talep ettiği, davacının 2010 yılı Eylül ayı ücret bordrosunda 8.595,48 TL izin parası ve 1.190,94 TL yıllık izin ücreti ödendiği,bozma sonrasında Yargıtay ilamı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alındığı,Kurum tarafından ibraz edilen yazılı belgeler ve bu belgelerle örtüşen tanık beyanlarından davacının davalı işyerinde 24 saat çalışıp, 48 saat dinlendiğinin anlaşıldığı, hal böyle olunca davacının haftalık çalışmasının 45 saati aşmadığı ancak yerleşik Yargıtay içtihatlarında günlük çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı ve zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağının belirtilmesi karşısında davacının çalıştığı günlerde günlük 11 saati aşan çalışmalarının bulunduğu, yine aynı şekilde davacının çalışmasının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de devam ettiğinin anlaşıldığı, bu çalışmalar karşılığı davacıya ödeme yapıldığının davalı işveren tarafından davacının imzasını içeren yazılı belge ile ispatlanamadığından davacının fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacağı bulunduğu,davacı tarafından her ne kadar hafta tatili ücreti ve yıllık izin ücreti talep edilmiş ise de; Yargıtay yerleşik içtihatlarında hafta tatilinin Pazar günü olduğu, kural bu şekilde olmakla birlikte işçiye Pazar günü dışında hafta tatili izni kullandırılmasının mümkün olduğu, 12 saat çalışma 24 saat dinlenme şeklindeki çalışmada hafta tatili çalışmasının bulunmayacağının belirtildiği, buna göre iki hafta haftanın 3 günü, bir hafta haftanın 2 günü çalışan, kalan günlerde ise çalışmayan davacının hafta tatili ücret talebi ile davacının kullanmadığı ve ücretinin ödenmediği yıllık ücretinin bulunmadığından yıllık ücretli ücreti talebi yerinde bulunmadığı,bilirkişi raporundaki hesaplamalardan ıslah zamanaşımı süresi baz alınarak ıslah tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içerisindeki miktarların değerlendirmeye alındığı, dosya kapsamına uygun bilirkişi raporu değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemenin ilk kararı davalının temyizi üzerine dairemizin 2012/13380 Esas, 2014/16883 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş olup,mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda ilk karardan daha fazla miktarda alacaklara hükmedildiği görülmüştür.
Dairemizin bozma kararı araştırmaya yöneliktir.Mahkemece yapılan araştırma sonucu fazla rakamlar bulunsa dahi mahkemenin ilk kararı davacı tarafından temyiz edilmediğinden davalı lehine miktar açısından usuli kazanılmış hak gözetilmelidir.Mahkemece usuli kazanılmış hak ihlali bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.