7. Hukuk Dairesi 2016/1652 E. , 2016/9114 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli ve haklı neden olmaksızın feshedildiğini, feshin gerçek nedeninin sendikal nedenler olduğunu belirterek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının amirine karşı tavrı ve sarfettiği sözler nedeniyle disilin kurulu kararı ile haklı nedenle iş sözleşmesinin feshedildiğini, sendikal neden iddialarının doğru olmadığını savunarak haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, Disiplin Kurulu"nun geçimini emeğiyle karşılayan işçinin iş akdine son verilmesi gibi en ağır ceza olan iş akdinin sonladırılması yönünde karar aldığı, bu kararın ölçülülük ilkesiyle bağdaşmadığı, davacının davranışının bu haliyle işyerinde olumsuzluklara yol açmadığı ve iş ilişkisinin devamını etkilemediği ve feshin geçerli nedene dayanmadığı ancak sendikal tazminat talebinin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesih sebebi, işçinin kusurlu bir davranışını şart koşar.
Dosya içeriğine göre somut olayda davacı yaklaşık 12 yıl süreyle dövme yardımcı işçisi olarak çalışmakta iken yapılan fesih bildirimi ile; "... amiri dövme üretim mühendisi ..."nu, kendi ifadesinde de belirttiği gibi dövme üretim binası dışına çağırması ve amir-çalışan ilişkisinde yeri olamayacak şekilde tehdit eden ifadelerle konuşması nedeniyle iş sözleşmesinin gerek GTİS"in yürürlükteki eki olan İç Yönetmelik"in iş disiplinini ile ilgili yasaklara aykırı fiil ve hareketleri düzenleyen md 36/33, gerekse 4857 sayılı Yasanın 25/2 ve özel olarak da aynı Yasanın 25/2-d bendi uyarınca derhal ve tazminatsız" olarak feshedildiği bildirilmiştir.
Davacı işçiden 09.04.2015 tarihlinde "...."nu mesai için dövme üretim fabrikasına gelir gelmez atölyenin dışına çağırarak " senin derdin ne?", "dertsiz başına dert mi arıyorsun" gibi tehdit içeren ifadeleri kullanması üzerine amirinin kendisine " tehdit mi ediyorsun?" şeklinde sorduğu ve kendisinin de cevap olarak " nasıl istiyorsan öyle anla" "evet tehdit ediyorum" şeklinde karşılık verdiği" nden bahisle savunma vermesi istenmiştir.
Davacı savunmasında, " ...tehdit konusun kabul etmediğini, dışarda konuşalım dediği halde " senle konuşmak istemiyorum" cevabını aldığını, 3-4 defa konuşmak istediğini ısrarla söylemesine rağmen " senle konuşmak istemiyorum" cevabını aldığını, tehdit edici bir laf çıkmadığını, ne küfür, ne de el hareketi veya başka bir hareket yapmadığını" beyan etmiştir.
Davacının amiri konumunda olan ... ise yazılı beyanında " ... davacının kendisine çok sert bir uslüpla " dışarı çık konuşalım" dediğini, kendisinin ise " burada konuşalım" şeklinde karşılık verdiğini ama cümlesini tekrar edince dövmehanenin güney tarafı atölye girişi kapısı önüne çıktıklarını ve " senin derdin ne ?" diye sert bir şekilde sorduğunu, ses tonundaki sert ve tehditkar uslüptan rahatsız olduğun ve " bu şekilde mi konuşacağız?" diye karşılık verdiğini, bunun üzerine sorusunu tekrarladığını ve soruyu yanıtlamadan konuşmayı bitirmek için geri dönüp atölyeye doğru yürümeye başladığı sırada arkasından " gel buraya konuşacağız" diye bağırdığını, bunun üzerine durduğunu ve davacıya döndüğünü, davacının ise " senin derdin ne?, dertsiz başına dert mi arıyorsun?" vb şeklinde tehditler savunması üzerine " beni tehdit mi ediyorsun?" diye sorduğunu, davacının da " nasıl istersen öyle anla" diye cevap verdiğini, "tehdit olarak algılıyorum" demesi üzerine " ozaman tehdit ediyorum" şeklinde demesi üzerine konuşmayı sonlandırdığını ve durumu aktardığını" beyan etmiştir.
Disiplin Kurulu toplanarak 13.04.2015 tarihli karar ile "..işveren temsilcileri tarafından fesih bildiriminde belirtildiği üzere iş aktinin tazminatsız olarak derhal sonlandırılmasına karar verilmiş iken işçi temsilcileri ise bu görüşe katılmamış olması üzerine nihai kararın verilmesi için dosyanın işveren vekiline tevdiine" şeklinde karar verilerek evrakın işveren vekili Genel Müdüre gönderilmiş, Genel Müdür de aynı gün " işveren temsilcilerinin almış olduğu tazminatsız işten çıkış kararını onaylıyorum" şeklinde şerh ile onay verdiği ve davacının iş aktinin bu kronolojik sırayla takip eden işlemler neticesinde feshedildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece dinlenen davacı tanıkları ile davalının .... isimli tanığının beyanları görgüye dayalı değildir. Bu nedenle itibar edilemez ise de davalı tanığı ...."ın beyanları, disiplin kurulu kararı, olay tutanağı, davacı ve amiri .... isimli işçinin yazılı beyanları ve tüm dosya kapsamından; davacının amiri olan işçiye " dışarı çıkalım" şeklinde ısrarla beyanda bulunduğu, bu beyan üzerine davacı ve amiri konumundaki işçinin atölyenin önüne çıktıkları ve burada aralarında konuşmaya başladıkları, olayın tek tanığının .... isimli amiri olduğu, davacı ile ...."ın beyanları karşılaştırıldığında aralarında geçen konuşmalardan açıkça tehdit içerikli söz ve davranışlarda bulunulmamışsa da davacının sarfettiği sözler ile bu sözlerin muhatabının amiri olması karşısında fesih konusu iddiaların ciddi boyutta olduğunun anlaşıldığı, davacının işyerindeki çalışma disiplinine ve düzenine aykırı olarak hareket ettiği, eylemleri haklı fesih nedeni kabul edilebilecek düzeyde olmasa da, İş sözleşmesinin, taraflar arasında karşılıklı güven ilişkisine dayalı ve yine karşılıklı yükümlülükler yükleyen sözleşme niteliğinde oluşu, davacının kıdemi ve yaptığı iş dikkate alındığında davranışlarının taraflar arasında güven ilişkisini zedelediği ve İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenmez bir hal aldığı anlaşıldığından, işveren tarafından yapılan feshin, haklı nedene dayanmamakla birlikte geçerli nedene dayandığının kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
İşverenin feshi, davacının davranışlarından kaynaklanan geçerli nedene dayandığından, davanın reddi gerekir. Yazılı gerekçe ile davanın kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasası"nın 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile kalan 1,50 TL harç giderinin davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı yargılama gideri olan 39,40 TL"nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.