Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2021/82
Karar No: 2021/666
Karar Tarihi: 24.02.2021

Danıştay 13. Daire 2021/82 Esas 2021/666 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/82
Karar No:2021/666

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... ili, Merkez ilçesi, ... Köyü, … ada, … parsel sayılı yerde bulunan ve mülkiyeti Hazineye ait olan 96,11 m² yüzölçümlü taşınmazın, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca satışı için 30/09/2020 tarihinde yapılan ihalenin iptaline ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; uyuşmazlık konusu ihalenin 272.000,00-TL ile en yüksek teklifi veren davacının üzerine bırakıldığı, ancak ihalenin ita amirince iptal edildiğinin ... Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün … tarihli ve … sayılı işlemiyle davacıya bildirildiği, davacı tarafından 23/10/2020 tarihli dilekçeyle bu karara yapılan itirazın … tarihli ve … sayılı işlemle reddedilmesi üzerine 24/11/2020 tarihinde kayda giren dilekçeyle bakılan davanın açıldığı, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu, ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarda dava açma süresinin 30 gün olarak belirlendiği, 2577 sayılı Kanun'un "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesi hükümlerinin ivedi yargılama usulünde uygulanamayacağı, bu durumda, dava konusu ihalenin iptaline dair işlemin, en geç davacı tarafından idareye itirazın yapıldığı 23/10/2020 tarihinde öğrenildiğinin anlaşılması karşısında, işlemin öğrenildiği 23/10/2020 tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde en geç 23/11/2020 (Pazartesi) tarihinde dava açılması gerektiğinden, bu süre geçirildikten sonra 24/11/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yönündeki kararın hukuka aykırı olduğu, iptali istenilen işlemin tarafına yazılı olarak 27/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren 30 günlük yasal süre içerisinde davanın açıldığı, dava konusu işlemde itiraz yollarının belirtilmediği, bu nedenle aydınlatılma ve dinlenme hakkının da ihlâl edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, ihalenin iptaline ilişkin kararın 15/10/2020 tarihli yazı ile davacıya tebliğ edilmek üzere posta yoluyla gönderildiği, davacının 23/10/2020 tarihli dilekçe ile "ihalenin iptal kararının gözden geçirilerek, düzeltilmesini" talep ettiği, söz konusu talebin 28/10/2020 tarihinde reddedildiği, mahkeme kararının usul hükümlerine uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
... ili, Merkez ilçesi, ... Köyü, … ada, … parsel sayılı yerde bulunan ve mülkiyeti Hazineye ait olan 96,11 m² yüzölçümlü taşınmazın, 2886 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca satışı için 30/09/2020 tarihinde ihale yapıldığı, ihaleye toplam üç isteklinin katıldığı, N.D. isimli isteklinin geçici teminat bedelini yatırdığına ilişkin belgeleri ibraz edememesi üzerine ihale dışı bırakıldığı, ihaleye davacı ve diğer bir istekli ile devam edildiği ve ihalede en yüksek teklifin davacı tarafından verildiği, aktarılan süreç neticesinde ihale dışı bırakılan N.D. tarafından ihale sonucuna itirazda bulunulması nedeniyle ihalenin onaylanmadığı ve Bakanlıktan görüş talep edildiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı yazısı ile rekabetin sağlanmasını teminen söz konusu satış ihalesinin onaylanmayarak tekrar ihaleye çıkarılması yönünde görüş bildirildiği, bunun üzerine davalı idare tarafından ihalenin iptali ve tekrar ihale yapılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin tesis edildiği, ihalenin iptaline ilişkin kararın … tarih ve … sayılı işlem ile davacıya bildirildiği ve 27/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Davacı tarafından davalı idareye sunulan 23/10/2020 tarihli dilekçe ile, ihalenin iptalini gerektirecek hiçbir hukuki gerekçenin mevcut olmadığı belirtilerek komisyon kararının gözden geçirilmesinin talep edildiği, davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemi ile davacının itirazının reddedildiği, bunun üzerine 24/11/2020 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; "Yargı yolu" başlıklı 125. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, ikinci fıkrasının (a) bendinde, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başladığı; aynı Kanun'a 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı; 2. fıkrasının (a) bendinde, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu; (b) bendinde ise, ivedi yargılama usulünde Kanun'un 11. maddesinin uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun "Kesinleşen ihale kararlarının bildirilmesi" başlıklı 32. maddesinde ise, ihale kararlarının ita amirince iptal edilmesi hâlinde durumun istekliye engeç 5 iş günü içinde, imzası alınmak suretiyle bildirileceği veya iadeli taahhütlü mektupla tebligat adresine postalanacağı kural altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan kuralların değerlendirilmesinden, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu, bu usûle tâbi olan uyuşmazlıklarda dava açma süresinin otuz gün olduğu ve dava açılmadan önce idarî işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması istemiyle 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında yapılacak bir başvurunun işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 125. ve 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesinde, özel kanunlarında aksine bir hüküm bulunmadıkça, idarî işlemlerde dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı kurala bağlanmak suretiyle, dava açma süresinin başlamasında "yazılı bildirim"in esas alınması öngörülmüş olup, hak arama özgürlüğünün kullanılması bakımından ilgililerin bireysel nitelikteki işlemlere karşı, bu işlemlerin kendilerine yazılı olarak bildirildiği tarihten itibaren yasal süre içerisinde dava açabilecekleri kuşkusuzdur. Başka bir anlatımla, belirtilen kural ile idari işlemlerin idare tarafından ilgililere açık ve anlaşılır bir biçimde duyurulması ve bu işlemlere karşı idarî yollara veya dava yoluna başvurulmasına imkân sağlanması amaçlanmaktadır.
Bu aşamada, bir temel hak ve hürriyet olan idarî dava açma hakkının yasada belirtilen süreye ve bu sürenin de yazılı bildirime bağlanması karşısında, dava açma hakkının kullanımına başlangıç alınan yazılı bildirimin niteliğinin irdelenmesi, yazılı bildirimin hangi şartlarda gerçekleştiğinin tespiti gerekmektedir.
Yazılı bildirim esasının Anayasal kural olarak düzenlenmesinin temel amacı, idarî işlemler karşısında kişilerin hak ve çıkarlarının yargısal yolla korunması, bunun sağlanması için de dava açma hakkının kullanılmasının anayasal güvence altına alınmasıdır. Yazılı bildirim, özellikle kişilerin menfaatlerini ihlâl eden idarî işlemlere karşı dava açma hakkının kullanılmasında ortaya çıkmaktadır.
1961 Anayasası'nın 1488 sayılı Kanunla değişik 114. maddesinin üçüncü fıkrasında, "İdarenin işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süre aşımı, yazılı bildirim tarihinden başlar." kuralı yer almış; (mülga) 521 sayılı Danıştay Kanunu'nun 67. maddesinde ise bu husus, "Danıştayda idari dava açma süresi, her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren, kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hâllerde, doksan gündür." denilmek suretiyle ifade edilmiştir. 3546 sayılı mülga Devlet Şûrası Kanunu'nun 32. maddesine göre, dava açma süresinin işlemeye başlaması için yazılı bir bildirim bulunmasına zaruret yoktu. İşlemlerin sözlü olarak bildirilmesi -tefhim-, yahut idarî eylemleri öğrenme -ıttıla- sürenin işlemeye başlaması için yeterli idi. 3546 sayılı Kanunda yer alan esasın değiştirilmesinin sebebi, Anayasa'nın 114. maddesinin gerekçesinde, "idarî eylem ve işlemlerden dolayı, hak ve menfaatleri muhtel olanların idarî yargı mercilerine başvurmalarında uygulanacak sürelerin başlangıcının tespiti bakımından başlangıcın kesin olarak tayin edilmesi istenmiştir. Şüphesiz ki burada bahis konusu edilen işlemler, idarenin ferdî tasarruflarıdır. Genel tanzimi ifade eden tüzük ve yönetmelik gibi idare tasarrufları için esasen belirli yayın usulleri kabul edilmiştir." şeklinde açıklanmaktadır. (ÇIRAKMAN Erol, "İdari Davalarda Süre", İdare Hukuku ve İdari Yargı İle İlgili İncelemeler I, Danıştay Tasnif ve Yayın Bürosu Yayınları, 1976, Ankara, s.196). 1961 Anayasası'nın 114. maddesinde düzenlenen söz konusu kurala, 1982 Anayasası'nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasında aynı şekilde yer verildiği; mülga 521 sayılı Danıştay Kanunu'nun 67. maddesinde yer alan dava açma süresinin başlangıcında yazılı bildirimin esas alınması yönündeki ilkenin de 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesine aktarılarak korunduğu görülmektedir.
Dava açma süresinin başladığının kabulü için, yazılı bildirimin ilgiliye, yetkili makamlarca usulüne uygun şekilde yapılması gerekir. Danıştay'da görülmekte olan bir davada, idare temsilcisinin duruşma sırasında başka bir işleme ilişkin yazıyı ibraz etmesi ve verilen kararda bu işlemden bahsedilmiş olmasını, Danıştay, muteber bir "yazılı bildirim" niteliğinde görmeyerek, bu kararın tebliğ tarihinin dava açma süresine başlangıç sayılamayacağına karar vermiştir (DDK, 08/10/1971 tarih ve E:1971/254, K:1971/825 sayılı karar). Sözü edilen kararda, "Anayasanın 114. maddesinde idarenin işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süre aşımının yazılı bildirim tarihinden başlayacağı, 521 sayılı Danıştay Kanunu'nun bu hükme uygun olarak sevkedilen 67. maddesinde de Danıştay'da idarî dava açma süresinin her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren 90 gün olduğu kurala bağlanmıştır. Bu hükümlere göre idarî dava açma süresine başlangıç olacak yazılı bildirimin, yetkili makamlarca ve karar ve işlemin açıklanması suretiyle yapılması gereklidir. Bundan başka Danıştay Kanunu'nun 63. maddesindeki, dava dilekçelerine kararın aslının veya tasdikli örneğinin ekleneceğine dair hüküm de bu görüşü doğrulamaktadır." ifadelerine yer verilmiştir (Çırakman, age, s.197). Mülga 521 sayılı Danıştay Kanunu'nun 63. maddesinde yer alan dava dilekçelerine kararın aslının veya tasdikli örneğinin ekleneceğine dair kuralın da 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine aynen aktarılarak korunduğu görülmektedir.
Düzenleyici işlemler dışında kalan bireysel nitelikteki idarî işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlaması için öncelikle usulüne uygun bir yazılı bildirimin varlığı ve dava açma sürelerinin hesabında idarî işlemin ilgilisine tebliğ edildiği tarihin esas alınması gerekmekle birlikte; idarece tesis edilen işlemin doğrudan tarafı olmayan ve bu nedenle kendisine yazılı bildirim yapılması zorunluluğu bulunmayan kişilerin açacakları davalarda, bu kişilerin idarî işlemi öğrenme tarihinin belirlenebildiği durumlarda, yazılı bildirim tarihi yerine geçmek üzere öğrenme tarihinin esas alınması gerektiği Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmektedir. Ancak, bu istisnai durumun kabulü ile bilgi edinmenin dava açma süresine başlangıç alınması da, idarî işlemin niteliği ve doğurduğu hukukî sonuç itibarıyla davacılar tarafından öğrenildiğinin kanıtlanması şartına bağlı olup, bu şartın gerçekleşip gerçekleşmediğinin açılan idarî davada idarî yargı merciince değerlendirilerek karara bağlanması gerekmektedir.
Bu itibarla, 2886 sayılı Kanun'da yer alan ihalenin iptaline ilişkin işlemin istekliye imza karşılığında veya iadeli taahhütlü posta yoluyla bildirilmesi gerektiğine ilişkin kuralda dikkate alındığında, ihalenin iptaline ilişkin "bireysel nitelikteki" işlemin iptali istemiyle açılan bu davada, dava açma süresi bakımından uygulanacak kuralın 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi olduğu ve dava açma süresinin başlangıcı bakımından işlemin muhatabına yazılı olarak bildirildiği tarihin esas alınması gerektiği açıktır.
Nitekim Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine verilen 07/11/2013 tarih ve 2012/660 Başvuru No.lu kararda, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde açılan bir davada yazılı bildirim tarihi yerine işlemin davacı tarafından öğrenildiği kabul edilen tarihin esas alınması suretiyle verilen davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin karar nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkının ihlâl edildiği sonucuna varılmıştır. Söz konusu kararda, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 40. maddesinde dava açma süresinin her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren altmış gün olduğunun kurala bağlandığı belirtildikten sonra "Mahkemeye erişim hakkının kullanılması idarî işlemler açısından kanunda belirtilen süreye ve bu sürenin de yazılı bildirime bağlanması karşısında, AYİM’in kanunen başvurucuya tebliğ edilmeyen ve başvurucu açısından yerine getirme yükümlülüğü doğurmayan atama işlemine yönelik dava açma süresini, uyuşmazlık konusu açık kuralı göz ardı ederek, başvurucunun atama işlemini öğrendiği tarih olarak esas alması ve davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar vermesi, başvurucunun idarî işleme yönelik iddialarının esasının mahkemece incelenmesine engel olmuştur... Başvuru konusu olayda dava açma süresinin başlangıcına ilişkin açık bir kanun hükmü vardır. Bu hükme verilecek olağan anlam bellidir ve başvurucu buna göre kendisine muamele edileceğini beklemektedir. Ancak derece mahkemesi, açık olan kanun hükmüne olağanın dışında farklı bir anlam verip buna göre uygulama yapmıştır..... Buna göre derece mahkemesinin yorumu öngörülemez niteliktedir. Sonuç olarak, başvurucunun açık kanun hükmüne verilebilecek olağan anlama göre süresinde açtığı dava, bu başvurunun koşulları içinde derece mahkemesinin önceden öngörülemeyecek şekilde açık kanun hükmünü olağanın dışında ve oldukça esnek yorumlaması neticesinde reddedilmiş ve mahkemeye erişim hakkı ihlâl edilmiştir." şeklinde değerlendirmelere yer verilmiştir. (AYM Kararı, Kamil Koç Başvurusu, B. No: 2012/660, Karar tarihi: 07/11/2013, § 70,72-73)
Uyuşmazlıkta, ihalenin iptal edildiğini bildiren … tarih ve … sayılı işlemin davacıya posta yoluyla gönderildiği, davacı tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan bilgi ve belgeler incelendiğinde ise, söz konusu işlemin davacıya 27/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakta olup, davacının ihalenin iptaline ilişkin işlemin doğrudan tarafı olduğu ve yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde yazılı bildirimin mevcut olduğu hâllerde dava açma süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı dikkate alındığında, somut uyuşmazlık bakımından dava açma süresinin, ihalenin iptaline ilişkin işlemin davacıya tebliğ edildiği tarih olan 27/10/2020 tarihini izleyen günden itibaren başladığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin davacıya yazılı olarak bildirildiği tarih olan 27/10/2020 tarihini izleyen günden itibaren otuz günlük dava açma süresi içinde, 24/11/2020 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL temyiz yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 24/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi