Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/214
Karar No: 2021/1752
Karar Tarihi: 28.09.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/214 Esas 2021/1752 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/214
KARAR NO: 2021/1752
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2015/1030 Esas, 2018/1085 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 14.06.2011 tarihinde "Yurt Binası Projesi Asansör İşlerine" yönelik olarak sözleşme akdedildiğini, sözleşme çerçevesinde müvekkilinin, 4 adet asansörün projelendirmesi/ malzemenin ithal edilmesi, montajı ve çalışır halde teslimi işlerini 135.000,00 USD (KDV dahil hariç) bedel karşılığında üstlendiğini, sonradan müvekkili yetkilileri ile davalı yetkililerinin 04.03.2014 tarihinde bir araya gelerek Ek Protokol akdettiklerini ve sözleşme kapsamındaki 4 adet asansörden 2 tanesinin sözleşme kapsamından çıkarılması için mutabık kaldıklarını, müvekkilinin, söz konusu asansörlerin montajını tamamladığını, sözleşme şartlarına uygun çalışır vaziyette davalıya teslim ettiğini, davalı şirketin ise müvekkilinin sözleşme konusu asansörler dolayısıyla 32.270,20 USD bakiye iş bedelini ödemediğini, bu nedenle davalı şirket aleyhine; İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyası ile 1 adet fatura kapsamında icra takibi başlattıklarını, ancak davalının borca ve yetkiye itiraz edilmesi üzerine takibe yetkili icra dairesi olan İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasında devam edildiğini, takibe davalı haksız olarak itiraz ettiğinden takibin durdurulduğunu, davalının borca itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek, davalının itirazın iptali ve borç miktarının %20 fazlası ile ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya süresinde cevap vermemiş, davalı vekilince sonradan sunulan beyan dilekçesiyle, sözleşmelerin akdedilmesinden sonra iş yapılan yerin Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Yurdu olması ve bu yerin teşvik kapsamına girmesi sebebiyle müvekkilinin devreden çıktığı ve ana işveren (yatırımcı) ... A.Ş. ile davacı şirketin işin tarafı oldukları, davacı tarafa yapıldığı belirtilen ödemelerin müvekkili tarafından değil teşvik sebebiyle işin asıl tarafı olan ... A.Ş. tarafından yapıldığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, taraflar arasında davacı tarafça 2 adet asansörün yapılıp teslim edildiği hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmelerin akdedilmesinden sonra iş yapılan yer olan Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Yurdu'nun teşvik kapsamına girmesi nedeniyle davalı şirketin devreden çıkarak ... A.Ş'nin sözleşmenin tarafı haline gelip gelmediği noktasında toplandığı, TBK'nın borç ilişkilerinde taraf değişikliğine ilişkin maddelerinde davalının savunmasında işaret ettiği gibi alacaklının rızası veya bilgisi olmadan borçlu sıfatında taraf değişikliğine kendiliğinden yol açabilecek bir düzenleme bulunmadığı, alacaklının bilgisi veya rızası dışında borçlu tarafın sıfatının değişmesi mümkün olmayıp, borcun dış üstlenilmesi kurumu çerçevesinde alacaklı ile kurulmuş olan dış üstlenme sözleşmesinin de dosyaya sunulmadığı, yatırımcı ... A.Ş.'nin, alacaklının bilgisi veya rızası dışında davalı ... Ltd. Şti'nin borçlu sıfatını dışlayacak biçimde, borçlu sıfatını haiz olmasına ilişkin, sözleşmede taraflarca bir düzenlemeye yer verilmediği gibi davalının savunmasına temel teşkil eden, teşvike ilişkin mevzuatta da özel bir düzenlemenin mevcut olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile; davalının İstanbul Anadolu ...İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu alacak likit olmakla, 32.270,20 USD alacağın takip tarihindeki TL karşılığı olan 83.457,19 TL alacağın % 20'si oranındaki 16.691,43 TL inkar tazminatının davacı lehine davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, dava konusu işin asıl tarafının dava dışı ... A.Ş. olup, müvekkili şirketin ünvanından da anlaşılacağı üzere sadece dava konusu işi bu şirket adına yürüten, proje yönetimi yapan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin bu şirket namına projeyi takip ettiğini, davacı şirket ile bazı işlemler yaptığını ve ... A.Ş. adına dava konusu asansör işlerine ilişkin sözleşmeyi imzaladığını, ... A.Ş.'nin mali olarak batık vaziyette olup, asansör yapım işinden kalan bakiye alacağını alamayan davacı şirketin, nerden ne kurtarırsam mantığı ile kötü niyetle müvekkili şirketten bakiye alacağını alma peşine düştüğünü, müvekkili şirketin ünvanın ... Ltd. Şti. Olup, unvanından da açık olduğu üzere dava konusu olan Üniversite yurt işini yapamayacağını, zira bu iş inşaat işi olup, müvekkil şirketin İTO kaydında iştigal alanı ve konu kısmında inşaat işi olmadığından yasal olarak bu işi yapamayacağını, müvekkili şirketin faaliyetinin hiçbir döneminde böyle büyük ölçekte bir iş yapmadığını, mali ve ekonomik gücünün hiçbir zaman bu düzeyde işi yapacak boyutta olmadığını, bu ölçekte büyük bir işin müvekkilince yapılmasını iddia etmenin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etiğini, dava konusu işe ilişkin olarak Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın yatırım teşvik belgesi ve yine Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın B.02.1.HZN.0.12.01.00-401.01 sayılı, 23.06.2011 tarihli ve 34064 numaralı Turizm teşvik belgesinin müvekkili şirket adına değil, aksine müvekkilinin adına iş takibi (Proje yönetimi) yaptığı, dava dışı ve dava konusu işin asıl tarafı olan ... A.Ş adına düzenlenmesinin ve devlet tarafından bu şekilde verilmesinin bu işin tarafının müvekkili şirket olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan 04.03.2014 tarihli EK PROTOKOL’ün en sonunda “ NOT:Bu ek protokol çetimn ... Bulvarı ....cad ... A ÖVEÇLER/ANKARA adresinde faaliyet gösteren ... ... numarası ile Başkent vergi dairesinde kayıtlı ... A.Ş adına imzalanmıştır” dendiğini, ayrıca bu ek protokolün bahse konu asıl sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğunun da bu ek protokolde yazıldığını, buna göre hem asıl sözleşme, hem de ek protokolün ... A.Ş adına müvekkilince imzalandığının ve müvekkilinin işin tarafı olmadığının açık olduğunu, "BORCUN DIŞ ÜSTLENİLMESİ" kavramının bu dava ile ilgisi olmadığını, dava dışı ve işin asıl tarafı olan ... A.Ş.'nin davaya dahil edilmesi, yada defterlerinin dosyaya alınıp incelenmesi talepleri hakkında bir karar dahi verilmediğini, bu defterler incelendiğinde savunmalarının doğrulanacağını belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeronun taşeronu, davalı ise taşerondur. Dava, "Yurt Binası Projesi Asansör İşlerine" ilişkin eser sözlemesine dayalı olarak bakiye iş bedeli için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı ile davalı arasında imzalanan 14/06/2011 tarihli "Yurt Binası Projesi Asansör İşlerine" ilişkin sözleşmeye göre, davacı şirket davalı şirketin yapımını üstlendiği Yurt Binası Projesinde yer olacak 4 adet asansörün projelendirmesi, tüm malzemesinin paket olarak ithal edilmesi, montajı ve çalışır halde teslimi işlerini 135.000,00 USD (KDV dahil hariç) bedel karşılığında üstlenmiştir. Sonradan taraflar arasında imzalanan 04.03.2014 tarihli (iş veren yazısının altında 10/03/2014 yazmaktadır) Ek Protokol ile sözleşme kapsamındaki 4 adet asansörden 2 tanesinin sözleşme kapsamından çıkarılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince de belirlendiği üzere, taraflar arasında davacı tarafça 2 adet asansörün yapılıp teslim edildiği hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşmelerin davalı tarafça aslında dava dışı asıl yüklenici ... A.Ş. adına imzalanıp imzalanmadığına, sözleşmenin akdedilmesinden sonra iş yapılan yer olan Balıkesir Üniversitesi Öğrenci Yurdu'nun teşvik kapsamına girmesi nedeniyle davalı şirketin devreden çıkarak ... Tic. A.Ş'nin sözleşmenin tarafı haline gelip gelmediğine, bu kapsamda davacının davalıya husumet yöneltilip yöneltemeyeceğine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 14/06/2011 tarihli sözleşme içeriği incelendiğinde, davalı şirketin açık ve net bir şekilde "iş veren" olarak, davacı şirketin ise yüklenici olarak belirtildikleri, sözleşmenin herhangi bir yerinde davalı şirketin bu sözleşmeyi dava dışı asıl yüklenici şirket adına imzaladığına dair ifade bulunmadığı görülmektedir. Dosyaya davalı şirketin o tarih itibariyle dava dışı asıl yüklenici şirketi temsil ettiğine dair bir belge de sunulmamıştır. Her ne kadar taraflar arasında sonradan imzalanan 04/03/2014 tarihli ek protokolün altında, söz konusu ek protokolün asıl yüklenici şirket adına imzalandığı not düşülmüş ise de, davalı tarafça bu kapsamda bir temsil yetkisi olduğuna dair belge de dosyaya sunulmamıştır. Kaldı ki sadece ek protokolün altında böyle bir notun yazılı olması asıl sözleşmeye bir etki etmeyecektir. Zira ek protokolde sadece asıl sözleşmeye konu 4 adet asansör 2 adede indirilmiş olup, başkaca hiçbir değişikliğe gidilmemiştir. Taraflar arasındaki hak ve yükümlülüklerin belirlendiği asıl belge 14/06/2011 tarihli sözleşme olup, bu sözleşmede davalının sözleşmeyi dava dışı asıl yüklenici adına imzaladığına dair hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Gerek asıl gereksi ek sözleşme davalı şirketin kaşesi kullanılarak imzalanmış olup, dava dışı asıl yüklenici şirketin kaşesi bulunmamaktadır. Dava dışı asıl yüklenici şirketin davalının borcuna mahsuben davacıya birtakım ödemlerde bulunması tek başına o şirketi davacı ve davalı arasındaki sözleşmenin tarafı haline getirmeye yeterli değildir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü, davalı şirketin unvanından da sözleşmeye konu işi yapamayacağının anlaşıldığı, daha önce böyle büyük ölçekte bir iş yapmadığı, mali ve ekonomik gücünün böyle bir işe yetmeyeceği yönündeki istinaf itirazları da, davalının bir ticari şirket olması göz önünde bulundurulduğunda yerinde değildir. TBK'nın borç ilişkilerinde taraf değişikliğine ilişkin maddelerinde davalının savunmasında işaret ettiği gibi alacaklının rızası veya bilgisi olmadan borçlu sıfatında taraf değişikliğine kendiliğinden yol açabilecek bir düzenleme bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince de bu gerekçeler doğrultusunda, davalı tarafın husumet itirazlarının yerinde görülmemesi usul ve yasaya uygun olmuştur. İstinaf dilekçesinde hükmedilen bedele, hesap yöntemine ve icra inkar tazminatına yönelik bir istinaf itirazı ileri sürülmediğinden bu yönlerden Dairemizce ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 25/10/2018 tarih ve 2015/1030 Esas, 2018/1085 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 5.700,96 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.380,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.320,12 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 28/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi