Abaküs Yazılım
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2744
Karar No: 2021/1479
Karar Tarihi: 29.09.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2744 Esas 2021/1479 Karar Sayılı İlamı

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
....

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : ....... (...)
KATİP : ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2018
ESAS-KARAR NO :....
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
YAZILDIĞI TARİH : 28/10/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedildiğini, diğer davalının ise sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, 25.05.2011 tarihinde 5 yıllık akdedilen sözleşmenin yürürlüğü sırasında 01.11.2013 ve 24.02.2014 tarihlerinde asgari alım taahhüdünün yerine getirilmesi gerektiği yönünde ihtarname keşide edildiğini, akabinde müvekkili şirket ile davalı arasında 2015 tarihinde yürürlüğe gireceği kararlaştırılan yeni bir akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedildiğini, davalı tarafından 30.01.2014 tarihli fesih ihbarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, feshin haksız olduğunu beyanla fazlaya dair haklarını saklı tutarak kar mahrumiyetinden ötürü 5.000,00.-TL, cezai şart nedeni ile 5.000,00.-TL’nin temerrüt tarihi olan 24.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili, davanın belirsiz alacak ya da kısmı dava olarak açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, alacak miktarının açıkça belirli olduğunu, sözleşmenin devamı sırasında davacı tarafından müvekkiline ihtarname çekilerek faaliyet gösterilen istasyona kurumsal kimlik kurulumu masraflarının talep edildiğini, müvekkili tarafından ...’nın 1240 sayılı kararı ile bu masraflardan davacının sorumlu olduğunu, davacının cezai şart talebinin ise TBK’nın 179. maddesine aykırı olduğunu, dönemsel ifayı içeren sözleşmelerde dönem sonunda hak edilen cezai şartın çekince konulmadan veya ihtar yapılmadan ifanın kabul edilmesi halinde cezai şart isteminden vazgeçmiş sayılacağını, yine cezai şart talebinin fahiş olması halinde de indirim yapılabileceğini, kar mahrumiyeti talebinin de TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğunu, ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, cezai şart talebinin haksız feshe dayandırıldığı ancak sözleşmenin 13. Maddesinde davacının haklı feshi halinde istenebilecek cezai şartın düzenlendiği, bayinin feshi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, ayrıca davalı bayiye gönderilen 01.11.2013 tarihli ihtarnamede ticari anlaşma ve çalışma koşullarının tek taraflı olarak değiştirileceği ibaresinin davalı bayi için belirsiz ve riskli bir durum yaratması nedeni ile feshin haklı olduğu, Yargıtay uygulamaları da dikkate alınarak sadece fesih tarihi itibari ile 3. Döneme ilişkin bir kar mahrumiyeti istenebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 21.573,23.-TL kar mahrumiyetinin 06.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan (davalı ... 100.000,00.-TL ile sınırlı olarak) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili, mahkemece sözleşmenin haklı nedenle feshinin kabul edilmesine karşın kar mahrumiyetine hükmedilmesinin ciddi bir çelişki olduğunu, ayrıca kar mahrumiyetinin makul süre kriteri dikkate alınarak hesaplanması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen taahhütnamenin 3.maddesi uyarınca mahkemenin cezai şart talebinin reddinin doğru olmadığını, sözleşmenin yorumlanmasında hata edildiğini, sözleşmenin 3. maddesinde yalnızca davacı tarafından fesih halinde cezai şart öngörülmediğini, sözleşmenin haklı nedenle feshedilmediğini, müvekkil tarafından keşide edilen 01.11.2013 tarihli ihtarnamenin karşı tarafı sözleşme ve taahhütnameye uygun hareket etmeye davet etmekten başka bir şey olmadığını, bu ihtarnameye karşın müvekkilince sözleşme koşullarında hiçbir şekilde tek taraflı değişikliğe gidilmediğini, iyiniyetli olarak bayinin açıkları ve edim eksiklikleri gözönünde tutularak davalı lehine yeni bir bayilik sözleşmesi imzalanması için taraflar arasında protokol akdedildiğini, sözleşme süresinin tamamı bakımından taahhüt edilen edim açığının kar mahrumiyeti olarak hesaplanması gerektiğini, davalının bundan sorumlu olduğunu beyanla istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, taralar arasındaki bayilik sözleşmesinin haklı nedenle fesih edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca göre cezai şart ve mahrumiyet zararlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesine dayalı olarak kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedilmiş olduğu hususu ihtilaflı değildir. Uyuşmazlık yukarıda da belirtildiği gibi davalı yan tarafından sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
Mahkemece davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığı değerlendirilmiş, haklı neden olarak da davacının davalı aleyhine keşide ettiği 01.11.2013 tarihli ihtarname içeriği gösterilmiştir. Sözkonusu ihtarname içeriğinde yer alan ticari anlaşma ve çalışma koşullarının tek taraflı olarak değiştirileceği ibaresinin davalı bayi için belirsiz ve riskli bir durum yaratması nedeni ile feshin haklı olduğunun mahkemece değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle ilk derece mahkemesinin gerekçesinin kendi içerisinde çeliştiği görülmektedir. Zira mahkemece bir yandan feshin haklı olduğu değerlendirilirken öte yandan ise davalı yan aleyhine kar mahrumiyetine hükmedilmiştir. Oysa feshin haklı olması halinde ifaya eklenen cezai şarta hükmedilmesi doğru değildir.
Feshin haklı olup olmadığı hususunda ise davacının davalı aleyhine keşide ettiği 01.11.2013 tarihli ihtarname içeriği incelendiğinde, sözkonusu ihtarname ile esasen davacı dağıtıcı şirketin davalı ile akdetmiş olduğu bayilik sözleşmesine uygun davranılmasına davet niteliğinde olduğu, asgari alım taahhüdüne uyulması gerektiği ve bu hususta açığın kapatılması için yeni bir mal alımı programı yapılması dahil seçenekler sunarak gerekli düzenlemenin yeniden yapılabileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Bunun yanında ihtarname içeriğinde yer alan ticari anlaşma ve çalışma koşullarının tek taraflı olarak değiştirileceği ibaresinin davalı bayi için belirsiz ve riskli bir durum yarattığının kabul edilmesi mümkün olmayıp basiretli bir tacir olan davalının sözleşme hükümlerinin tek yanlı olarak değiştirilemeyeceğini ve değiştirilesi halinde ise haklı fesih nedeninin ortaya çıkacağını bilmesi gerekmektedir.
Bu anlamda sözkonusu ihtarnamenin davalı bayii bakımından haklı fesih nedeni kabul edilmesi doğru olmadığı gibi taraflar arasında davalı bayiinin fesih ihtarnamesi olan 26.11.2013 tarihli ihtarnamesinden kısa süre sonra 11.2013 tarihli protokol imzalanmış ve asgari alım taahhüdünde aşağı yönde bir değişikliğe gidilmiş, ancak sözkonusu protokol icra edilememiştir.
Zira mahkemece görüşüne başvurulan 09.07.2016 tarihli bilirkişi incelemesinde feshin haksız olduğu da değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı bayii tarafından sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanmadığının kabulü ile sonucuna göre bilirkişi incelemesi yaptırılarak toplanan deliller kapsamında karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece açıklanan yönlerden delil toplanmamış, ayrıca toplanan deliller de açıklanan yönlerden karar yerinde tartışılmamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davalının cezai şart ve kar mahrumiyetinden sorumlu olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE
2-Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin... Karar sayılı ve 27/06/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.'nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara. İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK'nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 29/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan...


Üye...


Üye...


Katip...






NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi