Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19877
Karar No: 2015/4790

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/19877 Esas 2015/4790 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/19877 E.  ,  2015/4790 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-

    Davacı vekili; müvekkilinin desteği ..."in işleteni ve sürücüsü olduğu araçla tek taraflı olarak yaptığı kazada hayatını kaybettiğini, aracın davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortalı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı sigorta şirketi vekili, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; kazanın tek taraflı trafik kazası olması sebebiyle davada ceza zamanaşımının uygulanamayacağı, davanın kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    2918 sayılı KTK."nun 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
    2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, Ceza Kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)
    Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; olayda, aracın sürücüsü olan davacı murisi hayatını kaybetmiş, araçta yolcu olarak bulunan dava dışı Mustafa isimli şahıs da yaralanmıştır. Davaya konu kaza 10.4.2010 tarihinde gerçekleşmiş olup, davanın açılma tarihi ise 21.2.2013"dür. Bu durumda, ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK."nun 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıldır. Buna göre, davanın açıldığı tarihte uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24.3.2015 gününde üye ... ve üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Davacıların desteği ... "un 10.04.2010 tarihinde işleteni ve sürücüsü olduğu araçla kaza yapması, kendisiyle birlikte araçta yolcu olarak bulunan ..."in de yaralanması üzerine sürücünün vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kaldığını iddia eden ve sürücü mirasçıları olan davacılar tarafından aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesini düzenleyen davalı aleyhinde destekten yoksun kalma tazminatı davası açılmış,
    Davalı vekili süresinde zamanaşımı, yetki ve esas yönünden davanın reddini savunmuş,
    Yargılama sonucunda mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş,
    Kararın davacı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yazılı gerekçe ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    Sayın çoğunluğun, bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz.
    Eldeki tazminat davasının yasal dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası olup;
    Yasanın 109/1 maddesi "motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar."
    Yasanın 109/2 maddesi "dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı öngörmüş bulunursa bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmünü içermektedir.
    Yasanın 109/2 maddesi hükmü içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanabilmesi için;
    a-Tazminat istemine konu fiilin Türk Ceza Kanunu veya Özel Ceza Yasaları hükümlerine göre suç teşkil etmesi,
    b-Bu fiil için ceza yasasında daha uzun bir zamanaşımı süresinin öngörülmesi gerekir.
    Davacılar araç sürücüsü olan desteklerinin ölümü nedeniyle tazminat talep etmektedirler.
    Somut olayda, davalı sigorta şirketinin suç teşkil eden eylemlerinden söz edilmesi mümkün değildir.
    Tazminat istemine konu eylem, aracın sigorta ettireni ve sürücüsü olan davacıların desteğinin dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanma sonucu tamamen kendi kusuru ile kendi ölümüne sebebiyet verme şeklinde gerçekleşmiştir.
    Davacıların tazminat istemine konu eylemin faili de mağduru da davacıların desteğidir.
    Olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 2.maddesinde "1-Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği ve güvenlik tedbiri uygulanamayacağı kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamayacağı, 2-İdarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza konulamayacağı, 3-Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasından kıyas yapılamayacağı, suç ve ceza içeren hükümlerin kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamayacağı" öngörülmüştür.
    Anılan yasa hükmü aynı zamanda ceza hukukunun temel ilkelerinden olan "suçta ve cezada kanunilik ilkesi" olarak da adlandırılmaktadır.
    Ceza hukuku"nun genel prensiplerine göre suçun mağduru ve faili sıfatının aynı kişide içtima etmesi mümkün olmadığından desteğin "dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu tamamen kendi kusuru ile kendi ölümüne sebebiyet vermek" ten ibaret eylemi, destek ve davacılar yönünden olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve Özel Ceza Yasalarında suç olarak tanımlanmış bir eylem değildir.
    Desteğin eyleminin karşılığı ceza yasalarında düzenlenmemiştir. Mer"i 5237 sayılı TCK.2 maddesi açık hükmüne göre davacı desteğinin eylemi suç teşkil etmediğinden eldeki tazminat davasında 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde öngörülen uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanması mümkün değildir.
    Bu halde uyuşmazlıkta, davacıların tazminat istemine konu sürücü desteğin kendi ölümüne sebebiyet vermekten ibaret eylemi suç teşkil etmediğinden 2918 sayılı yasanın 109/1 maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımının uygulanması gerekir.
    Zararlandırıcı eylem 10.04.2010 tarihinde gerçekleşmiş, dava iki yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 21.02.2003 tarihinde açılmıştır.
    Davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kararın bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi