
Esas No: 2016/7988
Karar No: 2021/1258
Karar Tarihi: 25.02.2021
Danıştay 4. Daire 2016/7988 Esas 2021/1258 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/7988
Karar No : 2021/1258
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... İnşaat Nakliyat Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca re'sen tarh edilen 2010/1-3, 4-6, 7-9, 10-12 dönemleri geçici vergi ile kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; olayda, ihtilaflı dönemlerde davacının fatura aldığı mükellef hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitler, düzenlenen faturaların sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğunu ispatlamaya yeterli görülmediğinden alınan faturalarda yer alan katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyarlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Olayda, davacı şirket tarafından, 12/12/2014 tarihinde dava açıldığı, ancak 05 Eylül 2017 tarih ve 9401 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yer alan ilana göre, tasfiyesinin tamamlandığı gerekçesiyle davacı şirketin ticaret sicil kaydının silindiği hususu dikkate alındığında, 2577 sayılı Kanun'un 26/1. maddesine göre değerlendirme yapılmak suretiyle Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, "Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyası ile 05 Eylül 2017 tarih ve 9401 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin birlikte incelenmesinden, davanın açıldığı 12/12/2014 tarihinde davacının tüzel kişiliğinin bulunduğu, Bakırköy 37. Noterliğinden tasdikli, ... tarih ve ... sayılı genel kurul kararıyla tasfiyesinin tamamlandığı ve 28/08/2020 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının terkin edildiği hususunun ilan edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık, dava açılan tarihte tüzel kişiliği mevcut olsa da, dava hakkında karar verilmezden önce tüzel kişiliği sona eren davacı şirketin esasa ilişkin iddiaları dikkate alınarak, ihtilafın esası hakkında verilen Mahkeme kararının usul hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme" başlıklı 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ''ehliyet'' yönünden inceleneği, 15/1-b maddesinde, 14/3-c maddesinde yazılı eksikliğin dilekçelerde varlığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği, 14/6. maddesinde ise, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, idari yargıda "ehliyet" yalnızca davacı tarafın dava ehliyetine ilişkin olup, dava açma ehliyeti, sadece dava açılırken değil dava karara bağlanıncaya kadar aranmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 377. maddesinde, tarhiyatlara ve kesilen vergi cezalarına karşı kimlerin dava açabileceği, Türk Ticaret Kanununda ise sermaye şirketleri arasında sayılan anonim şirketlere ilişkin "sona erme" hallerinin vukuunda tüzel kişiliği de sona ereceğinden, bu hukuki durumun sonucu olarak tüzel kişiliği sona eren şirketin temsil edilmesi de mümkün olamayacaktır.
Şu halde, davanın açıldığı 12/05/2015 tarihinde tüzel kişiliği bulunan davacının, kararın verildiği 28/10/2015 tarihinde tüzel kişiliğinin bulunmadığı anlaşıldığından, bu aşamadan sonra hak ve borçlara muhatap olması ve dolayısıyla mahkemede temsil edilmesi hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece davanın karara bağlanmasından önce tüzel kişiliği sona eren ve buna bağlı olarak da dava açma ehliyeti kalmayan davacı şirket dilekçesinin Mahkemece, davacı şirketin ehliyetsizlik durumu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
