Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2017/2111
Karar No: 2021/729
Karar Tarihi: 01.03.2021

Danıştay 13. Daire 2017/2111 Esas 2021/729 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2017/2111
Karar No:2021/729

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİL
(DAVALI İDARE YANINDA) : … Radyo Televizyon A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1. …
2. …
3. … Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.
4. … Televizyon ve Radyo Yayıncılık A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, … logosuyla yayın yapan … Radyo Televizyon A.Ş. unvanlı kuruluşun 29/09/2015 tarihinde yayınlanan "…" adlı programında kişilik haklarını ve yayıncılık etik ilkelerini ihlâl eden nitelikte sistemli ve kasıtlı olumsuz yayın yapıldığı ileri sürülerek yayıncı kuruluşa yaptırım uygulanması için yapılan başvurunun, idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığı belirtilerek reddine ilişkin … tarih ve … sayılı toplantıda alınan … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; ifade özgürlüğünün, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenilmeye değer bulunmayan haber ve düşünceler için değil, devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulandığında demokratik toplum düzeninin ve çoğulculuğun sağlanmasına hizmet edebileceği, eleştirinin kaynağını ifade özgürlüğünden aldığı ve doğası gereği sert, kırıcı ve incitici olabileceği; dava konusu olayda, davalı idare tarafından dava dosyasına sunulan söz konusu yayına ilişkin görüntülerin incelenmesinden, davacılar hakkında sert sayılabilecek nitelikteki ifadelere yer verildiği, bir takım olgular (davacıların sahibi bulunduğu yayın kuruluşlarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) propagandası yapıldığı, PKK tarafından katledilen kamu görevlileri ve sivillerin haber olarak yansıtılmaması, davacılardan … tarafından sunulan bir programda …'a sorulan veya sorulmayan sorular, ekranda bekletilen KJ'ler vs.) üzerinden eleştirilerin beyan edildiği, davacıların kamuoyu tarafından bilinen kişiler olduğu ve bu bağlamda yapılan eleştiriler sert olsa dahi bu tür eleştirilere katlanılması gerektiği, belirli olgular üzerinden yapılan dehşet verici eleştiri ve yayınların da haber verme ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği göz önüne alındığında dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu Kurul kararı hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce; davalı idare tarafından dosyaya sunulan programa ilşkin CD kaydının izlenmesi ve dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, program genelinde … ve medyasına yönelik basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kapsamında meşru görülebilecek eleştirel ifadelerin yanı sıra, kanıtı olmayan suçlayıcı ifadelerin de kullanıldığı, özellikle programda kullanılan, "...... bu ülke için milli güvenlik sorunudur", "hepsinden büyük bir sorun", "17-25 Aralık'ta yargı darbesine destek verdiği için konuştuk ...'ı, yani açıkça bir darbe girişimine destek sunduğu için (...), bu kez terörün arkasında bu çok ciddi bir problem olduğu için konuşuyoruz.", "ondan önce DHKP-C terörü dolayısıyla", "sorun şu, yani terörü meşrulaştırdığı için sadece terörü meşrulaştırdığı için değil de teröre destek verdiği için biz konuşmaya başladık.", "...'ın kartel medyasının arkasında NATO var. (...) 3. Dünya ülkelerini idare ettiği gladyo yapılanması var, bir onlar var arkasında başka izahı yok.", "Şu açık bir şey yani …'i ölüme gönderen manşeti atan … Gazetesi'dir. …'yı sürgünde ölüme götüren … manşetidir, yani bu ülkede aydınlara, sanatçılara, Kürtlere, Türklere işlemediği bir insanlık suçu kalmamış bunun, yani bir medya kuruluşu değil bu bir vesayet mekanizması.", "...... ölümle tehdit ediyor...", "...teröre destek veriyorsunuz açık ve aleni bir şey bu, bunu artık bu kadar yalancılık, bu kadar ikiyüzlülük, bu kadar çifte standart olabilir mi? Bütün kanallarında canlı bağlantı bir projeyi PKK'ya katılmış birini cici kız diye getirip bütün topluma anlattılar, bakın bunlara zulüm yapıldı, bunlara haksızlık yapıldı", "...ey ... sen teröre destek veriyorsun", "Türkiye'nin en az PKK terörü kadar önemli diğer bir sorunu ...'dır, milli güvenlik meselesidir." ifadelerinin, sunucu ve konuklar tarafından ... ve sahibi bulunduğu … Gazetesi hakkında kanıtı olmayan, suçlayıcı ve küçültücü nitelikte olduğu ve defalarca tekrarlandığı hususları dikkate alındığında, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (c), (ç), (ı), (i) ve (j) bentlerine aykırı yayın yapıldığı ve bu durumun basın ve ifade özgürlüğünün ulusal ve milletlerarası hukuktan kaynaklanan sınırlarını aştığı, bu durumda, davalı idarece söz konusu programda kullanılan ifade ve sözlerin, belirtilen çerçevede değerlendirilmek suretiyle 6112 sayılı Kanun'un 32. maddesi uyarınca cezai bir işlem tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Bölge İdare Mahkemesi'nce, idarelerinin belli bir yönde işlem tesis etmeye icbar edilerek idari işlem niteliğinde hüküm kurulduğu, dava konusu işlemin icrai niteliğinin bulunmadığı, ayrıca, davacıların menfaatini ihlâl eden bir durumun söz konusu olmadığı, diğer taraftan davanın süresinde açılmadığı, dava konusu Kurul kararının icrai bir işlem olmaması nedeniyle taraflara tebliğ edilmediği, davacılar tarafından işlemin haricen öğrenildiğinin belirtildiği, ancak işlemden nasıl haberdar olunduğunun belirtilmediği, bu kapsamda davanın usul yönünden reddi gerektiği, öte yandan, davanın idari yaptırım uygulanması istenen yayıncı kuruluşa ihbar edilmemesinin de hukuka aykırı olduğu, dava konusu programda ...'a ve ... ismi üzerinden şahsına ait medya organlarına yönelik olarak küçültücü, aşağılayıcı ve hakaret edici nitelikte ifadelerin kullanılmadığı, fakat bazı yorum, eleştiri ve iddialara yer verildiği, bunların ise ifade özürlüğünün bir gereği olarak basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda dava konusu Kurul kararının hukuka uygun olarak tesis edildiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından, dava konusu programda yer alan, kanıtı olmayan suçlayıcı ve küçültücü ifadelerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi ile koruma altına alınan ifade özgürlüğü kapsamında korunmasının mümkün olmadığı, haklarında, toplum arasında olumsuz kanaat oluşturmak üzere, kasıtlı bir şekilde algı operasyonu yapıldığı, bu kapsamda ilgili yayın kuruluşu hakkında davalı idareye yapılan başvuru üzerine, 6112 sayılı Kanun çerçevesinde işlem tesis edilmesi gerekirken aksi yöndeki dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Davacılardan ..., … Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. ve … Televizyon ve Radyo Yayıncılık A.Ş. davadan feragat ettiğinden, bu davacılar yönünden davadan feragat hakkında karar verilebilmesini teminen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 310. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca dosyanın Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilmesi; davacı … yönünden ise temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bu kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davacılardan ..., … Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. ve … Televizyon ve Radyo Yayıncılık A.Ş. yönünden yapılan incelemede;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK), feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğini kurala bağlayan 310. maddesine, 28/07/2020 tarih ve 31199 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle birinci fıkradan sonra gelmek üzere iki yeni fıkra eklenmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasında, "Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir." kuralına yer verilmiştir.
Değişikliğe ilişkin gerekçede, "Maddeye eklenen üçüncü fıkrada ise, feragat veya kabulün dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılması hâlinde Yargıtay’ın temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye göndermesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır. Düzenlemeyle, mevcut hükümden kaynaklanan ve feragat veya kabulün hükmün verilmesinden sonra gerçekleşmesi hâlinde yapılan farklı uygulamaların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca Yargıtay’ın, davaya son veren taraf işlemleri olan feragat ve kabulün kanun yolu süresi içinde yapılması hâlinde, hükmü veren mahkemenin davadan el çekmiş olması sebebiyle dava hakkında bir karar veremeyeceği, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesi gerektiği şeklindeki içtihadı ile feragat veya kabulün dosya Yargıtay’da iken yapılması hâlinde kararın bozularak gerekli kararın verilmesi için dosyanın hükmü veren mahkemeye gönderilmesi yönündeki içtihadından kaynaklanan usul ekonomisine aykırılığın da önüne geçilmesi hedeflenmektedir." açıklaması yer almıştır.
Bu durumda, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra davadan feragat edilmesi hâlinde, temyiz incelemesi yapılmaksızın dosyanın feragat hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir.
Davacılar vekili Av. … tarafından, … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı sonrasında verilen ve ... İdare Mahkemesi kaydına giren 12/04/2018 tarihli dilekçe ile ..., … Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. ve … Televizyon ve Radyo Yayıncılık A.Ş.'nin davadan feragat ettikleri bildirildiğinden, anılan dilekçe uyarınca Bölge İdare Mahkemesince, bu davacılar yönünden davadan feragat talebi değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
… logosuyla yayın yapan … Radyo Televizyon A.Ş. unvanlı kuruluşun 29/09/2015 tarihinde yayınlanan "…" adlı programında, kişilik haklarını ihlâl eden nitelikte sistemli ve kasıtlı olumsuz yayın yapıldığı ileri sürülerek yayıncı kuruluşa yaptırım uygulanması için davacılar tarafından yapılan başvurunun, idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığı belirtilerek reddine ilişkin … tarih ve … sayılı toplantıda alınan … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Kurul) kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dairemizin 11/05/2018 tarih ve E:2017/2111 sayılı ara kararı ile davacılar vekilinden, 12/04/2018 tarihinde ... İdare Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçe ile davadan feragat edildiği, ancak bu dilekçede davacı …'un adına yer verilmediği görüldüğünden bahisle, adı geçen davacının da davadan feragat edip etmediği hususunun sorulması üzerine, davacılar vekili tarafından sunulan 16/07/2018 tarihli dilekçe ile davanın … yönünden takip edildiği beyan edildiğinden, dava konusu Kurul kararı ile Bölge İdare Mahkemesi kararının …'a ilişkin kısmının incelenmesi gerekmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasında, "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."; "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. maddesinde, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."; "Basın hürriyeti" başlıklı 28. maddesinde, "Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasa'nın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır. ..." kuralı yer almaktadır.
Öte yandan Anayasa'nın 90. maddesinin beşinci fıkrasında, "...Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." kuralına yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "İfade özgürlüğü" başlıklı 10. maddesinde,
"1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.
2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir." kuralına yer verilmiştir.
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un "Yayın hizmeti ilkeleri" başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında, medya hizmet sağlayıcıların, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla bu fıkrada yer alan ilkelere uygun olarak sunacakları; aynı fıkranın (ç) bendi uyarınca ise, yayın hizmetlerinin, insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamayacağı, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremeyeceği kurala bağlanmış; anılan yayın ilkesinin ihlâli hâlinde uygulanacak idari yaptırım ise aynı Kanun'un 32. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Çatışan haklar arasındaki dengeye ilişkin olarak, başvurucunun Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında koruma altına alınan şeref ve itibar hakkı ile şikâyet konusu haberi yapan kişilerin Anayasa'nın 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğü ve bu özgürlükle bağlantılı olarak Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü arasında âdil bir dengenin gözetilip gözetilmediği değerlendirilmelidir.
Bu soyut bir değerlendirme olmayıp, çatışan haklar arasında dengeleme yapılabilmesi için mevcut olaya uygulanabilecek bazı kriterler belirlenmiştir. Haberin yayımlanma şartları ile haberin konusu, kullanılan ifadelerin türü, içeriği, şekli ve sonuçları da bu şartlar arasında sayılmıştır (Nilgün Halloran Başvurusu, B. No: 2012/1184, Karar tarihi: 16/07/2014, §27; Çetin Doğan Başvurusu (2), B. No: 2014/3494, Karar tarihi: 27/02/2019, §59-60). Kullanılan söz ve ifadelerin içinde geçtiği konuşmanın bütünü ile birlikte ve söylendiği bağlamdan kopartılmaksızın, olayın bütünselliği içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir (Nilgün Halloran Başvurusu, B. No: 2012/1184, Karar tarihi: 16/07/2014, §52; Durmuş Fikri Sağlar Başvurusu, B. No: 2015/2769, Karar tarihi: 30/05/2019, §25).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göre ifade özgürlüğü, demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardandır. Mahkeme, ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında ifade özgürlüğünün toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini teşkil ettiğini belirtmektedir (Lingens v. Avusturya, B. No: 9815/82, Karar tarihi: 08/07/1986, §41).
İfade özgürlüğü, bireylerin serbestçe haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir.
Aktarılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, ifade özgürlüğünün, sadece "düşünce ve kanaate sahip olma" özgürlüğünü değil, aynı zamanda sahip olunan "düşünce ve kanaati (görüşü) açıklama ve yayma", buna bağlı olarak "haber veya görüş alma ve verme" özgürlüklerini de kapsadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu noktada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yerleşik hâle gelen içtihadında, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü "haber" ve "düşüncelerin" değil, devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerektiği; ifade özgürlüğünün, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olduğu ve bu özgürlük olmaksızın "demokratik toplumdan" bahsedilemeyeceği ifade edilmektedir. (Handyside/Birleşik Krallık, B.No: 5493/72, 07/12/1976)
Başka bir anlatımla, ifade özgürlüğüne müdahalenin, demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığının incelenmesi bakımından, Mahkemeye, bu müdahalenin toplumsal ihtiyaç baskısını karşılayıp karşılamadığı, meşru amaçla orantılı olup olmadığı, müdahaleyi haklı kılmak için ulusal makamlar tarafından gösterilen gerekçelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinin ikinci fıkrası açısından ilgili ve yeterli olup olmadığını araştırma görevi yükler. (Sunday Times/Birleşik Krallık, (no1), B.No:6538/74, 26/05/1979)
Belirtilen kural ve içtihatlara göre, ifade özgürlüğünün Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve kanunlar tarafından teminat altına alındığı, bu özgürlüğün haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerdiği açık olmakla birlikte sınırsız olmadığı kuşkusuzdur.
Ancak, kamuoyuna mâl olmuş kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere katlanması gerektiği, bu eleştiri sınırlarının özel kişilere kıyasla daha geniş olduğu, toplumun önünde bulunan kişiler hakkında sarf edilen ifadeler için dar yorum yapılması hâlinde kamunun ifade özgürlüğü alanı kısıtlanacağı gibi kamuoyuna mâl olmuş kişilerin eleştirilmesini imkânsızlaştırabileceği açıktır.
Dava konusu programda …'a ilişkin kullanılan, "...Neden şehit cenazesi gelmiyor, çözüm süreci neden bitti, bu soruyu PKK'ya sormadığın müddetçe sen PKK'nın o psikolojik harp taktiğinin dişlisisindir...","...50 tane vatandaşımızı katleden …'a saz verip elinizde neden cici çocuk yaptınız...", "...Hakkında soruşturma başlatılan birini saz verip barış kahramanı ilan ettiniz.", "...Neden sırtımızı PKK'ya dayadık diyorsunuz diye sormadığın için şehit cenazeleri geliyor ey … ..." ifadeleriyle eleştirildiği, eleştirilen konuların kamuoyunda tartışılan genel konulara ilişkin olduğu, hakkında yorum yapılan …'un toplum tarafından tanınmış bir kişi olduğu, toplum önünde bulunan kişilere yönelik eleştiri sınırının diğer vatandaşlara kıyasla daha geniş olduğu, dava konusu yayında yapılan değerlendirmelerin kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının …'a ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davadan feragat etmeleri nedeniyle, temyize konu edilen Bölge İdare Mahkeme kararının, davacılardan ..., … Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. ve … Televizyon ve Radyo Yayıncılık A.Ş.'ye ilişkin kısmı hakkında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 310. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce gerekli değerlendirme yapıldıktan sonra bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine,
2. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
3. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının …'a ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 01/03/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi