
Esas No: 2019/1015
Karar No: 2021/1162
Karar Tarihi: 30.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1015 Esas 2021/1162 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1015
KARAR NO: 2021/1162
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2013/91 Esas - 2018/1369 Karar
TARİHİ: 18/12/2018
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili ve asli müdahil vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, davalı bankanın Pınarbaşı Şubesi ile genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi yaptığını, maliki oldukları taşınmazları teminat gösterip birbirlerine kefil de olmak suretiyle para çektiklerini, ... 34.000,00 TL, ... 60.000,00 TL, ... 40,000,00 TL olmak üzere her üçünün toplam 134.000,00 TL kredi çektiklerini, çekilen bu paraların ayrı ayrı günlerde müvekkilleri tarafından davalı banka şubesine ödendiğini, her üçünün ödediği toplam miktarın 161.633,84 TL olduğunu, ayrıca davalı bankanın, yargılanan personelinin müvekkillerinden ...'in ... nolu hesabından 15.000,00 TL zimmetine geçirdiğini kabul ettiğini, alınan kredilere ilişkin davalı bankaya 176.633,84 TL ödenmiş bulunduğunu, müvekkillerinden her birinin, davalı bankanın Pınarbaşı Şubesi'nden çektikleri paralara ilişkin taksitler halinde yaptıkları geri ödemelerle ilgili makbuz asıllarını Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/80 Esas sayılı dosyasına delil olarak sunduklarını, kredilerin çekildiği davalı bankanın Pınarhisar Şubesinde gişeler ve operasyon sorumlusu ...'dan nitelikli zimmet, kıymetli evrakta sahtecilik, güveni kötüye kullanmak suçlarından, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/80 Esas sayılı dosyasıyla tutuklu olarak yargılanmakta olup davanın halen devam ettiğini, adı geçen şahsın eylemlerinin kısaca aralarında mağdur olarak müvekkillerinin de bulunduğu müşterilerin hesabından onların bilgisi dışında gerek imzalarını taklit etmek ve gerekse imzasız olarak yüklü para çekmek ve zimmetine geçirmek, fark edilmemek adına çetiği bu paraları geri ödemek için başka hesaplardan yine hesap sahiplerinin bilgisi ve onayı olmaksızın sanki onlar çekmiş gibi onlar adına başka paralar çekerek daha önce çektiği paraları geri ödemek, başka deyimle eylemlerinin ortaya çıkmaması için hesaplar arası sürekli para transferi yapmak, hesap sahiplerinin bilgisi ve onayı dışında onlar adına hayali hesap numaraları açarak, bu hesaplardan yine müşterilerin bilgisi ve onayı olmaksızın gerek imzalarını taklit ederek ve gerekse imzasız olarak sanki onlar para çekmiş gibi işlem yaparak zimmetine aktarmak, yine müşterilerin bilgisi ve onayı dışında kapalı hesap numaraları sanki aktifmiş gibi işlem yaparak müşteriler adına para çekerek zimmetine geçirmek olduğunu, davalı banka tarafından Tekirdağ .. .İcra Müdürlüğü'nün ..., ..., ... esas sayılı dosyalarında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını ve ipotekli taşınmazların satış işlemlerinin halen devam ettiğini, bu dosyalara ilişkin müvekkillerinin dilekçesinin başında belirtilen rakamlar dışında hangi hesaba ilişkin olursa olsun başka para çekmediklerini, çektikleri paraları da geri ödediklerini, davalı banka Pınarhisar Şubesi yetkilileri tarafından müvekkillerinden ...'in hiçbir borcu kalmadığına ilişkin 14.03.2011 tarihli ibraname verildiğini, müvekkillerinin toplam borcunun 134.000,00 TL olduğunu, bu paradan başka davalı bankadan hangi sebeple olursa olsun para çekmediklerini ve bu paranın ferileriyle birlikte 161.633,84 TL olarak geri ödendiğini ileri sürerek müvekkillerinin davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine, davalı bankanın personelinin haksız fiil teşkil eden eylemi dolayısıyla müvekkillerinin mağdur oldukanndan bahisle her biri için 5.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 15.000,00 TL manevi tazminata ve dava sonucunda haksız talep edildiği belirlenen miktarın %40 dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesi ile masraf ve ücreti vekaletinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı tarafça, davacılar ile ... Bankası A.Ş. arasında 01/2009 tarih, Model ... numaralı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, işbu sözleşme hükümlerine aykırılık nedeniyle 08.06.2009 tarih ve 20281 sayılı borçlu cari hesabı, 08.09.2010 tarihinde Pınarhisar Noterliğı'nin 16.09.2010 tarih ve ... yevmiye numarası ile kat edildiğini, yine 19602-22030 sayılı borçlu cari hesabı 02.12.2010 tarihinde kat edilerek Pınarhisar Noterliği'nin 06.12.2010 tarih ve ... yevmiye numarası ile hesap kat ihtarnamesi tebliğ edildiğini ve borcun muaccel hale geldiğini, borçlular tarafından kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle kredilerin teminatında bulunan ipotekler için Tekirdağ ... İcra Müdürlüğü'nün ... E, Tekirdağ ... İcra Müdürlüğünün ... E ve Tekirdağ ... İcra Müdürlüğünün ... E sayılı dosyalan ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipler başlatıldığını, davacılar 14.03.2011 tarihli ibraname ile kendilerinin ibra edildiğini ve borçlu olmadıklarım iddia ve beyan ettiklerini oysa ki davacı ...'e verildiği belirtilen belge davacının sadece ... nolu kefalet mukabili kredisinden dolayı borcunun kalmadığına dair verilmiş olup davacı tarafın iddiasının aksine söz konusu belge davacının temlik eden banka tarafından genel olarak ibra edildiğine dair açıklama bulunmadığını, davacının birden fazla kredisinin bulunduğunu, davacıların manevi tazminat istemlerinin şartları oluşmadığından bu konudaki iddialarının reddine karar verilmesi gerektiğini, manevi tazminat için ortada zarar olması gerektiğini, somut olayda bu unsurların oluşmadığını, sanık ... tarafından davacılardan ...'in hesabından bilgisi dışında çekilen 15.000,00 TL temlik eden banka tarafindan ibraname alınmak suretiyle kendisine ödenmiş olmasına rağmen bu tutarın da huzurdaki davaya konu edilmesinin anlaşılamadığını beyan ederek davanın reddi ile alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve dava masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; "...Somut olayda, davacı borçlular, borçlanma iradelerinin bulunmadığını ileri sürmektedirler, borcun varlığını inkar ettiklerinden ispat yükü davalı alacaklıya düşmektedir. Davacıların sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, Genel Kredi Sözleşmesinin "Kefalet Şerhi" başlıklı maddesi hükmü gereğince ve sözleşmede kefilin sorumluluğuna ilişkin ilgili yasa maddelerine göre kefaletten kurtulma talebinde bulunamayacağının peşinen kabul ve taahhüt edildiği anlaşılmakla birlikte davalı bankanın, davacıların kabul ettiği krediler haricinde davacılardan talep ettiği alacak tutarlarını ispatlayamadığı anlaşılmış, davacıların davalı bankaya borçlu olmadıkları kabul edilerek davacıların menfi tespit talebinin kabulü ile, davacıların Tekirdağ ... İcra Müdürlüğünün ..., ..., ... esas sayılı dosyalarından dolayı davalıya (... A.Ş den Temlik Alan ... A.Ş ile birleşen .. A.Ş den temlik alan ... A.Ş ) 'ye borçlu olmadığının tespitine, davacıların sosyal ve ekonomik durumları göz önünde bulundurularak davalı banka çalışanının haksız fiili nedeni ile yaşadıkları üzüntü ve acının bir nebze hafifletilmesi bakımından manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü, kısmen reddi ile, davacı ... için 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacı ...'e verilmesine, davacı ... için 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacı ...'e verilmesine, davacı ... için 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacı ...'e verilmesine..." karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili ve asli müdahil vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin 18/12/2018 tarihli nihai kararında dayanak alınan 26/04/2018 tarihli bilirkişi raporundan önce değişik tarihlerde 4 tane daha rapor tanzim edilmiş olduğundan ve hiçbir rapor çelişkileri gidermeye yeterli olmadığından hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargılama aşamasında birden fazla yerinde inceleme yetkisi verilmesine karar verildiği halde talimat yazılmadığını ve aynı bilirkişiye tekrar tekrar rapor düzenlettirildiğini, en son olarak davacı lehine rapor düzenlendiğini ve davanın bu hali ile kabul edildiğini, ortada birden fazla rapor olması ve herbirinin bir diğerinden farklı olması yani çelişkiler içermesi dikkate alınmadan hükme esas alındığını, çelişkili raporların hükme esas alınamayacağının Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No:2014/3440 Karar No:2014/7880 K.sayılı, 21.05.2014 tarihli kararıyla sabit olduğunu, Tekirdağ İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/539 esas, 2016/79 Karar sayılı ilamının alacağın varlığı hakkında inceleme yapılmadığından nihai karara dayanak alınması hukuken mümkün olmadığını, manevi tazminat bakımından ispat külfetinin davacı üzerinde olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Asli müdahil vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosya kapsamında gerekli ve yeterli incelemeler yapılmaksızın, davacılar tarafından kullanılan kredilere ilişkin sözleşmeler, bu kredilere ilişkin dekontlar, hesap özetleri, krediye dayanak belgelerin tamamı banka kayıt ve defterleri ve bunun gibi belgeler üzerinde incelenme yapılmaksızın rapor oluşturulduğunu, davacılar tarafından borçlu olmadıkları ispat edilemediğini, karara dayanak teşkil eden raporda sadece usul ve yasaya aykırı şekilde mahkeme kararına dayandığını, bu sebeple kararın kaldırılması gerektiğini, öte yandan usul ve yasaya aykırı kararın dayanağı olan dava kapsamında alınan 26.04.2018 tarihli raporunun eksik ve hatalı inceleme sonucu düzenlendiğini ve hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, Dosyada alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmeden sadece davacı lehine olan raporun hükme esas alınarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay kararları ve Hukuk Genel Kurulu kararları ile de sabit olduğu üzere mahkeme tarafından yerinde inceleme yetkisi verilmesi mümkün olduğundan raporlarda yer alan çelişkilerin giderilmesi için incelemenin bu şekilde yapılması gerektiğini, ekli Yargıtay kararları gereği çelişkiler giderilmeden ve gerekli inceleme yapılmadan hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, Davacıların manevi tazminat talepleri hakkında verilen kararın ise usul ve yasaya aykırı olmakla, davacıların manevi tazminat talebinin şartlarının da oluşmadığını belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılarca usul ve yasaya aykırı şekilde ikame edilen davada hüküm kurmaya yetecek şekilde inceleme ve araştırma yapılmaksızın usul yasaya aykırı şekilde karar ikame edilmiş olduğundan anılan mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takibe konu borç nedeniyle davalıların davacıya borçlu olmadığının tespiti ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davalıların menfi tespit istemlerinin kabulüne ve manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı ve asli müdahil banka vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Daha sonra davacıya temlik eden banka tarafından davalılarla imzalanan kredi sözleşmesi kapsamında ödenmeyen kredi borçlarının tahsili amacıyla, asıl kredi borçlusu, kefil ve ipotek veren davacılar hakkında Tekirdağ ... İcar müdürlüğünün ..., ... ve ... esas sayılı dosyalarından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, davacıların iş bu takip konusu alacaklar nedeniyle davalıya karşı borçlu olmadıklarını ileri sürdükleri anlaşılmaktadır. Davacılar davalı bankadan kullandıkları toplam 134.000,00 TL kredi için 161.633,84 TL ödeme yapıldığını, bunun dışında herhangi bir kredi kullanılmadığını, adlarına kullanılmış gibi görünen kredilerin dava dışı banka çalışanının usulsüz işlemlerine dayalı olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Mahkemece tarafların sunduğu deliler değerlendirilerek dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan dört bilirkişi raporuna dayanılarak sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Davacıların dava dilekçesinde, banka çalışanının usulsüz işlemler yaptığının ortaya çıkması nedeniyle, davalı bankadan alınan kredilerin az da olsa bir kısmının ödenmesinde gecikmiş olabileceklerini de ifade ettikleri de değerlendirildiğinde, davacıların davalı bankadan kullandıklarını kabul ettikleri kredi tutarları ile iddia ettikleri ödeme tutarları da gözetilerek, davacıların davalı bankaya karşı takip ve dava tarihinde bakiye borçlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilmediği gibi, itiraza uğrayan ancak hükme esas alınan bilirkişi raporları da bu konuda denetime elverişi değildir. Kaldı ki banka tarafından takiplere konu alacaklar yargılama sürecinde temlik edilmiş olup, temlik alan tarafından yerinde ve banka kayıtlarında inceleme yapılarak rapor alınması talebi de yerine getirilmemiştir. Taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca müşteri ve banka arasında çıkacak uyuşmazlıklarda banka defter ve belgelerindeki kayıtlarının delil olarak kabul edilmesi nedeniyle, bilirkişi raporlarındaki çelişkiler de giderilmek suretiyle bankacılık konusunda uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi kurulunca banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle rapor alınarak, davacıların davalı bankadan kullandıklarını kabul ettikleri kredi tutarları ile iddia ettikleri ödeme tutarları da gözetilerek, davacıların davalı bankaya karşı takip ve dava tarihinde bakiye borçlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekecektir. Mahkemece bu yönüyle sonuca etkili deliller celp edilip değerlendirilmeksizin ve taraflarca itiraza uğrayan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmediğinden, taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK'nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 30.09.2021
KANUN YOLU:HMK'nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
