
Esas No: 2019/909
Karar No: 2021/1165
Karar Tarihi: 30.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/909 Esas 2021/1165 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/909
KARAR NO: 2021/1165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2016/902 Esas - 2019/163 Karar
TARİHİ: 13/02/2019
DAVA: Ticari Şirket ortaklığından çıkarılma- yönetici sorumluluğu kapsamında tazminat
Taraflar arasındaki şirket ortaklığından çıkarılma ve yönetici sorumluluğu kapsamında tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin aile şirketi olarak kurulduğunu, halen şirketin faal olduğunu, davalı ...'nın şirket müdürü olarak görev yaptığı dönemde şirketle ilgili işlemleriyle şirketi zarara uğrattığını belirterek, tespit edilecek zararın davalıdan tahsili ile ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, öncelikle müvekkilinin şirket ortağı olarak ortaklıktan çıkartılabilmesi için genel kurulda karar alınması gerektiğini, bu gündemle yapılan toplantıda karar alınamadığını, bu nedenlerle müvekkilinin ortaklıktan çıkartılmasının istenemeyeceğini, ayrıca müvekkilinin yönetici olarak eylem ve işlemleri kapsamında şirkete herhangi bir şekilde zarara uğratmadığını, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket tarafından davalı aleyhine şirket yöneticisi olduğu dönem itibariyle TTK 644/1-a maddesi yollamasıyla TTK 553/1 maddesi gereğince eylem ve işlemlerinden dolayı şirketi zarara uğrattığından bahisle tazminat davası açtığı, yasal düzenlemeye göre davalı tarafın kusurlu hareketleriyle şirketi zarara uğrattığını davacı tarafın ispatlaması gerektiği, dosyaya sunulan bilirkişi ... tarafından düzenlenen 13/11/2018 tarihli raporda da belirtildiği üzere davalı tarafın yönetici sıfatıyla davacı şirketi zarara uğrattığına ilişkin herhangi bir tespitin yapılamadığı, davalının şirkete ait herhangi bir mal varlığını kendine mal edindiğine ilişkin tespitin de mevcut olmadığı, bu bağlamda davacı tarafın, davalının eylem ve işlemleriyle şirketi zarara uğrattığı hususunu kanıtlayamadığı, ayrıca davalının şirket ortaklığından çıkarılması için herhangi bir haklı nedenin bulunmadığı, kaldı ki şirket ortaklığından çıkarılmasıyla ilgili TTK 616/1-h maddesi gereğince genel kurulda alınmış kararın da mevcut olmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak..." karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin Büyükçekmece Vergi Dairesinin ... vergi numaralı ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ... sicil numarası ile boğazda taşımacılık ve yemekli eğlence konusunda taşıma faaliyeti bulunan bir aile şirketi olduğunu, şirketin 20 pay olan hisselerin dağılımının, ... 13 hisseye, ... 2 Hisseye, ... 2 Hisseye, ... 1 hisseye, ... 1 hisseye ve ... 1 hisseye sahip şeklinde olduğunu, Davalının, müvekkili şirket ortağı olmasının yanında çeşitli dönemlerde müşterek imzaya yetkili yöneticilik yaptığını, davalı ...'nın yöneticilik yaptığı dönemlerde şirketin menfaatlerini korumadığını, müşterek müdürlük yaptığı dönemlerde de diğer müdürlerin imzasını taklit ettiğini, şirket gelirlerinden kendi menfaatine uygun bir biçimde yasal olmayan yollardan harcamalar yaptığını, şirketin diğer müdürü ...'nın imzasını taklit ettiğini, usulsuz para çektiğini, şirketin sermayesini korumak için hiç bir yararlı işlem yapmadığını, şirketi sürekli zarara uğrattığını, Şirket yönetimin değişmesinden sonra, şirketin mali tablolarının incelenmesinde şirketin belirli dönemlerde, davalının adına kayıtsız para çıkışlarının varlığının tespit edildiğini, hesaplar üzerinde yapılan detaylı incelemede şirket o dönem müştereken şirket Müdürü ...’nın kendi hesabına sahte imzalarla defalarca usulsüzce para çıkış yaptığı ve usulsüz olarak şahsi hesaplarına para aktardığının tespit edildiğini, ayrıca davalının müdür olduğu dönemde, şirket çalışanı ... ile birlikte hareket ederek şirketin içini boşaltmaya çalıştığını, yetkisi olmadığı halde ...'a şirketi borç altına sokan borçlanma yazısı verdiğini, davalı ile birlikte hareket eden ...'ın şirket aleyhine açmış olduğu 750.000.00 TL ana paralı icra takibine itiraz etmediğini, takibin kesinleşmesine ve ardından şirketin tüm varlıklarına haciz konulmasına rıza gösterdiğini, ayrıca her iki şüpheliye noter vasıtası ile ihtar çekildiğini ve usulsüz olarak tahsil edilen paraların şirket hesabına iadesinin istendiğini, ancak bu ihtarlara cevap verilmediği gibi, ihtarların içeriği de reddedilmediğini (Çorlu ...Noterliğinin 11.01.2016 tarih ve ... Yevmiye ve Çorlu ...Noterliginin 11.01.2016 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarlar), davalının, şirket müdürü olduğu dönemde şirketi borç batağına sürüklediğini, ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından müvekkili şirkete 1 trilyon usulsüzlük cezası kesildiğini, Mahkemenin ehil olmayan bilirkişiler aracılığıyla objektiflikten uzak ve her yönü ile yetersiz bir rapor aldığını, bu raporun alacak kalemlerinin hesaplanması dışında kalan hususlarına itiraz edildiğini, ancak mahkemenin itirazlarını reddettiğini, bilirkişinin ve dolayısı mahkemenin de gerekçesinin yerinde olmadığını, bu konuda birden fazla emsal yüksek yargı kararlarının ekli olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına, talepleri gibi ticaret hukuku ve ticari işletmelerin mali kayıtları konusunda uzman bilirkişi heyeti ataması yoluyla ve taleplerinin hukuki mali yönden değerlendirilmesi için bilirkişi raporu alınarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı limited şirketin ortağı olan davalının yönetici olduğu dönemde şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılması ve şirkete verdiği ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; TTK'nın 640/3. maddesinde düzenlenen haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılma ve ayrıca müdürün sorumluluğu davasıdır. Davacı şirketin altı ortağından birinin davalı olduğu, şirketin 2/20 hissesi bulunduğu anlaşılmaktadır. TTK'nun 621/h maddesi uyarınca bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması istemiyle mahkemeye başvurulabilmesi için, şirkette temsil edilen oyların en az 2/3'ünün ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması şart koşulmuştur. Eş söyleyişle TTK'nın 640/3. maddesi uyarınca haklı sebeplerle ortaklıktan çıkarılabilmesi davasının açılabilmesinin ön şartı TTK'nın 621/h maddesi uyarınca usulüne uygun olarak alınmış genel kurul kararıyla mümkündür (Yargıtay 11 HD, 08.02.2016 trh, 2016/24-1120 E.K sayılı ilamı) Haklı sebeple ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK'nın 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartıdır. Mahkemece dava açılmadan önce genel kurul kararı alınmadığı gerekçesiyle çıkarma davası reddedilmiştir. Dosyanın incelenmesinde davadan önce 29.07.2016 tarihli genel kurulda davalının şirket ortaklığından çıkarılması görüşülmüş ve genel kurulda nisap sağlanamadığından reddedilmiştir. Buna göre mahkemenin çıkarma davası kapsamında verdiği karar isabetli olup, az yukarıda değinilen genel kurul kararı da dikkate alındığında, davacıya bu yönde karar alınması yönünde süre verilmeden sonuca gidilmesinin yasal olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. HMK'nın 282. maddesi uyarınca hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporları takdiri delil olup, mahkemece dosyaya sunul deliller ile davacı şirket ticari defter ve kayıtları ile banka hesaplarındaki davalıya ilişkin hesap hareketleri kapsamında düzenlenen bilirkişi raporundaki tespitlere göre ve ayrıca gerekçesi yazılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı vekilinin itiraz yönelttikleri yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Bilirkişi raporunda yer verilen tespitler de gözetildiğinde, davalının dava dışı şimdiki münferit müdür ... ile birlikte 20.04.2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketi müşterek olarak 29.08.2014 tarihli genel kurulda alınan karara kadar birlikte yönettiği anlaşılmaktadır. Davalı şirket ticari defter ve kayıtlarında davalının müşterek yönetici olduğu 2011, 2012 yıllarında ortaklar hesabının detaylandırılmadığı, 2013 yılında ortaklar hesabında hareket bulunmadığı, 2014 yılında davalının ortaklardan alacaklar hesabı altında önceki dönemde hesaplara işlenmeyen hareketlerin 2014 yılında düzeltme kaydı ile davalı hesabına işlendiği ve borçlu gösterildiği anlaşılmaktadır. Yine bilirkişi raporunda şirketin 2013 ve 2014 yıllarında önceki yıllara göre cirosunda %6 oranında düşüş olmakla birlikte 2011,2012,2013 ve 2014 yıllarını kâr ederek kapayıp, davacı şirketin gelir durumunda bir olumsuzluk tespit edilmediği de gözetildiğinde, davalının müşterek yönetici olduğu dönemde şirketi kötü yönetip, zarar ettirdiği iddiası kapsamında açılan tazminat davasının da reddi isabetli olup, aksi yöndeki davacı istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derce mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinini istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16.09.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
