
Esas No: 2019/200
Karar No: 2021/1785
Karar Tarihi: 05.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/200 Esas 2021/1785 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/200
KARAR NO: 2021/1785
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2018
NUMARASI: 2014/232 Esas, 2018/1002 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 30/07/2012 tarihli "SAJEV Sancaktepe Küçük Prens Eğitim Kampüsü" inşaatı taşeron sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacıya yer teslimi yapıldığını ve inşaat işinin tamamlanarak teslim edildiğini, yapılan hizmetlerin davacı şirket tarafından gereklerine uygun olarak faturalandırıldığını, tüm hizmet ve edimlerin davacı tarafça yerine getirildiğini, ancak ödemelerin davalı tarafından yapılmadığını, davalı şirket ödemelerini sözleşme çerçevesinde yapmadığından aleyhine İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın itirazlarını haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını belirterek, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı şirketin üstlenmiş olduğu bir okulun elektrik işinin davacı firmaya taşeron edildiğini, hakediş olarak teslim edilen iş gereği de karşılıklı borç alacak ilişkisine girildiğini, bu süre zarfında davalı şirket tarafından davacıya olan borçların süresinde ödendiğini, bakiye borç alacak ilişkisi nedeniyle de işlerin sonunda karşılıklı mutabakata varılarak davalı şirketin davacıya olan bakiye tüm borcunun ödendiğini, hatta halihazırda davacıdan alacaklı olduğunu, bu konuda devam eden icra takibinin bulunduğunu, dava konusu iş ile ilgili olarak davacının maliyeti düşürmek vs. nedenlerle kendi işçilerinin davalı şirket yanında sigortalı olarak çalıştırılmasını ve tüm ücret ve diğer haklarının davalı şirket tarafından ödenerek daha sonra oluşacak hak edişlerinden mahsup edilmesini talep ettiğini, davalı şirketçe de davacının bu talebine uygun olarak davacının tüm çalışanlarının davalı şirket nezdinde sigortalı gösterildiğini ve tüm ücretlerinin ödendiğini, iş bitiminde de yine davacının talebi gereği bu işçilerin çıkış işlemlerinin yapıldığını ve karşılıklı mutabakat yapılarak davacı firmaya iade fatura düzenlendiğini, dolayısı ile davacı lehine hak ve alacağın söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından söz konusu işin tamamlanarak davalıya teslim edildiği, esasen taraflar arasında gerek hakedişler, gerekse davacı tarafından davalıya kesilen faturalar yönünden bir ihtilafın bulunmadığı, davacı tarafından kesilen faturaların hem davacı, hem davalı tarafın ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasında ihtilafın sözleşme kapsamında davacının yükümlülüğünde olmasına rağmen davacıya ait işçilerin iş yeri sicil dosyası açtırması gerekirken iş yeri sicil dosyası açtırmayıp davacı uhdesinde çalışan işçilerin, davalı çalışanı gösterilmesi sebebi ile işçilik maliyetlerinin davalı tarafından karşılanmasından kaynaklı davalı tarafından davacıya kesilen 11/02/2014 tarih ... nolu 335.054,03 TL'lik (KDV dahil) faturadan kaynaklandığı, her iki tarafın ticari defterlerine göre bu fatura öncesi davacının davalıdan 441.330,72 TL alacaklı olduğu, bu faturanın düşülmesi halinde davacının davalıdan 106.276,69 TL alacağının kaldığı, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre işçilerin SGK giderlerinden davacının sorumlu olduğu, bu itibarla davalı tarafından SGK gideri olarak kesilen 11/02/2014 tarih ... nolu 335.054,03 TL'lik faturanın davacı alacağından düşülmesi gerektiği, bu itibarla davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 106.276,69 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından, takibin bu miktar üzerinden devamına karar vermek gerektiği, alacak faturaya ve cari hesaba dayalı olması nedeniyle belirlenebilir ve likit olduğundan davalı aleyhine hükmedilen alacak bedelinin %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedildiği gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabul / kısmen reddi ile davalı tarafından İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın, 106.276,69 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, İİK'nun 67/2.maddesi uyarınca hükmedilen 106.276,69 TL'nin %20'si oranında olmak üzere 21.255,33 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bunun davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davacı tarafın yapımını üstlendiği elektrik işleri karşılığında müvekkiline KDV hariç 2.710.803,23 TL tutarında hakkediş faturası düzenlediğini, davacı ile müvekkili arasındaki Sajev Sancaktepe Küçük Prens Eğitim Kampüsü inşaatının elektrik aksamı taşeron usulüyle yapım sözleşmesi gereği bu tutardan müvekkiline verilmesi gereken % 3,5 oranındaki payın davacı hakediş çizelgesinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini, bunun (2.710.803,23 X 3,5 / 100) = 94.878, 11 TL olduğunu, % 18 KDV’nin ilave edilmesiyle müvekkilince davacı tarafa düzenlenmesi gereken fatura toplamının ise; (94.878,11 X 1,18) = 111.956,17 TL olduğunu, bu tutara davacı tarafın tamamen kötü niyetle ticari defter kayıtlarına işlememiş olduğu 335.054,03 TL tutarındaki işçilik faturası ilave edildiğinde, müvekkilinin davacı taraf ticari kayıtlarına yansıtılmamış alacağının; (111.956,17 + 335.054,03) = 447.010,20 TL olduğunu, kendi ticari defter kayıtlarında 441.330,72 TL alacaklı görünen davacı tarafın gerçekte müvekkiline; (447.010,20 – 441.330,72) = 5.679,48 TL borçlu olduğunu, bu hususun yargılama sırasında ispatlandığını ancak değerlendirmeye tabi tutulmadan eksik inceleme ve değerlendirmeyle usule aykırı olarak karar verildiğini belirterek, kararının müvekkili aleyhine kabul edilen kısımlarının istinaf incelemesi yapılarak bozulmasına ve davanın tamamen reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafında, yargılama esnasında delil ikame süreleri geçmesine ve yeni delil ikamesine muvafakatlerinin de olmamasına rağmen davalı tarafın, sahte belgeler, resmi kayıtlarda bulunmayan ve usulüne uygun iade edilmeyen faturalar düzenleyerek yargılamaya sunduğunu, bu sunulan belge ve delillerden müvekkilinin ilk defa yargılama esnasında haberdar olduğunu, itirazlarına rağmen delil sayılmayan bu evrakların delil kabul edilip müvekkili aleyhine hüküm kurulduğunu, davalı tarafın 11/02/2014 tarihli ... nolu iade faturasına ilk itirazlarında değinmemiş olup herhangi bir borçlarının olmadığını ve ödemelerinin tamamını yaptıklarını dile getirmesine rağmen sonrasında dosyaya sunduğunu, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, lehine kesin delil olduğu gibi hususların bilirkişilerce tespit edildiğini, taraflarına herhangi bir iade faturası gönderilmediğini, müvekkiline faturaya itiraz imkanı da tanınmadan yargılamaya dahil edildiğini ve hüküm kurulması sağlandığını, fatura içeriğinin de gerçeği yansıtmadığını, bilirkişi raporlarına karşı yapılan itirazlarının hiç biri değerlendirmeye tabi tutulmadan ve gerekçeli kararda da itirazlarının neden reddedildiği de açıklanmadan aleyhlerine hüküm kurulduğunu, iade faturasının usulüne uygun olduğu kabul edildiğinde, bu kez sgk ve maaş ödemelerinin yapıldığı işçi dökümlerinin tespit edilmesi, bu döküm, hesaplama ve tutarların ne kadarının müvekkiline ait olduğunun tespiti yapılması gerektiğini, davalı tarafın kötü niyetli olarak kendi bünyesinde bulunan tüm çalışanların sgk ve sair giderlerini müvekkiline yüklemek istediğini, yerel mahkemenin bu hususları dikkate almadığını, iade faturası isimli belgede yer alan tutarın tamamının cari alacaktan mahsup edilmesinin ne hukuki ne de vicdani olduğunu, mahkemece 27/12/2017 tarihli duruşmada verilen ara karar üzerine, taraflarınca müvekkili şirket nezdinde çalışan elektrik işçilerinin listesinin verildiğini, davalının ise süresinde liste vermemekle birlikte, en son müvekkilinin işçilerinin de dahil olduğu proje süresince çalışan tüm sigortalı işçilerin listesini verdiğini, ihtilaf konusu alacağın 335.054,03 TL olduğunu, taraflarınca sunulan hakediş çizelgesinde ve beyanlarında ve karşı tarafın sunduğu SGK beyannamelerinde görüleceği üzere işbu rakamın, müvekkilinin işinin haricindeki davalı tarafından da mekanik işlerde çalıştırılan işçilerin tamamının maaş ve SGK prim toplamı olduğunu, müvekkiline ait elektrik işçilerin maaş+sgk primleri toplamının 140.144,60 TL olduğunu, hiç mahsup yapılmamış olsa bile müvekkilinin yükümlülüğünün bu miktar kadar olduğunu, kaldı ki mahsupların yapıldığının açıkça belli olduğunu, bilirkişi ek raporunda da bu miktarın beyan edilmiş olup maaş:71.457,53 TL sgk:68.687,07 TL şeklinde olduğunu, davalı tarafından sunulan 05.05.2015 tarihli dilekçenin ekinde yer aldığı iddia edilen hakediş çizelgesinin müvekkili şirket tarafından imzalanmış olduğunun bilirkişilerce öne sürüldüğünü, bu belgeye ilişkin açıkça sahtelik ve imza inkarında bulunmalarına rağmen herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, bu itirazlarının neden reddedildiğinin de gerekçede açıklanmadığını, taraflar arasında mail yoluyla mutabık kalınmış çizelge mevcut olduğu halde, taraflarınca sahte olduğu belirtilen ve imza inkarında bulundukları ve taraflarına tebliğ edilmeyen belgenin davanın esas belgesi haline birden getirildiğini ve doğrudan karara gidildiğini, taraflarınca sunulan hak ediş belgesinin hiçbir şekilde nazara alınmadığını, davalı tarafın yetkili elemanı olan ... tarafından 22.01.2014 tarihinde taraflarına gönderilen e-mail ve e-mail ekindeki dayanakları olan hakediş çizelgesine göre tarafınca fatura kesildiğini ve işbu faturanın davalı taraf defterlerine işlendiğini belirterek, karardaki aleyhlerine olan hususların bozulmasına, kaldırılmasına, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Dava, taraflar arasında imzalanan 30/07/2012 tarihli "SAJEV Sancaktepe Küçük Prens Eğitim Kampüsü" inşaatı taşeron sözleşmesi gereğince inşaat işinin tamamlanarak teslim edildiği, tüm hizmet ve edimlerin yerine getirilmesine rağmen ödemelerin tam yapılmadığı iddiasıyla, bakiye iş bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince Mali Müşavir Bilirkişiden alınan 18/11/2015 tarihli raporda, davacının incelenen 2012-2014 yılı defter kayıtlarına göre davalıdan 12/0/2014 tarihi itibariyle 441.330,72 TL alacaklı olduğu, davalının incelenen 2012-2014 yılı defter kayıtlarına göre ise davacıya 12/02/2014 tarihi itibariyle 106.276,69 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki 335.054,03 TL cari hesap farkının 11/02/2014 tarih ve 611189 nolu faturadan kaynakladığı belirlenmiştir. Mahkemece sonrasında SGK Uzmanı, İnşaat Bilirkişisi ve Mali Müşavirden bilirkişi heyetinden alınan 22/09/2017 tarihli raporunda da, defter kayıt incelemeleri bakımından aynı sonuca varılmış, davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunmayan davalı tarafından düzenlenen 335.054,03 TL'lik iade faturasının muhteviyatının, davacının tüm çalışanlarının davalı şirket nezdinde sigortalı gösterilmesi ve tüm ücretlerin davalı şirket tarafından ödenmesi olduğu, davalı tarafından düzenlenen bu fatura içeriğinin doğru olduğu ve SGK primlerinin davalı şirket tarafından ödenmek suretiyle davacıya fatura edildiği, bu doğrultuda davacının davalı şirketten 106.276,69 TL alacaklı olduğu belirtilmiş, aynı heyetten alınan 25/07/2018 tarihli ek raporda ise, dosyada mevcut, davacı şirket tarafından kaşe ve imzalanan 27/12/2013 tarihli "05 - Kesin Hakediş" ve "Hakediş Çizelgesi" gereğince, taraflar arasında imzalanan taşeron sözleşmesi gereği davalı ... Şirketine verilmesi gereken %3,5'luk payın (94.703,07 TL) davacı ... hakedişinden düşülmüş olduğu, bu nedenle davalının söz konusu bu %3,5'lik payı tekrardan davacıdan talep etmesinin haklı olamayacağı, yine bu mutabakat gereğince davalı ... Şirketi tarafından davacı ... Şirketine kesildiği anlaşılan KDV dahil 335.054,03 TL tutarlı iade faturasının haklı bir fatura olduğu ve davacı ... Şirketi'nin alacaklarından düşülmesi gerektiği, buna göre davacının davalı şirketten 106.276,69 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacı vekilince istinaf dilekçesinde, ek rapora ve mahkeme gerekçesine dayanak yapılan iade faturasının yasal süreden sonra sunulduğu, davalı tarafça ilk yapılan itirazda buna değinilmediği, sadece herhangi bir borçlarının olmadığının ve ödemelerinin tamamını yaptıklarının dile getirildiği belirtilmiş ise de, kural olarak sonradan dosyaya karşı tarafın iddialarının aksini ispata yarayan deliller sunmak mümkün olmamakla birlikte, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin kararlarında bu kurala bir istisna getirilmiş olduğu, ödeme belgesi, sulh ve ibralaşma belgeleri gibi "borcu söndüren belge" sunulması halinde bunların dikkate alınması gerektiği, davalı vekilince sonradan sunulan iade faturasının da bu kapsamda değerlendirilebilecek mahiyette olduğu anlaşılmıştır. Yine davacı vekili istinafında, davalı tarafından sunulan 05.05.2015 tarihli dilekçenin ekinde yer aldığı iddia edilen "hakediş çizelgesine" ilişkin sahtelik ve imza inkarında bulunmalarına rağmen buna dair herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı belirtilmiş, ek rapora itiraz dilekçesinde de bu belgenin ne sözleşme sırasında ne de yargılama sırasında ortaya çıkmadığı belirtilmiş ise de, UYAP sisteminden yapılan kontrolde 27/12/2013 tarihli "05 - Kesin Hakediş" ve "Hakediş Çizelgesi" belgelerinin davalı vekilinin 05/05/2015 tarihli beyan dilekçesi eki olarak 06/05/2015 tarihinde sisteme taratılmış olduğu, davacı vekilince sunulan 15/05/2015 tarihli delil listesinde de bu belgelerin "dosyada mübrez" açıklamasıyla 1. Sırada yazılı olduğu, davacı vekilinin sunmuş olduğu 04/09/2015 tarihli beyan dilekçesinde "davalı tarafından dosyaya sunulan tüm belge örneklerinin bir suretinin taraflarınca alınarak incelendiğinin" belirttiği, buna rağmen aradan geçen yaklaşık 3 yıl boyunca bu belgeye yönelik bir itirazda bulunmadığı, aksine davacı vekilinin 18/04/2018 tarihli duruşmada "davalı tarafça delil listesinde belirtilen hakediş belgesi göz önüne alınarak bu hususta bir hesaplama yapılmasını" talep ettiği, bu nedenle ilk derece mahkemesince 09/09/2018 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararıyla davacı vekilinin imza itirazının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş olmasının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında Sancaktepe Küçük Prens Eğitim Kampüsü inşaatının yapılması hususunda taşeron sözleşmesinin yapıldığı, davacı tarafından söz konusu işin tamamlanarak davalıya teslim edildiği, taraflar arasında gerek hakedişler, gerekse davacı tarafından davalıya kesilen faturalar yönünden bir ihtilafın bulunmadığı, davacı tarafından kesilen faturaların hem davacı, hem davalı tarafın ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasında ihtilafın sözleşme kapsamında davacının yükümlülüğünde olmasına rağmen davacıya ait işçilerin iş yeri sicil dosyası açtırması gerekirken iş yeri sicil dosyası açtırmayıp davacı uhdesinde çalışan işçilerin, davalı çalışanı gösterilmesi sebebi ile işçilik maliyetlerinin davalı tarafından karşılanmasından kaynaklı davalı tarafından davacıya kesilen 11/02/2014 tarih ... nolu 335.054,03 TL'lik (KDV dahil) faturadan kaynaklandığı, her iki tarafın ticari defterlerine göre bu fatura öncesi davacının davalıdan 441.330,72 TL alacaklı olduğu, bu faturanın düşülmesi halinde davacının davalıdan 106.276,69 TL alacağının kaldığı, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre işçilerin SGK giderlerinden davacının sorumlu olduğu, bu itibarla davalı tarafından SGK gideri olarak kesilen 11/02/2014 tarih ... nolu 335.054,03 TL'lik faturanın 27/12/2013 tarihli "05 - Kesin Hakediş" ve "Hakediş Çizelgesi" gereğince davacı alacağından düşülmesi gerektiği, aynı belgelere göre taraflar arasındaki taşeron sözleşmesi gereği davalı şirkete verilmesi gereken %3,5'luk payın (94.703,07 TL) davacı ... hakedişinden düşülmüş olduğu, bu nedenle davalının kendi sunduğu bu belgeler gereğince söz konusu bu %3,5'lik payı tekrardan davacıdan talep edemeyeceği, davalı vekilinin buna dair istinaf itirazının haksız olduğu, ilk derece mahkemesince de bu gerekçeler doğrultusunda değerlendirmeler yapılıp yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19/09/2018 tarih ve 2014/232 Esas, 2018/1002 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı tarafından istinaf harçları peşin yatırıldığından harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 72.597,60 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 1.814,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 70.782,66 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 05/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
