Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5458
Karar No: 2011/5451
Karar Tarihi: 27.10.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/5458 Esas 2011/5451 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/5458 E.  ,  2011/5451 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali,Tescil ve Tazminat


    ... ile ... ve dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali, tescil ve tazminat davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ..2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.07.210 gün ve 46/241 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı vekili, haricen satın alma ve eklemeli zilyetlik nedeniyle 113 ada 19 parselin davalı üzerindeki tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline, olmadığı takdirde ödenen satış bedelinin senette belirlenen cezai şartla birlikte güncel değerinin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın Afet Yasası gereği vekil edeni adına tahsis olduğunu, vekil edeninin iddiaya konu satış senedinde taraf bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
    Dahili davalı ... ve müşterekleri, uyuşmazlık konusu taşınmazın anneleri Kadın ...tarafından davalı babalarının bilgisi dahilinde davacıya satıldığını ve davacının zilyet olduğunu açıklayarak, davayı kabul ettiklerini bildirmiştir.
    Mahkemece iddiaya konu satış senedinin hak sahibi davalı ile yapılmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescile ilişkin davanın reddine; taşınmazın tapuda davalı adına tescili tarihinde senedin ifasının olanaksız olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle bu tarihteki değeri 36,21 TL"nin Kadın Yılkı mirasçıları davalı ve dahili davalılardan alınmasına, fazla talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu 113 ada 19 parsel sayılı taşınmaz 406,94 m2 yüzölçümüyle, Hazine adına tapuya kayıtlı iken; tahsis suretiyle 22.7.1992 tarihinde davalı adına tescil edilmiştir. Dosya arasında mevcut kayıt ve belgelerden nizalı taşınmazın bulunduğu köyün afet nedeniyle zarar görmesi üzerine 7269 sayılı kanun hükümleri uyarınca davalının Valiliğin 6.9.1972 tarihli listesinde hak sahibi olarak gösterildiği, devam eden süreçte Hazinenin kısmen istimlak, kısmen ihdas suretiyle oluşturduğu parsellerin tevhit ve ifrazı üzerine oluşan 113 ada 19 parselin nihayetinde tapu sicilinden 22.7.1992 tarihinde tahsisen davalıya aktarıldığı anlaşılmıştır.
    Davacı, uyuşmazlık konusu, üzerinde mesken bulunan taşınmazı 9.1.1984 tarihinde düzenlenen senetle Kadın Yılkı’dan satın ve devraldığını, satış ve davalı adına tescil tarihinde davalının işlediği iddia edilen cürüm nedeniyle firar halinde bilahare de ve hükümlü olması nedeniyle tapudaki devir işleminin daha sonra yapılacağının vaadedildiğini, bilahare, davalının, şartla salıvermeden faydalanarak dönmesine rağmen nizalı taşınmazı tapuda devretmediğini, satış tarihinden itibaren bir kısım eklentiler yapmak suretiyle zilyet olduğunu açıklayarak iptal ve tescil, bu talep kabul edilmediği takdirde bedel isteğinde bulunmuştur. Davacı tarafın dayandığı 9.1.1984 tarihli senette; sınırları yazılı evin 1.000.000 TL"ye davacıya satışla teslim edildiğinin bildirildiği, bu senedin satıcı Kadın Yılkı ile tanıklar, azalar ve muhtar tarafından imzalandığı görülmüştür. Dosyada mevcut mirasçılık belgesine göre, Kadın Yılkı’nın 22.6.2003 tarihinde ölümüyle geride davalı eşi ile dahili davalı çocukları mirasçı olarak kalmıştır.
    Sübjektif bir hakkın devri kural olarak o hakkın sahibi veya hak sahibinin usule uygun şekilde yetkilendirdiği vekiline aittir. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3.6.1972 tarihli hak sahipliği talebi ve 6.9.1972 tarihli hak sahipliği listesinde yer almasını takiben 7269 sayılı kanun hükümleri uyarınca devam eden süreç sonunda ilgili işlemlerin tamamlanması üzerine aynı Yasanın 23.maddesine göre tapuda 22.7.1992 tarihinde davalıya aktarıldığı açıktır. İlgili kanun hükümleri ile getirilen sınırlamalar ve taşınmazın öncesi itibariyle tapuya kayıt durumu bir yana, davada dayanılan senette taşınmazın önce hak sahibi, bilahare kayıt maliki olan davalının imzası bulunmadığı gibi, senet tarihinde sağ olan eşi Kadın Yılkı’nın da davalı tarafından vekil kılındığına ilişkin belge bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle sair hususlar araştırılmaksızın iptal ve tescil isteğine ilişkin davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı yön bulunmamıştır. Davacı vekilinin buna dair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün tapu iptali ve tescil talebinin reddine ilişkin bölümünün ONANMASINA,
    Davacı vekilinin satış sözleşmesine konu olan bedelin tahsiline yönelik temyiz itirazlarına gelince; az yukarıda açıklandığı gibi davacı dava konusu taşınmaz bölümünü tapu dışı yolla satın aldığını, satış bedelinin 1.000.000 TL olduğunu açıklamıştır. 10.7.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Somut olayda, davacının 1984 yılında davalı ve dahili davalıların miras bırakanına dava konusu taşınmazın satış bedeli karşılığı 1.000.000 TL ödendiği hususuna davalı tarafından açıkça karşı konulmadığı gibi, bilakis bu husus dahili davalılar tarafından da doğrulanmıştır. Bilindiği üzere, geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle ödediğini bildirdiği bedel nedeniyle, mahkemece benimsenen nizalı taşınmazın devrinin imkansız hale geldiğinin kabul edildiği-taşınmazın davalı adına kayıt oluştuğu 22.7.1992 tarihi itibariyle karşılığının hesaplanması için dosya bilirkişiye tevdii ile belirlenen bedelin davalılardan tahsili yönünde hüküm kurulmuş ise de, mevcut bilirkişi raporları gerek bilirkişilerin uzmanlık alanı gerekse ulaşılan sonuç itibariyle hüküm vermeye yeterli bulunmamıştır. Davacının ödediği bedelin ödeme tarihinden itibaren çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, döviz kurları, altın, memur maaşı ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri unsurların ortalamaları alınmak suretiyle dava tarihine kadar ulaşacağı alım gücünün denkleştirici adalet ilkeleri gereğince saptanması gerekir. Bu nedenle dosyanın konusunda uzman bir hukukçu, bir iktisatçı ve bu işlerde uzmanlığı bilinen bir bankacıdan oluşan bilirkişi kuruluna verilmesi, davalı ve dahili davalılar miras bırakanına harici satış nedeniyle ödenen bedelin uyarlama kuralları gereğince hesaplanması bakımından açıklamalı, denetime açık ve gerçek durumu yansıtır rapor alınması, ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmiş bulunması doğru değildir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün tazminata ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 27.10.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    Haricen düzenlenen satış senedi 09.01.1984 tarihlidir. Satıcı Kadın Yılkı, alıcı ..."dır. Afet Yasası uyarınca resmi mercii tarafından özgülemenin yapıldığı tarihte mülkiyet, Kadın Yılkı"nın resmi nikahlı eşine geçmiştir. Tapudaki sonraki devir şekli bir işlemdir. Böylece, tapulu bir yerin haricen satışı geçerli değildir. Tapu iptali ve reddine ilişkin yerel mahkeme kararı doğrudur. Dairenin çoğunluğunca benimsenen bu bölüme ilişkin onamaya aynen katılıyorum.
    Bedel iadesi istemine gelince: Satıcı Kadın Yılkı 22.06.2003 tarihinde ölmüştür. Kayıt maliki ve çocukları mirasçı kalmıştır. Bu kişiler mirası reddetmemişlerdir. (reddettiklerine dair bir bilgi ve belge dosyaya sunmamışlardır). Kural olarak; 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararına göre sözleşme ifa edilmemiş ise taraflar aldıklarını iade edecektir. Ancak, davacının haricen satın aldığı tarihten itibaren bu yerden yararlanmasının da gözönünde tutulması gerekir. Çünkü, başlangıçtan itibaren geçersiz olduğunu bildiği bir sözleşme ile bu yerin zilyetliğini ele geçirip o yerden yararlandığına göre (kira, icar gelir vs. elde ettiğine) hesaplanacak bedelden bunların tenkis edilmesi gerekir. Aksine bir tutum, bir tarafın zenginleşmesine, diğer tarafın fakirleşmesine sebep olur. Kararın bozmaya ilişkin bölümüne açıkladığım bu gerekçelerle katılmıyorum. 27.10.2011
    GK.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi