Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1060
Karar No: 2021/1210
Karar Tarihi: 07.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1060 Esas 2021/1210 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1060
KARAR NO : 2021/1210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/1198 Esas - 2018/1212 Karar
TARİHİ: 11/12/2018
DAVA: Satımın feshi- bedelin iadesi- manevi tazminat
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemeseince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın maddi tazminat/aracın iadesi yönünden kabulüne ve manevi tazminat talebinin reddine dair verilen hükme karşı tüm taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalılardan ... A.Ş.'den 22/11/2005 tarihinde ... marka ve 2.0 Dizel model bir aracın 106.212,52 TL'ye satın alındığını; aracın bir müddet müvekkili şirket tarafından kullanıldığını, daha sonra aracın değerlendirilmesi yönünden hasarsızlık raporu almak için ekspertiz incelemesi yapılmak üzere yine ... A.Ş.'ye başvurduklarını, davalı şirketin servis bölümü tarafından düzenlenen 05/08/2005 tarihli raporda aracın hasarlı olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından aracın ilk kez 05/08/2015 tarihli bu rapor ile hasarlı olduğunun öğrenildiğini, oysa aracın 0 km bir araç olarak satın alındığını, arada kaza geçirmediğini, bu hal ortaya çıkınca araştırmaya başlandığını ve aracın 0 km iken ve kendilerine satılmadan evvel 10/11/2005 tarihinde, bir başka deyişle kendilerince satın alınmadan 12 gün önce aracın ithalatçısı ... A.Ş. tarafından ... Avcılar'a ... fatura no ile sol arka kapısının düzelttirildiğinin ve boyatıldığının ortaya çıktığını, böylece müvekkiline satılan aracın hasarlanmış ve tamir edilmiş bir araç iken, 0 km araç satılıyormuş gibi verildiğinin belirlendiğini, hasar tamiri yapıldığının müvekkilinden gizlendiğini, müvekkilinin bu şekilde aldatıldığını, satın alınan araçtaki durumun "ağır kusur ve hile ile" müvekkilinden gizlendiğini, ortaya çıkan zarardan ... Ticaret A.Ş.'nin satıcı olarak, diğer şirketin ise ithalatçı ve tamir ettiren olarak sorumlu olduğunu belirtmek suretiyle; müvekkilince ödenen 106.212,52 TL satış bedelinin, fatura tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ayıplı malın davalılar tarafından geri alınmasına ve müvekkili kandırıldığı için duyduğu üzüntü nedeniyle 15.000,00 TL manevi tazminatın da davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili savunmasında özetle; söz konusu olan aracın davacı tarafından diğer davalıdan 22/11/2005 tarihinde satın alındığını, müvekkilinin "satıcı konumunda" olmadığını, bu hususun davacınında kabulünde olduğunu, bu nedenle talebin ancak satıcıya yöneltilebileceğini, aracın ithalatçısı olan müvekkiline yöneltilemeyeceği sebebiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki davacı tarafından süresi içinde ayıp ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, TTK'nın 23. maddesi gereğince 2 ve 8 günlük ihbar sürelerinin söz konusu olduğunu, aracın 10 yıla yakın bir süre kullanıldıktan sonra söz konusu davanın açılamayacağını, araçta herhangi bir üretim hatası veya servis hizmetinden kaynaklanan bir ayıbın bulunmadığını, bu sebeple müvekkiline iş bu davanın haksız yere açıldığını, ayrıca araçtaki ayıbın kabulü halinde de aracın iadesini / bedelin iadesini gerektirmediğini, en fazla satım bedelinden bir miktar indirime gidilebileceğini, aracın 10 yıl kadar önce satılan bir araç olduğunu, mislinin de bulunmadığını, bu nedenle aracın iadesinin kendileri yönünden kabul edilemez olduğunu, manevi tazminatın ise hiç şartlarının doğmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili savunmasında özetle; araçta üretimden kaynaklanan gizli bir ayıp bulunmadığını, kaldı ki davacının TTK'nın 23/3. maddesi gereğince süresi içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, bu süre yönünden dava hakkının kalmadığını, araçta davacıdan gizlenmiş bir ayıbında bulunmadığını, davacı tarafından satın alınırken aracın servis kayıtları incelense idi durumun görülebilecek olduğunu, kaldı ki araçta iddia edilen bu hasarın aracın sürüş güvenliğini azaltmadığını, orjinalliğini bozmadığını, aracın değerini düşürmediğini, bu sebeple davacının haklı nedenle fesih hakkının doğmadığını, manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Satılan aracın son derece prestijli bir araç olan ... model bir araç olduğu, Jip olarak SUV bir araç olarak satıldığı; bu nedenle bu tür bir aracı yüksel bedel ödeyerek alan alıcıdan, satıştan önce kaza geçirip, tamir edilen bir araca katlanmasının davalı şirketler tarafından beklenemeyeceği; Her ne kadar her iki davalı tarafından da süresi içinde zaman aşımı itirazında bulunulmuş ve Borçlar Kanunu gereğince zaman aşımıda 2 yılsa da; 818 sayılı yasanın 200. Maddesi ( yeni 6098 sayılı yasanın 225. maddesi ) gereğince, ortada üretimden kaynaklanan bir hatanın bulunmadığı, bizzat bu aracın kaza geçirdiği ve tamir edildiği; bu hal alıcıya açık açık bildirilip, satış sözleşmesine de yazılmak suretiyle; hasarlanıp tamir edilen aracı, alıcının kendi iradesi ile almayı kabul ettikten sonra satışın gerçekleştirilmesinin gerektiği; ancak satışın bu şekilde gerçekleştirilmediği; hal böyle olunca 818 sayılı yasanın 200. Maddesi gereğince ortada AĞIR KUSUR bulunduğu; bu durumun ağır kusur olarak kabul edilmesi gerektiği; bu nedenle artık süresi içinde ayıp ihbarının aranmayacağı; bu nedenle üretim ayıbından kaynaklanan ve davalı vekillerinin sunduğu Yargıtay kararlarınında olayımızda uygulanma şartlarının bulunmadığı; öte yandan aracın 10 yıla yakın bir süre bizzat davacı şirket tarafından kullanıldığı, satılmadığı; davacının bu süre içinde kendisine 0 km olarak satılan bir aracın satımından önce hasarlandığı ve tamir edildiğini bilmesinin veya tahmin etmesinin mümkün olmadığı; aracın ekspertizi için bizzat ... AŞ'ye başvurması üzerine durumu öğrendiği, öğrendiği andan itibarende süresi içinde iş bu davayı açtığı; bu sebeple artık semende tenkise gitmek yerine; bu değerde ve bu prestijte bir aracı satın alan davacının, bu duruma katlanması beklenemeyeceği için dönme hakkının mevcut olduğu; semenin iadesinin nesafet gereği olacağı; aracında satıcı olan ... AŞ'ye iadesi gerekeceği; davacı taraf her ne kadar faiz istemişse de, onunda aracı kullandığı, bu nedenle faiz hakkının doğmayacağı; davacı taraf her ne kadar manevi tazminatta talep etmişse de; manevi tazminat için kişisel haklara açıkça ve manevi tazminatı gerektiren ağırlıkta bir saldırının söz konusu olması halinin olayımızda gerçekleşmediği; manevi tazminatı gerektirecek bir haksız fiilin söz konusu olmadığı, ortada ticari bir alım satımın söz konusu olduğu ve bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği kanaati ile davalının manevi tazminat talebininde reddine karar verilmiş; Satış bedelinin iadesinde ... AŞ'nin satıcı olarak ve satıştan önce meydana gelen hasarı bilmese dahi 818 sayılı yasanın 194. Maddesi gereğince ( yeni 6098 sayılı yasanın 219. Maddesi ) sorumlu olacağı, aracın ithalatçısı olan ... AŞ'nin ise, araç elinde iken aracın hasarlanmış olması ve bizzat kendisi tarafından tamir ettirilmiş olması karşısında her iki davalınında satış bedelinden müteselsil sorumlu olacağı nazara alınarak..." davanın maddi tazminat/aracın iadesi yönünden kabulüne, 106.212,52 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ... plakalı aracın da Davalı ...'ne iadesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili ve davalılar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı ... A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından hak düşürücü nitelikteki ayıp ihbar yükümlülüğü süresine uyulmamış olduğu halde mahkeme tarafından bu hususun değerlendirilmediğini, Dava konusu taleplere ilişkin zamanaşımı ve garanti sürelerinin geçtiğini, Davanın müvekkili şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, araca ilişkin bedel iadesi kararının hakkaniyete uygun olmadığını, fakat aksinin kabul edildiğini, iş bu halde davacı tarafın araçtan elde ettiği faydaların mahsubu gerektiğini, Kaldı ki, 13 yıla yakın bir süredir kullanılmış bir araç için bedel iadesine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, zira Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği uyarınca binek otomobillerin kullanım ömrünün 10 yıl olarak belirlendiğini, dava konusu aracın davanın açıldığı tarihte dahi kullanım ömrünün sonuna gelmiş ve günümüz itibariyle de kullanım ömrünü halihazırda tamamlamış bir araç olması sebebiyle bedel iadesine hükmedilmiş olmasının sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını, ekte sunulan Yargıtay kararları ışığında dava konusu uyuşmazlık değerlendirildiğinde de mahkemenin kararının hukuka, usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemitiştir.Davalı ... A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin istinafa konu ilamında, eksik ve hatalı bir hüküm kurduğunu, araçta üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğunu kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla, usule ilişkin olarak davacı tarafın 6102 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen yasal süre içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, Esasa ilişkin olarak ise dava konusu araçta davacının iddia ettiğinin aksine davacıdan gizlenmiş bir ayıp bulunmadığını, ayıp iddialarını kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla, aracın kapısındaki boya işleminin aracın sürüş güvenliğini azaltmadığını, davacı tarafın 14 yılı aşkın süredir aracı sorunsuz şekilde kullandığını ve araçtan beklenen tüm faydaları elde ettiğini, sadece aracı satmak istediğinde rayiç değerinden çok az daha düşük fiyat farkıyla satabileceğini, bilirkişi incelemesinde ayıp nedeniyle ortaya çıkacak fiyat farkının 2.000 TL gibi düşük bir tutar olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket aleyhine büyük bir haksızlık olduğunu ve davacı taraf lehinde sebepsiz zenginleşme durumunun söz konusu olduğunun görüldüğünü,Yargıtay’ın emsal nitelikteki kararları doğrultusunda da aracın bedel indirimine karar verilmesi gerekirken bedelinin iadesine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde Yargıtay kararları ışığında ayıp oranında bedelden tenzile karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı firmanın 22.11.2005 tarihinde satın almış olduğu bu ... şaşi nolu ... 2.0 dizel model aracın ayıplı çıkmasından dolayı yine de iyi niyetini göstererek aracın iadesi için Kadıköy ... Noterliği ... yevmiye numaralı 18 Ağustos 2015 tarihli ihtarnamesi ile davalılara ihtarname göndermiş ve ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 iş günü içinde, aracın ‘ağır kusur ve hile ile gizlenerek’ gizli ayıplı çıkması nedeniyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11. maddesi uyarınca, araç bedeli olarak ... Tic. A.Ş.’ ye ödenen 106.212,52 TL’ nin fatura tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davacı müvekkile iadesini talep ettiğini, Davalılardan ... A.Ş.’nin 7 günlük sürenin bitiminden sonra göndermiş olduğu Kadıköy .... Noterliğinin 01.09.2015 tarihli ve ... yevmiye nolu ihtarnamesinin kendilerine 03.09.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı ... Tic. A.Ş. söz konusu bu ihtarında; müvekkile satılan ... marka aracın Türkiye distribütörünün ... A.Ş. olduğunu, ...Ticaret A.Ş.’nin ise ... A.Ş. tarafından ithal edilen araçların yetkili satıcısı ve servisi konumunda olduğunu, aracın satışı esnasında müvekkili şirket yetkililerince tarafına hangi bilgilerin verildiği, satışın hangi şartlarda gerçekleştirildiği, aracın bedelinde bahse konu hasar kaydı nedeniyle ne kadar bir indirim uygulandığı gibi verilere ulaşmanın mümkün olmadığını, her ne kadar bahse konu hasar kaydı nedeniyle sorumlulukları söz konusu olmasa da müvekkil şirketçe yeni bir araç satın alınması halinde müşteri memnuniyeti kapsamında yeni aracın bedelinde indirim yapılabileceğinin belirtildiğini, ... Tic. A.Ş.'nin göndermiş olduğu bu cevabi ihtarda, Tüketici Kanunu gereği belgelemek zorunda olduğu, ayıbın süresinde ihbar edildiğine dair bir belge bulunmadığını, müvekkili şirketçe yeni bir araç satın alınması halinde müşteri memnuniyeti kapsamında yeni aracın bedelinde indirim yapılabileceğini belirttiklerini, söz konusu hasarın mevcut olduğunu ve sorumluluğu zımnen kabul ettiklerini, iş bu ihtarnameye yönelik olarak da ayrıca bir iade veya ödeme işlemi gerçekleşmediği için davalıların temerrüde düştüklerinin ortada olduğunu, Tüm bunlar ışığında aracın alındığı tarihte ödenen bedelin aracın hasarlı olduğu bilinse idi aracın hiç satın alınmayacağı gözetilerek, faiz istemine yönelik verilen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda fatura tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizine yahut hakkaniyete uygun bir indirim uygulanmak sureti ile faiziyle birlikte tahsiline, aksi halde aracın iadesi için çektikleri ihtarname tarihi olan 18.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan satım bedelinin tahsiline karar verilmeni istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından davalı ... A.Ş.'nin distrübütörü olup, diğer davalı ... A.Ş.'den satın alınan aracın ayıplı olduğu ileri sürülerek, satımın feshi ve semenin faiziyle birlikte iadesi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, aracın iadesi ile ödenen 106.212,52 TL'nin davalılardan müteselsilen tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, tüm taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalılar vekillerinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde;Davacı tarafından davalı .... A.Ş.' nin distrübütörü/ ithalatçısı olup, diğer davalı ... A.Ş.'den 22.11.2015 tarihinde 0 km olarak araç satın alındığı, satın alınan aracın, 05.08.2015 tarihinde yine davalı ... A.Ş. servis bölümünde yapılan expertizi ile aracın arka kapısının tamir ve boyalı olduğunun ve bu şekilde sıfır araç olarak davacıya satıldığının belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacı, aracın iadesi ile ödediği bedelin fatura tarihinden faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiş, bu istem yönünden verilen hüküm bölümü davalılar tarafından istinaf edilmiştir. Davanın tarafları tacir olup, davaya konu araç satışı tüketici işlemi kapsamında olmadığından ihtilaf TTK'nın 4. maddesine göre nisbi ticari dava olup, olayda özel düzenleme olan tüketici mevzuatı hükümleri uygulanmayacak olup, satım tarihi esas alınarak 818 sy BK ve 6762 sy TTK hükümleri uygulanacaktır.Öncelikle davalı .... A.Ş.' nin satılan aracın distrübütörü/ ithalatçısı olduğu, araç davacıya satılmadan önce bu davalı tarafından arka kapısının tamir ve boyasının yaptırıldığı, aracın tamir ve boyalı bu hali ile satıcısı olan diğer davalı tarafından davacıya satıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı .... A.Ş. arasında doğrudan bir satış ilişkisi bulunmamaktaysa da ithalatçı firma olarak üreticinin sorumluluğu ilkesi çerçevesinde sorumlu olduğu gibi aracın bu davalı uhdesindeyken tamir işlemi gördüğü anlaşılmakta olup haksız fiil sorumluluğu da bulunduğundan, satıcı olmamaları nedeniyle davanın pasif husumetten reddi gerektiği yönündeki davalı ... A.Ş. ' nin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı ... A.Ş. vekilleri aracın 22.11.2005 tarihinde satıldığını, eldeki davanın TBK'nın 231. maddesi kapsamında 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra 09.09.2015 tarihinde açıldığını, bu nedenle zaman aşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Taşınır satışında, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin davanın zamanaşımı, satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak bir yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, alıcıyı iğfal etmişse bir senelik zaman aşımından yararlanamaz (BK m.207, TBK m.231). Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Yine ticari satışlarda zamanaşımı (6) ay ise de, satıcı alıcıyı aldatmışsa bu zamanaşımından yararlanamaz (19.HD.12.2.2008, E. 2007/11897 K. 2008/1114 sayaılı emsal kararı).Yasalardaki bu hükümlere göre ağır kusuru, hilesi, kandırması nedeniyle bir yıllık ve altı aylık zaman aşımı süresinden yararlanamayacak olan satıcıya hangi zamanaşımı süresi uygulanacağı, hile durumunda satıcıya karşı açılacak davalarda zamanaşımının ne olacağı yasalarda açıklanmamış ve bu boşluk öğretide yapılan yorumlarla doldurularak BK m.125’deki (TBK m.146’daki) on yıl olacağı sonucuna varılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davalının distrübütörü/ithalatçısı olduğu aracın diğer davalı tarafından davacıya 0 araç olarak satıldığı, oysa aracın davalı tarafından davacıya 0 araç olarak satılmadan önce arka kapısının onarılıp boyandığı, mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere alıcının bilgilendirilmeksizin arcın 0 olarak satıldığı dikkate alındığında, somut olayda alıcı davacının iğfal edilmiş olduğunun kabulü gerekecektir. Buna göre davalı vekilinin davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekeceği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. (6098/TBK.m.219 ve 818/BK.m.194) Satıcı ile alıcı, ayıptan sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan anlaşma yapabilirler ise de, “Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür (BK.196, TBK.221)Yine satıcının hilesi varsa, ayıbın kendisine zamanında ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek ayıba karşı güvence borcundan ve sorumluluktan kurtulamaz (818 sayılı BK.m.220). Söz konusu yasal düzenlemeler ile zamanaşımı yönünden yapılan yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı vekillerinin ayıp ihbarının hak düşürücü süre olan ayıp ihbar süresinde yapılmadığının kabul edilmesi gerektiği yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. BK'nın 202. maddesi uyarınca hâkim, hal icabı satımın feshini muhik görmüyorsa, semenin tenziline karar verebilir. Davacı tarafından dava konusu aracın 22.11.2005 tarihinde satın alındıktan sonra dava tarihine kadar sorunsuz kullanıldığı, satıma konu aracın sol arka kapısında düzeltme ve boyama işlemi yapılıp orjinal olmadığı sabitse de böyle bir ayıp, satımın feshini, aracın iadesi ile semenin iadesini gerektirecek boyutta değildir. Ancak bu durum araç bedelinden bir başka deyişle semenden tenzili gerektirir. Somut uyuşmazlıkta "çoğun içinde az da vardır" ilkesi uyarınca tarafların hak ve menfaat dengelerine uygun olan semenden tenzili olmalıdır. Yargılama aşamasında alınan 10.09.2018 tarihli bilirkişi ek raporuna göre aracın satış tarihi olan 22.11.2005 tarihinde 0 km de sol arka kapısı boyanarak işlem görmüş aracın değerinin 100.000 TL kadar olabileceği, buna göre satış fiyatı itibariyle 6.212,52 TL'nın bedelden tenzili ile davacıya verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında aracın iadesi ile satış bedeli olan 106.212,52 TL'nin davalılardan tahsili yönünde kurulan hüküm isabetsiz bulunmuş olup, davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmüştür. Semenden tenzil halinde ve yukarıdaki gerekçeye göre, davalıların 6.212,52 TL'yi dacıya iade etmek yükümlülüğü altında olduklarının kabulü gerekir. Davalıların iade borcu, semenin haksız olarak fazla tahsil edildiği tarihten itibaren doğduğundan, satım tarihinden itibaren davacının temerrüt faizi talep hakkının bulunduğu kabul edilmelidir. Bu durumda davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kararın kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile 6.212,52 TL'nin, satım tarihi olan 22.11.2005 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre yürütülecek temerrüt faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili yönünde Dairemizce hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde;Davacı vekili, ilk derece mahkemesince manevi tazminatın reddine dair kararı istinaf edilmemiş, sadece satım bedeline uygulanacak temerrüt faizi yönünden hükmü istinaf etmiştir.Yukarıda davalılar vekillerinin istinaf başvurularının incelenmesi sonucu ulaşılan sonuca göre davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri yerinde değildir. Çünkü, yukarıda açıklandığı üzere, satımın feshi ve semenin iadesi koşulları bulunmamaktadır. Semenin tenzili resen uygun görülmüş, tenzil edilen semene ise davacının faiz talebi esas alınarak, satım tarihinden itibaren faiz yürütülmüştür. Yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davacı vekilinin konusuz kalan istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile , ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile 6.212,52 TL nin satım tarihi olan 22.11.2005 tarihinden itibaren 3095 sy 2/2 maddesi uyarınca yürütülecek avans faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili yönünde dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden reddine; davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın kısmen kabulü ile 6.212,52 TL'nin, satım tarihi olan 22.11.2005 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun'un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,2-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Manevi tazminat talebinin reddine,4-Alınması gereken 424,38 TL harcın, Tüketici Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararından sonra davacıya tamamlatılan 2.070,00 TL ilam harcından mahsubu ile artan 1.645,62 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 5-Davacı tarafından harcanan 424,38 TL harç giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından sarf edilen 72,00 TL posta ve tebligat gideri ile 850,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 922,00 TL'nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde bakiye kalan gider avansının davacıya iadesine, 7-Karar tarihindeki AAÜT gereğince belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 8-Davanın açılmasına davalılar sebebiyet vermiş olup semen tenziline mahkemece resen hükmedildiğinden, semenin iadesi talebi yönünden davalılar yararına avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,9-Reddedilen manevi tazminat yönünden 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 10- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama yargılama giderleri yönünden;a)Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının ayrı ayrı Hazineye gelir kaydına; peşin istinaf karar harçlarının ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde ayrı ayrı taraflara iadesine,b)Davalılarca tarafından sarfedilen 121,30'er TL istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının davacıdan alınıp davalılara verilmesine, 11-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,12-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07.10.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi