Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1380
Karar No: 2021/1192
Karar Tarihi: 07.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1380 Esas 2021/1192 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1380
KARAR NO: 2021/1192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:29/01/2019
NUMARASI:2015/522 E. - 2019/109 K.
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankanın İstanbul Anadolu Adliyesi Şubesi nezdinde ... nolu hesabının bulunduğunu, davalı bankaca keşide edilen Üsküdar ... Noterliğinin 21.05.2014 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarnamesiyle hesabın kat edildiğini, ancak müvekkili şirketin davalı bankadan kredi almadığının ve diğer müvekkilinin de kefaletinin bulunmadığının Üsküdar ...Noterliğinin 27.05.2014 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarıyla bildirildiğini, ihtar üzerine yapılan incelemede müvekkillerinin bilgi ve onayı olmaksızın, müvekkili şirketin kaşesinin üzerine sahte imzalar atılarak talimatla EFT ve havaleler yapıldığının öğrenildiğini, işlemlerin müvekkili şirket ve şirket yetkilisi ... ile hiçbir ilgisi bulunmayan ... isimli kişi tarafından yapıldığını, sahte işlemlerde şirketin kaşesi ve imzasının kullanarak kredi kullanıldığı ve çek karnesi aldığının öğrenilmesi üzerine, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/77676 soruşturma sayılı dosyasında şikayette bulunulunduğunu, bankaca hiç bir zaman kredi kullandırıldığı veya çek yaprağı verildiğine ilişkin müvekkillerine bilgi verilmediğini, yapılan işlemlerde müvekkilinin imza ve onayının bulunmadığını, çek karnesinin düzenlenerek ...'e teslim edilmesinde müvekkilinin onayının bulunmadığını, bankanın gerekli kontrolleri yapılmaksızın sahte talimatlarla ve sahte imzalarla kredi kullandırılarak EFT'ler yapıldığını, çek karnesin yetkisiz kişiye teslim edildiğini, işlemlerden sonra İstanbul Anadolu ...İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile 12.000,00 TL'lik bonoya davayı olarak müvekkilleri aleyhine takip başlatıldığını, müvekkillerinin davalı bankaya kredi, çek yaprağı veya bono nedeniyle borçlu olmadıklarını ileri sürerek, müvekkillerinin takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, icra tehdidi altında ödenen 12.911,47 TL'nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyadan kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını ve davacıların icra tehdidi altında ödedikleri miktarların istirdadını istediklerini, icra takibinin kambiyo senedine dayandığını, senedinin davacı ... tarafından davacı şirket emrine düzenlenendiğini ve davacı şirket tarafından ciro edilerek müvekkiline verildiğini, müvekkilinin 22.04.2013 düzenleme ve 30.05.2014 vade tarihli bononun meşru hamili olduğunu, bononun vadesinde ödenmemesi üzerine 04.06.2014 tarihinde takibe konu edildiğini, dava dilekçesinde, davacılar adına atılan imzaların üçüncü kişi tarafından atıldığının iddia edildiğini, ancak müvekkilinin ciro zinciri kopuk olmayan bonoda imzaların sıhhatini araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını, senet hamilinin ciro imzasının lehdara ait olup olmadığını araştırma zorunluluğu bulunmadığını, TTK'nın 686 ve 790. maddelerinde, senedi elinde bulunduranın kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil olacağının düzenlendiğini, müvekkili bankanın hak sahipliğinin müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılacağını, basiretli bir tacirin rastgele imza atarak bir bonoya imza atması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bononun sonradan doldurularak kıymetli evrak haline getirildiği iddia edilmiş olsa dahi, bunun kabul edilebilecek bir yanının olmadığını, bir bonunun boş olarak düzenlenmesi ve sonradan üzerinin doldurulmasında yasal bir engel bulunmadığını, bononun sözleşmeye aykırı doldurulduğunun davacılarca kanıtlanması gerektiğini, kambiyo senedinin illetten mücerret soyut borç ikrarı içerdiğini, diğer cirantalara karşı ileri sürülebilecek savunma ve def'ilerin müvekkiline karışı ileri sürülemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Tüm dosya kapsamından, davanın, davacıların davalılar aleyhine başlatılan takip nedeniyle ve/veya kredi sözleşmesinden, çek yaprağı karşılıklarından borçlu olmadıkları tespitine ve davalı bankaya icra tehtiti altında ödenen icra dosya borcu olan 12.911,47 TL'nin istirdat talebine ilişkin olduğu, icra dosyası incelendiğinde davalı bankanın davacılar aleyhine 30/05/2014 vade tarihli 12.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattığı, söz konusu takipte kredi sözleşmelerinden veya çek alacağından bahsedilmediği takibin yalnızca bonoya dayalı olduğu, davacıların da bu takip de ödedikleri miktar üzerinden harç yatırıp borçlu olmadıklarını talep ettikleri, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda bonodaki imza ile davacıya ait imza örneklerinin karşılaştırıldığı ve senetteki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla davacıların söz konusu bonodan dolayı sorumluluklarının bulunduğu, her ne kadar davacılar vekili davacı ...'un bankadan kredi çekmediğini, bankada kredi hesabını olmadığını, bankaya eft ve havale için talimat vermediğini, bonoda keşide etmediğini, söz konusu işlemleri müvekkilinin yanında çalışan ... adlı şahsın müvekkilinin imzasını taklit ederek bahsedilen evrakları imzaladığını ileri sürse de hem takibin yalnızca senede dayalı olarak başlatılması hem de takibe konu senet, davalı bankaya çek defteri başvurusunda, çek defteri teslimi için yazılmış dilekçede, genel kredi sözleşmesinde, eft talimatında davacı şirket ve davacı ...'a atfen atılmış imzalar ile davacı şirket yetkilisi davacı ...'un imzalarını içeren karşılaştırma belgelerindeki imzaların çok önemli uygunluk ve benzerlikler saptanması sonucu söz konusu belgelerdeki imzaların davacı ...'un eli ürünü olduğundan ayrıca senedin bononun sebepten mücerret olup davacı tarafça teminat senedi olarak verildiği ispatlanamadığından davacıların ileri sürdükleri savunmalara itibar edilmediği ve davalı tarafın beyanı aksi ispatlanamadığından... " gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin gerekçesinin dosya içeriği ve uyuşmazlığın bağlandığı sorun kapsamına uygun olmadığını, mahkemenin bononun mücerret olup teminat senedi olarak verildiğininin ispatlanamadığına ilişkin gerekçesinin hatalı olduğunu, bankanın müşterisinden senet alması için ondan bir alacağı bulunması gerektiğini, alacağın ise ancak bir kredi ilişkisinden kaynaklanabileceğini, taraflar arasındaki 22.04.2013 tarihili kredi sözleşmesi bulunduğunun belirgin olduğunu, taraflar arasındaki temel ilişkinin kredi sözleşmesi olduğunu, bankanın kredi sözleşmesi dışında başka bir alacağının bulunamayacağını, buna rağmen mahkemenin temel ilişki nedeniyle borç bulunup bulunmadığını araştırmadan hüküm vermesinin hatalı olduğunu; müvekkilinin davalı bankanın Maltepe Şubesinde hesabı bulunduğunu ve hesabın İstanbul/Anadolu Adliyesi Şubesine aktarıldığını, hesap sırasında mutat belgelerin imzalatıldığını, ancak müvekkilinin bankadan çek yaprağı almadığını, yapılan incelemede 9 adet çekin kullanıldığı ve hesaba paralar yatırıldığının belirlendiğini, müvekkilinin bu şilemleri yapmadığını, işlemlerin müvekkili şirketin çalışanı veya yetkilisi olmayan ... adlı kişinin şirket kasesi ve imzasını kullanarak daha önceden imzalanmış kredi sözleşmesi nedeniyle, hesaba kredi suretiyle virman yapıldığının bu şekilde hesapları işlettiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin bu nedenle icra tehdidi altında borcu ödediğini, müvekkilinin talimatı olmadan çekilen kredi nedeniyle borçlu olmadığını, bu nedenle virman yapılan hesaptan kimin parayı çektiğinin araştırılması gerektiğini, müvekkilinin talimat imzalamadığını, bilirkişi raporunda sadece 22.04.2013 tarihli talimat aslının incelendiğini, bahse konu talimat tutarının 5.000,00 TL olduğunu, 14.01.2013 tarihli talimatla 14.000 TL çekildiğini, talimatta havale yapılacak hesabın ... olarak gösterildiğini, 14.01.2013 tarihli iki talimatın bulunduğunu, diğer talimatta da 2.000 TL EFT yapılmasının istendiğini, bu talimatların çıkarılması halinde cari hesabın borç vermeyeceğini, davalının bu miktarların müvekkilince çekildiğini veya talimatının verildiğini ispatlaması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi karanının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, takip konusu edilen bono nedeniyle borçlu olunmadığı iddiasına dayalı İİK'nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı bankaya borçlu olmadığını, bankanın yeterli araştırma yapmayarak, sahte imza ve kaşe ile yetkisiz kişiye kredi ve çek karnesi verildiğini ve müvekkillerinin borçlu olmadığını iddia ederek, İİK'nın 72/2. maddesi uyarınca menfi tespit ve yapılan ödemenin istirdadı istenmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul Anadolu ...İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından borçlular aleyhine 22.04.2013 tanzim 30.05.2014 vade tarihli 12.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak, 11.300,00 TL asıl alacak, 18,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.318,19 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Takip konusu bononun 12.000,00 TL bedelli bononun davalı ... Ltd. Şti. Emrine düzenlendiği, senedin keşidecisinin davacı ... olduğunu, 22.04.2013 düzenlenme tarihli bononun vadesinin 30.05.2014 olduğu, senedin lehtar cirosuyla davalı bankaca iktisap edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesinde taraflar arasında 22.04.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin bulunduğu, sözleşme kapsamında davacıya kredi kullandırıldığı, 30.04.2013 tarihinde davacı şirket tarafından çek defteri başvurusunda bulunulduğu, çek defterinin ...' teslim edilmesine ilişkin 30.04.2013 tarihli dilekçesinin bulunduğu ve tüm belgeler altındaki imzaların şirket yetkilisi davacı ...'un eli ürünü olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, ...'in tacir yardımcısı olarak, şirketin bankadaki kredi hesaplarında işlem yapmak üzere görevlendirildiği, çek yapraklarının tesliminin istendiği, davacılar tarafından inkar edilen işlemlerdeki imzaların davacılara ait olduğu ve yapılan işlemlerin davacılarca benimsendiği sonucuna varılmıştır. Davacı yan banka hesabından davacı tarafından verilmeyen talimatlarla işlem yapıldığını, çek karnelerinin ...'e usulsüz şekilde teslim edildiğini, bu nedenle ödenmeyen çek bedellerinin garanti borcundan şirketin sorumlu olmadığını dava dilekçesinde açıklayarak menfi tespit ve istirdat talebinde bulunmuştur. Davacı ihtarında ise sahte talimatlarla kredi kullanıldığı, çek alındığı ve kredi sözleşmesi yapıldığı ileri sürülmüştür. Mahkemece yapılan incelemede tüm işlemlerin davacıların talimatıyla yapıldığı, genel kredi sözleşmesinin şirketle imzalandığı, çek talep ve teslimine ilişkin talimatın davacı şirket yetkilisince imzalandığı belirlendiğinden şirketin borçlu olduğu sonucuna varılmıştır. Bankaca genel kredi sözleşmesi kapsamında alınan bononun temel ilişkiden soyut borç ikrarı da olduğu değerlendirilerek davacıların bonodan sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bononun teminat bonosu olduğuna ilişkin bono metninde bir kayıt bulunmadığı gibi ayrı bir sözleşme ile de teminat bonosu niteliğinde olduğu kanıtlanmadığından davacıların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline. 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.07.10.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi