
Esas No: 2018/3011
Karar No: 2021/1535
Karar Tarihi: 08.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/3011 Esas 2021/1535 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : ... ... (...)
KATİP : ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2018
ESAS-KARAR NO :....
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/10/2021
YAZILDIĞI TARİH : 01/112021
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, ... ... San. A.Ş. tesisleri içerisinde, bir amonyak fabrikası bulunduğunu bu fabrikanın çalıştırılması esnasında, sanayide kullanım arzı yüksek ham gaz elde edildiğini ... ile ... ve ... San. A.Ş. (Yeni ünvanı ile ...) arasında 10.10.1995 tarihli hamgaz satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 4.maddesinde sözleşme süresinin 30.11.1992 tarihinden itibaren 22 yıl olduğunu, ....Başkanlığı ile ... Paz. A.Ş. arasında imzalanmış bulunan 24.02.2004 tarihli hisse satış sözleşmesi ile ... ... A.Ş.'nin %100 oranında hisselerinin tamamının ... ... Paz. A.Ş. tarafından satın alındığını, ... ... A.Ş.'nin özelleştirildiğini, 24.02.2004 tarihinden itibaren sözleşmenin diğer tarafını ... ... Paz. A.Ş. ile ... ... San A.Ş.'nin oluşturduğunu, davalı taraf ile yapılan anlaşma neticesinde bütün yazışmalar ve ödemelerin ... ... A.Ş.'ye yapıldığını, sözleşmenin hamgaz satış sözleşmesi olduğunu, davalının özelleştirme tarihi olan 24.02.2004 'den beri hiç gaz almayarak sözleşme gereği kurulan karbondioksit fabrikasını da söküp götürdüğünü, kiralanan taşınmazı da sözleşmeye aykırı olarak depolama sahası olarak kullandığını, davalının toplam 796 gün boyunca üretilen gazı satın alması gerektiği halde almadığı davacı şirketin sözleşme gereği bu gazı başka bir firmaya satamadığından davalının gaz almaması nedeniyle 57.312,000 kg gaz(796 x 72.000 kg/gün) bedeli zarara uğradığını hamgazın yoğunluğunun 1,96 olduğundan davacı şirketin 57.312.000/1,96=29.240.816 m3 hamgaz bedeli zarara uğradığını, fazlaya dair hakların saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL.+KDV =23.600,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyen ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, ... (Eski ünvanı:... ... Sanayii A.Ş.) ile davacı şirket ... ... Sanayi A.Ş. (...) arasında 10.10.1995 tarihinde ham gaz satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davacının amonyak tesisinde atık olarak meydana gelen hamgazın davalı şirketin fabrikasında işlenip değerlendirilmek üzere satışının sağlanmasının amaçlandığını, hamgazın işlenmesi için kurulacak tesisin arsa bölümünün kiralandığını, davacı şirketin 1998 yılında amonyak fiyatlarında gerileme olması nedeniyle amonyak tesislerini kapatacağını bildirerek amonyak tesisi bacasından çıkan karbondioksit tedarikine son verdiğini, davalı şirketin de buna bağlı olarak davacıdan hamgaz temin edemediğinden üretim tesisini 1998 yılında kapatarak tesiste bulunan karbondioksit gazı üretimine ilişkin yatırımı da Aksaray'da bulunan başka bir tesisine taşıyarak burda değerlendirdiğini, kurduğu tesis binalarını da şirketin o zamanki işletme sahibi idare ile karşılıklı mutabakat ile diğer faaliyetlerinde kullanmaya devam ettiğini, davalı şirket ham gaz satış sözleşmesinin taraflarına tahsis edilen alanın kirlanmasına ilişkin hükümler haricindeki diğer tüm hükümleri fiili imkansızlık nedeniyle 1998 tarihinde son erdiğini belirterek davacı tarafın bu hükümlere dayanarak 17 yıl sonra hak idda etmesini hukuka aykırı olduğunu, zamanaşımı ve belirsiz alacak davasının açılması için usul şartları taşımaması nedeniyle esasa girilmeden usulden reddedilmesine usule ilişkin itirazların yerinde görülmemesi halinde esasa ilişkin beyan ve itirazlar doğrultusunda davanın reddedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; taraflar arasında 10.10.1995 tarihli ham gaz satış sözleşmesi imzalandığı, 1998 yılında davacının üretimi durdurduğu, 2004 yılından itibaren davacının zaman zaman ürettiğini iddia ettiği ham gazı davalının satın almadığı, bu süreçte davalının davacıya ait arazi üzerinde kurduğu fabrika alanındaki hakimiyetini sürdürdüğü ve kira bedelini ödemeye devam ettiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın; davalının 2004 yılından itibaren davacının ürettiğini iddia ettiği ham gazı üretip üretmediği üretti ise ne kadar süre ve ne miktarda ürettiği ve sözleşme gereği davalının alımını taahhüt ettiği ham gazı satın almaması nedeniyle zararının oluşup oluşmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin ayakta olup olmadığı, davalının edimini ifa etmemekte kusurunun olup olmadığı, davaya konu alacağın doğup doğmadığı, var ise alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı noktalarında toplandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 10.10.1995 tarihinde akdedildiği, sözleşmenin 4. maddesinde sözleşme süresinin 30.11.1992 yılından itibaren 22 yıl olduğu, bu sürenini dolmasından itibaren fesih ihbarında bulunulmaz ise sözleşmenin beşer yıllık sürelerle uzayacağının düzenlendiği, sözleşmenin davacının ürettiği ham gazın davalının davacıya ait arazi üzerinde kuracağı fabrikaya satılması, davalının üretilecek gazı satın alması ve kullanımında olan arazi için de ayrıca davacıya kira bedeli ödenmesi konularında olup karma bir sözleşme olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin feshine yönelik ihbar bulunmadığı, davalının sözleşmeye konu kira bedeli bakımından edimini ifaya devam ettiği, davacının da bu edimi kabul ettiği, taraflar arasındaki ihtarnamelerde davacının da, davalının da sözleşmeye bağlı olduklarına yönelik iradelerinin karşılıklı beyan edildiği görülmekle sözleşmenin ayakta olduğunun anlaşıldığı, davacının; sözleşmenin imzalanmasından itibaren sözleşme gereği ham gazı üretmeye başladığı, davalı da üretilen ham gazı taahhütleri doğrultusunda satın aldığı, 1998 yılına kadar sözleşme gerekleri yerine getirildiği, 1998 yılında davacının üretimi durdurduğu, davacının davalıya gönderdiği 08. Ağustos 2008 tarihli ihtarnamesinde de belirtildiği gibi doğal gaz fiyatlarındaki aşırı yüksekliğin ifanın durdurulmasına gerekçe gösterildiği, bu hususun davacının da kabulünde olduğu ihtarname ile de ikrar edildiği, üretimin durmasının neticesinde davalı fabrikasında bulunan teçhizatı Aksaray'da bulunan başkaca işletmesine taşıdığı, davacının teçhizatı taşıması hususundan davacının bilgisi olduğunun dava dilekçesinde belirtildiği, daha sonra davacı yan yukarıda bahsi geçen ihtarnamesi ile durmuş olan üretimine 2008 yılında yeniden başlayacağını, yine 23 Haziran 2011 tarihli ihtarnamesi ile de 2011 yılında yeniden başlayacağını davacıya bildirmiş davalı da cevaben teçhizatı hazır etmek üzere süre istediği, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının 2005 yılında 84 gün, 2008 yılında 17 gün, 2011 yılında 200 gün, 2012 yılında 216 gün, 2013 yılında 147 gün, 2014 yılında 250 gün üretim yapıldığının tespit edildiği, davalının üretimin durması nedeniyle fabrika teçhizatını taşıdığı yeniden üretimin başladığının bildirildiğinde de almaya hazır olduklarını fakat bunun için hazırlık yapılması için süre istenmesine rağmen cevap verilmediği bu nedenle gazı alamadığını savunduğu, borç ilişkisi doğduktan sonra ortaya çıkan sebeplerle edimin ifasının imkansızlığının anlaşılması üzerine borçlunun borcunun sona erdiğinin kabulü gerekeceği, borcun ifasını imkansız hale getiren sebepler sınırlı olarak sayılmadığı, somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekeceği, ayrıca borcun ifasının imkansız hale gelmesinde borçlunun kusuru var ise bu halin borca aykırılık oluşturacağı, bu nedenle alacaklının uğradığı zararı gidermeye mecbur olduğu, fakat borçlunun kusursuz olduğu ispat edilir ise ifa imkansızlığı nedeniyle borçtan kurtulacağı, somut olayda davacının dışa bağımlılığı ve fiyat artışını gerekçe göstererek üretimi durduğu davacının da kabulünde olduğu, davalı yanın da davacının üretimi durdurması neticesinde fabrikasındaki teçhizatı başka bir yere taşıdığının da tartışmasız bulunduğu, davacı üretimini durdurunca davalının yatırımını başka işletmesine taşıması basiretli bir tacir için olağan bir davranış olup ne zaman yeniden üretime geçeceği belli olmayan ham gaz üretimini bekleyerek yatırımını atıl durumda bırakmasının beklenemeyeceği, davalıya yeniden üretimin başlayacağı bildirildiğinde ise hazırlık için süre istendiği, davalının ihtarına cevap verilmediği, bu halde ham gaz bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davacı şirketin özelleşmesi üzerine 2005 yılından itibaren zaman zaman yeniden üretilmiş ise de davacının alım yapmak için fabrikası hazır durumda bulunmadığı, davacının ham gazı alma şeklindeki ediminin ifasının imkansız olduğunun kabulü gerektiği, edimin ifasının imkansızlaşmasında davalının kusurunun olmadığı aksine üretimi durdurarak davalının fabrikasını taşımasına sebep olmakla davacının kusurlu olduğunun da ispat olduğu, bu nedenle davalı borçlunun ifa imkansızlığında kusursuz olup borcun da sona erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, taraflar arasında karma sözleşme bulunduğunu, kira sözleşmesinin devamının kabulüne rağmen, satış sözleşmesinin ayakta kalmadığının kabulünün hatalı olduğunu, sözleşmenin bir bütün olduğunu, davalının tesisini söküp götürmesine rağmen kira sözleşmesini devam ettirdiğini ancak sözleşme gereği almayı taahhüt ettiği malı satın almayarak müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, mahkemece sözleşme süresince davalıya kusursuz olduğunun ispat yükü yüklenmiş ise de daha sonra çelişkili gerekçeyle müvekkiline ispat külfetini yükleyerek çelişkili karar verdiğini, kusursuz olduğunun davalı tarafından ispat edilemediğini, sözleşme hükümleri gereğince amonyak fabrikasının gaz üretmeye devam ettiği sürece davalının asgari alım taahhüdünü yerine getirmekle yükümlü bulunduğunu, mahkemece bilirkişi raporunun değerlendirilmediğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalının edimini yerine getirip getirmediği, sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle davacının zararının doğup doğmadığı ve alacağının miktarının tayini hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; taraflar arasındaki ham gaz satış sözleşmesi gereğince, davalının edimini yerine getirmediği iddiasıyla uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki ham gaz satışına ilişkin 10.10.1995 yılında bağıtlanan sözleşmeye davacının talebi üzerine doğalgaz fiyatlarının artışı nedeniyle 1998 yılı itibariyle ara verildiği, davalının da üretim faaliyetine devam edebilmesi için işletmesini, davacı bilgisi ve onayı ile taşıyarak üretimine devam ettiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde, davalı tarafından taahhütname gereği alınması gereken kadar mal alımı yapılmadığı gerekçesiyle uğranılan zararın tazmini talebinde bulunulmuştur.
Davacının kâr kaybı talebine yönelik yapılan değerlendirmede; taraflar arasında 10.10.1995 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ham gaz satışına dair sözleşme imzalanmıştır.
Anılan sözleşmenin 2. Maddesininde; ham karbondioksit gazının davacının kiraya verdiği arsa bölümünde davalının kuracağı fabrikada işlenip değerlendirileceğine ilişkin satış kararlaştırılmıştır.
3.Maddesinde ise; davalı ilk beş yıl içinde 22.000.000m3 gaz alımı almasa dahi bedelini ödemeyi taahhüt etmiştir.
Sözleşmenin süresi 22 yıl olarak kararlaştırılmıştır. Ancak davacı 1998 yılı itibariyle üretime ara vermiş, davacının onayı ve bilgisi dahilinde davalının fabrikasını başka bir yere taşıyarak üretimine devam ettiği, davacının 2011 yılına kadar davalıya ham gazı üreterek teslim edemediği dosya içeriğiyle sabittir.
Davalının yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış, üretici davacı şirketin, taahhütname uyarınca kâr kaybı talep edebilmesi için işletmesinin üretime geçtiği tarih olan 2011 yılında keşide ettiği ihtarname üzerine davalı tarafından da keşide edilen ihtarname gereği taşıdığı fabrikasını nakletmesi sözleşmenin ifası için gerekli düzenlemenin yapılması için herhangi bir görüşme yapılmadan 2014 yılı itibariyle dava açarak davacı şirket taahhüde aykırı davranıldığı, sözleşmenin ayakta olduğundan bahisle uğradığı zararın tazmini istenemez.
Sözleşme süresi içinde uzun süre ifaya devam edilmemesi üzerine borçluda kâr kaybının istenmeyeceğine dair haklı bir güven oluşmuş ise, oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait kâr kaybının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir.
Davalı tarafından anılan tarihler itibariyle asgarî alım taahhüdüne uyulmamış ise de, davacı tarafça usulüne uygun mal verilmeye devam edildiği, davalının fabrikasını taşıması için davalının talep ettiği gibi münasip bir süre verilmemesi uzun süre sessiz kalınarak davacı şirketin, davalının imzaladığı taahhütnamedeki asgarî alım miktarının yerine getirilmemesi hâlinde taahhütnamede yer alan kâr kaybının davalıdan istenmeyeceği yönünde davalı tarafta haklı bir güven oluşturmuştur.
Davacı şirketin davranışları ile davalı şirkette yarattığı güvenle çelişki oluşturacak şekilde eldeki davaya konu edilen kâr kaybını talep etmesi çelişkili davranış yasağını oluşturur ki, böyle bir davranışın hukuken korunması beklenemez. Bu nedenle davacının kâr kaybına yönelik talebinin reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük görülmemiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK'da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK'nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK'nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 08/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan...
Üye...
Üye...
Katip...
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
