Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/3284
Karar No: 2022/1167
Karar Tarihi: 03.03.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/3284 Esas 2022/1167 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/3284 E.  ,  2022/1167 K.

    "İçtihat Metni"

    İlk Derece Mahkemesi : Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.06.2018 tarih ve 2017/49 - 2018/124 sayılı kararı
    Suç : Resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, silahlı terör örgütüne üye olma17.08.2012 (sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı)
    2) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden;
    31.08.2012 (sanık ...),
    05.09.2012 (sanık ...),
    07.09.2012 (sanık ...),
    28.02.2013 (sanık ...),
    10.04.2015 (sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı),
    24.02.2017 (sanıklar ... ve ... hakkında ayrı ayrı)
    3) Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden;
    23.02.2016 (sanık ...),
    25.02.2016 (sanık ...),
    29.07.2016 (sanıklar ... ve ... hakkında ayrı ayrı),
    09.09.2016 (sanık ...),
    07.10.2016 (sanık ...),
    03.11.2016 (sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı),
    04.11.2016 (sanık ...),
    07.11.2016 (sanık ...),
    24.11.2016 (sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı),
    19.12.2016 (sanık ...),
    25.01.2017 (sanık ...),
    17.10.2017 (sanık ...),
    24.11.2017 (sanık ...),
    26.12.2017 (sanık ...),
    23.02.2018 (sanık ...),
    02.03.2018 (sanık ...),
    10.03.2018 (sanık ...)
    Hüküm : 1) Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden;
    Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ...,..., ..., ...,..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı; CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraat kararına ilişkin istinaf başvurusunun reddi,
    2) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden;
    2.1.) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı; CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
    2.2.) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı;
    TCK’nın 158/1-e, 62/1, 53/1 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
    3) Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden;
    3.1.) Sanıklar ..., ...,..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı;CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi,
    3.2.) Sanıklar ... ve ... hakkında ayrı ayrı; 3713 sayılı Kanunun 7/1 maddesi yollamasıyla TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4, 62/1, 58/9 maddesi yollamasıyla 58/6, 221/5, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
    3.3.) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı;
    3713 sayılı Kanunun 7/1 maddesi yollamasıyla TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53/1, 58/9 maddesi yollamasıyla 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    Bir kısım sanık ve müdafiilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299/1. maddesi gereğince ayrı ayrı REDDİNE,
    I. Katılan Hazine ve ... vekilinin resmi belgede sahtecilik ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Hazine ve Maliye Bakanlığının resmi belgede sahtecilik ve silahlı terör örgütüne üye olma suçları yönünden suçtan doğrudan doğruya zarar görmediği ve bu nedenle belirtilen suçlar yönünden davaya katılma hakkının bulunmadığı anlaşılmakla; katılan vekilinin temyiz isteminin CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
    II. Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafileri, sanık ... ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanıkların kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan cezalandırılmalarına ilişkin karara yönelik sanıklar müdafiileri ile katılan vekili tarafından yapılan istinaf taleplerinin esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının CMK’nın 286/1 maddesi gereğince kesin olup, temyizi kabil kararlardan olmadığı anlaşılmakla; sanıklar müdafileri, sanık ... ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
    III. Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen HAGB kararına ilişkin sanık müdafiinin temyiz itirazının incelenmesinde;
    CMK’nın 231/5. maddesi gereğince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar aynı Kanunun 231/12. maddesi gereğince itiraza tabi olup, temyizi mümkün bulunmadığından, temyiz incelemesine yer olmadığına, gereğinin itiraz merciince yapılmak üzere dosyanın mahalline İADESİNE,
    IV. Sanık ... müdafiinin eski hale getirme ve temyiz talebinin kabulüne yönelik yapılan incelemede;
    CMK’nın 42/1. maddesi uyarınca eski hale getirme talebiyle birlikte yapılan temyiz talebi hususunda karar verme yetkisi Dairemize ait bulunduğundan, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 13.07.2020 tarihli ek kararı hukuki değerden yoksun olduğu belirlenerek;
    Sanık müdafiinin 04.03.2020 tarihi itibariyle yurt dışına çıkış yaptığı, akabinde Covid-19 salgını nedeniyle ülkeler arası sınırların kapatılması ve uçuş seferlerinin iptal edilmesi nedeniyle ülkeye dönüş yapamadığı, sanık müdafiinin temyiz yasa yolu başvuru sürecinde yurt dışında bulunduğu ve UYAP sistemine de erişim sağlayamadığı anlaşılmakla; sanık müdafii tarafından temyiz talebinin süresinde yapıldığı kabul edilerek yapılan incelemede;
    Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    V. RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU BAKIMINDAN HUKUKİ DEĞERLENDİRME (TCK’NIN 204. MADDESİ)
    5237 sayılı TCK’da resmi belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Birinci seçimlik hareket; resmi belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Bu seçimlik harekette resmi belge esasında mevcut olmadığı halde mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir.
    İkinci seçimlik hareket; gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmektir. Bu seçimlik hareket ile esasında mevcut olan resmi belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Birinci ve ikinci seçimlik hareketle bağlantılı olarak belirtmek gerekir ki; sahteciliğin, belge üzerindeki bilgilerin bir kısmına veya tamamına ilişkin olmasının suçun oluşması açısından bir önemi bulunmamaktadır.
    Üçüncü seçimlik hareket ise; sahte resmi belgeyi bilerek kullanmaktır. Kullanılan sahte belgenin kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olmasının bir önemi yoktur.
    Düzenlenen, değiştirilen ya da kullanılan belgenin, gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği bu suçun temel unsuru olup, özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte (nesnel) olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yine belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri de hâkime aittir.
    Resmi belgede sahtecilik suçu, TCK’nın 204. maddesinde;
    “1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Resmi belge; kamu görevlisi veya hukuken yetkili olduğu kabul edilen görevli tarafından, yasa gereğince yerine getirdiği fonksiyona dayanılarak düzenlenen, olayları nakleden veya irade beyanlarını içeren belgedir (Nevzat TOROSLU, Ceza Hukuku Özel Kısım, Ankara, 2005, s. 220). Resmi belgeye bu niteliği ve hukuksal sonuçları kanun hükmü kazandırır. Belgeyi düzenlemek kamu görevlisinin görevi içinde bulunmalı ve belge kanunda öngörülen resmi usul, biçim ve koşullar ile işlemlere uygun şekilde düzenlenmiş olmalıdır. Kamu görevlisi ise, 5237 sayılı TCK’nın 6. maddesinde; “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” şeklinde tanımlanmıştır.
    TCK’nın 204. maddesinin 1. fıkrasındaki suç, kamu görevlisi olmayan bir kimse veya kamu görevlisi olup da suça konu belgeyi düzenleme yetkisi olmayanlar tarafından işlenebilir. 2. fıkradaki suçun faili ise, ancak belgeyi düzenlemeye yetkili kamu görevlisidir.
    TCK’nın 204. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen suçun oluşabilmesi için; resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmi belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmi belgenin kullanılması gibi seçimlik hareketlerden birinin yapılması gerekmektedir. TCK’nın 204. maddesinin 1. ve 2. fıkraları arasında, suçu oluşturan eylemler bakımından 2. fıkrada yer verilen gerçeğe aykırı belge düzenlemek fiili dışında bir fark olmayıp; fail yönünden farklılık bulunmaktadır. 2. fıkradaki suç, özgü suç niteliğinde olduğundan, bu suçu, ancak görevi gereği resmi belge düzenlemeye yetkili olan kamu görevlisi işleyebileceği halde; 1. fıkradaki suçu kamu görevlisi olmayan kişiler veya kamu görevlisi olup da belge düzenlemeye yetkili olmayanlar da işleyebilir.
    Kamu görevlisi tarafından işlenebilen resmi belgede sahtecilik suçunun, TCK’nın 204. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen, herkes tarafından işlenebilen resmi belgede sahtecilik suçundan farkı, bu suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesinin yanında suçun konusunu oluşturan belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belge olmasıdır. Resmi belge üzerinde yapılan sahteciliğin kamu görevlisi tarafından yapılmasına rağmen, düzenlenen sahte resmi belge, kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belge değilse, TCK’nın 204/1. maddesinde düzenlenen suç tipi oluşacaktır.
    TCK’nın 204. maddesinin 2. fıkrasında, aynı maddenin 1. fıkrasında sayılan seçimlik hareketler dışında uygulamada fikri sahtecilik olarak tanımlanan “gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek” fiiline de yer verilmiştir. Kamu görevlisinin resmi belgenin içeriğinde yaptığı sahtecilik, TCK’nın 204. maddesinin 2. fıkrasında fikri sahtecilik olarak düzenlenmiştir.
    Fikri sahtecilikte düzenlenen belge, şeklen doğru olmakla birlikte içeriği itibariyle sahtedir. Bu suçun faili, sadece kamu görevlisi olabileceğinden, kamu görevlisi olmayan kişilerin bu suçun faili olması mümkün değildir.
    Polis Akademisi giriş sınavından önce, faillerin hukuka aykırı bir şekilde elde ettikleri soruları ve cevapları ile gerçek başarı ve performanslarını değil, gerçek olmayan bir durumu resmi belge niteliğinde olan cevap kağıdına işledikleri için; aldatıcı beyan taşıyan resmi belge niteliğindeki cevap kağıdı da içerik itibariyle sahte belge haline gelmiştir. Bir başka anlatımla söz konusu olayda esas itibarıyla bir sahtecilik varittir. Ancak; içerik sahteciliği yukarıdaki anlatımlar karşısında kamu görevlisi tarafından yalnızca görevi gereği düzenlemeye yetkili olunan belge üzerinde işlenebileceğinden ve sınav sorularını önceden temin eden failler, sınav kağıdı ve sonuç belgesini kamu görevlisi sıfatıyla kamu görevlerinin gereği nedeniyle düzenlemediklerinden, içerik sahteciliğinin faili olamazlar. Bu itibarla, Polis Akademisi giriş sınav sorularının örgüt failler tarafından önceden temin edilerek, cevap kağıdının ve sonuç belgesinin gerçeği yansıtmayacak şekilde düzenlenmesi eyleminde resmi belgede sahtecilik suçu unsurları itibariyle oluşmayacaktır. Kaldı ki failin belgenin düzenlenmesinde zihinsel bir faaliyetinin varit olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur. Ancak, failin aldatma kastı ile hareket ettiğinde şüphe yoktur.
    Yargıtay uygulamalarına göre, Hazine’nin failler hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davaya katılma hak ve yetkisi yoktur.
    VI. KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ ZARARINA DOLANDIRICILIK SUÇU BAKIMINDAN HUKUKİ DEĞERLENDİRME (TCK’NIN 157 ve 158. MADDELERİ)
    Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
    Hile, nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte birtakım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız yarar sağlanmalıdır.
    Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
    Polis Akademisi giriş sınav sorularını önceden elde etmek suretiyle, hileli hareketlerle sınavda gerçek başarılarının üzerinde performans gösteren faillerin, sıralamada diğer adayların önüne geçerek hileli bu hareketleri ile haksız şekilde kamu görevine atanmaları, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmelidir.
    TCK’nın 157. maddesinde dolandırıcılık suçu; “(1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu ise; nitelikli dolandırıcılık üst başlığı altında TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının e) bendinde;
    “(1) Dolandırıcılık suçunun;
    e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
    İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” şeklinde yer verilmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin, kamu kurum veya kuruluşlarının malvarlığına zarar vermek için hileli davranışlarda bulunması gerekir (Nur CENTEL, Hamide ZAFER, Özlem ÇAKMUT, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, İstanbul, 2017, s. 522). Başka bir ifade ile failin, bunu yalnızca planlaması yetmez, icra hareketlerine geçmesi gerekmektedir.
    Hukuka aykırı şekilde ele geçirilen sınav soruları sayesinde sınavda gerçek olmayan bir başarı performansı göstermek suretiyle sıralamada başka adayların önüne hileyle ve haksız bir şekilde geçen adayların, gerçeğe uygun olmayan sonuç belgesine istinaden kamu kurumlarına atanmaları söz konusu olduğunda, atandıkları kurumda maaş dahil aldıkları her ücret haksız menfaat niteliğindedir. Faillerin bu şekilde atandıkları kurumlarda fiilen çalışıp, bir hizmet üretmeleri elde ettikleri kazancı haksız kazanç olmaktan çıkartmaz. Zira, faillerin bu şekilde kamu görevine atanmaları haksız menfaat niteliğindedir. Nitekim, benzer mahiyette Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 28.11.2013 tarih, 2012/14137 Esas ve 2013/18702 Karar sayılı kararında; “...Bu şekilde 2006 yılı temmuz ayına kadar öğretmenlik yaparak maaş alan sanığın, ilköğretim müfettişlerince yapılan inceleme sonucunda kardeşine ait sahte diploma ile yapmış olduğu müracaat ile öğretmenlik yaptığının tespit edildiği olayda, mahkemenin kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçunun oluştuğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanığın eylemini, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, TCK’nın 43/1 maddesinin uygulanması gerektiği...” belirtildiğinden, haksız şekilde kamu görevine atanan kişilerin eylemi icra hareketlerine geçmiş olup, kamu kurumundan maaş dahil aldıkları her ücret temadi ettikçe zincirleme şekilde TCK’nın 158/1-e maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır. Bu surette kişilerin aldıkları her ücret haksız menfaat niteliğinde olup, kamu görevine son verilinceye kadar zincirleme olarak menfaat temini de devam etmektedir. Bu halde suç tarihi ve zamanaşımının başlangıç tarihi en son haksız menfaatin temin edildiği tarih olacaktır.
    Mezkur sınav puanıyla kamuya ataması gerçekleşmeyen (göreve başlamayan, başlayamayan) failler yönünden ise, haksız menfaat temini söz konusu olmadığından, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu unsurları itibarıyla oluşmayacaktır. Bu halde faillerin eyleminin, hazırlık hareketleri, dolandırıcılığa teşebbüs suçu, yahut diğer şartların da mevcudiyeti durumunda örgüt mensubu tarafından kendilerine örgütsel iltisaklarının bir tezahürü olarak sınav sorularının verilme ihtimali bulunduğundan, silahlı terör örgütü üyeliği suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
    İştirakin her şekliyle bu suça katılmak mümkündür.
    Dolandırıcılık yahut dolandırıcılığa teşebbüs suçunun oluşması halinde kişi/kişilere soru veren, soru verilmesine aracılık eden kişi veya kişilerin eylemi; dolandırıcılığa yardım yahut dolandırıcılığa teşebbüse yardım suçunu oluşturacaktır.
    Suçun özel görünüm şekli olan teşebbüs, dolandırıcılık suçlarında mümkündür. Bu kapsamda failin aldatmaya elverişli hareketlerle suçun icrasına başladığı ve fakat muhatabın hileyi fark etmesi nedeniyle aldanmadığı hallerde dolandırıcılığa teşebbüs vardır. Aynı şekilde hileli davranış sonucunda mağdurun aldandığı ve fakat menfaatin sağlanamadığı hallerde de suç yine teşebbüs aşamasında kalmış olur.
    Mezkur somut olay ve uyuşmazlık bakımından, failin hileli ve icrai nitelikteki eylem ve faliyetlerinin başladığı zamandan kamu kurumuna atanması yapılıp göreve başladığı tarihe kadar geçen süreci teşebbüs hükümlerinin uygulanması bakımından değerlendirmeye tabi tutmak gerekir. Bu minvalde failin kendisine verilen veya ele geçirdiği sınav soruları sayesinde yazılı ve sözlü mülakat sınavlarında, yahut bu sınavlardan sadece birisinin atama için yeterli görüldüğü sınavlarda başarılı sayılıp henüz göreve başlamadan, icrai faaliyet kapsamında göreve başlamak için gerekli belgeleri ilgili kuruma vermesi, yine ele geçirilen sınav soruları sayesinde yazılı ve sözlü mülakat sınavlarında başarılı olup ataması yapılarak henüz göreve başlamadan ilgili birimlerce veya ilgili kurumca haksız ve hileli duruma vakıf olunması sebebiyle failin görevine başlatılmaması halinde eylemin dolandırıcılık suçuna teşebbüs olarak kabulü ile uygulama yapılmasında bir isabetsizlik olmayacaktır.
    Failin yazılı ve sözlü mülakat sınavlarına girmesi, hatta bu sınavlarda başarılı olması, ancak bundan sonra herhangi bir icrai eyleminin bulunmaması ve eyleminin bu haliyle son bulması halinde, bu faaliyeleri hazırlık hareketi olarak; yazılı ve sözlü mülakat sınavlarında başarılı olduktan sonra atanmak için icrai bir harekette bulunup atama yapılmadan kendiliğinden vazgeçmesi halinde eylemini TCK’nın 36. maddesi ile birlikte değerlendirmek gerekir. Dolandırıcılık açısından gönüllü vazgeçme, ancak yararın sağlandığı ana kadar mümkündür.
    Yine dolandırıcılık suçunda etkin pişmanlık mümkündür (TCK’nın 168. maddesi).
    Dolandırıcılık suçunun aynı kişiye karşı değişik zamanlarda birden fazla kez işlendiği hallerde TCK’nın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.
    Failin tek eylemi ile birden fazla kişiye sınav soru ve cevaplarını vermesi halinde de TCK’nın 43. maddesi ile uygulama yapılması gerekecektir.
    TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5000 tam gün arasında TCK’nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden artırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. madesi uyarınca 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tesbit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olamayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
    Yargıtay uygulamalarına göre, Hazine’nin failler hakkında dolandırıcılık suçundan açılan davaya katılma hak ve yetkisi vardır.
    VII. SOMUT OLAY MUVACEHESİNDE SANIKLARIN HUKUKİ DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
    A) Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan beraat; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan kurulan beraat; sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik yapılan incelemede;
    Dosya kapsamına göre, sanık ...’un Polis Akademisi giriş sınavı öncesinde, dosyanın diğer sanığı ...’ı özel olarak sınav sorularının verilmesine aracılık eden kişi ile buluşturduğuna dair her türlü kuşkudan uzak delil bulunmadığı belirlenerek,
    Sanıklara yüklenen suçların sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğu anlaşılmakla; katılan vekilinin ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle beraat hükümlerinin ONANMASINA,
    B) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan incelemede;
    Bir kısım sanıkların baba, kardeş, eş veya çoçuğunun ByLock kullanıcısı olması, yine bir kısım sanıkların baba, anne, kardeş veya eşinin Bank Asya nezdinde hesaplarının bulunmasının sanıklar açısından suç ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği belirlenerek,
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafileri ve sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile sanık ... eşinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
    1) Silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanıklar hakkında ceza hükmü tesis edilirken delalet maddesi olarak 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin gösterilmeyeceğinin gözetilmemesi,
    2) Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanıklar hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9. maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan madenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6. maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
    Kanuna aykırı, sanıklar müdafiileri ve sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile sanık ... eşinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususların CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükmün ilgili fıkralarından 3713 sayılı Kanunun 7/1 maddesinin uygulamasına ilişkin “3713 sayılı Kanunun 7/1 maddesi yollamasıyla”, yine TCK’nın 58/6 maddesinin uygulamasına ilişkin “maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 58/6” ibarelerinin çıkartılmak suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    C) Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet; sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik yapılan incelemede;
    1) Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden;
    1.1.) Sanığın temyiz aşamasında gönderdiği 01.02.2022 tarihli dilekçe ile yeniden ifadesinin alınmak suretiyle etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini beyan etmesi karşısında, sanığın duruşmada hazır edilerek yeniden savunması alınmak suretiyle verdiği bilgilerin örgütte geçirdiği süre, konum ve faaliyetleri itibariyle yeterli olup olmadığı değerlendirilip, eldeki mevcut bilgiler ile örtüşüp örtüşmediği de ilgili birimlerden sorularak sonucuna göre hakkında TCK’nın 221/4-2. cümlesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmesi lüzumu,
    1.2.) Silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanık hakkında ceza hükmü tesis edilirken delalet maddesi olarak 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin gösterilmeyeceğinin gözetilmemesi,
    1.3.) Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9. maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan madenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6. maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
    1.4.) Sanığın anne ve babasının Bank Asya nezdinde hesaplarının bulunmasının sanık açısından suç ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceğinin gözetilmemesi,
    2) Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden;
    2.1.) İstinaf aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan başka dosya şüphelisi İbrahim İnci’nin ifade ve teşhis tutanaklarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2.2.) Silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanık hakkında ceza hükmü tesis edilirken delalet maddesi olarak 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin gösterilmeyeceğinin gözetilmemesi,
    2.3.) Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9. maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan madenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6. maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
    3) Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden;
    3.1.) Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan, kovuşturma aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK’nın 156. maddesi uyarınca da re'sen müdafii görevlendirilmeyen sanığa, Anayasanın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesinin zorunlu sonucu olarak CMK’nın 150. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca müdafi görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, savunma hakkının kısıtlanmasını netice verecek biçimde müdafii hazır bulundurulmaksızın mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle CMK’nın 150/3, 188/1, 197/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi,
    3.2.) İstinaf aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan ve sanığın ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı ile yine istinaf ve temyiz aşamalarında dosya içerisine geldikleri anlaşılan başka dosya şüphelileri ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’nin ifade ve teşhis tutanaklarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
    3.3.) Sanığın temyiz aşamasında gönderdiği 03.03.2022 tarihli dilekçe ile yeniden ifadesinin alınmak suretiyle etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini beyan etmesi karşısında, sanığın duruşmada hazır edilerek yeniden savunması alınmak suretiyle verdiği bilgilerin örgütte geçirdiği süre, konum ve faaliyetleri itibariyle yeterli olup olmadığı değerlendirilip, eldeki mevcut bilgiler ile örtüşüp örtüşmediği de ilgili birimlerden sorularak sonucuna göre hakkında TCK’nın 221/4-2. cümlesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmesi lüzumu,
    3.4.) Silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanık hakkında ceza hükmü tesis edilirken delalet maddesi olarak 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin gösterilmeyeceğinin gözetilmemesi,
    3.5.) Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9. maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan madenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6. maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
    3.6.) Sanığın eş ve kardeşinin ByLock kullanıcısı olması, yine eşinin Bank Asya nezdinde hesabının bulunmasının sanık açısından suç ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceğinin gözetilmemesi,
    4) Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden;
    4.1.) İlk Derece Mahkemesinin 04.06.2018 tarihli 24. celsesinde sanık müdafiine okunan ve sanığa atılı suçunun sübutu açısından ehemmiyet arz eder nitelikte bulunan başka dosya şüphelisi ...’ın beyanlarının karar yerinde ve gerekçede değerlendirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    4.2.) Temyiz aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan başka dosya şüphelisi ...’ın ifade ve teşhis tutanaklarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    4.3.) Silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanık hakkında ceza hükmü tesis edilirken delalet maddesi olarak 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin gösterilmeyeceğinin gözetilmemesi,
    4.4.) Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9. maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan madenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6. maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
    5) Sanık ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden;
    17 Ağustos 2012 tarihli Polis Akademisi giriş sınavı öncesinde sanık ...’ın dosyanın diğer sanıkları ... ve ...’i FETÖ/PDY’ye ait yurda yönlendirdiği ve dosyanın diğer sanıklarının yurtta buluştukları, akabinde kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şahsın dosyanın diğer sanıkları ... ve ...’in yanına gelerek sanıklara abdest aldırdıktan sonra gruplar halinde bir odaya aldırdığı, kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahsın daha sonra dosyanın diğer sanıkları ... ve ...’e Kuran-ı Kerim’e el bastırmak suretiyle kimseye bir şey söylemeyeceklerine dair yemin ettirdikten sonra A4 kağıda basılı, üzerlerinde doğru şıkların işaretlendiği Polis Akademisi giriş sınav sorularını dosyanın diğer sanıkları ... ve ...’e ezberletmek suretiyle vermiş olduğu olayda; dosya kapsamından sanığın sonucu bildiğinin anlaşılması ve kendilerine sınav öncesinde soru verilen dosyanın diğer sanıkları ... ve ...’in sınavda başarılı sayılarak kamu görevine başlamış olmaları karşısında; sanığın sınav öncesinde soruların verilmesine aracılık etmek şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 43. maddesini uygulamasını gerektiren kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçuna yardım suçunu oluşturduğu gözetilmeden atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    6) Sanık ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden;
    17 Ağustos 2012 tarihli Polis Akademisi giriş sınavı öncesinde sanığın dosyanın diğer sanığı ...’u İstanbul/Eyüp’te bulanan FETÖ/PDY’ye ait örgüt evine çağırdığı ve burada buluştukları, akabinde sanığın dosyanın diğer sanığı ...’a Ankara’dan bir abinin geleceğini ve abdest almasını söylediği, sonrasında kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şahsın gelerek dosyanın diğer sanığı ...’a Kuran-ı Kerim’e el bastırmak suretiyle kimseye bir şey söylemeyeceğine dair yemin ettirdikten sonra A4 kağıda basılı, üzerlerinde doğru şıkların işaretlendiği Polis Akademisi giriş sınav sorularını ezberletmek suretiyle vermiş olduğu olayda; dosya kapsamından sanığın sonucu bildiğinin anlaşılması ve kendisine sınav öncesinde soru verilen dosyanın diğer sanığı ...’un sınavda başarılı sayılarak kamu görevine başlamış olması karşısında; sanığın sınav öncesinde soruların verilmesine aracılık etmek şeklinde gerçekleşen eyleminin kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçuna yardım suçunu oluşturduğu gözetilmeden atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    7) Sanık ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden;
    17 Ağustos 2012 tarihli Polis Akademisi giriş sınavı öncesinde sanığın dosyanın diğer sanığı ...’yı Ankara/Elvankent’te bulanan FETÖ/PDY’ye ait örgüt evine çağırdığı ve burada buluştukları, akabinde sanığın dosyanın diğer sanığı ...’ya abdest aldırarak Fetih suresini okumasını ve büyük bir abinin geleceğini söylediği, sonrasında kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şahsın gelerek dosyanın diğer sanığı ...’ya A4 kağıda basılı, üzerlerinde doğru şıkların işaretlendiği Polis Akademisi giriş sınav sorularını ezberletmek suretiyle vermiş olduğu olayda; dosya kapsamından sanığın sonucu bildiğinin anlaşılması ve kendisine sınav öncesinde soru verilen dosyanın diğer sanığı ...’nın sınavda başarılı sayılarak kamu görevine başlamış olması karşısında; sanığın sınav öncesinde soruların verilmesine aracılık etmek şeklinde gerçekleşen eyleminin kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçuna yardım suçunu oluşturduğu gözetilmeden atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    8) Sanık ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden;
    17 Ağustos 2012 tarihli Polis Akademisi giriş sınavı öncesinde sanığın dosyanın diğer sanığı ...’i Ankara/Dikimevi’nde bulanan FETÖ/PDY’ye ait örgüt evine çağırdığı, akabinde kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şahsın gelerek dosyanın diğer sanığı ...’e abdest aldırıp Kuran-ı Kerim’e el bastırmak suretiyle kimseye bir şey söylemeyeceğine dair yemin ettirdikten sonra A4 kağıda basılı, üzerlerinde doğru şıkların işaretlendiği Polis Akademisi giriş sınav sorularını ezberletmek suretiyle vermiş olduğu olayda; dosya kapsamından sanığın sonucu bildiğinin anlaşılması ve kendisine sınav öncesinde soru verilen dosyanın diğer sanığı ...’in sınavda başarılı sayılarak kamu görevine başlamış olması karşısında; sanığın sınav öncesinde soruların verilmesine aracılık etmek şeklinde gerçekleşen eyleminin kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçuna yardım suçunu oluşturduğu gözetilmeden atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    9) Sanık ... hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçu yönünden;
    17 Ağustos 2012 tarihli Polis Akademisi giriş sınavı öncesinde sanığın dosyanın diğer sanığı ...’ı FETÖ/PDY’ye ait örgüt evine götürdüğü, akabinde kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şahsın gelerek dosyanın diğer sanığı ...’a abdest aldırıp Kuran-ı Kerim’e el bastırmak suretiyle kimseye bir şey söylemeyeceğine dair yemin ettirdikten sonra A4 kağıda basılı, üzerlerinde doğru şıkların işaretlendiği Polis Akademisi giriş sınav sorularını ezberletmek suretiyle vermiş olduğu olayda; dosya kapsamından sanığın sonucu bildiğinin anlaşılması ve kendisine sınav öncesinde soru verilen dosyanın diğer sanığı ...’ın sınavda başarılı sayılarak kamu görevine başlamış olması karşısında; sanığın sınav öncesinde soruların verilmesine aracılık etmek şeklinde gerçekleşen eyleminin kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçuna yardım suçunu oluşturduğu gözetilmeden atılı suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı, sanıklar müdafileri ve sanıklar ..., ..., ... ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıklar ... ve ... hakkında mevcut delil durumları ve tutuklulukta geçirdikleri süreler dikkate alındığında tahliye taleplerinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi