9. Hukuk Dairesi 2021/12432 E. , 2021/16649 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 11,12,13 ve 14. Dönem Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, ilave tediye farkı ve akdi ikramiye farkı alacaklarının ödenmediğini öne sürerek ücret farkı, ilave tediye farkı ve akdi ikramiye farkı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının davalı kurumda vasıfsız işçi olarak çalışmaya başladığını, bilahare daimi kadroya geçirildiğini, Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden tam olarak yararlandırıldığını, alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, incelenen kararın usûl ve esas yönlerden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
İlk Bozma ilamı :
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek hüküm “Davacıya ait bulunan dosya arasındaki hizmet döküm cetveli ile Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı işyerinde çalışmadığı dönemlerin de dahil edilerek davacının dava tarihi itibariyle alması gerektiği ücretinin belirlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle, hatalı olarak davacının fiilen çalışmadığı dönemler için de ilgili dönem Toplu İş Sözleşmelerine göre ücret zammı eklenmiştir. Açıklanan nedenle, Mahkemece yeniden denetime elverişli bir bilirkişi raporu tanzim ettirilerek, davacının davalı işveren tarafından sigortaya bildirilen çalışma süreleri ile sınırlı olarak hesaplama yaptırılıp dava tarihinde alması gereken ücreti belirlenmeli ve sonucuna göre dava konusu alacaklar hakkında bir karar verilmelidir” gerekçesiyle bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda topalan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
İkinci Bozma İlamı:
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından; davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek hüküm, “davalı yan, bozma sonrası alınan bu ek rapora itiraz dilekçesinde, 1997 tarihinde işçinin davet edildiği halde işe gelmediğini dolayısıyla iş sözleşmesinin askıda olmadığını, sonlandığını savunmuş olup bu hususa dair tutulan tutanağı sunmuştur. Davalı tarafından tutulan 21.11.1997 tarihli tutanakta, 25.06.1997 tarihinde iş sözleşmesi askıya alınan tüm işçilerin 01.10.1997 tarihinde işe davet edilmiş olup davacının başvurmaması nedeniyle iş sözleşmesinin münfesih sayıldığı belirtilmiştir. Mahkemece tutanağa itibar edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda topalan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Gerekçe, mahkemenin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Mahkeme, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Diğer taraftan, kararların gerekçeli olması, davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi, tarafların kanun yoluna etkili başvuru yapmalarını mümkün hale getiren en önemli faktörlerdendir. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez.
Nitekim, 07/06/1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği kanun koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Kanun yolu aşamasında, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Göre Yeniden Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı , ... 2011, s.472)
Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
Mahkemece son tarihli bozma ilamı sonrası aldırılan 22.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda 54,82 TL ücret, 9,00 TL ikramiye ve 7,80 TL ilave tediye alacağı hesaplanmıştır. Mahkemece hükmün gerekçesinde bu rapora itibar edildiği belirtilmesine karşın 06.12.2019 tarihli bozulan hüküm aynen kurularak 22.12.2015 tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerekçe hüküm çelişkisi başlı başına bozma sebebi olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 20.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.