9. Hukuk Dairesi 2012/2809 E. , 2014/7332 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 1. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2011
NUMARASI : 2010/146-2011/823
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2009 yılı Kasım ayı ücret alacağı ödenmediği için iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret alacağı, yıllık izin, fazla çalışma-hafta tatili-milli bayram tatili ücreti ile yol-yemek ücreti alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işyerine bildirimsiz ve mazeretsiz gelmemesi nedeniyle işten ayrılmış sayılacağından ve işverene haklı fesih hakkı vereceğinden davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacının ihbar tazminatı, hafta tatili ve yol-yemek ücreti istemlerinin reddine karar verilmiş, diğer işçilik alacakları ise hüküm altına alınmıştır.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ulusal bayram ile fazla çalışma ücreti alacaklarında ıslah ile artırılan miktarlarda zamanaşımına uğrayan kısım olup-olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Somut olayda, ıslah harcının 05/05/2011 tarihinde yatırılmak suretiyle müddeabihin artırıldığı, ıslah dilekçesinin davalı vekiline 09/05/2011 tarihinde tebliğ edildiği, ıslah tarihinden sonraki ilk duruşmanın 24/05/2011"de yapıldığı ve davalı vekilinin, “bilirkişi raporuna karşı beyan” konulu 16/05/2011 havale tarihli dilekçesinde “İtirazlarımız” başlığı altında ıslah talebinde artırılan miktarları da kabul etmedikleri belirtildikten sonra “sonuç ve istem” kısmında zamanaşımına uğrayan kısımlar gözetilerek davanın reddi istenmekle bu istemin aynı zamanda “ıslaha karşı zamanaşımı itirazı” niteliği de taşıdığı ve ayrıca ıslahtan sonraki ilk duruşmada da davalı vekilinin “zamanaşımı itirazımız vardır” şeklindeki beyanının da “ıslaha karşı zamanaşımı itirazı” olarak nitelendirilmesi gerekirken, Mahkemece zamanaşımının ulusal bayram ve fazla çalışma ücretlerinde ıslah tarihine göre değil de dava tarihine göre değerlendirilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 06.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.