13. Hukuk Dairesi 2013/16471 E. , 2013/24506 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 29.9.2004 gününde davalı hastanenin işlettiği kadın doğum servisine başvurduğunu, burada ilgili doktorun düşük yaptığını söyleyip, reçete yazdığını, reçetede yazılan ilaçları kullanırken baş ağrısı başlayıp, ateşinin yükseldiğini, bu kez 5.10.2004 gününde aynı hastanenin kulak burun boğaz servisine gittiğini, kendisine kriptik tonsilit teşhisi konulup, herhangi bir test yapılmadan pensilin iğnesi enjekte edildiğini, yüksek ateş ve şok geçirdiğini, derisinin döküldüğünü, özel hastanelerde tedavi gördüğünü, halen iyileşmediğini, tüm bunlardan diğer davalı doktorların da sorumlu bulunduğunu ileri sürerek 60.000 YTL maddi ve 100.000 YTL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, tıbbın gereklerini yerine getirdiklerini ve olayda kusurlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, ameliyatın yapıldığı tarihteki mevzuata uygun yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, mevcut rahatsızlığı nedeniyle 29.9.2004 gününde davalı hastanenin kadın doğum servisine başvurduğu, verilen ilaçları kullanırken ateşlendiği, bunun üzerine aynı hastanenin kulak burun boğaz servisine gittiğini, burada kendisine penisilin ilacı enjekte edildiğini, sonuçta davacının şoka girip uzun süre tedavi gördüğü ve bünyesinde bir kısım hasarlar oluştuğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, oluşan sonucun komplikasyon olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, dairemizce "Hükme esas alınan Adli Tıp kurumu raporunda davalıların, davacıyı aydınlatma borcunu yerine getirip getirmediği tartışılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulamaz. O halde mahkemece yukarıda açıklanan hususlarla ilgili olarak, varsa taraf delillerini topladıktan sonra, davalıların aydınlatılmış onam alma yükümlüğünü yerine getirip getirmedikleri, bunda kusurlarının bulunup bulunmadığı yönünde, inceleme yapılmak üzere dosyanın tomar halinde üniversitelerden seçilecek konusunda uzman bilirkişilere teslimi ile taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanzim edilmesinin istenmesi, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak bozma üzerine yeniden bilirkişi raporu alınmış ve ameliyatın yapıldığı tarihteki mevzuata uygun yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar ameliyatın yapıldığı tarihteki mevzuata uygun olarak yapıldığı belirtilmiş ise de toplanan delillerden davalıların davacıyı bozmada belirtilen hususlar açısından aydınlatıp, aydınlatıcı onamını almadığı anlaşılmaktadır. Öyle olunca mahkemece bu husus göz önüne alınarak uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmisi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 24.30 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 7.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.