Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/1104
Karar No: 2021/484
Karar Tarihi: 15.03.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/1104 Esas 2021/484 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1104
Karar No : 2021/484

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. …

2-(DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Derneği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/02/2019 tarih ve E:2014/5465, K:2019/1435 sayılı kararının davacı tarafından davanın reddine ilişkin kısmının, davalı idare tarafından iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 18/04/2014 tarih ve 28976 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Orman Kanununun 16 ncı Maddesinin Uygulama Yönetmeliği'nin; 1. maddesinin, 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "izin verilen alan üzerinden" ve "bir defaya mahsus alınan" ibarelerinin, 3. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan, "röle istasyonu”, “galeri girişi”, “şantiye alanı”, “verimli toprak depolama alanı" ibarelerinin, 3. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin, 3. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde yer alan, “çoğaltmak” ibaresinin, 3. maddesinin 1. fıkrasının (t) bendinde yer alan, “ön izni” ibaresinin, 3. maddesinin 1. fıkrasının (ll) bendinin, 4. maddesinin 3. fıkrasının ve 29. maddesinin 3. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/02/2019 tarih ve E:2014/5465, K:2019/1435 sayılı kararıyla;
Yönetmeliğin 1. maddesi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, Yönetmeliğin amacının, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 16. maddesine göre verilecek izinlere, rehabilite işlemlerine ve izinlerden tahsil edilecek bedellere ait iş ve işlemleri düzenlemek olduğunun belirtildiği;
Davacı tarafından; mülga Yönetmeliğin 1. maddesinde yer alan, “izinlerin uygulama usul ve esasları” ibaresinin kaldırılmasıyla; amacın, sadece madencilik yapılan yerlerdeki etkinlikler bitirildikten sonra yapılacak rehabilitasyon çalışmalarına indirgendiği, izin verilmeden önce yapılacak işlemlerin önemsenmediğinin ileri sürüldüğü;
Dava konusu Yönetmeliğin amacının, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca verilecek izinlere, rehabilite işlemlerine ve izinlerden tahsil edilecek bedellere ait iş ve işlemleri düzenlemek olduğu, izinlere ait iş ve işlemleri düzenlemek amacıyla, Yönetmeliğin "Maden Arama, İşletme, Tesis ve Altyapı Tesis İzin İşlemleri" başlıklı İkinci Bölümünde, "Toprak Dolgu İzin İşlemleri" başlıklı Üçüncü Bölümünde ayrıntılı düzenlemelere yer verildiği görüldüğünden, davacının Yönetmeliğin amacının sadece rehabilitasyon çalışmalarına indirgendiği yolundaki iddiasına itibar edilmediği;
Bu durumda, 6831 sayılı Kanun'un 16. maddesinin uygulanması ile ilgili tanım, şekil, şart ve esasların düzenlenmesi amacıyla tesis edildiği anlaşılan dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "izin verilen alan üzerinden" ve "bir defaya mahsus alınan" ibareleri yönünden;
Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında; "...a) Ağaçlandırma bedeli: İzin verilen alan üzerinden bir defaya mahsus alınan bedeli, ifade eder." hükmünün yer aldığı;
Davacı tarafından; mülga Yönetmelik'te ağaçlandırma bedeli, madencilik etkinlikleriyle orman ekosistemi kaldırılan yerlerin ağaçlandırılması için yapılacak giderlerin karşılığı iken, dava konusu Yönetmelik'te ise, izin verilen alan üzerinden hesaplanacak ve bir defaya mahsus alınacak bedele dönüştürüldüğü, böylece, yatırımcının ağaçlandırma yükümlülüğünün hafifletildiğinin ileri sürüldüğü;
Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ağaçlandırma bedelinin, Genel Müdürlükçe, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından yılın ikinci yarısı için tespit edilen 16 yaşını doldurmuş işçilerin bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretlerinin 294 gün/hektar katsayısıyla çarpımı sonucu belirlenen ağaçlandırma birim hektar bedelinin izin alanı ile çarpımı sonucu alınacak bedel olduğunun belirtildiği;
Bu durumda, izin verilen ormanlık alanın ağaçlandırılması için yapılacak giderlerin karşılığı olarak alınan bedeli tanımlamak amacıyla tesis edildiği anlaşılan dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan, "röle istasyonu”, “galeri girişi”, “şantiye alanı”, “verimli toprak depolama alanı" ibareleri yönünden;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasında; "...b) Altyapı tesisi: Madencilik faaliyetleri için zorunlu yol, su, röle istasyonu, haberleşme, enerji nakil hattı, trafo, bant konveyör, havai hat, asansör, havalandırma bacası, galeri girişi, şantiye alanı, yemekhane, atölye, maden stok alanı, pasa döküm alanı, verimli toprak depolama alanı, atık barajı, patlayıcı madde ve müştemilatı deposu ve kantar tesislerini, ifade eder." hükmünün yer aldığı;
06/07/2018 tarih ve 30470 Resmi Gazete'de yayımlanan, Orman Kanununun 16 ncı Maddesinin Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile dava konusu düzenlemedeki "galeri girişi" ibaresinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte olmayan söz konusu ibare hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği;
Davacı tarafından; mülga Yönetmelik'te yer almayan, "röle istasyonu”, “şantiye alanı” ve “verimli toprak depolama alanı" ibarelerinin eklenmesinin, izin amacını aşar biçimde ve izinle ilgisi olmayan yeni kullanımlara yol açacak bir değişiklik olduğunun ileri sürüldüğü;
6831 sayılı Kanun'un 16. maddesinde, maden aranması ve işletilmesi ile madencilik faaliyeti için zorunlu altyapı tesislerine Devlet ormanları içinde izin verilebileceği düzenlenmiş olup, anılan Kanun'da altyapı tesisi tanımına yer verilmediği;
Dava konusu Yönetmelik'te ise, 6831 sayılı Kanun'un 16. maddesinin uygulanmasını sağlamak üzere, uygulamada birliğin sağlanması, olası tereddütlerin ortadan kaldırılması ve hukuki belirliliğin sağlanması adına, zorunluluk bulunması halinde ormanlık alanda izin verilebilecek altyapı tesislerinin tek tek sayıldığı;
Bu durumda, büyük alanda madencilik faaliyeti yapılması ve haberleşme ihtiyacı bulunması halinde röle istasyonuna, madencilik işinde çalışan personelin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gerekli olan yatakhane, yemekhane, tuvalet gibi tesislerin yapılması için şantiye alanına, faaliyet bittikten sonra rehabilite için kullanılacak verimli torağın depolanması için verimli toprak depolama alanına izin verilmesi amacıyla tesis edildiği anlaşılan dava konusu ibarelerde üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi yönünden;
06/07/2018 tarih ve 30470 Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesiyle, dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi yürürlükten kaldırıldığından, karar tarihinde yürürlükte olmayan Yönetmelik hükmü hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmadığı;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde yer alan, “çoğaltmak” ibaresi yönünden;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasında, "...l) Gen koruma alanı: Bir türün genetik çeşitliliğinin veya gen kaynaklarının doğal ortamında veya doğal ortamı dışında korumak ve çoğaltmak amacıyla koordinatları Bakanlıkça veya Genel Müdürlükçe belirlenen ve bu amaçla yönetilen alanları, ifade eder." hükmünün yer aldığı;
Davacı tarafından; mülga Yönetmelik'te var olan “gen korama alanı” tanımına, ne anlama geldiği açıklanmayan “çoğaltmak” amacının da eklediği, çoğaltmak ibaresinin ucunun açık olduğu, ileride tehlike yaratabilecek bir düzenleme olduğunun ileri sürüldüğü;
Davalı idare tarafından; mülga Yönetmelik'ten farklı olarak, kısıtlanan alanların kapsamının genişletildiği, dolayısıyla, çoğaltmak ibaresinin eklenmesiyle bu alanların bazı madencilik faaliyetlerine konu edilmemesinin sağlandığı, yapılan düzenlemenin korunan orman alanlarının genişlemesine yardımcı olan bir düzenleme olduğunun savunulduğu;
6831 sayılı Kanun'un 16. maddesinde, temditler dahil ruhsat süresince müktesep haklar korunmak kaydı ile Devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, orman içi dinlenme yerleri, endemik ve korunması gereken nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda maden aranması ve işletilmesinin, Çevre ve Orman Bakanlığının muvafakatine bağlandığı;
Yönetmeliğin "Kısıtlamalar" başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasında ise, muhafaza ormanları, gen koruma alanları, tohum meşcereleri ile orman içi dinlenme yerlerinde Maden Kanunu'nun 2. maddesindeki I(a), I(b) ve II(a) grup madenler ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda dolgu amaçlı kullanılan her türlü yapı hammaddesi üretimi için yapılacak madencilik faaliyetlerine izin verilmeyeceği, ancak muhafaza ormanlarında gen koruma alanları, tohum meşcereleri ile orman içi dinlenme yerlerinde; bu gruplardaki madenlere Bakanlıkça bu Yönetmeliğin yayımından önce verilen izinlerin süre uzatım taleplerinin Değerlendirme Komisyonu tarafından incelenerek izne konu edilebileceğinin belirtildiği;
Uyuşmazlıkta, gen koruma alanı tanımında "çoğaltmak" ibaresine yer verilmek suretiyle, madencilik faaliyetlerine kısıtlanan alanların genişletildiği; madencilik faaliyetlerine kısıtlanan alanların genişletilmesi amacıyla tesis edildiği anlaşılan dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (t) bendinde yer alan, “ön izni” ibaresi yönünden;
Yönetmeliğin dava konusu hükmünde, ormanlık alan içinde Bakanlıkça verilen izinlerin; ön izin, kesin izin ve muvafakat olarak sayıldığı, 3. maddesinin 1. fıkrasının (z) bendinin (dd) alt bendinde, ön iznin, kesin izinde istenen belgelerin hazırlanması için, sahada herhangi bir çalışma yapılmaması şartıyla verilen izin olarak tanımlandığı, (v) bendinde ise, kesin iznin, bu Yönetmelik hükümlerine göre Bakanlıkça amacı doğrultusunda kullanılmak üzere verilen izni ifade ettiğinin belirtildiği;
Bu durumda, kesin izinde istenen belgelerin hazırlanması amacıyla ve sahada herhangi bir çalışma yapılmaması şartıyla tesis edildiği anlaşılan dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (ll) bendi yönünden;
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasında; "...ll) Tesis: Her türlü kırma, eleme, öğütme, kesme ve sayalama tesisleri ile işleme tesisleri kapsamında sallantılı masa, jig, konsantratör, flotasyon, liç, kalsinasyon, bioksidasyon gibi cevher hazırlama ve zenginleştirme tesisleri, karıştırma, depolama, atık kazanma ve atık bertaraf tesisleri ile asfaltı ve beton karıştırma ünitelerini, ifade eder." hükmünün yer aldığı;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 6831 sayılı Kanun'un 16. maddesinde, Devlet ormanları içinde maden aranması ve işletilmesi ile madencilik faaliyeti için zorunlu; tesis, yol, enerji, su, haberleşme ve altyapı tesislerine, fon bedelleri hariç, bedeli alınarak Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verileceğinin düzenlendiği; ormanlık alanlarda madencilik faaliyeti için verilecek izinlerin de bu maddede belirtilen sınırlamaya uygun olarak, madencilik faaliyeti için zorunlu olan tesis, yol, enerji, su, haberleşme ve altyapı tesislerini kapsaması gerektiği;
Ancak dava konusu düzenlemede yer alan, asfalt ve beton karıştırma ünitelerinin, madencilik ile ilgili olmaması veya madencilik faaliyeti için destek niteliğinde de olmaması nedeniyle, madencilik faaliyeti için zorunlu olan tesisler olarak kabul edilmesine hukuken olanak bulunmadığından, dava konusu düzenlemenin dayanağı Kanun'da yer almayan "asfalt ve beton karıştırma ünitelerini" ibaresinde üst hukuk normuna uyarlık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 4. maddesinin 3. fıkrası yönünden;
Yönetmeliğin "Müracaat" başlıklı 4. maddesinde, ruhsat sahibi tarafından madenin adının belirtildiği talep yazısına eklenecek belgelerin sayıldığı ve iptali istenen 3. fıkrasında, "Muhafaza ormanlarındaki ruhsat görüş taleplerinde; talep yazılarına 1/25000 ölçekli haritasını veya krokisini, meşcere haritasını, 1/1000 veya uygun ölçekli vaziyet planını, koordinat listesini, orman kadastro haritası ile Maden İşleri Genel Müdürlüğüne ruhsat müracaatında bulunduğuna ve hak sağladığına dair belgesi ile birlikte müracaat eder." hükmünün yer aldığı;
Davacı tarafından; maden izinlerine muhafaza ormanlarının da dahil edildiği, muhafaza ormanlarının çeşitli ve sayılamayacak nedenlerle aynen korunacak olan ormanlar olduğu, muhafaza ormanlarını da maden iznine konu yapan düzenlemenin iptali gerektiğinin ileri sürüldüğü;
6831 sayılı Kanun'un 16. maddesinde, temditler dahil ruhsat süresince müktesep haklar korunmak kaydı ile Devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, orman içi dinlenme yerleri, endemik ve korunması gereken nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda maden aranması ve işletilmesinin, Çevre ve Orman Bakanlığının muvafakatine bağlandığı;
Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi ile, dayanağı Orman Kanunu'nun 16. maddesinin amacı doğrultusunda muhafaza ormanlarının korunması yönünde düzenlemelere gidildiği, muhafaza ormanlarının kamusal önemine binaen kamu yararı doğrultusunda, Maden Kanunu'nun 2. maddesindeki I(a), I(b) ve II(a) grup madenler ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda dolgu amaçlı kullanılan her türlü yapı hammaddesi üretimi için yapılacak madencilik faaliyetlerinin kısıtlandığı, bunun dışındaki madencilik faaliyetleri yönünden ise bir kısıtlama öngörülmediği;
Bu durumda, 6831 sayılı Kanun'un 16. maddesinde tanınan takdir yetkisi kapsamında tesis edildiği anlaşılan dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 29. maddesinin 3. fıkrası yönünden;
6831 sayılı Kanun'un ceza hükümlerinin düzenlendiği 91., 92. ve 93. maddelerinden söz edilerek; Kanun hükümlerine göre verilen ruhsat veya izin belgesindeki sürenin dolmasına rağmen maden ocağı işletmeye devam edenler ya da izin verilen alandaki sınırı aşanların, 91. madde hükümleri saklı kalmak üzere, Kanun'un 93. maddesi hükümlerine göre cezalandırılacağının düzenlendiği; yani söz konusu hükümlerin incelenmesinden; orman alanında madencilik faaliyeti yapılabilmesi için izin alınan sahanın sınırını aşanların cezai sorumluluklarının bulunduğu ve söz konusu sorumluluk ile ilgili olarak adli yargı mercilerince yapılacak yargılama sonucunda karar verileceğinin anlaşıldığı;
Dava konusu Yönetmeliğin 29. maddesinin 3. fıkrasında, öncelikle izin alanında aşım yapıldığının tespit edilmesi halinde, düzenlenen suç tutanağının adli mercilere intikal ettirileceği ve aşım yapılan alanda çalışmalara izin verilmeyeceğinin belirtildiği; ancak, maddenin devamında, aşım yapılan sahaya ilişkin izin talebinin, izin sahibince, üç ay içinde; aşım yapılan alanda orman idaresince tespit edilecek zararın karşılanması, adli mercilerden suç delillerinin toplandığına dair yazı getirilmesi ve aşım yapılan saha için izin müracaatında bulunulması halinde değerlendirmeye alınacağının ifade edildiği; söz konusu değerlendirme süreci sonucunda ise uygun görülenlere orman idaresince izin verilebileceği, ancak izin verilmesi durumunda teminatın fazla alınacağı, izin verilmemesi durumunda ise rehabilite masraflarının fazla alınacağının öngörüldüğü;
Bu durumda, orman alanında madencilik faaliyeti yapılabilmesi için izin alınan sahanın sınırını aşanların cezai sorumluluklarının tespiti için başlayan ve "sınır aşımı bulunmadığının tespiti" ya da "hapis cezası verilmesi" (hatta Orman Kanunu'nun 91.madde hükümlerindeki eylemler kapsamına girmesi durumunda hapis cezasının sınırının da artması) gibi sonucu öngörülemeyen her türlü hükümle sonuçlanabilecek olan adli yargılama süreci devam etmekte iken, diğer bir ifadeyle adli yargılamanın sonucu beklenmeksizin, sınır aşımı yapan ilgililerin başvurusu üzerine idarece tesis edilecek işlemler yardımıyla, bu sahanın izinli durumda olup olmaması ile ilgili olarak yeni bir hukuki durumun doğmasına; daha da ötesi, sınır aşımı yapanlar için hapis cezası öngörülen Orman Kanunu'nun 91., 92. ve 93. maddesindeki hükümlerin etkisiz bırakılmasına yol açılacağı;
Nitekim, dava konusu maddede, aşım yapılan sahaya ilişkin izin talebinin değerlendirmeye alınabilmesi için gerekli şartlardan birisi olarak belirtilen "adli mercilerden suç delillerinin toplandığına dair yazı getirilmesi" şartının da, aşım yapılan alana idarece izin verilmesi sürecine, adli yargılama merciinin de dahil edilmesi anlamına gelmekte olup, bu yönde bir yazının, yargılama devam ederken mi, yoksa yargılama sonuçlandıktan sonra mı verilebileceği de belli olmadığından, izin sürecinin, tamamıyla yargısal sürecin dışında ve sonunda gerçekleşen bir süreç olduğundan da söz edilemeyeceği;
Bu nedenle, orman alanında madencilik faaliyeti yapılabilmesi için izin alınan sahanın sınırının aşılması durumunda, sınırı aşılan bu alan için idarece izin verilmesinin yolunu açan dava konusu düzenlemenin; aşım yapanların cezai sorumlulukları ile ilgili adli yargılama süreciyle ve bu süreç sonunda hükmedilecek kararla çelişkili bir durum doğmasına zemin hazırladığı gibi; söz konusu süreç devam etmekte iken, aşım yapmak suretiyle faaliyette bulunanlar için, aşım yapmadan faaliyette bulunanlarla kıyaslandığında idarece lehlerine yaratılmış bir haktan yararlanma olanağı tanınmasına yol açabileceği de dikkate alındığında, hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle,
Dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (II) bendindeki "Tesis" tanımı içerisinde yer alan "asfalt ve beton karıştırma ünitelerini" ibaresi ile 29. maddesinin 3. fıkrasının iptaline, Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan “galeri girişi” ibaresi ile 3. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, dosyada mevcut beyanları ve resen gözetilecek nedenler çerçevesinde hukuka aykırı olarak verilen, Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, madenlerin üretilmesi için alt yapı tesis tanımı içinde yer alan tesislere ihtiyaç bulunduğu, maden üretiminin yapıldığı coğrafyanın durumuna ve madenin cinsine göre de tesis tanımında yer alan ünitelerin bir kısmına ihtiyaç duyulabildiğinden, Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (II) bendindeki tesis tanımında yer alan "asfalt ve beton karıştırma üniteleri" ibaresinin; aşım yapılan yerlerde yapılacak izin işlemleri ile bu yerlerde yapılacak adli işlemler farklı olduğu gibi aşım yapılan sahaların izne konu edilemeyeceğine ilişkin Kanun'da da bir hüküm bulunmadığından Yönetmeliğin 29. maddesinin 3. fıkrasının iptalinin hukuka aykırı olduğu ve Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın iptale ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davalının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idare ile davalı idare yanında müdahil tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının temyize konu kısımlarının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın kısmen reddi, kısmen düzenlemelerin iptaline ilişkin kısımları usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Nitekim dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (II) bendindeki "Tesis" tanımı içerisinde yer alan "asfalt ve beton karıştırma ünitelerini" ibaresinin iptali yolundaki Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/02/2018 tarih ve E:2014/5492, K:2018/1043 sayılı kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 12/09/2019 tarih ve E:2018/3431, K:2019/3702 sayılı kararı ile onanmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın kısmen reddi, kısmen dava konusu düzenlemelerin iptali, kısmen karar verilmesine yer olmadığı yolundaki Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/02/2019 tarih ve E:2014/5465, K:2019/1435 sayılı kararının temyize konu davanın kısmen reddi, kısmen düzenlemelerin iptaline ilişkin kısımlarının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 15/03/2021 tarihinde Yönetmeliğin 29. maddesinin 3. fıkrasının 1. cümlesi yönünden oyçokluğu, diğer kısımları yönünden oybirliği ile karar verildi.


KARŞI OY
X- Dava konusu Yönetmeliğin 29. maddesinin 3. fıkrasında, "İzin alanında aşım yapıldığının tespit edilmesi halinde, tanzim edilen suç tutanağı adli mercilere intikal ettirilir, aşım yapılan alanda çalışmalara müsaade edilmez." şeklindeki ilk cümlesinin ardından, aşım yapılan sahaya ilişkin belli şartların yerine getirilmesi koşuluyla izin müracaatında bulunulması halinde değerlendirmeye alınacağı ifade edilmiştir.
6831 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen ruhsat veya izin belgesindeki sürenin dolmasına rağmen maden ocağı işletmeye devam edenler ya da izin verilen alandaki sınırı aşanların, 91. madde hükümleri saklı kalmak üzere, Kanun'un 93. maddesi hükümlerine göre cezalandırılacağı düzenlenmiş olup, orman alanında madencilik faaliyeti yapılabilmesi için izin alınan sahanın sınırını aşanların cezai sorumluluklarının bulunduğu ve söz konusu sorumluluk ile ilgili olarak adli yargı mercilerince yapılacak yargılama sonucunda karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, Yönetmeliğin 29. maddesinin Dairece iptaline karar verilen 3. fıkrasının; Kanun'un amacına uygun olarak tespit edilen fiilden adli mercilerin haberdar olması ile aşım yapılan alanda çalışmalara izin verilmemesini temin amacıyla getirildiği anlaşılan, Kanun'da suç olarak tanımlanan fiilin tespiti halinde adli mercilere bildirimine ve aşım yapılan alanda çalışmalara izin verilmeyeceğine ilişkin ilk cümlesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken fıkranın tamamının iptal edilmesinde isabet bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenle, dava konusu Yönetmeliğin 29. maddesinin 3. fıkrasının ilk cümlesi yönünden, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi