9. Hukuk Dairesi 2015/35187 E. , 2019/2772 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacının 30.04.1996 tarihinden itibaren davalı hastane işyerinde davalılardan Misyon firmasında çalışmaya başladığını, çalıştığı firmanın 01.04.2013 tarihinde ihaleyi kaybettiğini, davacının ihaleyi alan davalılardan ... firmasındaki çalışmasına 01.07.2013 tarihinde emekli olana kadar devam ettiğini, ancak kendisine kıdem tazminatının ödenmediğini, ayrıca davalının haftada yarım gün fazla çalıştığı halde fazla çalışma ücretinin de verilmediğini, davacının işçilik alacakları için başvurduğu İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün incelemesi sonucu kurumun 31.07.2013 tarihli yazısı ile asıl işverenler ve alt işverenlerin birlikte sorumlu olduklarının davacıya ve davalılara bildirdiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını, bu nedenlerden dolayı davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek,kıdem tazminatı ve fazla mesai ücreti alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı G.O.PAŞA Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Beyoğlu Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının işçilik alacaklarının zamanaşımına uğradığını ve bu yönde itiraz ettiklerini, talep edilen işçilik alacakları hesaplanabileceğinden kısmi dava açılmasının usul açısından uygun olmadığını, müvekkil kurumun Kamu İhale Yasası hükümlerine göre hizmet satın aldığını, asıl işveren olmayıp ihale makamı olduğunu, yüklenici firma ile yapılan hizmet alım sözleşmeleri gereği personel istihdamı, işçilik hak, ücret ve alacakların ödenmesinde sorumluluk yüklenici firmaya ait olduğundan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.
Davalı Misyon A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işçilik alacaklarının zamanaşımına uğradığını ve bu yönde itiraz ettiklerini, davacının 01.01.2010-31.03.2013 tarihleri arasında çalıştığını, müvekkil şirketin ihaleyi kaybettiğini ve davacının ihaleyi yeni alan diğer davalı şirkette kesintisiz çalışmaya başlaması ile tüm haklan ve alacakları ile ihaleyi alan diğer davalı şirkete devrolduğunu, emeklilik nedeniyle ayrılması halinde davacının kıdem tazminatından diğer davalı şirket ile üst işverenin sorumlu olduğunu, davacının asgari ücret ile günde 3 vardiya halinde çalıştığını, yarım saat yemek ve günde 2 defa çay molaları verildiğini, fazla çalışmasının olmadığını, çok istisnai olarak mesai yapılsa bile fazla mesai ücretlerinin ödendiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece özetle; SGK kayıtları,toplanan delillerin değerlendirilmesinde; Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 30/04/2014 tarihli ilamı ile " ... davalı ... "un tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. Davacının mahkemece kabul edilen net 4.000,00 TL ücretinin brütünün nasıl bulunduğu anlaşılamamaktadır. Dosyada bu hususu denetime elverişli bir biçimde ortaya koyan ek rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekirken bu açıdan yetersiz olan bilirkişi raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi hatalıdır. Hesaplanan fazla çalışma ve genel tatil alacaklarından yapılan indirim oranı hakkın özünü etkileyecek oranda yüksek olup daha makul bir oranda indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.." gerekçesiyle bozulmuş olup bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunduğu,mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Yargıtay ilamında bozma kapsamı dışındaki hususlarda temyiz itirazının yerinde olmadığı tespit edilmiş olmakla, davacının hizmet süresi, iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi gerektirecek şekilde işveren tarafından feshedilip edilmediği, talep edilen işçilik alacaklarının varlığı hususlarında ilk hüküm aynen muhafaza edilerek değerlendirme dışı bırakıldığı,davacının iş yerinde sadece işverence garanti edilen sabit bir ücret miktarı ile çalışmadığı, toplanan bahşiş gelirlerinin paylaşılmasıyla ücretlendirildiği, işyerinin bulunduğu lokasyon, işletmenin türü ve niteliği gözetilerek tanık beyanlarına ve emsal ücret bilgilerine itibarla davacının sabit ücreti ve bahşişlerle birlikte eline geçen net aylık ücretinin 4.000,00 TL olduğu esasen kabul edilen bu miktarın bozma kapsamında olmadığı, bozma sebebinin, 4.000,00 TL ücretin brütünün nasıl hesaplanığının gerekçelendirilmesi yönünde olmasına göre bu hususta inceleme yapıldığı,bilirkişi raporundan açıklandığı üzere, davacının aylık eline geçen ücreti bir aylık normal mesai ile birlikte zamsız tüm fazla mesai çalışmalarını kapsadığından, yapılan hesaplamada aylık 4.000,00 TL"nin 1 güne isabet eden tutarı, bunun da fazla çalışmayı kapsayan saatlik tutarı tespit edilerek bulunan saat ücreti esas alınmak suretiyle bu kez günde 7,5 saat(ayda 225 saat) normal mesai çalışması için denk gelen aylık net ücretinin belirlendiği bunun da 3.530,00 TL"ye tekabül ettiği, bu tutara vergi ve prim işçi payları eklenerek brüt ücretin hesaplandığının analaşıldığı,bu şekilde yapılan tespit ve hesaplamaya göre ilk hükmün bozma kapsamı dışında kalan hususlarına bağlı kalınarak ancak fazla çalışma ve genel tatil alacaklarından yapılan takdiri indirimde yüzde otuz oranı uygulanmak suretiyle davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verilerek hüküm kurulmuştur.
D) Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve ... Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve ... Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK"nın 298. maddesi uyarınca hüküm fıkrası ile gerekçe arasında veya tefhim edilen kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olması bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkda mahkemece gerekçede Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 30.04.2014 tarihli ilamında özetle " ... davalı ... Orhon"un tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. Davacının mahkemece kabul edilen net 4.000,00 TL ücretinin brütünün nasıl bulunduğu anlaşılamamaktadır. Dosyada bu hususu denetime elverişli bir biçimde ortaya koyan ek rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekirken bu açıdan yetersiz olan bilirkişi raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi hatalıdır. Hesaplanan fazla çalışma ve genel tatil alacaklarından yapılan indirim oranı hakkın özünü etkileyecek oranda yüksek olup daha makul bir oranda indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.." gerekçesiyle kararın bozulduğu ve bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunduğu ve bilirkişiden bozma ilamı doğrultusunda rapor alındığı belirtilmiş ise de,gerekçe ile davanın taraflarının ve konusunun uyuşmadığı anlaşıldığından dava konusu dosyaya özgü olmayan kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05. 02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.